Yalnız Mesajı Göster

1915 Görgü Tanıklarınca Van Ve Çevresinde Ermeni Olayları

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

1915 Görgü Tanıklarınca Van Ve Çevresinde Ermeni Olayları



1915 Öncesinde Van'da Ermenilerin Sosyal Statüsü ve Müslümanlarla Ermenilerin İlişkileri

Görüştüğümüz bütün görgü tanıkları Ermenilerle çok iyi komşuluk münasebetlerinin olduğundan söz etmektedir Köprüköylü Zahide Coşkun ''Bizim hem köyün içinde, (o zaman Göllü köyünde oturuyormuş) hem de yakın komşu köylerde Ermeni komşularımız vardı Biz bu komşularımızla Müslümanlarla geçindiğimiz gibi geçinirdik Her şey iyiydi Sonra birden dünya bozuldu Ermeni komşularımız bize ihanet ettiler demektedir Zeveli İbrahim Sargın, Ermenilerle Müslümanlar arasında zaman zaman bazı kavgaların yaşandığını ancak bunların iki Müslüman komşu arasında meydana gelebilecek türden anlaşmazlıklar olduğunu ifade etmektedir

Celâl Şener'e göre ''Ermeniler Van'da çok rahat bir hayat yaşıyorlardı Bütün ticaret, sanat onların elinde idi Kunduracıdan tutun da terziye kadar hep Ermeni idi Çevrenin en zenginleri onlardı Hatta, çocuklarını Avrupa'ya tahsil yapmak için gönderiyorlardı Avrupa'ya giden bu tığalar (Ermeni gençleri) orada kandırıldılar" Bekir Yörük'ün anlattıkları da Celâl Şener'in söylediklerini teyit etmektedir: "Van'da bin taneye yakın dükkân vardı Bunların yüzde sekseni Ermenilere aitti Ticaret, kazanç, sanat onların elinde idi Biz o eski gâvurlarla iyi geçiniyorduk Vakta ki, Hınçak, Taşnak komiteleri meseleye el attılar, işte her şey o zaman bozuldu Ermeni tıgaları (gençleri) bu komitelere yazıldılar"

İkinci Meşrutiyet sonrasında yapılan mahallî seçimlerde Vanlılar Bedros Kapamacıyan'ı belediye başkam seçmiştir Bekir Yörük Müslümanlar şehirde çoğunluğu oluştururken bir Ermeni'nin belediye başkanı seçilmesini "Bizim Müslümanlar da oyunu ona verdiler O daha iyi becerir diye bizimkiler itimat ettiler" şeklinde değerlendirir Mehmet Delibaş'a göre, Kapamacıyan gerçekten tarafsız bir belediye başkanlığı yapmıştır Ermeni bir esnafa ceza kestiği için, yani Ermenileri kayırmadığı için Van'daki Taşnak komitesi'nin reisi Aram Paşa tarafından ismine karahaç basılmış ve baba belediye başkanı kendi oğlunca öldürtülmüştür Kapamacıyan'ın oğlu meyhaneye götürülmüş, iyice içki içirilmiş daha sonra Reis faytonla şehirden geçerken oğlunun sıktığı beş kurşunla ölmüştür İsmail Başıböyük'ün beyanına göre, Kapamacıyan sadece çok zengin bir Ermeni değil, aynı zamanda reis olmadan önce hiçbir Ermeniyi işsiz, mesleksiz bırakmayan biridir Kapamacıyan'ın oğlu tarafından öldürüldüğü ile ilgili olarak Mehmet Reşit Efendi, "Bunlar kendilerine hizmet etmeyen Ermenileri de yaşatmıyorlardı Meselâ, burada bir belediye başkanı vardı İsmi yanılmıyorsam Kapamacıyan olacak, bu onlara pek taraftar olmadığından onu oğluna öldürttüler" demektedir

1915'te Van'da Ermenilerin elinde olan sadece sanat ve ticaret değildir Van Gölü'nde taşımacılık yapan irili ufaklı 400 gemi ve tekne de Ermenilere aittir Konuyla ilgili olarak görgü tanıklarından Hacı Şevket Çaldağ, "Gemicilerin hemen hemen hepsi Ermeni idi Zaten Van'daki sanatkârların, tüccarların çoğu Ermenilerdendi Binde biri Müslüman çocuklarını yanına çırak almazdı" demektedir Görgü tanıklarından Mehmet Delibaş, Birinci Dünya Savaşı başladığı zaman eski Van'da, Cengüloğlu Agop isminde bir Ermeni'nin yanında kunduracı çırağı olarak çalıştığını belirttikten sonra, durumunun bir istisna olduğu ile ilgili olarak şu sözleri ilave etmeden geçemiyor: "Ermeniler kolay kolay bizim Müslümanlardan yanlarına çırak almıyorlardı Ama nasıl olduysa, adam beni yanına çırak olarak almıştı"

