|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yakilası Mektuplar
Duy ki bu mektuplar sanadır şimdi
Sözler, sarf edilen aşklar senindir
Artık kıymetin değil bunlar, anlatmıyor güzel gözlü insanlar  
Bak saatine sevgili, aşk trenini kaçırma bu durakta  
Sesim çıkmıyor ki neden, inan soğuktan değildir herhalde,
Ağlamaktan  
Su üzerindeki gölgen beni gösterir,
Taş attığın zaman kaybolurum  
Basit aşklar satan aşkçı amca, nerde o şimdi?
Ne yapar oralarda?
Duy ki bu mektuplar sanadır şimdi,
Sabah saat 7'dir Güneş doğar aydınlanır etraf,
çevrem aydınlanır insanlar
Ve en önemlisi sen, hep karanlık göründün bana neden?
Söyle son durak artık  
Bak aşkçı amca da gidiyor,
Hadi! ne o acemi aşık, ne oldu?
Bir an gözlerin aşka büründü,
Kalbin güzellikleri mi geldi aklına?
Nedir, gözlerin mi doldu?
Dedim ya ağlamaktan kısıldı sesim,
Bağırsam şu gökyüzü duyar ancak
Sana olan sevgimin şimşekleri çakar ve yağmur başlar inan  
Surların dibinde savunmam var,
Al ve idam et beni Görüyorsun ki söz yağmurun artık,
Yağmur sularıyla boğ beni  
Aslında bu mektuplar sanadır inan  
çöz sevginin iplerini koparsana!
bu kadar da olmaz dedirtme,
Yaşanılan ne ki senin için,
Kuru bir aşk değil mi?
Ne olacak sanki, aşkçı amcadan satın aldın
Sevgini verecek başka birini bulursun elbet  
Yaramaz çocuklar gibi koştum, yoruldum  
Elimde bir uçurtma, uçuruyorum oralarda buralarda  
Ne fark eder ki sevgili,
Senin aşkın bir dağ kelebeği O daldan o dala,
konarsın güzel görüntü vermek için  
Bir de mana ararsın ya hani, bakışlardan, konuşmalardan  
Bende kin yok artık sana, bakamıyorum gözlerim dolu,
Konuşamıyorum sesim kısık, unuttun mu yoksa bunları?
Ben ölümcül olduğumu bile sende fark etmişken,
sen kapak konusu oldun dergilerde,
astroloji idi aşkının geleceği  
Hey! Bu aşk treninde, uyuma ve beni dinle  
Duy ki bu mektuplar senin, yaralı bir aşığa dermansın şarkılarda  
Bu yürek bir söz dinlese, bilirdim ona yapacağı  
Mecnun değilim ki kudretli olayım
Yüzüne bakıldığında utanan, yığılmış ve ayakaltındayım  
Kendini bu kadar küçük görem dersin,
derken bile bir yüreksin sözlerinle  
çocukluğumun küçük bisikletinde, son turumu atmaktayım  
Ne kadar iç acıtır, çünkü artık son turundur ve çocuksundur  
İç acıtır sona giden ayrılıklarda  
İşte böyledir sevgili, küçük bir kâğıt yazısı veya bir telefon mesajı kadar kolaydır  
Birbirini seven insanların, kalplerinin arasında, hep bir ip vardır
Ayrılık günü geldiği vakit, bu ipler kopmak zorundadır
İpler iyice gerilir, sevenlerin kalpleri iyice acımaya başlar
Gel gör ki sevgili, o ipler, bir ömür sonunda kadar, hiç kopmayacaktır  
Hala o âşıkların trenindesin
Yolculuk nereye peki?
Benden uzaklaştığını hissederim inan,
çünkü söküntü ipler hala hala kalbimde  
Duy ki bu mektuplar senindir,
Bil ki yılların ardından, sana başka bir trenle geleceğim
Ve bu mektupları sana vereceğim  
Hiçbir yere kaçamazsın, Adresin kalbimde yazılı  
alıntı
|