Prof. Dr. Sinsi
|
Abdulkadir-İ Geylani Hz. (Ks) Sohbetleri
ABDULKADİR-İ GEYLANİ HZ (KS) SOHBETLERİ 2
Ey Aziz
Bu mektup, sana daha başka şeyler anlatacak  Seni amele ve cihada teşvik edecek  Oku, anla ve gereğini yapmaya gayret et  
Talib ol  Günleri boşa geçirme  Daima, aradığın bir şey olsun  Taleb eden mutlaka bulur  Ama, yollanır
Taleb gümüşünü:
- "O kimseler ki, uğrumuzda cihad ederler " (29/69)
Mealindeki Ayet-i Kerimenin potasında eritmeye bak  
Sanır mısın ki; eline çalışmadan bir şeyler geçer  Ahlakî bir disiplin yolunu tutmadan, aradığını bulmaya nasıl kalkarsın ve nasıl ermeyi düşünürsün  
Talib olacaksın; fakat bu taleb işinde pek fazla ileri de gitmeyeceksin Çünkü aşırı talepler çoğu zaman karşılıksız kalır  Bilhassa Hak Teala'yı taleb işinde dikkatli olmalısın  Onun çizdiği hududu aşmaya kalkmayasın  Sonra aradığını bulamayacağın gibi; elde ettiklerini de kaybedersin Bilhassa zat-ı ilahî için :
- "Allah, zatı için; dikkatinizi çeker  " (3/28)
Buyurulurki; zaL ı ilahi hakkında ulu orta laf etmemeyi ve ona dair fikir serdetmeye girişmemeyi emreder
îşte talep sınırını burada çizmen gerek  Oraya varmak için yoluna devam et  Fakat ondan sonrası için, bir talebin olmasın  Sadece bekle  Yol açılırsa, yürü  Yoksa, yine bekle  yine bekle  Ama, bu bekleyiş seni usandırmasın  
îçten talebini devam ettirir Fakat anlatılan şekilde olsun  Öyle olursa talebin halis olur  Taleb gümüşün kendiliğinden erir ve ona;
- "Yollarıızı onlara açarız  " (29/ 69)
Müjdesi gereğince padişahın tuğrası vurulur  Bu tuğra; ancak talebini anlatılan şekilde devam ettirenleredir Onlara katılmak ve onlar gibi talih olmak ve bu tuğrayı almak ne saadet  
Bu saadete eren talibin talebi kıymet bulur  Dünyalık mallar, onun karşısın-da değersizdir Onu satacak pazar bulunmaz  
Ancak onun, değeri bulunup satılacağı pazar, şu pazardır:
- "Allah mü'minlerle alış veriş yaptı Nefislerim aldı  Mallarım aldı  Ve  bu aldıklanna karşılık, cenneti verdi  "
(9/111)
Bu pazarda taleb asıl değerini bulur Taleb gider karşılığında büyük bir meblağ gelir  Artık bu meblağ o talibin bir sermayesi olur  
Anlatılanları yaparsan, sen de o sermayeyi bulursun Yolun inşaallah Hak yolu olur  Ve :
- "Ayık olunuz Halis din Allah'a apanr  " (39/3)
Mealim taşıyan Ayet-i Kerimenin manasım artık anlarsın  Halis olmaya bak Her elde edeceğin iyi şey, mutlaka ihlasla olacaktır; iyi bilesin  Şunu da unutma ki, gerçekten ihlas sahiplerini azim tehlikeler bekler Onları kolay atlatmak, bu yolun yolcusunda bulunması gereken aşka bağlıdır  Sen de, bu yolda aşka dalarsan, bu ihlas sahiplerim bekleyen tehlikelerin sırrı sana çözülür  Önünde çözülür; seyredersin  
Aşkı bul, şevk ehli ol  îhlası bul  Bunları bulduğun zaman:- "Allah, sinesini ÎSLAM'a açtığı kimseyi mi soruyorsun  O, Rabbından gelen nurla yoluna devam eder  " (39/22)
Ayet-i Kerimesinde belirtilen ihsan kucağı sana da açılır  Zikri geçen Ayet-i Kerimenin nuru yolunu aydınlatır  