Özellikle gemiciliğin tamamen Ermenilerin elinde olduğu bütün görgü tanıklarının üzerinde birleştikleri bir gerçektir Öyle ki, 1981 yılında kendisiyle görüşmeye gittiğim Hacı Osman Gemicioğlu'nun soyadı beni şaşırtmıştı Hem Van'ın yerlisi, hem Müslüman, hem de soyadı Gemicioğlu olacak Bu çelişen bir durumdu Ben Hacı Osman Efendiye "Bir yanlışlık olmasın, ya siz Van'ın yerlisi değilsiniz, ya Karadeniz tarafından gelmesiniz veya soyadınızda bir karışıklık vardır" dedim Bunun üzerine Hacı Osman Gemicioğlu aslen Ermeni olduğunu, iskele köyünde oturduklarını, ailesinin gemici olduğunu ve sonraki hikâyesini bana anlattı

Hem yazılı kaynaklar hem görgü tanıklarının anlattıklarına bakılırsa, Ermeniler genellikle sahillerdeki, arazisi verimli köylerde, Kürtler ise daha çok dağ köylerinde oturmaktadırlar 1915'te Van Ermenilerinin okuma, yazma tahsil durumu Van'daki Müslümanlara göre çok daha iyi durumdadır Tehcir başlamadan önce, Ermenileri Van'da yayımlanan Van Kartalı ve Araratlı isimli iki tane gazetesi vardır

İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Ermeniler

İngiltere'nin Van Konsolos Yardımcısı Dickson'un bildirdiğine göre, İkinci Meşrutiyet'in ilânı ile beraber Ermeniler iyice kanun ve nizam tanımaz olmuşlardır Meşrutiyetin ilânında en büyük payı kendilerine çıkaran Ermenilerin bütün mahkûm ve tutukluları da serbest bırakılmıştır Dickson, Meşrutiyet sonrasında esen hürriyet rüzgârlarını Ermeniler açısından "Türkiye Ermenileri şimdiye dek eşi görülmemiş bir özgürlüğe sahip olacaklardır"19 şeklinde değerlendirmektedir

Görgü tanıklarından Celâl Şener, İkinci Meşrutiyet sonrası durumu "Savaş başlamadan evvel Ermeniler çok keyfî yaşıyorlardı" şeklinde değerlendirirken, bir Ermeni kunduracının yanında çırak olarak çalışan Mehmet Delibaş, Meşrutiyetin ilânından itibaren olan gelişmeyi şöyle özetler:

"Bir sabah dükkânı açtığımda usta bana 'Bir yere ayrılma ben bir yere gideceğim' dedi Biraz sonra usta gitti Dönüşünde bana 'Artık hürriyet oldu Hürriyet ilân edildi; onu kutlamaya gittik' dedi O günlerde herkesin ağzında 'Hürriyet, Adalet Müsavat, Yaşasın Millet' sözleri dolaşıyordu Hürriyeti bizim Müslümanlarla Ermeniler beraber kutladılar Şehirde davul zurnalar çalmaya başladı Ermeniler buna çok sevinmişlerdi Onlar bizimkilerden çok fazla neşeliydiler Hürriyet olduktan sonra benim ustanın dükkânına yabancılar gelip gitmeye başladı

"Biz de hürriyet olunca her şey bitti zannediyorduk Bizim hocalarla onların keşişlerini kucaklaştırdılar Demek ki bizi aldatıyorlarmış" şeklinde ifade etmektedir Mehmet Reşit Efendi ise "İkinci Meşrutiyet zamanındaki hürriyet, müsavat, adalet gibi şeyler onları daha da şımarttı" diyerek Şener ve Delibaşı teyit ediyor

İkinci Meşrutiyetin getirdiği hürriyet ortamında bütün ayrılıkçı hareketlerin daha serbestçe hareket ettikleri bir vakıadır Başından beri İkinci Abdülhamit'in devrilmesi ülkeye meşrutî bir yönetim getirilmesi hususunda Jön Türklerle dirsek temasında olan Ermeni komitelerinin, hürriyetin ilânından kendi adlarına yeteri kadar faydalanmaları kaçınılmazdı

Alıntı Yaparak Cevapla