Yalnız Mesajı Göster

Türk Boy Ve Kavimleri

Eski 10-11-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Boy Ve Kavimleri



Kınık Boyu (Kınıklar)
Selçuklu Hanedanının mensup olduğu Oğuz boyu Yirmi dört Oğuz boyundan biridir Üç-ok boylarındandır

Kınıklar, Selçuklular'ın kuruluşunda ve Anadolu’nun fethinde büyük rol oynadılar On üçüncü yüzyılda kalabalık bir kitle hâlinde Suriye’de bulunan Türkmen grubu arasında, Kınıklar da bulunuyordu Diğer boylarla birlikte Kınıklar da, Memlûklar'ın yanında yer alarak Çukurova’nın fethine katıldılar Çukurova’da, Ceyhan Irmağından Gâvur Dağına kadar uzanan bölgede ve bugünkü Osmaniye kazası ile Ceyhan kazasının bir kısım topraklarını içine alan bölgede yurt tuttular

On dördüncü yüzyılın son yarısında, Memlûklarla araları açıldı 1378’de üzerlerine gelen Memlûk ordusunu, diğer Üç-oklu Türkmenlerle beraber yendiler Fakat Memlûklar, Üç-ok boyları arasına tefrika (bölünme) soktular 1383’te Kınıklar, Yüreğirlere saldırdılar Daha sonra, Kadı Burhâneddin’in ülkesinde kargaşalıklar çıkardılar Bu hâdiselerden sonra, Kınıkların adı, siyasî sahnede gözükmez oldu

Kınıklar, Osmanlı fethinin ilk yıllarında toprağa bağlandılar On dokuzuncu yüzyıla kadar, Çukurova’da Kınık adını taşıyan bir kaza vardı Muhtemelen, bugünkü Toprakkale, eski Kınık Kalesi olmalıdır Kalenin kuzey doğusunda yer alan kasabada, 1522’de iki mahalle, 1547’de beş mahalle vardı Ayrıca, kazaya yetmiş beş köy ve mezra bağlı idi Kınık kasabası ve köyleri, 17 yüzyılda harap oldu On altıncı yüzyılda Halep’te, Ankara’da ve Aydın’da Kınık boyuna mensup toplulukların yaşadığı bilinmektedir On yedinci yüzyılda, Sivas’ta da bir Kınık cemaatinin mevcudiyeti görülmektedir Bugün Anadolu’da, Kınık adını taşıyan pek çok köy ve İzmir’e bağlı Kınık kasabası vardır

Çavuldur Boyu (Çavuldurlar)
Yirmi dört Oğuz boyundan biri

Üçokların Gök Han Oğulları koluna bağlı olup, alâmet olarak sungur/akdoğan kuşunu kullanırlardı “Nâmuslu ve ünü uzaklara yayılmış” manâsına gelen “Çavuldur” kelimesi bazı kaynaklarda “Çavundur” şeklinde geçer Çavuldur boyu, 10 yüzyılda diğer Oğuz boylarıyla birlikte yurtlarından Mangışlak/Siyahkûh Yarımadasına göç etti Bir kısım Çavuldur mensubu, Mangışlak’ta kalırken, bir kısmı Selçuklular'la birlikte Anadolu’ya geldi Bunlardan Emir Çavuldur, Sultan Alparslan’ın; Çavuldur Caka da Danişmend Gâzi'nin Anadolu fetihlerine komutan olarak iştirak ettiler Bu akınlarla gelen Çavuldurlardan Anadolu’ya gelip yerleşenler de oldu Kurdukları köylere, boylarının adlarını verdiler Bu isimle Anadolu’da, 16 yüzyılda on altı, 20 yüzyıl ortalarında on yedi köyün varlığı tespit edilmiştir

Mangışlak Yarımadasında kalan Çavuldur boyu mensupları ise, 16 yüzyılda Kalmukların baskısıyla Kafkasya’nın kuzeyine göç ettiler

Bayat Boyu (Bayatlar)
Oğuz boylarından biri Bozokların Gün-Hanoğulları koluna bağlıdır