Sen aşkı ve şevki bulmaya bak  Bunları bulduktan sonra, sana ne ihsanlar gelir; ne ihsanlar Rabbımız kerem sahibidir; sineni açar ve:
- "Bana dua ediniz; duanızı lehinize olacak bir şekilde kabul ederim  " (40/ 60)
Ayet-i Celilesi gereğince kalbini harekete getirir  Ona, yani Allah-ü Teala'ya bol dua etmeye, yalvarmaya, yakarmaya başlarsın  Bu yalvarma ve yakarmanın karşılığını da mutlaka alırısın
En mühimi ilahî lütuf ve keremi bulmaktır  Onu bulduktan sonra manevi derecen yükselir  Dünyanın maddî ve fani şeyleri, gözünden Ve gönlünden düşer  Hakikati artık anlamış ve bilmiş olursun  Böyle olduktan sonra, anladığını ve bildiğini başkalarına da anlatman gerekli olur Bir nevi irşad makamma geçersin  O zaman sana:
- "Söyle  " (4/77)
Denir  Söyle yalan mı  Bu emir karşısında titremeye başlarsın  Fakat tehdid olmadığını anlar; sakinleşirsin  Ancak kendinde pek konuşacak takat bulamaz bir halde iken :
- "Dünyanın metal azdır  " (4/77)
Fermanı imdadına yetişir  Zaten kalbinden silinen fani şeyler, biraz daha silinir  iyice, kökü kazınır  
Artık bu fani şeylerin değil, ötelerin yücelerin malı olursun  Fakat onun için bir işaret göremeyince üzülürken, yine sana kerem dili çözülür ve :
- "Ahiretinki elbette hayırlıdır  " (4/77)
Cümle-i celilesi ile gönlünü açar  Böylece, fani şeyleri kalbinden attıktan sonra, oraya neyin dolacağım anlamış olursun  
Bu iş lafla olmaz ki, bu da ayrı bir hakikattir Elbette, kaibden dünyanın gidip, yerine ahiretin gelişi; zahirde bilinen geliş gidişler gibi görünmez  O bir haldir  Halin de ancak zahirde alametleri vardır
îşte sen de bu alametleri araştırırken :
- "Bu ittika sahiplenme olacaktır  " (4/77)
Cümlesi bir kurtarıcı gibi karşına çıkar  Kendi kendine:
- Demek ki, dünya metaını az gören, ahireti ondan üstün ve hayırlı bulan zatlar, ittika sahibi olan zatlarmış  
Dersin  îşin hakikatim anlamış olursun artık  Dünya sevgisin!, ebedî kalbinden atar; yerine ahiret sevgisin! koyarsın  Bu sevgiyi muhafaza için de; ittikayı kalb kapma bekçi yaparsın^ Sonra:
- Allahım, beni ittikadan ayırma  Dünya hırsı kalbime girmesin  
Diyerekten de yalvarırsın  Ve her daima ittika halini gözetmeye başlarsın  îttika halinin devamım gördükçe, duanın da kabul olduğunu anlarsın  Ve  Sevinirsin  
Ve  bilirsin ki, yapılan dualara mutlaka icabet olur  Ne var ki, herkese bilinen yoldan icabet olmaz  Ancak; içini temizleyenler, özünü Hakka yakın edenler duanın ne şekilde ve ne zaman kabul olduğunu anlar  Misal olaraktan c'a kendi halini ele alabilirsin  
Artık sana bir başka rüzgarlar esme-ye başlar Ne yandan bilir misin;
- "Biz ona şah damanndan daha yakınız  " (50/16)
Canibinden  Bu rüzgarın estiğim duyan kalb ağacm dalları oynamaya başlar  O rüzgarlar estikçe, yaprakları birbirine değer ve tatlı tatlı nağmeler çıkarır  
Belki de o yaprakların işe yaramayanı yavaş yavaş, ahenkli bir şekilde dökülmeye başlar ki; o zaman, senin için bir sonbahar havası esiyor demektir
