Yalnız Mesajı Göster

Ciddiyetsizlik: İtibar Törpüsü

Eski 10-11-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ciddiyetsizlik: İtibar Törpüsü







Laubalilerin İnsanlığa Verebileceği Hiçbir Şey Yoktur
Zannediyorum, bizim davranışlarımızdaki alacalık bu duygu ve düşüncelere kendimizi alıştıramamaktan ve ciddiyeti tabiatımız haline getirememekten kaynaklanmaktadır Bazen tam bir mesuliyet insanı gibi olma, bazen de en küçük bir sebeple sululuklara, ciddiyetsizliklere ve laubaliliklere girme şeklindeki gel-gitler ciddiyet ve vakarı tabiatımızın bir derinliği yapamadığımızı göstermektedir Bundan dolayıdır ki, bazılarımız itibarıyla, birilerinin yanında -onlardan utanarak- güzel ahlaklı bir insan tavrı sergilesek, sun'iliklere de girerek tam bir dava adamı gibi davransak ve ağırbaşlı görünsek de, sadece riya ve süm'a yapmış oluyor, kendi başımıza kaldığımızda yine her zamanki halimize bürünüyor ve kalbinde iman problemi bulunan kimseler gibi yaşıyoruz Ciddi insanlar arasındayken tuhaf tuhaf ses akortları, davranış ayarlamaları ve hareket tarzlarıyla asıl kimliğimizin çok çok üstünde bir görünüş sergiliyor ve riyakarlık yapıyoruz Heyhat, yalnız olduğumuz zamanlarda ya da laubali insanlar arasında bulunduğumuz anlarda, görenlere “İman bu adamın neresinde?” dedirtecek kadar dini değerlerden kopuk davranıyoruz Az önce hüzünden yaşaran gözlerimiz daha on dakika bile geçmeden kahkahadan dolayı sırılsıklam olabiliyor Bazılarımız itibarıyla, İslam'a ait güzellikler tabiatımıza tam içirilememiş olduğundan, en basit bir hatırlatıcıyla kendimizi ancak ehl-i dünyanın meclislerinde görülebilecek komikliklere, gülmelere, kahkahalara ve laubali tavırlara salabiliyoruz Salıyor ve en kudsi hakikatleri kendi lakaytlığımıza kurban ediyoruz

Oysa, bizim bu çelişkilerden mutlaka kurtulmamız lazımdır; bunun için de, her şeyden önce iman mevzuundaki problemlerimizi halletmemiz gerekmektedir “Din” dediğimiz vaz'-ı ilâhî, iman ve İslâm düşüncesinin tamamının unvanıdır; “diyanet” ise bu yüce hakikatin hayata hayat olmasının adıdır Din, hem nazarisiyle, hem de amelî yanı itibarıyla bizim hayatımıza da hayat olmalıdır Nabızlarımız onunla atmalı; bakışlarımızda o nümayan olmalı; yüz çizgilerimizde sürekli o belirmeli ve bize bakan bizde onu okumalıdır Zira, din ancak tabiat haline geldiği zaman kendinden beklenen fonksiyonu edâ etmiş olur O, tabiatımızın bir derinliği haline geleceği âna kadar alaca yaşamaktan ve çelişkiler arasında kalmaktan kurtulamayız Bazen mü'min gibi görünmeyi tuttursak ve bir ciddiyet abidesi gibi hareket etsek de, bu halimizi her zaman koruyamayız Halbuki, biz hem ibadetlerimizde hem normal işlerimizde hem de insanlarla münasebetlerimizde öyle bir hassasiyet ortaya koymalı, sözümüzle, sazımızla öyle bir incelik sergilemeliyiz ki, dinimizin güzellikleri çevremize de aksetsin söz, tavır ve davranışlarımız o derece gönlün şivesi olmalı ve onların üzerine kalbe ait manaların rengi, deseni düşmeli ki, başkaları üzerinde de tesir icra etsin


Alıntı Yaparak Cevapla