10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bazen Ask Gider...
[size="4">"][/size] Bir sabah uyanırsın ki gözünü açtığın ömür senin ömrün değildir 
Aynada tek parça görünen bedenin, aslında lime limedir 
Nefes diye içine çektiğin ciğerlerinde parçalanmış askının cam kırıklarıdır 
Her sabah ölmeyip neden uyandığına lanet edersin 
Bazen ask gider 
Önünde bir kadeh rakı, küllükte bir ölüm dolusu izmarit öylece bakakalırsın arkasından 
Kulağın hiç çalmayacak olan telefondadır 
Zaman dursun saatler hiç geçmesin istersin 
Tanrım ne olur gerçek olmasın, ne olur güneş dogmadan geri dönsün, teninde bir başka tenin kokusunu getirse bile dönsün yeter ki hiçbir şey sormam ona, bu geceyi yaşanmamış sayarım, unuturum yeter ki asık olmasın 
İçimde durmaksızın çığlık atar dualar 
Ama bazen ask gider ve o çaresizce yalvardığın Tanrı bile gider peşinden 
Sonra sabah olur, güneş doğar 
Askın gelmez bir türlü  Bir gecede değişir ömrün 
O bir türlü inanmak istemediğin kader seninle alay eder gibidir 
Ömrünü adadığın, yıllarını önüne serdiğin askın bir gecede bir başka hayata karışmıştır iste 
Bir gecede bir başkasının askı olmuştur 
iNANAMAZSIN! 
Bazen ask gider 
Ve sen yılardır içinde yasadığın yürekten valizler dolusu anılarla kendi yalnızlığına taşınırsın  Elin varmaya boşaltırsın dolapları 
Çekmeceden çıkan her giysi parçası onunla geçirdiğin anıların tarihiyle ağırlaştıkça ağırlaşır 
Onun kollarında geceler boyu cennet uykularına karıştığın yatak sen giderken utancından bakamaz yüzüne 
Doğmamış bebeğin yerine koyup büyüttüğün cam önündeki o küçük mor menekşe yapraklarına kondurduğun veda öpücüğüyle büker boynunu 
Valizlerini kapının önüne yığıp yüzün sırılsıklam son bir sigara için yığılırsın koltuğa  Gidiyorsundur iste 
Askını kendi ellerinle bir başka aska teslim edip 
Ömrünü onun ömrüne, hayallerini onun hayallerine, sevdanı onun sevdasına ekleyip 
Bazen ask gider 
Ve adresi değişir evinin 
Sesinin tonu değişir, yüzünün rengi 
Yastığının sıcaklığı, yediğin yemeğin tadı uykuların değişir 
Ve rüyaların her aksam açıp girdiğin kapıdan başka bir sevda giriyordur artık 
Her gün oturduğun koltukta o bakmaya doyamadığın gözlerin ışığında bir başka sevda oturuyordur 
Yıllardır evinde ağırladığın, masalarına konuk olduğun, hayatlarını paylaştığın dostlarının kahkahaları arasına bir başka ses karışıyordur artik 
Senin gölgene alışkın duvarlar bile çoktan kabullenmiştir yokluğunu 
Her gece uyuduğun yastığa bir başka sevda bırakıyordur kokusunu 
O öpmeye kıyamadığın dudaklarda bir başka sevdanın adı 
Aşkının o tek cennet bildiğin uykularında bir başka sevdanın rüyaları 
Bazen ask gider ve anılar da gider peşinden 
Siz hiç o yüreğinize sığdıramadığınız askınızı bir başka sevda için ağlarken gördünüz mü? Ben gördüm! Kör oldu gözlerim onunla sevdasına ağlamaktan 
Bir alev topu gibi onun için çiğlik yanarken siz hiç askınızın önünde diz çöküp "Bu kadar çok seviyorsan bırakma onu, sana kıyamam ne olur git," diye yalvardınız mı? Onu bir başkasının kollarında düşünürken siz hiç geceler boyu aklinizi kaçırmamak için kendi kendinize bağırdınız mi:
"Unut onu, unut onu, unut onu ya da öl!  "
içinizdeki o durmak bilmeyen yangının acısını dindirsin diye kanatıncaya kadar bileklerinizi ısırdınız mi? 
Göz yasları içinde yastığınıza gömülüp her Tanrı’ya sığınmak istediğinizde artik başka bir yüreğe sevdalı olan askınızı ondan geri istemekten utanıp dua etmekten vazgeçtiğiniz oldu mu hiç? 
Siz hiç yana sevdiğiniz bir sevgilinin yoluna gençliğinizi serip güle başka bir aska uğurladınız mı?
Bazen ask gider! 
Ama ölüm gelmez bir türlü 
Ne yapsanız öfke duyamazsınız, giderken bir kibrit aleviyle ateşe verdiği ömrünün alevleri içinde eriyip giden yüzünüze, silinip giden kokunuza, kül olan yüreğinize dönüp bir kez bile bakmayan o sevdanıza  Anlarsınız asktır bu, öfkeyi bir türlü yurduna kabul etmeyen 
Vefasız bir unutuşa kurban olsa da solup yitmeyen  Hayattan soğutup size ölümü özleten  Ölü bir bedende canlı kalmakta direnen  Anlarsınız asktır bu 
Bazen ask gider 
Günler geçer ardından ve aylar 
Bazen de yılar 
Bebekler büyür, insanlar yaslanır, insanlar ölür, eşyalar eskir, evler yıkılır, kurur ağaçlar  Sokakların adi değişir 
Acılar belleğin acımasızlığına teslim olur 
Sevilen unutur, seven yanar
Bazen ask gider  Ya da siz gittiğini sanırsınız 
|
|
|