Bu hal aleminde, artık ilkbaharla karışık bir güz başlamış demektir Orası; yazı güzüne, güzü yazma karışık bir alemdir  Çok hizmetli işlerin olduğu bir bahçedir  Sakın onlara dahp yolundan olma  Hiç biriyle ilgilenme:
- "Allah, de; öteyi bırak  " (6/91) Sen böyle diyebildiğin an, rüzgarlar
sert esmeye başlar ve seni fani eşyadan
soyar  Ağyardan ayırır  
Orası bir başka alemdir  Ve orada:
- "Allah'dan başka bir ilah çağırmaya kalkma!  " (28/88)
Emrinden başka bir emrin gereği yapılamaz  
Orası ne daimî bir ilkbahardır; ne de sonbahar Orası; an bean tecellilerle değişen bir havaya sahiptir  Herkes kabi-liyetine göre bir hava teneffüs eder; kimi ilkbahar, kimi de sonbahar  Kimi de kış  Şayet sen, benliğim yitirir, senliğin! bu-lursan, daima bir ilkbahar havası teneffüs edersin  
Sakın; bu havayı herkesin teneffüs edeceğin! sanmayasm  O hava, yalnız:
- "Onlara, taa ezelden katamızda iyilikler yazılmıştır  " (21/101)
Cümlesinin tefsirinde kimlikleri gizli zatlara mahsustur  Bu Ayet-i Kerime, aynı zamanda kendini bilenlere bir müjdedir  
Sakın; kendi kendine, benim de istidadım var mı yok mu diye üzülme  Lüzumsuz ve faydasız yollar nramaya knik-ma  Hemen kendini ölçüyo vur; Hak yo lunda devamlıysan istidadın var demektir  Şayet istidadın yoksa, aramak da ak-lına gelmez; sormak da  
O istidada sahip olduğunu anladıktan sonra, beklemeyi öğren  O beklediğin alemde, ilahî ve kudsî bir rahmet yağmu-runa tutuîursan, sakın; usanıp kaçmaya-sın  Islansan da, çevren göl de olsa kaçma  Dür ve bekle  Çünkü o; dilediği zaman :
- "Kimi arzu ediyorsa onu zatına seçer  " (-12/13)
Şunu da akhnda fut ki, seçmeden evvel dener Başarı kazandığın takdirde, ilahî kudret bir bulut şeklinde seni
apiar; ötelere  çok ötelere  ötelerin de otesine çeker götürür  
Düşün bir kere içinde bulunduğun alemin güzelliğim  ilkbahar  Feyiz bulutları  Ve nihayet fazilet yağmuru  Bunların hepsi senin özünde olmakta ve senin için olmaktadır  Nerede cereyan ediyor bu işler, biliyor musun?  
- Kalbinde  
Dersek hiç şaşma  Çünkü sen, yalnız kalbinden ibaret sin  Sakın kalb denince, maddi hayatın dcvamına sebep olan, sinendeki o et parçasını hemen aklına getirme  Bizim anlatmak istediğimiz kalb, bir başka kaibdir  Yeri gelince onu da uzun uzun anlatacağız  Asıl bizim anlattığımız kalb, sana:
- însan  
Dedirten kaibdir  Ve sana:
- Adem  
Dedirten kaibdir  - "Biz ona katnnızdan ilim öğrettik  " (18/65)
Artık haller halim buldun  Ağaçların yeşillenmeye ve dal budak salmaya başlar  Bunların vereceği yemiş, sadece içinde kalmaz  Çünkü sen cimri olamazsın  Sen o kimselerdensin ki; onlar hakkında Allah-ü Taala'nın:
- '"Muhakkak Allah'ın rahmeti, dış aleme muhsinlerden gelir  " (7/56)
Ayetiyle anlattığı muhsinler şafuldasın  
Bu halleri yaşadıktan sonra, kendini bir sır aleminde bil  Oranın uçsuz, bucaksız vadileri ve akar ırmakları var  Vuslat pınarları orada çok tatlı akar  Bu alemde olduğun için nasıl olsa her zaman içerim, diye bir düşünceye kapılma  Çünkü oradan:
