Yalnız Mesajı Göster

Ermeni Yasa Tasarısı'nın İçeriği Ve İddialara Verilen Cevaplar

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ermeni Yasa Tasarısı'nın İçeriği Ve İddialara Verilen Cevaplar



(20) 8 Nisan 1975’te kabul edilen Temsilciler Meclisi kararı (148) ile "Bu yılın 24 Nisan'ı 'insanların insanlara insanlık dışı davranışının hatırlanmasının ulusal günü' olarak düzenlenmiştir ABD Başkanı bugünün tüm soykırım kurbanlarını, Özellikle de Ermenilerin hatırlanması için Amerikan vatandaşlarını çağırmaya yetkili kılınmış ve bu çağrıda bulunması kendisinden istenmiştir" denmiştir

Ne yazık ki Ermeni propagandalarının etkisiyle alınan bu karar gereği ABD Başkanları I Dünya Savaşında çeşitli sebeplerle ölen Osmanlı vatandaşlarını etnik ve dini bakımdan ayrıma tutmakta ve sadece Ermeni ölüler için anma gününde konuşma yapmaktadır Ölüleri dinleri ve etnik kökenleri nedeniyle siyaset konusu yapmak medeni insanlara ve ülkelere yakışmasa gerektir Kaldı ki ABD Başkanları soykırım sözcüğüne bugüne kadar konuşmalarında yer vermemişlerdir Bu isabetli bir yaklaşım tarzıdır, çünkü olayların hangi şartlarda yaşandığını konu alan “Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917” adlı çalışmamızda, açık bir şekilde sevk ve iskanın sistematik, planlı bir yok etme planının uygulaması olmadığı kanıtlanmıştır Bu çalışmamız özellikle konsolos ve misyoner raporlarına dayanmaktadır

(21) Başkan Ronald Reagan 22 Nisan 1981 tarihli 4838 no'lu kamuoyu açıklamasında kısmen, Ermeni soykırımı, Kamboçya soykırımı ve Yahudi soykırımından çıkarılan derslerin asla unutulmaması gerektiğini” belirtti

Ermenilerin ABD’de güçlü bir lobi faaliyeti olduğu bilinmektedir Ayrıca Boston ve Massachusetts ve California Eyaletlerinde çok sayıda Ermeni yaşıyor olması buradaki senatörleri Ermeni tezlerine sıcak bakmaya yöneltmektedir Başkanlar da politikacılardan farksızdır ve seçmen kitlelerinin taleplerini göz ardı edemezler Üstelik Ronald Reagan’ın konuşma yazarı Ermeni asıllı bir ABD vatandaşıdır Bu yüzden Ronald Reagan’ın kişisel olarak soykırıma inandığını belirtmesi sürpriz teşkil etmez

(22) 10 Eylül 1984'te kabul edilen Temsilciler Meclisi kararı (247) ile "Bu yılın 24 Nisan'ı 'insanların insanlara insanlık dışı davranışının hatırlanmasının ulusal günü' olarak düzenlenmiştir ABD Başkanı bugünün tüm soykırım kurbanlarını, özellikle de 1,5 milyon Ermeni'nin hatırlanması için Amerikan vatandaşlarını çağırmaya yetkili kılınmış ve bu çağrıda bulunması kendisinden istenmiştir" denmiştir

Böyle bir karar alınmış olsa bile ABD Başkanı bu talep doğrultusunda 24 Nisan gününü “Ermeni soykırım günü” olarak kabul etmeyi ve anmayı reddetmiştir Temsilciler Meclisinin kararı elbette siyasi nitelikli bir karardır ve doğru olup olmaması çok az imza sahibini ilgilendirmektedir