"Devleti ve nimeti bol, devlet ve nimet sahibi" manâsına gelen Bayat boyunun ongunu (sembolü), şahin; şölenlerdeki et payları, "sağkarı yağrın" (sağ kürek kemiği) kısmıdır Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügati't-Türk'te Oğuz boylarının dokuzuncusu olarak, Bayat boyunu göstermiştir

Oğuzların sağ kolunda bulunan Bayat boyu, ekseri Oğuz hanlarının çıktığı dört Bozok boyundan biridir Diğer Oğuz boyları gibi Sirüderya (Seyhun) Nehri kıyılarında ve kuzeydeki bozkırlarda yaşayan Bayat boyu, İslamiyet'ten önceki tarihinde, Korkut Ata (Dede Korkut) ile temsil edilmiştir Bayat boyundan Kara Hoca'nın oğlu Korkut Ata, akıllı, bilgili ve keramet sahibi bir insandı "Ala atlı kiş tonlu" Kayı İnal Yavku ile ondan sonra gelen hükümdarlar devrinde çıkan birçok zor siyasî meseleler, Korkut Ata'nın dirayeti sayesinde halledilmiştir

Diğer Oğuz boyları gibi, İslamiyet'i kabul eden Bayat boyunun bir kısmı, 11 yüzyılda Selçuklu hükümdarları idaresinde, Horasan ve İran üzerinden Anadolu ve Suriye'ye geldiler Anadolu'ya gelenlerin bir kısmı, uçlara yerleştiler Bir kısmı ise göçebeliği bırakarak, Batı ve Orta Anadolu'da köyler kurdular Bu bölgelerde görülen ve bazısı günümüze kadar gelmiş olan yer adları, Bayat boyunun Anadolu'ya yerleştiği devirlere aittir

Orta Asya'da kalan, Bayat boyuna mensup bir kısım oymaklar ise, 13 yüzyılda Moğol istilasından kaçarak, Doğu Anadolu, Suriye ve Irak'a geldiler 14 yüzyılda Kuzey Suriye'de, Bozok kolunun Avşar ve Beydilli boylarıyla birlikte yaşadılar Yaz aylarında, yaylak olarak, Anadolu içlerine göçtüler

Kuzey Suriye'de bulunan, Avşar ve Beğdilli boylarıyla birlikte 40000 çadırdan fazla olan Türkmenlerin Bozok kolunu meydana getiren Bayatlar, bazı siyasî hadiselere katıldılar Büyük bir ihtimalle Dulkadiroğulları Beyliğini kurdular Maraş ve Elbistan bölgesinin yeniden iskânına katıldılar 15 yüzyılın başlarında, Kara Tatarlardan boşalan Yozgat ve komşu yörelerde, Bozok oymakları yurt tuttu Bunlar arasında, kalabalık sayıda Bayatlar da vardı Bu Bayatlar, kışın Kuzey Suriye'ye gittikleri için, Şam Bayatı adını aldılar Şam Bayatı'nın, bir kısım Akçalu (Ağçolu) ve Akçakoyunlu (Ağçakoyunlu) boylarının kollarıyla birlikte, Kaçar boyunu teşkil ettiler 15 yüzyılın sonlarına doğru Kuzey Azerbaycan'daki Gence yöresine giden Kaçarların bir kısmı, 17 yüzyılın başlarında İran'ın Esterabad yöresine göç ettirildi 18 yüzyılın son çeyreğinden başlayarak, 1925 senesine kadar İran'ı idare eden Kaçar Hanedanı, bu Kaçar koluna mensup olup Şam Bayatı'ndan çıkmış olması mümkündür

Bozok'ta (Yozgat ve civarı) kalan Şam Bayatı kolu ise, çiftçilik yaptığı arazide köyler kurarak, tamamen yerleşik hayata geçtiler Bayatların önemli bir kolu da, 15 yüzyılın sonunda Akkoyunlu fethi üzerine, İran'a göç etti Bunların bir kısmı Azerbaycan'da, önemli bir kısmı da Hemedan'ın güneydoğusundaki Kezzaz ve Girihrud yöresinde yerleşti