- "Öyle bir göze ki  Yakınlığı kazananlar, yani MUKARREBUN olanlar içer  " (83/28)
Başkalan içemez  Sen de içmek di-liyorsan, MUKARREI3UN zümresinden olmaya bak  
Anlatılan halleri elde etmek için; biraz gözyaşı akıtmak icab eder  Yalvarmak, yakarmak gerekir  Hatalar, için istiğfar etmek ise, baş şarttır; bilmek gerekir  Bunlar birer ilahî hibedir  O hibeye ehil olmak için, gözyaşlarıyla, sineyi pak etmekten gayri çare yoktur  
Sakın yaptığın ibadetine, falan da güvenme  Çünkü bu:
- "Allah'ın fazlıdır; dilediğine ihsan eyler  " (5/54)
- Ben hak kazandım; verilmemesi zulümdür
Gibi yersiz bir laf etmeye kalkanlar, hava alır Hele bu aleme kadar gelenler  böyle bir şeyi düşündüler mi, derhal kapı dışarı edilirler  Allah saklasın  
Allah'ın o fazlına erenlere müjdeler olsun  Mübarek olsun halleri  Çünkü on l ara:
- "Korkmayınız  Artık mahzun da olmayınız  Size müjdeler olsun  işte size vaad olunduğunuz cennet  " (41/30) Duyurulan, ilahî bir fermandır  Artık, geçmiş geçip gitti Gelecek şimdiki hallerinden daha iyi olacak  Niçin daha iyi olmasın ki:
- "Allah onlardan razı; onlar da Allah'tan razı ve memnun  " (5/119)
Beraetini aldıktan sonra  peşinden
şu emir:
- "Yiyiniz, içiniz  Hem de rahat  rahat  Bunlar amellerinize karşı mükafattır  " (52/19)
Bu nimetler daha bu alemde iken kazanılır  Allah'a yalvaralım; bize de nasib eylesin  
Allahım, bize de nasib eyle Amin 
ABDULKADİR-İ GEYLANİ HZ (KS) SOHBETLERİ 3
Ey Aziz,
Geleceği yakındır o günün  îzzetini korumak bir bakıma sana bağlı  Hatalarını hatırla, düşün ve tedbirli ol  Hazırlığım şimdiden yap  Burayı bırakıp öte aleme gidince, fayda temin edeceğin kimseleri düşünüp kendini yersiz teselliyle avutma  Çünkü orada:- "O günkü dehşet içinde; kişi karısından, anasından, babasından ve çocuklarından kaçar " (80/34)Ayet-i Kerimesinin verdiği hüküm geçer  Herkes kendi derdine düşer  
- Hani sen bize, dünyada iken sahib olurdun  Korurdun  Burada da yardım etsene  
Gibi, yarı alaylı, yan ciddî sözlere muhatap olmamak için, herkes bir yere saklanmak ister  Kimi elini yüzüne kapatır Kimi de kaçar  Kaçacak yer de yok  O da bnşka  
Sen insanı, orada kaçmakla kurtulur mu sanırsın? Hayır kurtulamaz  Hesap verecek  Hakirden kıtmire kadar  ipek telinden urganına kadar  inceden ince-ye hesap verecek  Gizlisi ve aşikaresi sot'uincak  
O ne muazzam hesap günüdür  Düşün o günü  Hatta o günün dehşetinden fitre  Çünkü, Allah-ü Teaala o günkü hesabı şöyle anlatır:
- "İster içinizde gizlediğiniz olsun; isterse açığa vurduğunuz  Allah hepsiyle sîzi hesaba çekecek  " (2/284)
Bu Ayet-i Kerimedeki derin manayı anlamaya çalış  
Bu hesaptan ancak, burada imtihanını iyi verenler kurtulacak  însanhğına yarnşır bir şekilde hayatını idame ettirenler kurtulu Onun için sen, boş şeylerle meşgul olma  Öz varlığım koruyacak yollardan yürü  
- "Şunlar var ya, hayvanlar gibidir  " (7/179)
