Yalnız Mesajı Göster

Cemaat Birlik Beraberlik

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Cemaat Birlik Beraberlik







Yani iyi insan dünyalık bir şeyi kaybedeceği zaman üzülmemeli Bir makama lâyık bulunmayıp kendisine herhangi bir menfaat gelmediğinde ortalığı feryatlarla doldurmamalıdır Böyle şeylere üzülmek, Allah'ın (cc) kendileri hakkında şöyle buyurduğu münafıkların alâmetidir:
"Münafıkların bir kısmı ganimetlerin bölünmesinde seni ayıplarlar Çünkü o ganimetlerden istedikleri şey kendilerine verilirse râzı olurlar, verilmezse hemen kızarlar"(471)
Meydana gelen ayrılıkların çoğuna bakarsan kökünde dünya sevgisi ve kör menfaatçıların yattığını bulursun Halbuki birleşmek kuvvettir Böyle bir birleşme, sadece insanlığın mes'elelerinde görülmez Bilakis o kâinatın kanunlarından biridir
Mesela ince ve zayıf ipler bir araya gelirse kuvvetli ve yükleri çekebilecek bir şerit olur Gördüğümüz koskoca kâinat da atomların bir araya gelmesinden meydana gelmiştir Filozofun biri, birliğin önemini çocuklarına îzah için şöyle bir yola başvurmuştur:
Çocuklarına çubuklardan oluşmuş bir demeti kırmalarını emretmiş onlar ise demet hâlinde olduğu için kıramamışlar Fakat aynı demeti çubuklara ayırınca kırabilmişlerdir
"Mızraklar birleşince kırılmazlar,
Ayrılınca kırılırlar teker teker"
Düşmanlık, güçlü milletleri zayıf düşürüp, zayıf olanları da yok eder Bundan dolayıdır ki, Allah (cc) Bedir savaşındaki ilk zaferden hemen sonra Müslümanlara her şeyden önce birleşmelerini ve saflarını bitiştirmelerini tavsiye etti Ashâb ganimetleri görüp toplama hususunda yarışa girdiklerinde şu âyet nazil oldu:
"Habibim! Sana harb ganimetlerinin hükmünü sorarlar De ki, ganimetler Allah'ın ve Resulü'nündür O halde mü'minlerseniz Allah'tan korkun, (ihtilafa düşmeyin) Aranızı düzeltin, Allah'a ve peygambere itaat edin"(472) Bundan sonra da Allah (cc) mutlak zafer ve kuvvetli bulunmanın tek yolunun kendisi için birleşme olduğunu buyurarak şöyle buyurdu:
"Allah'a ve O'nun Resulüne itaat edin birbirinizle çekişmeyin Sonra korkuyla za'fa düşersiniz Kuvvetiniz kesilip gider"(473) Daha sonra Allah (cc) ashabı âhirete inanmayanlar gibi dünyalık menfaatler için boğuşmaktan ve hırsa düşmekten sakındırarak şöyle buyurmuştur:
"Yurtlarından çalım satarak insanlara gösteriş yaparak çıkanlar, halkı Allah'ın yolundan men edenler gibi olmayın"(474) Bundan sonra müslümanlar "Uhud'da: şehit vermek suretiyle ilahî bir tokat yediler Bu tokatla yenik ve perişan düşüp kâfirlerin istediği kendilerin hâsıl oldu Bu niçin böyle oldu? Halbuki Allah'a olan iman ve haklı davaları onların zafer kazanmalarına yeterliydi Bunun sebebi şudur Onlar çekişip ihtilafa düştüler Allah ve Resulü'nün emrine muhalefet ettiler
"And olsun ki size olan va'di onun izn (-ü keremi) ile düşmanları (kolayca) öldüre geldiğiniz hatta sevmek de olduğunuz (zafer)i de size gösterdiği zamana kadar yerine gelmişti (Sonra) siz yılgınlık gösterdiniz isyan ettiniz (Verilen) emir hakkında çekiştiniz İçinizden kimi dünyayı istiyor, (yine) içinizden kimi ibtila vermek için sizi onlardan geri çevirdi"(475)
Müslümanlar tarihin zor günlerinden ibret alsalardı; başlarına gelen musibetlerin ayrılık ve ihtilaftan kaynaklandığının farkına varacaklardı Çağdaş haçlı seferleri ve ondan sonra da gelen yahudî akınları İslâm alemindeki kaynakları sömürmede muvaffak olmuş ise de bu müslümanların hiçbir sebep yok iken kendi aralarında çekişmeye düşüp parça parça olmalarından dolayıdır Batının doğuyu parçalayıp sömürmedeki siyaseti "Parçala yut" kaidesine dayanmaktadır
