10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gel Benimle....
Erişkinim Yetişkinim
Olgunum
Ve dolgunum
Artık 20’lerimde olduğu gibi içimden geldiği gibi davranamam Yapamam Hep iç seslerime kulam asamam Büyüdüm ben Makul olmalıyım Mantıklı olmalıyım Oturaklı olmalıyım Sürekli yüreğimin götürdüğü yere gidemem Oberjin miyim neyim ben? Olmaz! Artık değil Gitmeyeceğim Ih ıh Çünkü mantıklı değil
¡
Allah var
Bir hafta dayandım
Son derece makul bir kadın gibi davrandım
Yani mantığım cumartesiye kadar benimleydi Onu en son o zaman gördüm ama gitti Beni terk etti Olay şöyle gerçekleşti:
Havaalanına “adı bende saklı adam”ı yolcu etmeye gittim Üç gün ayrı kalacağız diye kahroluyoruz Karalar bağlamışız Müthiş bir matem havası O 72 saat nasıl geçer? Gidiyor ya, kalbimin ucu ilkokul çocuklarının defter sayfaları gibi bükülüyor Ona sonsuza kadar el sallayacağım ve arkasından ağlayacağım, rolüm bu Ama çok acı çekiyoruz Yapışmışız birbirimize, ayrılmak istemiyoruz
Gerçekten o 72 saat nasıl geçer?
“Adı bende saklı adam” birdenbire  
“Gel benimle” diyor “Yemek yeriz, sinemaya gideriz, yarın sabah dönersin ”
“Delirdin mi?” diyorum
“Akşam yemeği için Londra’ya gidilir mi? Onca yol tepilir mi? Cumartesi akşam git, pazar sabahı dön Yapılmaz Günah Döverler adamı! Hem gerçekten mantıksız!”
“Ben hep mantıklıydım” diyor
“Ne tuhaf ben de hep mantıksızdım Artık büyümek ve mantıklı olmak istiyorum!”
Birden iyice saçmalıyorum:
“Hem diş fırçam yok yanımda!”
“Ama pasaportun var” diyor, “Bize de o gerekiyor ”
Ve o sihirli cümleyi yeniden söylüyor:
“Gel benimle  ”
¡
İnsan, birini yolcu etmeye gidip, yolcu etmekten vazgeçip onunla birlikte uçağa biner mi?
Biner
Bazen birinin, “Gel benimle” demesi yeter
Gidersin
Kalbinin sesini dinlersin İyi de edersin İnanılmaz eğlenirsin Uçakta da içersin
Ve ne olur?
Olayın kendisi, yanındaki adamın cazibesi ve içki seni çarptığı için Londra’ya sarhoş inersin!
Pasaporta zikzaklar çizerek gidersin Bu kadar mutlu olmayı hak edecek ne yaptım dersin
¡
“İyi misin? Az kaldı otele  ”
“Londra’daki en gıcır taksiyi seçmek zorunda mıydın? Ayıp olacak şoföre” dememe kalmadan, “adı bende saklı adam” ne demek istediğimi anlıyor ve kucağında duran dergiyi bir sayfasından külah yaparak bana uzatıyor
Uzatıyor ki, daha fazla içimde tutamadığım kırmızı şaraplar, dışarı çıkabilsin  
Kusuyorum ve gülüyorum
O İngiliz şoför bile gülüyor halimize
Üstüm başım batmış bir vaziyette odaya giriyoruz
Hevesinizi kursağınızda bırakmam istemem ama bir duş ve ben sızıyorum
Birkaç saat sonra  
“Aman Tanrım, Londra’ya sızmaya mı geldim?” diye panik içinde uyanıyorum Saat gecenin üçü, o saatte gidecek bir yer de yok ama nasıl huzurluyum “Adı bende saklı adam”, pantolonumu yıkamış, ıslık çalarak fönle kurutuyor
Demek bitmedi gece!
Gecenin o saatinde kendimizi Londra sokaklarına vuruyoruz
Kendimize Chinatown’da 24 saat açık bir lokanta buluyoruz
Her şey inanılmaz romantik ve büyülü
İyi ki mantıklı ve makul davranmamışım
“Gel benimle” diye bir adamın peşinden gitmişim
¡
Hiç uyumadan Heathrow’a gidiyorum
O şimdi başka bir yere uçuyor
Ben ise Türkiye’ye dönüyorum
İkimiz de havadayız yani
Ayaklarımız yere basmıyor yani
Bu satırları uçakta yazıyorum
Ben bu yazıda ne anlatmaya çalışıyorum
? Aşk varsa, mantık yok
? Sürekli makul olacağız da ne olacak? Madalya mı takacaklar? Mantıklı bir kadın olma hayallerimi 20 yıl kadar ertelemeye karar verdim, değişmeyeceğim anasını satayım
? Doğru insan, “Gel benimle” derse, nah gitmezsin
? Hayat güzel ve ben olmadığım kadar mutluyum
HAMİŞ
Bu yazıyı tam 9
sene önce yazdım
9 sene önce “adı
bende saklı adam” sevgilimdi, sonra sevgilim artı çocuğumun babası oldu
“Gel benimle” dedi, peşinden Dubai’lere gittim, iyi ki de gitmişim Şimdi de bayram için Adana’dayız İnanmayacaksınız ama buraya gelmemizi isteyen de o Alya, kuzenleriyle, buradaki akrabalarıyla daha yakınlaşsın, Adana kebabını filan tanısın istiyor Buradakiler de, buradayken yazı mazı yazmamı istemiyor! Hadi ben içli köftelere, analı kızlılara devam edeceğim Yemekler ve sohbet şahane, bugün bana müsaade  
|
|
|