Ayet-i Kerimesiyle anlatılan zümreyo dahil olmayasın; sakın  Bunların avunduğu geçici zevklere dalmaktan kendini koru  Geçici, behimî hislerini tatmin için özünü kirletme  insanlığım yitirme  
Allah-ü Teala'yı daima kendine yakın bil  Daima onun yüce varlığma kendini yakın bilmeye bak  Ve  murakabe halini hiç elden bırakma  Huzura var ve başım onun kuvveti ve kudreti önünde eğ  Düşün ki, Allah-ü Teala:
- "Beni anınız ki ben de sizi anayım  " (2/152)
Buyurur  Bu ne şereftir  Daima Hak Taala'yı an ki, bu şerefe nail olabi-lesin  Böyle yaptığın takdirde, Allah-ü Taala'nın:
- "O günde, birtakım yüzler vardır ki parlak ve aydınlıktır  Rablanna nazar ederler  " (75/22)
Çeklinde anlattığı kimselerden ola-sın  
Kalbini parlatırsan, onu bu alemde de görebilirsin  Hakkın zikriyle kalbine cila çekmeye bak  Ve onun kıymetin! bil  Her türlü fenalıktan onu esirge  Çünkü onun hakkında şöyle bir kudsi hadîs vardır:- "Ben ne yere, ne de göğe sığdım; ama, mü'min kulunum kalbi beni aldı  "Sen böyle bir kalbe sahip olursan, daha ne istersin  Ve böyle bir kalbe sahip olmak için ne yapsan azdır  Hem de, hiç gibi bir az  
Bu hali bulduktan sonra ereceğin nimetlerin sayışı yoktur  Onlara sayı yetmez  Rakamlar kafi gelmez  
Bu kadar kıymetli şeyler nasıl bedava elde edilir  Elbette bir şeyi elde etmek için, o şeyin sanma yakışır bir şekilde gayret sarfetmek gerekir  Bu hakikat icabıdır ki; snna Hakkın sanma yakışır bir şekilde kulluk düşer Hiç olmazsa yapmaya çalış  
Bu alemde hazırlığım tam yaparsan, öteki alemde her arzun yerine getirilir  Çünkü bu alem ekim yeridir  Orada bi-çilecek şeylerin tohumunu burada ekmek gerekir  Burada ekmeyen orada birşey biçemez  Burada ekim işini bitir, tamamla: -
- "Orada her arzu ettiğiniz verilir  "Her arzu ettiğiniz önünüze gelir  " (14/31)
Müjdesin! al  Bu müjdeyi burada alan kullar çok  Sen de onlardan biri olmaya bak  
Kalbin de kendine göre kulağı var  Ama, onunla duyup işitmek, bu alemin maddi ve fani şeyleri değildir  O, ötelerden gelen, yüce ve ulvî kudretten gelen sesleri dinlemeye aşıktır  
Ona o sesleri duyurmadan bir hayır iş tutacağım sanmayasın  Onun için ona arız olan kirleri temizlemeye bak  Onun kirlerim giderdiğin an bil ki, yücelerden
gelen sesleri duyacaktır  Ve çağrılara uyacaktır :
- "Bana dua ediniz; kabul ederim " (40/60)
Mealinde buyuruîan, ilahî emir gereğince yalvarmaya başlar  Çünkü onun her türlü kirini giderdin Günah pasından temizledin  
Artık yalvarmaya baslar  Haliyle Hak Tnala onun yalvarmasını, yakarma-sını duyar; boş bırakmaz  
- "Allah, selam evine davet eder  "(10/25)
Emri gereğince zatına davet eder  Bir gaflet uykusundasın  Hem de tamamen Gafletin, dünya yüzünden mı oldu  O halde dinle  Bak Hak Teala anlatıyor :
- "Dünya hayatı; anccik bir oyundan ve oyalanmadan ibarettir  " (47/36)
Bu Ayet-i Kerime, dünyanın ne olduğunu anlatırken; sen hala ona dalıp gitmektesin  Ve ona sıkı sıkıya sarılmaktasın  Kendine göre mazursun; çünkü gafilsin  
Niçin böylesin?  Allah seni burası için mi yarattı?  Yoksa öbür alem için mi yaratıldın?  
