10-11-2012
|
#6
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ciddiyetsizlik: İtibar Törpüsü
Parodi, Komedi ve Meddahlık
Eğer, tebliğ ve temsil mesleğinin gereği bu ise, boş yere gülmenin, başkasıyla alay etmenin ve laubaliliğin bizim dünyamızda ne işi var! Komiklik ve maskaralık yapmanın, insanları güldürüp eğlendirmenin bizim dünyamızda ne işi var! Şayet, bugün bazı insanların parodi, komedi, güldürü ve meddahlık türünden farklı birer sanat alanı gibi kabul edilen bir kısım gösterilere istidat ve temayülleri varsa ve onlar kendi kanaat-ı vicdaniyeleriyle o işleri yapıyorlarsa, onlara bir çeşit ruhsat verilmesindeki asıl maksat da o alanı bir vasıta olarak kullanarak bir de o dille bazı mesajları sunmaktır Acaba bir kesim tarafından şerre sebep yapılan bir sahada birkaç temiz niyetli insanla o alanın tutkunlarına bazı hakikatler anlatılabilir mi? Acaba o felsefenin takipçilerine kendi dillerinden konuşmak suretiyle bazı mülahazalar sunulabilir mi? Acaba yabancı kaldıkları ama biraz tanıyınca mutlaka sevecekleri dini değerlerle tanışmaları sağlanabilir mi? Acaba kendilerine hep unutturulan, fakat az hatırlayınca yüreklerini hoplatabilecek olan gerçekler onların ruhlarına da duyurularak içlerinde bir heyecan uyarılabilir mi?
İşte, bu duygu ve düşüncelerle bazı samimi ve hak aşığı insanlar da o sahalarda at oynatabilirler Fakat, kanaat-i vicdaniyeye havale ettiğimiz böyle bir mevzuda hata etmiş de olabiliriz Belki de ötede bize derler ki, her zaman söz söyleme hakkı olan Zât öbür tarafta da bize der ki, “Siz zatında güzel olan İslamiyeti ve diyaneti herkese doğrudan doğruya neden anlatmadınız? Kendi değerlerinizin cazibesi yeterli olduğu halde, niçin başka dünyalara ait bazı argümanlar kullanma yolunu seçtiniz?” İşte bu noktada da hakiki mü'minin yüreği hoplamalı ve çok korkmalıdır Bu mevzuda objektif fetva verilemeyeceğini bilmeli, meseleyi kanaat-ı vicdaniyeye havale etmeli ve herkesin kendi vicdanını işletmesi gerektiğini kabullenmelidir İnsanı laubaliliğe çeken bazı sahalarda dolaşmak zorunda kalanlar da, dine ve millete hizmet edip etmediklerine bakmalı; yararlı olup olmadıklarına göre karar vermelidirler Bulundukları atmosferde Allah'ı hatırlama ve hatırlatma imkanı oluyor mu, olmuyor mu? Peygamber Efendimiz'e dair bir husus anlatılabiliyor mu, anlatılamıyor mu? Kur'an'ın bazı hakikatleri nazara verilebiliyor mu, verilemiyor mu? Belli sınırlar dahilinde fenalıkların yüzünden peçeleri indirip onları kendi çirkinlikleriyle göstermek ve insanları birkaç cümle ya da paragrafla da olsa güzel ahlakın zümrütten yamaçlarına çağırmak mümkün oluyor mu, olmuyor mu? Vicdanının sesine kulak vermek suretiyle bu soruları müsbet cevaplayanlar müstesna, güldürmenin, kahkaha atmanın, komiklik yapmanın bizim dünyamızda yeri yoktur Bunlar bütün cazibesiyle, iç okşayıcılığıyla ve gönülleri gıdıklayıcılığıyla kapımızın önüne kadar gelip “  Ey mehlikâ bir gece al bezme beni” dese de biz, “  Beyhude yorulma kapılar sürmelidir!” deyip bir sürme üzerine bir sürme daha çekmeli; her birimiz “Hayır arkadaş, Allah'a dilbeste olduğum ve Peygamberin yoluna gönül verdiğim günden beri beni ciddiyetten, mesuliyet şuurundan ve öteler mülahazasından uzaklaştıran her şeye karşı sonuna kadar kapandım ” demeliyiz
|
|
|
|