10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Evlenmenin Mahiyeti Ve Yapılışı
Evlenmenin Mahiyeti ve Yapılışı
Hakkında Evlenmenin Mahiyeti ve Yapılışı
Evlenmenin Mahiyeti ve Yapılışı
Evlenme karı koca arasında birlikte yaşamaya ve kar-şılıklı yardımlaşmaya imkân veren ve taraflara karşılık-lı hak ve ödevler yükleyen bir sözleşmedir Evlenme akdi diğer akidlerden gerek yapılışı, gerek bu akde gelinceye kadar sürdürülen hazırlıklar, gerekse bu akdin geçerli olabilmesi için maddî ve şeklî hukuk açısından riayet edilmesi gereken şartlar bakımından ayrılmaktadır
Bu sözleşme her şeyden önce birbirleriyle evlenmeleri dinen ve hukuken mümkün olan kişiler arasında ve iki şa-hit huzurunda yapılır Şahitlerin mevcudiyeti bu sözleş-meye açıklık kazandırmak ve evlilik ilişkisini etrafa duyurmak hedefine yöneliktir Bunun dışında evlilik için herhangi bir şekil şartı aranmamıştır Bu yönüyle evli-lik kilise hukukundaki evlenmelerden ayrılmaktadır Ki-lise hukukunda nikâhlar ehliyete ve evlenme engeline yönelik şartlara ilâve olarak mutlaka bir dinî mekânda ya-ni kilisede ve yine görevli bir din adamı tarafından kı-yılması gibi şartlar da içerir Bütün diğer şartlar ger-çekleşse bile bu son iki şartın yerine getirilmediği ev-lilikler geçerli değildir Dolayısıyla bu tür evlilik-lerde eşlerin meşrû olarak beraber yaşaması mümkün olma-dığı gibi, bu birleşmeler sonunda doğmuş çocukların nesebi de sahih değildir Bu anlamda olmak üzere kilise hukukunda evlilik dinî bir sözleşmedir
İslâm hukukunda evlilik Hıristiyanlık’taki mânasında dinî bir sözleşme sayılmaz Bir diğer ifadeyle nikâhın mutlaka cami gibi bir dinî mekânda yapılması gerekmez Bu gerekmediği gibi nikâhın mutlaka bir din adamı tarafından kıyılması da gerekmez Esasen İslâm’da –Hıristiyanlık’ta olduğu gibi– din adamı sınıfı da yok-tur İslâm hukukunun gerek evlenme engellerine, gerek tarafların ehliyetine ve irade beyanlarına, gerekse ev-liliğin aleniyetine yönelik olarak aradığı şartların gerçekleştiği her türlü evlilik, herhangi bir kişi veya kurumun mârifetiyle olmaksızın sadece tarafların karşı-lıklı iradeleriyle yapılmış olur Bununla birlikte ta-rafların hak ve görevlerinin daha kolay takibi gibi çe-şitli sebeplerle evliliklerin kontrol altında tutulması-na ihtiyaç duyulması, evlilik akdinin yetkili kişi veya kurum nezaretinde yapılmasını ve kayıt altına alınmasını gerektirmiştir Bu bakımdan yeterli şartları taşıyan ve tarafların iradelerinin bulunduğu her türlü evlilik kim tarafından yapılırsa yapılsın geçerlidir Ülkemizde uy-gulanmakta olan dinî nikâhlar, yani dinî nikâh veya imam nikâhı adı altında yaygın olarak yapılagelen uygulama esasen dinin veya İslâm hukukunun biri resmî, diğeri di-nî iki nikâhı şart koşmasından ileri gelmemektedir; tam tersine bu tür uygulama tarihî ve Cumhuriyet döneminde oluşan hukukî şartlarla ve izlenen politikalarla yakından ilgilidir Bir yönüyle de evlenmelerde İslâm hu-kukunun aradığı şartların gerçekleşmesi veya denetlenme-si hedefine yöneliktir Osmanlı toplumunda da nikâhlar belli bir dönemden sonra devlet kontrolüne alınmaya çalışılmış, bunun için de nikâh kıyma yetkisi kadılara ya da onların özel olarak izin vereceği kimselere devredil-miş ise de bu konuda tam bir başarı sağlanamamış, mahal-le imamları kadı kontrolü olmaksızın nikâh kıymaya devam etmişlerdi
İslâm hukukunun klasik doktrinine göre evlenmenin bir din adamı huzurunda yapılması şart olmadığı gibi resmî bir memur önünde yapılması da dinen gerekli değildir Ancak evlenmelerin belirli bir disiplin altına alınması, tarafların, varsa veli ve vekillerinin evlenme veya ev-lendirme ehliyetine sahip olup olmadıklarının bilinmesi, resmî bir memur tarafından yapılan evliliklerin ispat kolaylığı taşıması, doğacak çocuklarının nesebinin daha kolay biçimde sabit olabilmesi, evlenme engelleri varsa bunların bilinmesi ve ortaya çıkması gibi gayelerle ol-dukça erken dönemlerden itibaren evlenmelerin devlet kontrolünde yapılmasına özen gösterilmiştir Meselâ Os-manlı Devleti’nin ilk yıllarından itibaren bir kısım ni-kâh akidlerinin mahkemelerde bizzat kadılar tarafından kıyıldığı bilinmektedir Kadıların görevleri arasında nikâh kıymak da daima sayılagelmiştir Yıldırım Bayezid devrinde mahkemelerde harç alınmaya başlandığında bu harçların miktarı devlet tarafından belirlenmekteydi Bu harçlar listesinde 12 akçe ile nikâh harcı da vardır Bu en azından Yıldırım Bayezid döneminden itibaren mahkeme-lerde nikâh kıyıldığını ve bu nikâhlar karşılığında hâ-kimlerin belirli bir harç aldıklarını göstermektedir Mahkemelerde kıyılan nikâhların yoğunluğu devirden devi-re, şehirden şehire değişiklik arzetmektedir Bazı şer‘iyye sicil defterlerinde çok sayıda nikâh kaydı var-ken bazı defterlerde bu kayıtlar daha azdır Gösterilen çabalara rağmen Osmanlı Devleti’nde bütün nikâhlar mah-kemelerde kıyılmış değildir Ancak mahkeme dışındaki ni-kâhlar da öyle zannedildiği gibi rastgele kıyılmamış, bunun için önce mahkemeden bir izin ve bir izin kâğıdı (izinnâme) almak gerekmiştir Büyük camilerinin imamları sadece mahkemeden alınan izin üzerine evlenmek isteyen kimseleri evlendirmişlerdir
Netice olarak devletin evlenecek kimseleri evlenme ehliyeti ve engelleri bakımından kontrol altında tutması ve geçerli bir evliliği sağlayacak aleniyeti temin edip evliliğin dinî-hukukî geçerlilik şartlarını bilen bir görevliye nikâhları kıydırması İslâm’ın ruhuna daha uy-gun bulunmakta ve nikâh akdiyle eşlere sağlanan hukukî garantileri daha temin edici olmaktadır
|
|
|