(23) 1985 yılı Ağustos ayında, ABD Ayrımcılığı Önleme ve Azınlıkları Koruma Alt Komisyonu 14/1 oyla, “Soykırım Suçunun Önlenmesi ve cezalandırılması Sorunu” adlı bir çalışma raporunu kabul etti Bu raporda "Nazi sapkınlığı 20 yüzyıldaki tek soykırım olayı değildir Diğer örnekler arasında “1915-1916’da Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermenileri katliamı” gösterilebilecek örnekler arasına girebilir, deniyordu

Tasarının en ciddi yalanı ise BM İnsan Hakları Komitesinin bir raporunun 1915-1916 yılında Ermenilerin Osmanlılar tarafından katledilmesini kabul ettiğine dair bir raporu kabul ettiğidir Mr Whitaker raporu olarak hazırlayanın adıyla anılan bu rapor alt komitede kabul edilmemiştir Tam tersine komite raporu teslim almayı “alındı” sözcüğünü taslaktan silerek (Dosya E/CN4/1986/5-E/CN4/Sub2/1985/57; Para57) reddetmiş, bunun yerine “not alındı” şeklinde özel rapora (E/CN4/1986/5 E/CN4/Sub2/1985/57 sayfa 99 para 1) Maalesef bu kuyruklu yalan bilimsel toplantılarda bile karşımıza çıkmaktadır Ayrıca taslak 10 leyhte, 6 karşı ve 6 çekimser oy ile İnsan Hakları Komitesine sunulmamıştır Diplomatik ve hukuki açıdan bakıldığında Mr Whitaker raporu kabul edilmemiş “not” edilmiş ve daha yüksek karar organına transferi reddedilmiştir

(24) Bu raporda "Birtakım tanık ve bağımsız otoritelerin söylediklerine göre Ermeni nüfusunun muhtemelen yarısından fazlasını teşkil eden 1 milyon kişi öldürülmüş ya da ölümcül koşullarda tehcir edilmiştir" deniyordu Bu durumu, ABD, Almanya ve İngiltere arşivlerindeki ve Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki Almanya'nın o dönemki diplomatları da dahil raporları doğrulamaktadır

Mr Whitaker’in raporunun Ermeni tarihçilerin görüşleri doğrultusunda hazırlandığı açıktır Nitekim alt komite toplantısına ABD temsilcisi Mr Carey bile “bütün mevcut kaynakların dikkate alınmadığı ve bu sorun titiz bir şekilde derinlemesine incelenmemiştirSoykırım sorunu yeterince titizlikle ele alınmamıştır” Aynı komitedeki toplantı da Fransa temsilcisi Mr Joinet “Mr Whitaker’in raporu hakkındaki tartışma aslında tarih hakkında bir tartışmadır” demiştir Nitekim 1 madde hakkındaki yorumumuzda bir milyon rakamının bir duyumdan ibaret olduğu ve tehcirin ilk günlerinde gündeme geldiği belirtilmiştir

(25) ABD Soykırımı Anma Konseyi (bağımsız bir federal teşekkül) oybirliğiyle 30 Nisan 1981'de kendi müzelerinde Ermeni soykırımına yer vermeyi kararlaştırdı ve o günden beri de yer vermektedir

Müze yetkililerinin Ermeni propagandası ve baskısı altında aldığı bu karar “soykırım tezini” güçlendiren veya realiteye dönüştüren bir karar olarak değerlendirilemez

(26) ABD Columbia Bölgesi Temyiz Mahkemesi'nce 1993'te ortaya konan, Ermeni soykırımıyla ilgili eldeki dokümanların muğlak olduğuna ilişkin iddia ABD'nin uzun dönem politikasına uymayacağı gerekçesiyle geri çekildi

Türk tarafının tarihi olaylar hakkındaki görüşleri alınmadan alınan her karar gibi bu kararın da bağlayıcılığı yoktur Bu ve benzeri kararlar Ermeni tarihçilerin ortaya koyduğu veriler ışığında alınmaktadır

