10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İntihara Hazırlanan Bir ..... Erken Ağıt
biz olmanın hep yasaklandığı zamanlarda yaşadık tenefüs aralarında bir sigarayı 7 kişi paylaştık yine de biz olduk bizdik kız meslek lisesi'nin önünde suyla yatırılmış saçlarımızla bekleyen utana sıkıla konuşmaya çalıştığımız kızlardan hayatın ilk ve en acı darbesini yerken omuz omuzaydık bizdik yeni dünya düzeni'ne karşı ütopyalar geliştiren gizlice sabahladığımız tren garında bekleşen yolcuların hüzünlerini hissederken biz olduk bizdik en çok dede efendi ile türk kahvesinin birlikteliğini soba başı muhabbetlerinde doruklarda yaşayan
gittin  binlerce kilometre uzağa muhabbet ölümcedir deme senden uzağam biziz hala ve hala yasağız yasaklandı bütün sevdalarımız, sanki beynimize de vuracaklar o kelepçeyi ne güzeldik ne güzeliz hala neydi ? "fikrim firarda mahpusa sığmaz" hatırlarsın bu şarkıyı hatırlarız ne zaman biz olsak yeniden yazıyorum şimdi cehenneme dönen hikayemizi yazmanin cehennem olduğu zamanlarda sahi kardelen olmak yürek isterdi değil mi ?
eğer bütün hayatımı sana verirsem karşılığında bana sefa geldin der misin ?
gecenin üçüdür, kış, kar  dans ediyoruz sokak lambasının altında bütün cesaretimi toplayıp gözlerinden kalbine bakıyorum -benimle evlenir misin? soru, cehennem olup çıkıyor dudaklarımdan dönüşü olmamalı bu kayan gecenin "evet ile hayır arasına belki girdiğinde felaket olur " biliyorsun, biliyorum şimdi elini soksan göğsümden içeri kalbime dokunsan, orada saklı cehennemi çekip çıkarsan, cennet olsak şahit olsa sokak lambası  
eğer bütün hayatımı sana verirsem karşılığında bana sefa geldin der misin?
bahar, o tepenin üstündeyiz yeniden, aramızda yabancılıktan eser kalmamış çakıl taşlarını topluyorsun yerden terk etmek için her şey  ne kadar dirensem de gidiyoruz sona doğru sonra 5 yıl daha bütün azalarım direniyor soğuk yeniden o kış gibi değil ama bir mahkeme salonu -boşanmak istiyorum bebeğim "ölü bir yılan gibi yatıyor aramızda" ölüyorum bir an, bütün dünya yıkılıyor üstüme su dolu bardak, bardak değil artık cehennem  cümlelerini sokuyorsun göğsümden içeri ve var ettiğin cenneti yıkıyorsun
bütün hayatımı sana verdim bir kez olsun  her neyse  
saklama artık o çakıltaşlarını, cehennem oldu her yer
direniyorum  
her neyse: boşvermişliğimin ifadesi oluyor coğu zaman coğu zaman acziyetimi haykırıyor "ne çok acı var" ne çok çaresiziz "yenildik, şimdi kim bilebilir zakkumun o kekre tadını bizim kadar" vazgeçmeli miyim? bütün yenilgilerim bütün isteklerimin yanılsaması değil mi? istemekten vazgeçmek bana mutluluk denen o vahşi hayvanı geri getirir mi? ne çok
soru, hiç cevap "bana soru sor artık beni kurtarma, konuştur, beni yaz gecesi patlayan sağnaklara bağışla" soru sağnak olup yıkıyor gecelerimizi "uslan yangın yeri gönül" şimdi sana elle tutulmaz bir cevap getirsem boşvermiş olur muyum yine? ben boşverdikçe sen o hayvanla daha da coşkun olur musun? peki bütün isteklerimizi saran o cehennem ben direnirsem yok olup gider mi? "bir teselli ver, yarattığın mecnuna bir teselli ver"
"bıkmadın mı aldanmaktan
yeni yaralar almaktan
ne çıkar yalnız kalmaktan
yüreğinde yer mi kaldı
uslan ey yangın yeri gönül"
dişe dokunmayan yaralar sahibi oluruz belki bundan sonra belki sadece severmiş gibi yaparız -miş gibi yaşarız yenilgi girmez hayatımıza, girse bile -miş gibi yeniliriz
"aman yine neler geldi başıma
kan karıştı gözlerimin yaşına
aman garip yazın da mezarımın taşına
bu dünyada bir muradın almamış deyin"
usta örs soğursa, vurmazsak arka arkaya demire öfkemizi ne kalacak bizden geriye "bizden diyorum ikimizden ne kalacak" hepimizden ne kalacak?
"yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır"
büyüdük 
|
|
|