10-11-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Haya İmandandir
Enes bin Malik r a bir gün yolda bir kadın gördü Göz ucu ile baktı, güzelliğine hayran oldu Sonra Hz Osman r a ’ ın huzuruna girdi Hz Osman ona:
- Gözünde zina izi olduğu halde yanıma giriyorsun Bilmiyor musun, gözün zinası bakmaktır Ya tevbe edersin ya da seni kınar, azarlarım, buyurdu Bunun üzerine Enes r a :
- Rasul -i Ekrem’den sonra sana vahiy mi geldi, diye sordu Hz Osman r a şu cevabı verdi:
- Hayır , vahiy değil Basiret, delil ve sadık feraset sayesinde bildim

Hayâ, ama nasıl?
Bir gün Nebi s a v eşine sordu:
Ey Aişe , hiç hayâsız söz söylediğimi gördün mü?
Ve bir gün buyurdular:
Ensar kadınları ne iyi kadınlardır! Hayâları onları dinlerini öğrenmekten alıkoymadı
Böylelikle Allah Rasulü s a v hayâ ile ilgili düsturları vermişlerdir
Kişinin ahlâkı dilindedir Sözü hayâsız kişi, kat kat örtüler altında olsa nafile!
Ve hayâ, ne sorular sorup dinimizi öğrenmekten alıkoyar bizi, ne -incitecek olsa da muhatabımızı- hakkı ve doğruyu söylemekten!
Zor zamanlar
Her ibadet mutlaka zikirdir, zikirledir
Namaz kılacak kişi daha abdeste yönelirken zikir halindedir
Oruç tutacak kişi sahur hazırlığı yaparken zikir halindedir
Hayâ ise zor zamanda zikirdir Karşımıza çıkıveren bir günah karşısında Allah’ı hatırlayarak utanmak, günahtan el çekmektir
Günahın cazibesine, albenisine rağmen durmaktır
Hayâ, mütevazi bir iklimdir
Ezelde ruhumuza nakşolunan aslî halimizdir
Layık bir kul olamadık Rabbim, utanırız
Taştan-topraktan, kullarından, kendimizden hayâ ederiz
Kullarını utandırmaktan hayâ ederiz ki, bizi utandırma!
Müjde, bir kudsî hadisle gelir, yetişir: Ey Kulum! Sen her ne kadar günahkâr isen de, bu günahlarından korkup hayâ ediyorsun İzzetim ve celalim hakkı için senin günahlarını insanoğlunun gözünden, gönlünden gizlerim Gözünün hıyanetlerini, gizli kabahatlerini meleklerin anlayışından saklarım Hatalarını ve günahlarını Levh-i Mahfuz’da Kiramen Kâtibin’den gizlerim Kıyamet günü muhasebe mak----- geldiğinde hesabını kolay görürüm
Medeniyetimiz hayâ üzre kurulmuştur
Bu topraklar nakış nakış hayâ ve edeple işlenmiştir
Kur’an olan odada uyumaz, sabaha kadar uykusuz beklerdi,
Arapça yazılı bir kağıt parçasını Kur’an yazısıdır diye yerde bırakmazdı bu toprağın insanları
Burnunun ucunu göstermekten ar ederdi sütninem
Ve, sevgilinin yüzünde yabancı bir bakış okunurdu:
A benim bahtı yarim
Başımın tahtı yarim
Yüzünde göz izi var
Sana kim baktı yarim
|
|
|