Şunu kafi bil ki, sen öbür alemin malısın  Bu alem fanidir Uyanık zatlar nazarında hiçtir  
Buranın sıkmtısı ve meşakkati çoktur Böyle sıkıntılı ve meşakkatli alemi neylersin?  Öteleri iste  Yüceleri arzula  
Adımlarım atarken, Hak katında yüceleri arzu ederek at  Oradaki yüksek makamları istiyerek gez  Bu fani varlığı aşıp öteye varanlardan ol  Onlar ne büyük insanlardır; dinle  Onların tarifini Hak'tan dinle:
- "Onlar SABİKUN'dur Bilir misin SABÎKUN kime derler?  " (56/10)
- "îşte onlar; serapa nimetlerle dolu NAÎM CENNET'inde yerleşmiş ve Hak yakınlığım bulmuş kimselerdir  " (56/11)
Himmetim yüce tut   Kişinin kıymeti; himmeti ve gayreti kadar olur  Bu düsturu unutma
îçten gayretin! tahrik et Himmetin! tembel alıştırma  Yola girmemekte direnirse onu kamçıla  îlahî emirlerin kırbacıyla onu döv  Belki bu sayede kurtulursun  Ve yoluna ilahî lütuflar çıkar  Düşün ki, Cenab-ı Hak, yolunda olan kul-larına, lütfunu esirgemez  Kim onun yo-lunu tutsa, kat kat lütuf, ihsan yağdırır  
Sen de onun yoluna girersen, sonra devam edersen, mutlaka sana da Hakkın ihsanı gelir  Ahirette elde edeceğin nimetlerin müjdesin! daha burada iken alırsın  Çünkü Allah-ü Teala:
- "Kullanna lütfedendir  " (42/19) Bu sebeple :
- "Onlara dünya hayatmda iken müjdeler gelir  " (10/64)
Buyurur Bu müjdeyi alan kullara katılmak, senin için ne büyük bir şeref  
Sana düşen emirlerin gereğini yerine getirmektir  Hiç olmazsa, böyle birniyeti kaibde beslemek ve istikbal için geliştirmektir  
îlahî emirleri eda etmeye, omuzlarına yüklenen vazifeleri tamamen yerine getirmeye niyetlen ve kendini o yola koy  Muvaffak olman için de Allah'a yalvar maya başla  
îlk fırsatta kalb düşmanma karşı bir
savaş aç  Sakın bu yolda nefsinden emir alma  Zaten, savaşacağın şeylerden biri de nefistir  O da kalbin en büyük düşmanı olduğuna göre, ondan ne gibi bir emir alabilirsin ki  Ona karşı harb açtıktan sonra, elin tetikte olsun  Ondan hiç emin olma Zayıf anım yakaladığı dakikada, boynunu sıkar  Silahım çevirdiği an, seni kalbinden, can evinden vurur; öldürür  
Seni mahvedecek kalb düşmanlarından biri de şeytandır
- "Muhakkak şeytan, insan için açıktan bir düşmandır  " (12/5)
Buyrulurken, elbette o şeytanın düşmanlığım kabul etmen gerekir  Onun hilesi çoktur Onunla baş edilmesi de hayli güçtür Ama sakın azmin kırılmasın  
Hiç korkma, Allah-ü Taala bir şeyin zararım haber verdikten sonra, ondan kurtuluş yollarım da haber verir  Çünkü o, hem alım; hem de kullanıla şefkatlidir İlmi ve şefkati olan Rabbimizin gücü ve kuvveti de vardır  Sen onun yolunda olursan; nasıl sana, savaşacağın düşman için başarı yollarım öğretmez  Sen ki, en şerefli mahluksun; nasıl emrine asker vermez  Onun askeri mi yok dersin?  Halbuki :
- "Yerin ve semaların askerleri onun emrindedir  " (48/4)
Durum bu olunca, şeytandan nasıl korkarsın? Onunla savaşmaktan niçin kaçarsın?  
