Yalnız Mesajı Göster

Harama Bakmak Unutkanlık Verir

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Harama Bakmak Unutkanlık Verir




Harama Bakmak Unutkanlık Verir
Hakkında Harama Bakmak Unutkanlık Verir




Risâle-i Nur talebelerinden bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: "Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım?"

Ben de dedim:

Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme Çünkü rivayet var İmam-ı Şâfiî'nin (ra) dediği gibi, "Haram-ı nazar, nisyan verir"

Evet, ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda su-i istimalâtla israfa girer Haftada birkaç defa gusle mecbur olur Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına zaaf gelir

Evet, bu asırda açık saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o su-i nazardan su-i istimalât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeye başlıyor Herkes, cüz'î, küllî o şekvâdadır İşte, bu umumî hastalığın tezayüdüyle, hadîs-i şerifin verdiği müthiş bir haberin tevili ucunda görünüyor Ferman etmiş ki: "Âhirzamanda, hâfızların göğsünden Kur'ân nez' ediliyor, çıkıyor, unutuluyor" (Süyûtî, el-Havî Li'l-Fetevâ, 2:253) Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur'ân'a bu sû-i nazarla bazılarda set çekilecek; o hadisin tevilini gösterecek Lâ ya'lemü'l-gaybe illâllah (Gaybı Allah'tan başka kimse bilmez)

Kastamonu Lâhikası, s 96

***

Tarihçe-i hayatımı bilenlere mâlûmdur; elli beş sene evvel, ben yirmi yaşlarında iken, Bitlis'te merhum vali Ömer Paşa hânesinde, iki sene, onun ısrârıyla ve ilme ziyâde hürmetiyle kaldım Onun altı adet kızları vardı: üçü küçük, üçü büyük Ben, üç büyükleri, iki sene beraber bir hânede kaldığımız halde, birbirinden tefrik edip tanımıyordum O derece dikkat etmiyordum ki, bileyim Hattâ bir âlim misâfirim yanıma geldi, iki günde onları birbirinden fark etti, tanıdı Herkes bendeki hale hayret ederek, bana sordular:

"Neden bakmıyorsun?"

Derdim:

"İlmin izzetini muhâfaza etmek, beni baktırmıyor"

Hem, kırk sene evvel, İstanbul'da Kâğıthâne şenliğinin yevm-i mahsûsunda, köprüden tâ Kâğıthâne'ye kadar Haliç'in iki tarafında binler açık saçık Rum ve Ermeni ve İstanbullu karı ve kızlar dizildikleri sırada, ben ve merhum mebus Molla Seyyid Tâhâ ve mebus Hacı İlyas ile beraber bir kayığa bindik; o kadınların yanlarından geçiyorduk Benim hiç haberim yoktu Halbuki, Molla Tâhâ ve Hacı İlyas, beni tecrübeye karar verdikleri ve nöbetle beni tarassud ettiklerini bir saat seyahat sonunda îtiraf edip, dediler:

"Senin bu haline hayret ettik, hiç bakmadın"

Dedim:

"Lüzûmsuz, geçici, günahlı zevklerin âkıbeti elemler, teessüfler olmasından istemiyorum"

HARAMA


Alıntı Yaparak Cevapla