Akkoyunlu Devleti'nin yıkılmasından sonra İran'a hakim olan Safevîler'in hizmetinde, birçok Türkmen topluluğu gibi, önemli miktarda Bayat da vardı Cins atlar yetiştiren ve 10000 çadırdan ibaret olan bu Bayatların beyleri, Şah Abbas tarafından Azerbaycan'daki sancaklara tayin edildi Böylece, bu yörede yaşayan Bayatlar dağıldı

Aynı yüzyılda Horasan'da Nişabur bölgesinde de Bayatlar yaşıyordu Ancak, bu Bayatların Türk olmayıp Moğol asıllı oldukları anlaşıldı Onlara, Kara Bayat adı verildi Asıl Bayatları bunlardan ayırt etmek için, Akbayat veya Özbayat denildi

19 yüzyılın başlarında Akbayatların, Azerbaycan'da 5000 kişi, Tahran çevresinde 3000 kişi, Şiraz taraflarında 3000 kişi olmak üzere üç kol halinde yaşadıkları tespit edildi Karabayatlar ise Nişabur dolaylarında oturuyorlardı

Suriye ve Doğu Anadolu'nun Osmanlı Devleti topraklarına katılmasından sonra, bir kısım Bayatlar da diğer Türkmenler gibi geleneksel göçebe hayatlarını sürdürdüler Yerleşik hayata geçenler de, köy hayatı içinde uzunca bir müddet yaylaya çıkma geleneğini bırakmadılar Fakat, Osmanlı toplum yapısı içinde kaynaştılar Boy adlarıyla anılmaz oldular

Kanuni Sultan Süleyman Han devrinde, Kuzey Suriye'deki ana Bayat kolu, yirmi obadan meydana gelmişti Fakat bu obaların nüfusları fazla değildi 16 yüzyılın ikinci yarısında boyun başında bulunan Bozca adlı boy beyi ailesi, boy halkından birçok kimseyi de yanına alarak İran'a gitti Bunlar, orada Bozcalı adıyla anıldılar ve varlıklarını geçen yüzyılın sonlarına kadar korudular

Anadolu'da kalan Bayatlar, Pehlivanlı ve Reyhanlı gibi güçlü obalar olarak hayatlarını sürdürdüler 17 yüzyılda Bayat obalarından çoğu Pehlivanlıların, geri kalanları da Reyhanlıların etrafında toplandılar Böylece, 18 yüzyılda Pehlivanlılar, 15000 çadıra sahip güçlü bir oymak halinde Bozok'ta oturdular Reyhanlılar ise 3000 çadıra yükselerek, yaz mevsimini Sivas'ın güneyindeki Yeni İl'de, kışı da Amik Ovasında geçirdiler 19 yüzyılda Pehlivanlıların çoğu, Yozgat-Ankara arasındaki yörede yerleştiler Reyhanlılar ise 1865 senesinde Amik Ovasında yerleştirildiler Böylece, Reyhanlı kasabası meydana geldi Bayat boyunun Kuzu Güdenli oymağı, Kayseri'nin Bucakkışla yöresinde toprağa bağlandı

Irak'ın Kerkük bölgesinde yerleşmiş olan Bayatların, geçen yüzyılın başlarında, 2000 çadır kadar olduğu tespit edildi Bu bayatların, İran Bayatlarından olması muhtemeldir

Anadolu'nun Türk yurdu haline getirilmesinde ve İslamiyet'in yayılmasında büyük hizmetleri olan Bayat boyundan, büyük şahsiyetler yetişti Oğuz elinin büyük manevî şahsiyeti Dede Korkut (Korkut Ata), şair Fuzulî, Cem Sultan adına Osmanlı Hanedanının eski atalarına dair Câm-ı Cem-Âyin adlı eseri yazan Mahmud oğlu Hasan, Bayat boyundan yetişen ünlü şahsiyetlerdir

Balkarlar
Kuzey Kafkasya'daki Kabartay-Balkar Özerk Cumhuriyetinde yaşayan Türk boyu Taulular (Dağlılar) veya Malkarlar diye de tanınırlar

