Prof. Dr. Sinsi
|
M.Arif Yüksel Ramazan Bayramı Vaazı
M Arif Yüksel Ramazan Bayramı Vaazı
Hakkında M Arif Yüksel Ramazan Bayramı Vaazı
M Arif Yüksel Ramazan Bayramı Vaazı
RAMAZAN BAYRAMI VAAZI-DİVRİĞİ-2006
Bayramlar, sevgi, coşku ve heyecanın hep birlikte hissedildiği ve yaşandığı çok özel günlerdir
Bu bayramlar;
-Ruhumuzu besler,
-İmanımızı kuvvetlendirir,
-İç dünyamızı zenginleştirir
-Aklımızı berraklaştırır,
-Maneviyatımızı yükseltir
Ramazan ayı kazanımları:
Abdest, alarak dışımızı, oruç tutarak içimizi temizledik
Oruç tutarak arzularımızı kontrol etmeyi öğrendik,
Namaz ile Allaha yaklaştık,
Kuran kıratı ile Allah ile konuştuk,
Fitre ile bedenimizin,sağlığımızın zekatını ödedik
Vaazlarla bilgilendik ve aydınlandık
İkram,sadaka ve hayırlarla malımızı bereketlendirdik
Bayram hediyeleri:
Ölmüşlerimize dua hediyesi,
Hayattakilere saygı ve hürmet hediyesi
Aile fertlerine ve dostlarımıza sevgi ve mutluluk hediyesi,
Tanıdıklarımıza tebrik ve güler yüz hediyesi
Ben de size güzel ve yararlı öğüt hediyesi sunmak istiyorum
Hz Ali’nin Peygamber gülleri olan oğulları Hz Hasan ve Hüseyin’e öğütler:
Oğullarım!
Edep mizandır, iyi ahlak, en iyi arkadaştır
Afiyet, on kısımdır ve bunun dokuz kısmı Allah’ın zikri dışında sadece sükut etmektir Bir kısmı da sefihlerle düşüp kalkmayı bırakmaktır
Oğullarım!
Fakirliğin süsü sabır, zenginliğin süsü de şükürdür
İslam’dan üstün şeref olmaz Zühd ve takvadan üstün keramet olmadığı gibi
Tevbe ve istiğfardan yüksek şefaatçi yoktur vücut afiyetinden güzel elbise olmadığı gibi
Hırs ve tamah, yorgunluk ve meşakkatin anahtarıdır
Hz Ali’ye göre en büyük işler: (Bize on öğüt)
1-En büyük bela ümitsizliğe düşmektir
Derler ki, “Malını kaybeden bir şey kaybetmiştir, ümidini yitiren ise her şeyini kaybetmiştir Kur’an-ı Kerim’de, “La taknetu min rahmetillah” (Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz) buyrulmaktadır
Ümit, hayatta en büyük moral ve motivasyon kaynağımızdır
Şeytanın şeytanlaşmasında ümitsizliğinin de rolü vardır
M Akif der ki:
Ye’s öyle bir bataklıktır ki düşersen boğulursun
Ümide sarıl sımsıkı seyret ne olursun?
2-En büyük cehalet kendini bilmemektir
Men arafe nefseh fegad arafe Rabbeh (Kendini bilen Rabbını bilir)
Haddini bilmek en büyük erdemlerdendir
Kendini bilen, yerini yurdunu bilir, doğru kararlar verir, kendini bilemeyen yerini yurdunu bilmez, yanlış kararlar verir ve işlerin neden ters gittiğini de anlamadığından hep başkalarını suçlar
Yunus Emre şöyle der:
İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen / Bu nice okumaktır
3-Allah katında en büyük günah, yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmektir
Yalanla iman bir arada bulunmaz
Yalancılık her günaha uyan bir saptır
Yalan, toplumun biricik huzur ve ilerleme nedeni olan güveni sarsar
Batılı düşünür Francis Bacon der ki:
“Yalancı, Allah’a karşı kafa tutan fakat insanlardan korkan bir sersemdir ”
Yalancının kendisine özgüveni ve saygısı yoktur
Söylenen bir yalanı gizlemek için en az yirmi yalan daha söylemek gerekirmiş
4-Allah’tan en çok alimler korkar İnsanın ilmi arttıkça, olgunlaşır, Allah’ın büyüklüğünün farkına varır ve Allah’tan daha çok korkar Vicdanlı bir bilginden hiç kimseye zarar gelmez, onların değerini bilmek ve onlara saygı duymak gerekir Vicdansız bilgin ise çok tehlikeli bir silahtır, onlardan da sakınmak gerekir
Yunus Emre şöyle der:
İlim okumaktan murat / Kişi hakkı bilmektir
Çün okudun bilmedin / Bu bir kuru emektir