(27) 5 Haziran 1996'da Temsilciler Meclisi yabancı yardımlar ve uluslararası dış ticaretle ilgili 3540 kanunda değişiklik yaparak, Türkiye Hükümeti'nin Ermeni soykırımını tanıyıp kurbanlarını onurlandırıncaya kadar Türkiye'ye yapılan yardımlarda 3 milyon dolarlık bir kesinti yapılması kararlaştırıldı

Yine bu karar da, Ermeni propaganda faaliyetlerinin Temsilciler Meclisinde etkili lobisi sayesinde alınmıştır Politikacılar maalesef gerçeklerle ilgilenmemekte, çok az bilgi sahip oldukları konularda bile oy kaygısıyla yanlı hareket edebilmektedirler Zaten Türkiye de soykırımı tanıma şartı getiren hiçbir yardımı kabul etmeyecek kadar bu konuda kesin politika sahibidir

(28) Başkan William Jefferson Clinton 24 Nisan 1998'de "Bu sene geçmişte de olduğu gibi Amerikan Ermenilerini tarihin en üzgün bölümlerinden biri olarak anacağız Bu anma, yurdundan edilmeler ve 1,5 milyon Ermeni için yapılacaktır" demişti[/B]

Görüldüğü gibi Başkan Clinton katliam ve tehcirden söz etmekte ama yaşanan trajediyi “soykırım” olarak tanımlamamaktadır Soykırım hukuki çerçevesi çizilmiş bir suçtur ve 1948 BM Sözleşmesi ile koşulları ortaya konulmuştur Başkan Clinton hukuki bakımdan Ermenilerin yaşadıklarını soykırım olarak açıklayan her hangi bir karar olmadığının farkında olarak “soykırım” sözcüğünü kullanmamaktadır Kaldı ki katliam ile soykırım hukuken çok farklı kelimelerdir Katliam her zaman her toplumda görülebilecek adi vakalardır

(29) Başkan George W Bush ise 24 Nisan 2004'te "Bugün 20 yüzyılın en korkunç trajedilerinden birinin anılmasına ara vereceğiz 1,5 milyon Ermeni'nin sürülerek öldürülmesini hatırlamak amacıyla saygı duruşundayız" dedi

Yine burada da yaşananlar trajedi olarak nitelendirilmektedir Savaşın kurbanları karşısında saygı duruşuna geçmek her insanın insanlık görevidir Ermeni tasarısının başlangıcından beri iddia ettiği ise olayları soykırım olarak nitelendirilmiş göstermeye çalışmaktadır ABD Başkanlarının bile hukuken olayları “soykırım” olarak tanımamış olmaları aslında bu tasarının başından beri çelişkili olduğunu ortaya koymaktadır

(30) Ermeni soykırımının uluslararası alanlarda tanınıp kabul edilmesine rağmen yerli ve uluslararası otoritelerin soykırımı cezalandırmadaki başarısızlıkları benzeri soykırımların olmasına ve gelecekte de olabilmesine bir nedendir ve Ermeni soykırımını tanımak gelecekte soykırımın önlenmesi için tek çözümdür

Maalesef bunu söyleyenler 26 Şubat 1992’de Hocalı’da bir katliam yapmış, 180000 Azeri’yi Karabağ ve çevresinden tehcir etmiş ve Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal ederek bir milyondan fazla insanı “kaçgın” durumuna düşürmüştür Bu insanlar hala “ölecek bir vatanımız bile yok” diyerek sefil şartlarda kendilerine hükümet tarafından tahsis edilen gayri sıhhi evlerde günlük 30 dolarla yaşamaya çalışmaktadırlar Azerbaycanlılar kendilerine yapılan muameleyi bir soykırım olarak nitelendirmektedirler Demek ki kendilerine soykırım yapıldığını iddia edenler bile soykırım yapabilmektedirler Bu haliyle tasarının Ermenilerin yaptığı mezalime ve Hocalı katliamına engel olmamış olması düşündürücüdür

Alıntı Yaparak Cevapla