Balkarların menşei hakkında, değişik görüşler vardır Bazı araştırmacılar, Balkar adının Bulgar'dan kaynaklandığını ileri sürmektedirler Ekseri araştırmacılara göre ise uzun müddet göçebe bir hayat süren ve Karaçaylılarla birlikte yaşayan Balkarlar, adlarının, Kırım'dan göç ettikleri sırada kendilerine önderlik eden "Malkar" adında bir beyden geldiğine inanırlar Menşelerinin, Hazar Türkleri'ne dayandığını ileri sürenler de vardır Bunlara göre Balkarlar, 10 ve 11 yüzyıllara kadar bağımsız yaşamış, daha sonra Ruslar veya Osetler tarafından Kafkasya'ya sürülmüşlerdir

Balkarlar, Altınordu ve Kırım hanlıklarının hakimiyeti altında kaldıktan sonra, 15 yüzyıl sonlarında, Kırım Hanlığıyla birlikte Osmanlı Devleti'nin hakimiyetine girdiler Balkarlar arasında, giderek İslamiyet yayıldı Uzun müddet Osmanlı himayesinde huzur ve güven içinde yaşayan Balkarlar, 1827 senesinde Rus hakimiyetine girdiler

1917 Ekim devriminden sonra, Karaçaylılarla birlikte Kuzey Kafkasya Bağımsız Cumhuriyeti içinde yer aldılar Kızılordu, 1921'de bu devlete son verince Balkarlar, Kabartay Bölgesine, Karaçaylar ise Karaçay-Çerkes Özerk Bölgesine yerleştirildiler İkinci Dünya Savaşı sırasında Balkarlar ve Karaçaylılar birleşerek Sovyet hükümetine karşı çete savaşları başlattılar Savaş sonrasında, Almanlarla işbirliği yaptıkları için, Orta Asya'ya ve Sibirya'ya sürüldüler Yaşadıkları bölge olan Balkariye de, Gürcistan Sovyet Cumhuriyetine katıldı 1957 senesinde çıkartılan bir kanunla, Balkarların büyük bir kısmı, Orta Asya'dan geri getirildiler Kabartay Balkar Özerk Cumhuriyetine yerleştirildiler Nüfusları 66000 civarında olan Balkarlar, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin dağılışından beri, yeni sistem içinde hayatlarını sürdürmektedirler

Balkarlar, Malkar til (Malkar dili) ve Tau til (Dağlı dili) olarak adlandırdıkları, Kıpçakça kökenli bir dil konuşurlar Balkarca'nın, dilbilgisi bakımından Karaçayca ile ortak özellikleri vardır 1926 senesine kadar İslam harflerini kullanan Balkarlar, daha sonra Latin alfabesini ve 1940'ta da Kiril alfabesini benimsediler Gelişmiş bir yazılı edebiyatları olmamasına rağmen, zengin bir sözlü edebiyatları vardır

Avşarlar (Afşarlar)
On birinci yüzyıldan itibaren, mühim roller oynamak suretiyle, adlarını zamanımıza kadar yaşatmış Oğuz boyu Bozokların Yıldızhanoğulları kolundandırlar

Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan önce, diğer Oğuz boyları ile beraber, Kıpçak çölünde yaşarlardı 1135-1136 yıllarında, reisleri Arslanoğlu Yakub Bey kumandasında gelerek Huzistan’a yerleştiler Yakub’dan sonra Afşarların başına Aydoğdu bin Küşdoğan geçti Şumla lakabıyla anılan bu bey, Büyük Selçuklu Devleti’nin zayıflamasından faydalanarak, Huzistan’da Selçuklu hakimiyetine son verdi ise de, 1159’da Irak Selçukluları sultanı Melikşah gelerek tekrar Huzistan’a hakim oldu Bu devrede, Şumla da Melikşah’ın hizmetine girdi 1194 yılında, Abbasî halifesi En-Nasır li-Dinillah, veziri İbn-ül-Kassab kumandasında Huzistan bölgesine bir ordu gönderdi İbn-ül-Kassab, Huzistan’ın başşehri Tuster’i ve birçok kaleleri zaptettikten sonra, Şumla’nın ailesini ve çocuklarını toplayıp Bağdat’a götürdü Böylece Huzistan’daki, Avşar Şumla ve oğullarının hakimiyeti sona erip, ülke, halifenin topraklarına katıldı

