10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Abdulkadir-İ Geylani Hz. (Ks) Sohbetleri
Abdulkadir-i geylani hz (ks) sohbetleri
Hakkında Abdulkadir-i geylani hz (ks) sohbetleri
ABDULKADİR-İ GEYLANİ HZ (KS) SOHBETLERİ 1
Ey Aziz,
Cenab-ı Hakkm aziz kıldığı ve birçok ilahî nimetlere erme şerefine nail eylediği kimse  
Bilesin ki  
- "Allah-ü Teala, dilediğine hidayet eder ve zatı nuruna ulaştınr " (24/35)
Yukandaki cümle bir Ayet-i Kerime mealidir Bir feyz kaynağıdır O feyz bulutlarmdan; şahud şimşekleri çaktığı zamanı düşün  Neler olacağım tahmin eyle ve :
- "Allah rahmetim dilediğine tahsis eder " (3/74)
Mealindeki yüce kelamın yapacağı inayet sayesinde, vuslat rüzgarlarının daima başında döndüğünü de düşün  Anlamaya çalış  Ve neler olabileceğini anlatacağız, dinle  
îşte o zaman; kalb sahasında üns reyhanları kokmaya başlar  Ve o reyhanlar; bir cennet bahçedeki gibi, boylandık-ça boylanır ve etrafa kokular saçmaya başlar  Ve o bahçede :
- "Ey Yusüf'e olan hasretim " (12/ 84)
Nağmeleri ile şevk bülbülleri ötme-ye başlar  Ve sırlar aleminde; iştiyak şuleleri panidamaya başlar  
Artık efkar kuşları? azamet fezasında kanatlanır  Ve çevikliğin son haddiyle uçmaya başlarlar  
Bunlara marifet hali ve marifet alemi adı verilir  Bu alem uçsuz bucaksız vadilerle doludur Orada; üstün akla sahip olanlar dahi yolunu bulup, devam edemez  Şaşırır  Sonra orada öyle korkulu haller tecelli eder ki  
Bir bakarsın; yüce bir heybet eli kalkmış; basında bekliyor  Tepene ha indi; ha inecek  Bu manzara karşısında; kavrayışın temelinden sarsılır  
Sonra bakarsın ki, başka bir alem başlamış  Perdelerin ötesinden sesler yükseliyor  Hem de heybetli sesler  Ona kulak mı dayanır ki?  Ve derin manasını sezende yürek mi kalır ki?  Tahayyül et:
- Gerçek manasıyla Allah'ı takdir edemediler  " (6/91)
Mealindeki yüce manaya hangi kulak dayanır? Bu yumuşatılmış mana ya doğrudan doğruya, seni muhatab alsaydı; ne yapardın o zaman?  O anda can vermez miydin?  
Bu mana denizi çok engindir  Orada azimet sefineleri yüzer  îçinde ise; Hak yolcuları  Onlar için, ne dalganın önemi vardır; ne de çeşitli deniz tehlikelerinin  Sakın o yolcuları taşıyan sefineleri küçük sanmayasın  
îşte onun tarifi:
- "O sefineler; dağlar gibi dalgalar arasından süzülür gider  O, yolcuları çeker; götürür " (11/42)
Ve bu yüce manalar taşıyan cümle; aynı zamanda o yolcuların sefine yelidir  Yelkenlerini iter
Düşün  Bir daha  bir daha düşün  
- "Onlar Allah'ı; Allah da onları sever  " (5/54)
Bu Ayet-i Kerimenin delalet ettiği derin manayı düşün  O mana engin bir denizdir  Ve bu denizin adı; aşk denizidir Mahabbet, sevgi denizidir Mahabbet ehli, bu denizde yelkenlisin! açar  Ötelere doğru yol almaya başlar  Yelkenli sefi-nelerinin; bir sağa, bir sola yatması, onları korkutmaz  Dalgalar onlan yoldan alamaz  
Dağlar gibi dalgalar gelir; onları altı-na almak ister  Fakat inayet-i Hak onları korur Onlar da bunu bilir Yine de yalvarmadan edemezler; herbiri:
- "Ya Rabbi, beni mübarek bir menzile indir Çünkü menzil sahiplerinin hayırlısı sensin  " (21/101)
Diyerek yalvarmaya 'başlar  Bu menzil ne olabilir ki?  Lika ve
Hazret-i Hakka yakınlıktan başka , Ne
var ki, her yerde olduğu gibi burada da
istidadlar konuşur  
Yalvarırlar  Yakanrırlar  Ama:
