Yalnız Mesajı Göster

İslama Göre Kadın Aşağı Mıdır?

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslama Göre Kadın Aşağı Mıdır?






Buna benzer bir şekilde miras alma bakımından da kadının mirastan aldığı pay, erkeğin payının yarısıdır (Bkz Nisâ/4:11, 176)

Kadının Aklı ve Dini Yarım mı?

"Allah Resülü Ramazan veya Kurban Bayramında musallaya gitmek üzere yola çıktığında kadınlara rastladı ve şöyle dedi:

" sizin kadar eksik akıllı ve eksik dinli birinin akıllı ve dini sağlam bir kimsenin aklını çelebildiğini görmedim" demiştir

Kadınlar:

"Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir ya Resullullah" diye sorduğunda Allah Resulu :

"İki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliği yerine geçmesi kadının aklının noksanlığı, hayızlı olduğu zaman namaz kılmaması ve oruç tutmaması da dininin noksanlığıdır, cevabını vermiştir" (7)

Saidi, hadisten kadının aklının ve dinin eksik olduğu şeklinde bir mana çıkarılamıyacağını söylerken hadisin tamamının değil sadece "kadının aklı ve dini noksandır" kısmının dikkate alınmasından kaynaklandığını söylemektedir "Kadının aklı ve dini noksandır" ifadesinde gerçek anlamada bir akıl ve din noksanlığı kastedilse idi kadının malları üzerinde tasarruf hakkına sahip olmaması, bu haklardan yararlanabilmesi için de eşinin ve velisinin izin vermesi şartının aranması gerekirdi İslam hukukunda, kadın olmanın tasarruflarda bulunmayı engelleyen bir sebep olamayacağını belirterek İslam'ın kadına her türlü tasarruf ve mülk edinme ehliyetini verdiğini ayrıca tarihi geçeklerin de kadına akli bir eksiklik atfedilmesine mani olduğunu söylemektedir

Mutevelli ise, akla uygun olmaması, Kur'an-ın açık hükümlerine ve tarihi geçeklere ters düşmesi sebebiyle bu hadisin mevzu olduğunu söylemektedir

Bu eksiklik keyfiyet bakımından değil, kemmiyet bakımındandır Kadın belirli zaman içinde namaz kılmamakla, ayni zamanda başka bir farzı yerine getirmektedir Çünkü bu günler içinde kadının söz konusu ibadetleri yapmaması farz, yapması ise haramdır Kadın namaz kılmazken de Allah'ın emrine uymakta ve sevabını almaktadır

Kadının zeka ve idrak açısından eksik olduğu anlayışına karşı çıkan Kasım Emin, böyle bir anlayışın ortaya çıkmasını, değişik asırlarda kadının ilmi ile meşguliyetinin az olması ve akli melekelerini geliştirecek faaliyette bulunmamasına bağlamaktadır Farklılık yaratılıştan olmayıp, tecrübelerin azlığı ve çokluğundan kaynaklanmaktadır

HzAişe'nin ilmi sahada gösterdiği başarı ancak akli yeterliliğine sahip bir kişinin gösterebileceği bir başarıdır Sahabeden en büyük fakihler bile, fıkhı meselelerde "HzAişe'ye danışıyordu Urve'nin Hzaişe hakkında; HzAişe'nin şiir bilgisine hayret etmiyorum, çünkü Ebu Bekir'in kızıdır Fıkıh konusundaki ilmine de hayret etmiyorum, çünkü HzPeygamber'in zevcesi idi Fakat tıp konusunda ki bilgisi beni hayrete düşürüyor" dediği nakledilmektedirİslam toplumunda kadınlar sadece HzPeygamber konusunda değil, bütün devirlerde önemli roller üstlenmiştir, hatta erkeklere hocalık yapacak seviyeye ulaşmışlardır Hz Ömer halifeliği esnasında kadınlarla istişare de bulunuyor, onların görüşlerini alıyordu Hz Ömer kızı Hafsa'ya kadınların kocalarından ne kadar sure ayrı kalmaya sabredeceklerini sormuş, kızının ona verdiği cevaba uygun olarak bu süreyi dört ay olarak belirtmiştir

Açıklanan bu örneklerin kadın için aklı ve dini açıdan herhangi bir eksikliğin söz konusu olmadığını açıkça göstermektedir Kadının aklının eksik olduğu kabul edilirse, yükümlülük için aklının sihhatinin şart olduğunu, akli yöndeneksik olan bir varlığın herhangi bir dini sorumluluğunun olmaması gerekirdi Halbuki kadın ve erkek her müslümanın Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak konusunda aynı derece yükümlü oldukları Kur'an-ı Kerim'de açıkça belirtilmiştir