Şu andan itibaren, sana düşen vazife, Hakka sığınmak  Ve  Ondan gelecek yardıma hak kazanmaktır  Onun yardımı sana geldikten sonra, şeytanın sana zfirnrı dokunmaz  Sonra, nefsin (uzağına düşmekten kurtulursun  Sakın nefsin şerrini az bilir  O da şeytan gibi, daima sana kötü yolları gösterir Bunu da şu Ayet-i Kerime bize haber vermektedir:
- "Muhakkak nefis, bütün gücüyle kötülüğü emreder ve benimsetmeye çalışır  " (12/53)
Şeytanın ve nefsin durumlarım tes-bit eder, ona göre onlara karşı durursan kurtulursun  Aksi halde, ikisi bir olur;
seni helak ederler  
Ahireti düşün  Maddî bazlarla meşgul olma Hiç bir şey yapamazsan günü belli bir zamanım, Allah'ın zikrine tahsis et  Böyle yapmak suretiyle, kalb gözünü açmaya bak  Böyle yap ve nelere ermiş olduğunu anla  
Kalbinde sırların letaifi, rakamlar halinde, zuhur etmeye başlar  Kendini ittika sahibi kıl ki, ermişlerin erdiğinc sen de eresin  Düşün ki, Allah-ü Teala:
- "AIlah'a karşı ittika sahibi olunuz ki, Allah size bilmediğinizi öğrete  " (2/ 282)
Ayetiyle seni müjdeliyor  Ve takva sahibi olduktan sonra nelere ereceğin! de sana anlatıyor  
Başta sisli vat 'ınmı hatırhırsın  Hu hun, ezelde uçup gezdiği yerler göz önüne gelir; öbür alemi sevmeye başlarsın  Bu alemin' ötesindeki varlık alemim anlarsın  Yapacağın her ibadeti zevkle, şevkle yapmaya başlarsın; çünkü gerçeği sezdin  
- "Rabbın yoluna itirazsız gir  " (16/69)
Ayetindeki gizli sır sana çözülür  Bu sır, içinde çözüldükten sonra, sana iki kanat verilir; o kanadın biri aşk, öbürü de şevk olur  Ruhun onlarla uçar  
Ruhun uçup gezdiği o yerlerden üns meyveleri sana gelir  O üns meyvelerim tattıktan sonra, bu alemin hiçliğini anlarsın  Ve :
- "Her meyveden ye  " (16/69) Emrini alır, hür olursun  Artık bundan sonra; sana ne korku, ne de hüzün  
Nefsinde zulmet kirleri kalmaz artık  Ama bu halini senden başkası bilemez  îçinde yaşadığın alemi yalnız sen bilirsin  Her halin açıktır; ama anlayan olmaz  Bu duruma sen de şaşarsın, îçinden :
- "Allahım, sen geceyi gündüzc katarsın  " (3/27)
Demeye başlarsın  Sır aynanda, çeşitli tecelli nurları parıldamaya başlar  Bu tecelli nurları sayesinde, azönce hayretler içinde kalıp söylediğin cümledeki sırları çözersin  Kalb bahçene rahmet yağmurlan yağmaya başlar Çünkü orası; Hak Ta-ala'nın her türlü rahmet tecellisine nail olmaya hak kazanmıştır  Ve Allah-ü Teala'nın mealen arz edeceğimiz şu Ayet-i Kerimedeki şeref madalyasını kazanmıştır:
- "Biz semadan mübarek su indirdik Onunla bahçelerin çeşitli bîtkilerini meydana getirdik  Ve harman edilen cinsten hububat bitirdik  " (50/9)
Böyle bir rahmete eren kalb bahçeleri n'olur bilir misin?  Bilmem ki, onu anlatabilmek için, zahirde verilecek bir misal bulunur mu?  Olsa olsa bir îrem Bağları olur  Ama o da, bu ilahî güzellik karşısında hiç kalır  îrem Bağları da ne?  