- "O kimseler ki, haklannda tarafımızdan iyilik fermanı çıkmıştır  " (21/ 101)
Cümlesindeki manadan o başka elde bir şey yoktur  O yolda kaybolan canları kim arar ki?  Kesilen başları kim sorabilir ki  Yalnız, kurtulması mukadder olanlar kurtulur  Çünkü ezelî istidad öyle gelmiştir  
Deniz kabarsın; dalgalar, o aşk yolcularını içine alsın isterse  Hak ezelde kurtulmasını dilemişse; bir an içinde onları:
- "Cudî  " (11/44)
Dağına salimen indirir  
Artık onlara Rahmanın cezbelerin-den bir cezbe gelmiştir  Ellerinden tutmuş :
- "Doğruluk makamı  " (54/55) Tabir edilen yere çekmiştir  
Bu makam, ezelî istidada göre lütuf ve ihsanların yağdığı bir makamdır  
Makam bir değil, bir çoktur Her makamı aşıp öbürüne geçmek için arada;
şahsa göre değişen bir veya birkaç durak olur  Aslında tek olarak bilinen ama aşılması oldukça zor bir durak var ki,
hepsinin mutlaka uğrayacağı bir duraktır  îşte o durak:
- "Ben, sizin Rabınız değil miyim?  " (7/172)
Mealindeki cümlede gizlidir  Bu durağı aşanın artık yolu, vuslat alemine doğru uzar  Buraya kadar gelebilen isti-dadlı olsa gerek  Bunu o yolcular da anlar; neşe ve şadlık içinde mest olurlar  Hayran olurlar  
Sonra onlara ilahî nimet sofraları serilir O sofralardan bol bol nasib alırlar  Çünkü o nimetler:
- "O kimseleredir ki; onlar ihsan ettiler  Sonra bunlar için HÜSNA ve ZÎYADE'si vardır " (10/26)
Ayet-i Kerimesiyle tarif edilmektedir  Burada, HÜSNA'yı tümden nimetler; ZÎYADE'yi ise, lika-i ilahî olarak anlatabiliriz  
Hakka vasıl olmak isteyen herkes, bahsi geçen dalgalı ve engin denizleri aşmak zorundadır Onları aşıp, Hakka varmak için, bu yolda insana tek şey lazımdır: AŞK  Bu olduktan sonra korkma  Her denizi, deryayı aşarsın  Ummanlar önünde bir hendek kadar uf alır  Dağlar ve ovalar sana bir adımlık yol olur  
Her yolcuyu bu yolda aşk yürütür  Aşk bu yolda Hak erlerine bir ateş  Bu ateş, onların herdem içim yakar kavurur  Yansın  Yanana su mu esirgenir; hastaya tabib mi gelmez ki?  Hele bir de; yanan Hak aşıkının kalbi, hasta olan da onun gönlü olursa  îşte böyle olanların içi yandıkça, aşk şarabı imdatlarına yetişir  Aşk şarabından başka onların ateşini ne söndürebilirdi ki, zaten  
Onlara aşk şarabı getiren kadehin adı; KÜRBÎYET'tir  VÎSAL camıdır  Yakınlık camı ve visal kadehi  Ne güzel ve ne ulvî şey  
O anda onları, huri misal sakiler dolanır  Allah aşkıyla içi yananın özüne birşeyler boşaltır  Yani AŞK ŞARABI  Onlar, verene hiç bakmaz; içer, içer hiç kanmazlar  Nasıl kansınlar, çünkü:
- "Onlara; Rabları pak şarabı içirdi  " (76/21)
O ne ŞARAB'dır  îçilirken visal olursa  Ve sakisi ALLAH  onun şanı, çoktan da çok yücedir  
Artık onlar, ereceklerine ermişlerdir  Bulacaklarım da bulmuşlardır Bilmem daha ne bulmaları istenir ki  Onu bulmayan niçin durur ki Onu bulan da neden mahrum olur ki  
Son yolculuk durağı orasıdır Oraya vasılolduktan sonra, sonsuz ve ebedî mülk ve devleti bulurlar  
ışte onların erdiği alemi anlatan Ayet-i Kerime:
- "Baksan  Sonra dönüp yine baksan  Ne görebilirsin ki?  Nimet ve büyük bir saltanattan başka  " (76/20)
Bu varı yitirmek ne güzeldir  Çünkü bu yolda yitirilen varlığın karşılığı Hakkın visalidir  Cenab-ı Hak cümlemize bu varlıktan soyunmayı ve vuslatı nasib eylesin  Amin! 
Hazırlayan : Gökhan Gündüz
|
|
|