Diğer taraftan Malazgirt Savaşı'ndan sonra, Anadolu’ya Türkmenlerle beraber göç eden Afşarlar, Selçuklu Devleti’nin uç bölgelerine yerleştirilmişlerdi

Nitekim, Anadolu’da yerleşim yerleri arasında Avşar adı, Kayılardan sonra ikinci sırada gelmektedir Bu yer adları, Avşarların, Türkiye’nin fetih ve iskanında Kayı ve Kınıklar gibi birinci derecede rol oynadıklarını göstermektedir Yine kaynaklara göre, Karamanoğulları Beyliğini kuran ailenin, Avşar boyuna mensup olduğu belirtilmektedir Osmanlı ve İran tarihinde önemli rol oynayan Avşarlar, Anadolu’ya on üçüncü yüzyılda göç edenlerdir Bu ikinci göç hareketi sırasında Anadolu’ya gelen Avşarların bir bölümü, Akkoyunlular'ın İran’ı ele geçirmesi üzerine, Mansur Bey önderliğinde İran’a giderek Huzistan’a yerleşti Anadolu’da kalanlar ise; daha çok Malatya ve Doğu Anadolu’da bulunuyorlardı Bunlardan büyük bir bölümü, on altıncı yüzyıl başlarında İran’a göçerek Urmiye’den Herat’a kadar olan geniş bir bölgede yerleştiler ve Nadir Şah, 1736’da, bunlardan Afşarlar hanedanını kurdu

İran Afşarları; Mansur Bey Afşarları, İmanlu Afşarları, Alplu Afşarları, Usalu Afşarları, Eberlu Afşarları olmak üzere, başlıca beş büyük oba idi

Safevî hükümdarı Birinci Şah İsmail, Afşarları sınır koruyucusu olarak Horasan’a yerleştirdi Safevîler'in zayıfladığı bir dönemde, Afşarların lideri Nadir; Afşar, Celayir ve diğer Türkmenleri etrafında topladı ve İkinci Tahmasp’ın hizmetine girdi İran topraklarından Afganları çıkarınca, nüfuzu arttı Sonra İkinci Tahmasb’ı tahttan indirerek yerine Üçüncü Abbas’ı şah yaptı Kendisini de saltanat vekilliğine getirdi 1736’da da kendi şahlığını ilan etti 1737’de Hindistan seferine çıkarak Delhi’ye kadar ilerledi Bir suikasttan sonra, idareyi sertleştiren Nadir Şah, Afşar ve Kaçar Beyleri tarafından öldürüldü Horasan’ı yöneten torunu Şahruh’un ölümünden sonra, İran Afşar yönetimi de sona erdi

İran Afşarları, günümüzde, Urmiye gölünün kuzey batısında Hemedan, Kirmanşah, Nişabur, Kerman’ın güneyinde dağınık halde yaşamaktadırlar

Afşarlar, halis Türk olup, İran’dakiler hariç hepsi Sünnî ve Hanefîdirler

Afşarlar, güler yüzlü, iyimser, hayat dolu, sakin ve terbiyeli insanlardır Kadınları çok çalışkandır Ünlü Afşar kilimleri, bu çalışkan kadınların el emeğidir

Günümüzde yerleşik olmalarına rağmen, bir kısmı, âdetlerini devam ettirmektedirler Bugün Kayseri’nin Pınarbaşı kazasının merkez nahiyesine bağlı bir kısım köyler ile, aynı kazanın Pazarören nahiyesi köylerinden pek çoğu, Sarız kazası ve Tomarza’nın Toklar nahiyesi köylerinin yarısından fazlası, Avşarlara aittir Ayrıca Adana’ya bağlı mağara kazası köylerinden Ayvad ve Ağdaş alanı köyleri de, Avşarlar tarafından iskân edildiği gibi, Çukurova’da mevcut bazı Avşar köylerinden başka Kastamonu, Bolu, Muğla, Isparta ve Antalya yörelerinde pek çok Avşar köy adına rastlanır

Alıntı Yaparak Cevapla