İslâm kendi ümmetinin varlık ve gücünü ayakta tutması hususunda çok hassastır Onun için ihtilafa sebep olan tüm sebepleri yok etmiş ve tüm ümmeti, birleşip çekişme ve ayrılığa düşmekten sakındırmıştır
"Allah'ın kuvveti cemaatle beraberdir Kim ayrı kalırsa ateşi boylar"(476)
İslâm düşmanları müslümanların tek tek kalmalarından istifade etmeyi isterler Çünkü onları ayrı ayrı yakalamak daha kolaydır Ancak böylelikle tüm ümmeti fert fert taraflarına çekebilirler Tüm İslâm âleminin ayrılıktan kurtulması için fertlerin birbirleriyle pekişmesi gerek Resulullah (sav) şöyle buyurur:
"İleride bâzı fitne ve fesat olayları olacaktır O zamanda birlik halinde bulunan ümmeti parçalamaya kalkışan kim olursa olsun boynunu vurun "(477)
Ümmetin birliğinden ayrılmak -ki bu dünyada olan cezasıdır- Allah'ın şu cezasını gerektirir:
"Kim kendisine doğru yol besbelli olduktan sonra peygamberlere muhalefet eder, mü'minlerin yolundan başkasına uyup giderse onu döndüğü yolda bırakırız Fakat (âhirette de) kendisini cehnneme koyarız O ne kötü bir yerdir "(478)
Bunu garipsememek gerek Çünkü ayrılık mikropları tüm ümmeti uçuruma doğru götürdüğü zaman ortaya çıkar İnsanlardaki bazı kötü hasletler tam bir anlamda fonksiyonlarını kaybedebilirler Ayrılık belirtileri baş gösterince de fırsatçı ve münafıklar hemen devreye geçerler Onlar görünüşte cemaatla bir gözükürler Halbuki işin esasında göründükleri gibi değildirler İşte bundan dolayı Resulullah (sav) şöyle buyurmuş:
"Kim (emirin) itaatından çıkıp cemaattan ayrı düştüğü bir zamanda ölürse câhiliyye ölümü ile ölmüştür"(479) Diğer bir hadis te şöyledir:
"Kim ümmetten ayrılıp iyi-kötü demeyip herkesle savaşmaya kalkışır, mü'minleride bu doğuşunun dışında bırakmaz ve verdiği sözü yerine getirmezse benim ümmetimden beri olup, ben de ondan beriyim "(480)
İyi insanın önce geçmesi onun normal bir hakkıdır Varlıklılarından da ümmetin fayda görmesi gerek Makam hırsıyla tutuşan fazîletli ve varlıklı birisi, ne kendine ne de ümmete bir fayda verebilir Makam peşinde olana Allah'ın (cc)yardımı erişmez Allah'ın yardımından mahrum kalan biri ise lider de olsa uğursuzdur İşte bunun içindir ki İslâm, makam ve liderlik taliplerinin bu isteklerinden mahrum bırakmıştır Ebu Musâ'dan rivayet edilmiştir:
"Amcam oğullarından iki kişi ile Resulullah'ın (sav) yanına gittik Onlardan biri: - Ey Allah'ın Resulü! Bize İslam devletinden bir iş ver dedi Diğeri de bunun aynısını taleb edince Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Allah'a yemin ederim ki işi taleb edene ve bu konuda hırslı davrananlara (devlet olarak) iş vermeyiz "(481)
İşin garip tarafı şudur ki İslâm ümmetinin temelini durmadan sarsan bu musibetler, hep makam sevdalısı kişi ve hanedanlardan kaynaklanmaktadır Resulullah (sav)'in buyurdukları gibi şayet bunların liderlik ve saltanat sevgisi, çok yüksek meleke ve meziyetlerinden kaynaklanıyorsa da yine böyle (haris olanların) başa geçmesi uygun düşmez Durum böyle olunca insanların en düşükleri ve ahlâkça en âdileri pozisyonundaki reis taslaklarının liderlik hâli ne olacaktır? Eskilerden şair Mütenebbi bunların hâlini şöyle tasvir etmiştir:
"Tüm insanların liderleri kendilerinden olduğu halde Müslümanların liderleri ise yabancı kölelerdir"
Her müslüman nerede bulunursa bulunsun, böyle bir sapıklıktan korunmaya çalışsın ve İslâm, birliğini meydana getirecek olan taşı yerine koyuversin


Alıntı Yaparak Cevapla