10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Son Dakika Namazı
Son Dakika Namazı
Hakkında Son Dakika Namazı
SON DAKİKA NAMAZI
Anneannesinin sözleri yankılandı kulaklarında: ''Oğlum
namaz hiç bu vakte bırakılır mı?'' Anneannesinin yaşı
yetmişe dayanmış, ama ezan
okunduğu vakit yerinden sıçrar, yaşından beklenmeyecek
bir hızla abdestini alır ve namazını kılardı
Kendisi ise,nefsini bir türlü yenemiyordu Ne
oluyorsa, hep  namaz son dakikalara kalıyor, bu
sebeple namazını alelacele eda ediyordu Bunu
düşünerek kalktı yerinden, gözü saate kaydı Yatsı
ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı Başını her
iki yöne pişmanlıkla sallayarak, "Yine geciktirdim
namazı " dedi kendi kendine
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini
yüzünü tam kurulamadan kendisini odasına attı
Mecburen, hızlı hareketlerle namazı eda
etti Tesbihatını yaparken anneannesini düşünmeden
edemedi "Bu halimi görse, tatlı-sert kızardı yine
bana " dedi Çok seviyordu onu   Hele öyle bir namaz
kılışı vardı ki, onu hep bir gökkuşağı hayranlığıyla
seyrederdi Namazda öyle bir mahviyeti vardı ki 
hicabından renkten renge girerdi
O gün akşama kadar derse girmişti Müthiş bir ağırlık
vardı üzerinde Duasını yaparken, başını ellerinin
arasına alıp secdeye durdu Namazdan sonra bir süre bu
şekil tefekkür etmeyi severdi Gözleri kapanır gibi
oldu "Ne kadar da yorulmuşum " dedi Daldı gitti
öylece  
Kıyamet kopmuştu Mahşeri bir kalabalık vardı Her yön
insanlarla doluydu Kimi dona kalmış, hareketsiz bir
şekilde etrafı izliyor; Kimi sağa sola koşturuyor,
kimisi de diz çökmüş, başı ellerinin arasında
bekliyordu Yüreği yerinden fırlayacak gibi atıyor,
adeta kafesinden kurtulmaya çalışıyor,soğuk soğuk
terler döküyordu Hayattayken kıyamet, sorgu sual ve
mizan hakkında çok şey duymuş ve ahiret hayatı adına
bu kavramlar kendisi için köşe taşı olmuşlardı Ama
mahşer meydanında ki ürperti, korku ve bekleyişin bu
denli dehşet vereceğini düşünmemişti
Hesap ve sorgu devam ediyordu Bu arada onun ismini de
okudular Hayretle bir sağa, bir sola baktı "Benim
ismimi mi okudunuz?" dedi dudakları titreyerek   
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu önünde İki
kişi kollarına girdi Mahşer meydanının vazifelileri
oldukları belliydi Kalabalık arasından şaşkın
bakışlarla yürüdü Merkezi bir yere gelmişlerdi
Melekler her iki yanından uzaklaştılar Başı
önündeydi Bütün hayatı, bir film şeridi gibi
geçiyordu gözlerinin önünden   " Şükürler olsun "
dedi, kendi kendine ve devam etti; " Gözlerimi dünyaya
açtım,Hep hizmet eden insanları gördüm Babam
sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını islam yolunda
harcıyordu Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor,
yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi
kuruluyordu Ben ise, hep bu yolda oldum İnsanlara
hizmete çalıştım Onlara Allah'ı anlattım Namazımı
kıldım Orucumu tuttum Farz olan ne varsa yerine
getirdim Haramlardan kaçındım "Kirpiklerinden aşağı
gözyaşları
dökülürken, "Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi
zannediyorum " Diyordu Ama bir yandan da "O'nun için
ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez " Diye
düşünüyordu Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi
Hesap sürdükçe sürdü Boncuk boncuk terliyordu
Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu Gözleri
terazinin ibresindeki neticeyi
bekliyordu Sonunda hüküm verilecekti Vazifeli
melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanında ki
kalabalığa döndüler Önce ismi okundu Artık ayakları
tutmaz olmuştu Neredeyse yığılıp kalacaktı
Heyecandan gözlerini kapamış, okunacak hükme kulak
kesilmişti
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yükseldi Kulakları
yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler
listesindeydi Dizlerinin üstüne yığıldı Hayretten
dona kalmıştı " Olamaaaazzzz " diye bağırdı Sağa sola
koşturdu "Ben nasıl Cehennemlik olurum? Hayatım
boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum Onlarla
beraber koşturdum Hep rabbimi anlattım " Diyordu
Gözleri sağanak olmuş, titrek vücudunu ıslatıyordu
Vazifeli iki melek kollarından tuttu Ayaklarını
sürüyerek ve kalabalığı yararak
alevleri göklere yükselen Cehennem'e doğru yürümeye
başladılar Çırpınıyordu Medet yok muydu? Bir yardım
eden çıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kelimeler kırık dökük, yalvarmayla
karışık döküldü "Hizmetlerim  Oruçlarım  
Okuduğum Kur'anlar     Namazım   Hiçbiri beni
kurtarmayacakmı?" diyordu Bağıra bağıra yalvarıyordu
Cehennem melekleri onu hiç sürüklemeye devam ettiler
Alevlere çok yaklaşmışlardı Başını geriye çevirdi
Son çırpınışlarıydı
Resülullah, "Evinin önünde akan bir ırmak içinde günde
beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizler,
günde beş vakit namazda insanı günahlardan öyle
temizler " Buyuruyordu "Oysa ki benim namazlarım da
mı beni kurtarmayacak?" diye düşünüyordu
" Namazlarım    Namazlarım   Namazlarım " diye diye
hıçkırdı Vazifeli melekler hiç durmadılar Yürümeye
devam ettiler; Cehennem çukurunun başına geldiler
Alevlerin harareti yüzünü yakıyordu Son bir defa
dönüp geriye baktı Artık gözleri de kurumuştu
Ümitleri sönmüştü Başını öne eğdi İki büklüm oldu
Kollarını sıkan parmaklar çözüldü Cehennem
meleklerinden birisi onu itiverdi Vücudunu birden
bire havada buldu Alevlere doğru düşüyordu Tam bir
iki metre düşmüştü ki, bir el kolundan tuttu
Başını kaldırdı Yukarıya baktı Uzun beyaz sakallı
bir ihtiyar onu düşmekten kurtarmıştı kendisini
yukarıya çekti Üstündeki başındaki tozu silkerek
ihtiyarın yüzüne baktı
"Siz de kimsiniz ?" dedi
İhtiyar gülümsedi: " Ben senin namazlarınım "
"Neden bu kadar geç kaldınız ?Son anda yetiştiniz
Neredeyse düşüyordum "dedi  
İhtiyar yüzünü gererek, tekrar güldü; Başını salladı;
" Sen beni hep son anda yetiştirirdin,   hatırladın
mı?
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı Kan-ter
içinde kalmıştı Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı
Yatsı ezanı okunuyordu Bir ok gibi yerinden fırladı
Abdest almaya gidiyordu
|
|
|