5-En büyük şeref alçak gönüllülüktür
Peygamberimiz (s a v), “Alçak gönüllü kimseyi Allah yüceltir” buyuruyor Tevazu ile tezelzülü, vakar ile tekebbürü birbirine karıştırmamak gerekir
Tevazu, üstünlük taslamamaktır, tezelzül ise aşağılık kompleksine kapılmaktır Üstün nitelikli kimsenin kendini anlatmasına gerek yoktur o, söz ve hareketleriyle zaten fark edilir Üstün niteliği olmayan kimse ise kendini anlatmaya çalışırken sürekli açık verir
Vakar, nitelikli kimsenin şereflice duruşudur Alnı açık, başı dik bir halde kişinin kendisini temsil etmesidir Tekebbür ise, kişinin kendisini olduğundan farklı görmesi, büyüklenmesi, başkalarını ise küçük görmesidir
6-Allah katında en büyük günah, sahibinin gözünde küçük görünendir
Günahını hafife alan kimse, günahını terk etme ve ona tevbe etme gereği duymaz
Günahını küçük gören kimse arsızlaşır
7- Allah katında en büyük günah, üzerinde ısrar edilen günahtır
Alimler, “Israr ile küçük günah kalmaz, istiğfar ile de büyük günah kalmaz ” demişlerdir Günahta ısrar, kişide alışkanlık yapar ve artık onun karakteri haline gelir Sonra bunun günah olduğunun farkına varsa ve terk etmek istese de zorlanır Alkol bağımlılığı bunun tipik bir örneğidir
8-En büyük musibet, dünyaya aşırı düşkünlüktür: İhtiras
Dünya’dan o kadar çok beklentimiz var ki, yetmiş yıllık ömre sığması mümkün değil Bir de hedefe yaklaştıkça hedef büyütüyoruz dolayısı ile hedefe ulaşmak mümkün olmuyor
İhtiras, stres yapar, insanı yorar, dostlukları tahrip eder ve mutsuzluğun başlıca sebeplerindendir
9-Nimetin en büyüğüne layık olan, sevgiyi ilk başlatandır Sevginin dilencisi olmak yerine kaynağı olmayı tercih etmek gerekir
10-Vebali en büyük olanlar, dini görevlerini ihmal eden alimlerdir
Doğruyu bilip de yapmamak, insanlara yaşamadığı şeyleri anlatmak kusur olarak o kişiye yeter
Mevlana’dan:
Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol
Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler
Göz yaşarmayınca gönül yeşermezmiş
Birisi güzel bir şey söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden ve anlamasından ileri gelir
Ölülerle savaşarak gazilik elde edilmez
Kuru duayı bırak, ağaç istiyorsan tohum ek
Ölümümüzden sonra bizim mezarımızı yerde aramayınız Bizim mezarımız ariflerin gönlündedir
Hayatta verdiğimiz kararlar, yaptığımız iler uzun vadede bizim kaderimiz olur
Mesleğinin erbabı iyi bir marangoz, bir müteahhidin yanında uzun yıllar çalışmış ve yaşlanıştı Artık emekli olarak dinlenmek istiyordu Patronuna emekli olmak istediğini bildirdi Patronu, böyle tecrübeli,mahir ve emektar bir elemanı kaybedeceği için üzüldü ama emeklilik onun da hakkı diye düşündü Patronu marangoza, senden son bir istediğim var, şuraya bir aile duracak şekilde bir ev yap, ondan sonra emeklilik işlemlerini başlatalım, der Marangoz, patronunu kıramaz ve hemen alel acele işe koyulur Bu son işi isteksiz yapmaktadır Baştan savma bir işçilik yapar ve kalitsiz mal kullanır İyi bir usta için böyle bir final aslında büyük bir talihsizliktir Ev inşaatı bitince, işveren evi görmeye gelir ve evin anahtarını marangoza uzatarak “Bu ev senin, şirketimde çok emeğin var bu ev de benden sana hediye” der Marangoz şok olmuştur Bu evin bana verileceğini bileydim, hiç böyle mi yapardım” der
Marangoz sizsiniz Hayat, “Kendin kazan,kendin pişir ve kendin ye” prensibine göre devam ediyor Bu gün verdiğimiz kararlar, yaptıklarımız ve kazandıklarımız yarın hayatımızı devam ettireceğimiz iş ev,yuva hatta kader haline gelir
|