Kalb bahçen ancak bu hali aldıktan sonradır ki:
-- "Biz o rahmet suyuyla ölü bir beldeyi dirilttik  " (50/11)
Cümlesinin nelere işaret ettiğini çözersin  
- "Bugün senin için perdeler aralandı  Biz açtık Gözlerin de keskin görür  " (50/22)
Cümlesi sana gelmiştir Kalbinde zulmet kalmadı Bu sebepler nur alemini rahatça görebilirsin  
Artık herşey'sana ayan beyan  Ne gaflet kalmıştır; ne de cehalet  Hepsi geçmişte cereyan eden birer hadise halini alır  Şimdi onlar çok ötede  Ve sen  Evet sen, vuslat alemindesin  Orada tam bir müşahedeye dalar; nura gark olur gidersin  Bazan, müşahede denizinden çıkar; istiğna denizine dalarsın  
- "Çünkü Allah bütün alemlere karşı bir istiğna sahibidir  '" (3/97)
Sen de onun bir kulusun Seni o istiğna alomine alır  îşte o zaman, zatından başkasına ihtiyaç duymaz olursun  
Orada halinden emin olan yoktur  Bir yandan bakarsın ki, vuslat olmuş  
- Tamam  
Demeye getirirsin  Ama hemen kar şına:
- "Allah'ın mekrinden emin mi oldular?  " (7/99)
Emri çıkar  Susarsın  Seni bir heybet hali sarar   Bir ara ümidin kırılır gibi olur Meyus olursun  Ama, sen senin olmadığım bilmelisin  Bu hal içinde şaşkın dururken ağzından, kendiliğinden:
- Runa bir çare Allahım  Cümlesi dökülür  Ve o anda kalbine şu ilahi hitap gelir :
- "Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyiniz " (12/87)
Bu emir, sonra latif bir rüzgar gibi çevrende esmeye başlar  O estikçe seni bir şevk sarar  Kendini Hakkın güzellik ve yücelik bahçesinde bulursun  Oranın güzelliğine hayran olur, bülbül gibi firakli firkli ötmeye başlarsın  ilahî nağmeler terennüm ederek, bir gül dalından öbürü n e konarsın  
Ve  sana öte alemlerden biri ilahî koku gelecek  Etrafına bakınacak; acaba bu nereden geldi? diyeceksin  Bazan dilin kayacak; tıpkı Yakup Peygamber gibi:
-- "İhtiyarlığıma hamicdip, bunadığımı demezseniz, Yusuf'umun kokusunu alıyorum  " (12/94)
Dersin  Ah bir içinde saklayabilsen  Ama nasıl saklayabilirsin ki  Sonra elinde mi?  
Sözünde haklısın Gerçekten aldığın koku, ötelerden sana bir müjdeci gibi gelmektedir  Fakat büyük bir ihtimalle çevresindekiler :
- "Sen hala eski şaskınlığındasm  " (12/95)
Diyecekler  Çünkü aynı sözleri çok söyledin Onlar sadece dinledi  Hiçbir tad alamadıkları için, seni ayıpladılar  
Sen hiç üzülme  Zaten üzülmen de mümkün değil  Çünkü hakikaten bulacağım bulmuş sayılırsın ' Eğer nasipleri varsa, gün gelecek; hakikati onlar da anlayacak  
- "Onu yüzüne sürünce gözleri açıldı " (12/96)
Cümlesindeki hakikati elbet istidatları varsa anlayacaklar  O zaman onlar sana yalvaracaklar ve şöyle diyecekler:
- "Biz hata ettik  Sözümüzde yanıldık  Bizim için Allah'tan bağış dile  " (12/91)
Çevrendeki şaşkınların sözüne aldırış etme  Onlar mutlaka önünde baş eğecektir Yeter ki, sen, özüne ilahî varlıktan bir kırıntı olsun, yerleştirmesin! hilesin  îşte o zaman elbette sana şöyle diyecekler :
- "Allah'a kasem ederiz ki, Allah seni bizden üstün kıldı  " (12/91)
O rahmet denizine daldıktan sonra elde ettiğin herşey; teker teker, birer hazinedir  Anlattıklanmız, o daldığın denizin bir damlası dahi sayılmaz  
Rüya tabiri ilmi dahil, bütün bilgilerin hazine anahtarı sana teslim edilir  O zaman kim ne derse desin, sen kendini bilirsin  Artık haline aşinasın  Beka makamına erdiğin için, halinden memnun insanların tavrım takınırsın  Artık başka isteyeceğin bir şey de olmadığı için şu duayı yapmaya başlarsın :
- "Rabbim, bana mülk verdin  Bana rüyaların tabirim de bellettin  Yerin ve semaların yaratacısı sensin  Dünya ve ahirette benîm de sahibim sensin  Beni müslüman oîarak oldur  Ve beni salihlere kat  " (12/101)
Cenab-ı Hak cümlemize işin sözünü değil, halini nasib eylesin  Çünkü bu yolda söz değil hal ararlar  Çünkü bu yolda nice yolcular, işi sözle bitirmek istediği için helak oldular  Allah korusun Amin! 
|