Kuran'ın bazı ayetleri kadın-erkek ayrımı yapmadan ikisinin cennete gidebileceği şeklinde bildirir (Bkz Nahl/16:97; Tevbe/9:72) Ama buna karşı Kuran'daki cennet, erkeklerin cenneti olarak gözükmektedir (Bkz s 48)

Kutsal Kitap'a gelince durum çok farklıdır

Tanrı insanı yarattığı zaman,

"kendi suretinda yarattı, onu Allah'ın suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı" (Tekvin 1:27)

Yani erkek kadar kadın da Tanrı'nın benzeyişine göre yaratıldı Kadın erkekle aynı yüce değere sahiptir Onları mübarek kılarak, ikisine hitap ederek Tanrı şöyle buyurdu:

"Semereli olun, ve çoğalın, ve yeryüzünü doldurun, ve onu tabi kılın; ve yeryüzü üzerinde hareket eden her canlı şeye hâkim olun" (Tekvin 1:28)

Dünyayı birlikte yönetmek için yaratıldı Kadın, erkeğin kölesi olarak değil, onun eşi olarak yaratıldıOnun en değerli arkadaşı, her konudaki paydaşı olmak ve kocasıyla gerçek ruhsal birlik içinde Tanrı'ya hizmet etmek üzere yaratıldı Kadınlar kocalarıyla

"yaşam lütfunun ortak mirasçılarıdır" (I Petrus 3:8)

Rab İsraillileri boşanma konusunda şöyle azarlardı:

"Gençliğinin karısı ile senin aranda RAB şahit oldu, o kadın ki, senin arkadaşın ve kendisiyle ahdettiğin kadın olduğu halde sen ona hainlik ettin" (Malaki 2:14)

2) EVLİLİK

Evlilik konusunda apaçık zıtlıklar vardır İlkin Kutsal Kitap tek eşlilik buyururken Kuran'da çok karılılık (polijini) sistemi verilmektedir Şu ayetleri karşılaştırın:

"Yaradan, ta başlangıçtan insanları 'erkek ve dişi olarak yarattı' ve şöyle dedi: 'Bu nedenle adam annesini babasını bırakacak, karısına bağlanacak ve ikisi tek bir beden olacaklar' Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir O halde Tanrı'nın birleştirdiğini, insan ayırmasın" (Tekvin 2:24; Matta 19:5-6)

"Her erkeğin bir karısı, her kadının bir kocası olsun" (I Korintliler 7:2)

"Hoşunuza giden başka iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz" (Kuran: Nisâ/4:3)

Evvela ayet-i kerimenin mealini tam olarak verelim

"Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz ile yetinin Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır"

Bu esas itibariyle yalnız bir müsade ve mübah kılmak olduğunda ve haksızlık etme endişesi bulunduğu takdirde mekruh olduğu hususunda söylenecek bir söz yoktur Bununla beraber âyet, birden fazla kadınla evlenmenin bazı durumlarda mendub olduğunu ve hatta vacib olduğunu bildirmekten de uzak değildir ki, bunu da en fazla gerek erkekler ve gerek kadınlar için fuhuş ve zina tehlikesinin yüz göstereceği durumlarda aramak gerekir ifadesi gereğince bu müsadenin en fazlası dört (kadın) olmuştur

Öncelikli olarak tespit etmemiz gereken nokta çok evliliği İslam'ın getirmemiş olması, var olan çok evliliği dört kadınla sınırlaması, bunu da yapılmadığı takdirde kulun günaha gireceği bir emir olmayıp bir ruhsat olarak belirlemesidir Hanımı doğurgan olmayan bir kocanın, kısır olan hanımını boşamak yerine doğurgan ikinci bir hanım ile evlenmesi bir ruhsattır Hanımı hasta olan bir kocanın sağlıklı ikinci bir hanım ile evlenmesi de bir ruhsattır Savaş deprem ve benzeri afetler sonunda kadınların sayısının ereklerden fazla olması halinde de birden fazla evlilik bir ruhsattır (Bkz Çok Evlilik * )

Kutsal Kitap, Tanrı'nın insan için asıl planının tek eşlilik olduğunu vurgulamaktadır Örneğin Süleyman'ın Meselleri'nin şiirsel bir bölümü tek eşliliğin doğruluğu ve güzelliğini şöyle dile getirir:

"Kendi sarnıcından sular, Ve kendi kuyunun içinden akar sular iç Pınarın mubarek olsun, Ve gençliğinin karısı ile sevin Sevimli geyik ve lâtif ceylan gibi, onun sevgisi ile daima mest ol Ve oğlum, niçin yabancı kadınla mest olasın, Ve bir ecnebi kadını kucaklıyasın? Çünkü insanın yolları RABBİN gözü önündedir; Ve onun bütün yollarını tartar"

(Süleyman'ın Meselleri 5:15-21) Tevrat'ta başka bir örnek de, tek eşli sevgiyi ve bağlılığı kutlayan "şiirsel" Neşideler Neşidesi bölümüdür Yeni Antlaşma'da Mesih İnanlıları topluluğunda önder veya görevli olabilmek için "tek karılı" olmak şarttır (Bkz I Timoteyus 3:2, 12; Titus 1:6)

3) BOŞANMA

Boşanma olayı da çok çelişkilidir Kutsal Kitap "karısını cinsel ahlaksızlıktan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur Kocasını boşayıp başkasıyla evlenen kadın da zina etmiş olur" (Matta 19:9; Markos 10:11-12) diye buyurur Orada Tanrı, boşanmayla ilgili tutumunu açıklar: "Tek yapmadı mı? Allahı RAB diyor: Ben boşamadan nefret ederim, orduların RABBİ diyor; bunun için ruhunuzu sakının da hainlik etmeyin" (Malaki 2:16)

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır"(Nisa Suresi 34-35)

HzMuhammed sav buyuruyor:

"Evleniniz, fakat boşanmayınız Çünkü Allah, zevkine düşkün erkeklerle, zevkine düşkün kadınları sevmez"

"Boşanmak, Allah katında mubah olan şeylerin en sevimsizidir"

"Evleniniz, fakat kurduğunuz bu aile yuvasını, boşanmakla yıkmayınız boşanmak var ya! Onun fenalığından Arş-ı ilahi titrer"

Kuran ise erkeklere, boşamaya karar verdikten sonra dört ay beklemeleri gereğinden ve bunu saygıyla yapmaktan başka her hangi bir sınır koymamaktadır (Bkz Bakara/2:228-232) Yani sonuçta erkek istediği zaman karısını boşayabilir Fakat kadın boşanma hakkına sahip değildir Kadınlar ancak ellerinden alınamayacak altın ve değerli şeyleri biriktirerek kendilerini korumaya çalışırlar (Bkz Bakara/2:229)

Boşama Yetkisi

İslam'da boşama yetkisi kocanın hakkıdır Koca isterdse bu yetkiyi karısına verebilir Mesela karısına: Sen on sene kadar boşama yetkisine sahipsin der, bu yetkiyi kendisine verdikten sonra kadın o süre içinde isterse kendisini boşar, istemezse boşamaz (İbn-i Abidin) Buna "Tefvizu't-talak" denir

Nikah esnasında boşama yetkisinde elinde bulunanan erkek, karısına kendisini istediği zaman boşama hakkını verir Boşamanın şeklini ve talakın sayısını belirler Kadın ancak bu şartlar içinde boşama hakkını kullanır Fakat koca karısına verdiği bu boşama yetkisini geri alamaz Böyle bir yetki verilmemişse kadının kocasını boşama hakkı yoktur

4) KARI KOCA İLİŞKİSİ

Bu konuda oldukça büyük bir fark vardır Kuran, "erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler" (Nisâ/4:34) ilkesine dayanarak şöyle buyurur:

Allah Âdem ile Havva'ya:

"Birbirinize düşman olarak inin, yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz" (Bakara/2:36)

"Karılar tarlalarınızdır, tarlalarınıza dilediğiniz gibi girin" (Bakara/2:223)

"Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihâyet dövün" (Nisa/4:34)

Kutsal Kitap'in öğretisine göre ise, evlilikte ne kadın erkekten, ne de erkek kadından bağımsızdır Daha doğrusu ikisi diğerine aittir "Erkek karısına, kadın da kocasına hakkını versin Kadının bedeni kendine değil, kocasına aittir Benzer şekilde, erkeğin bedeni kendine değil, karısına aittir" (I Korintliler 7:3-4)

Kuran'da da kadının haklarıyla ilgili ayetler bulunur (örneğin Bakara/2:228, vb) Herhalde İslam disiplini içinde kadının durumu, İslâmlıktan önceki Arabistan'daki kadının durumuna göre büyük bir aşamadır Ama olay, hak verip vermemenin veya kimin kime ait olduğunun çok ötesine gider


Alıntı Yaparak Cevapla