Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Gemileri Ve (Kaptanlarının) Tanıtımları
Gemiler birbirine yanaştı Leventler kafir gemilerine atladılar Sonunda Venedik gemileri zaptedildl 285 Venedikli esir alındı 120 kadar Venedikli de öldü
Düşman gemilerindeki mallar, Oruç Reis’in teknelerine aktarıldı Tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu Şenlik içinde Midilli’ye geldiler Ben Hızır Hayreddin, ağam İshak’la beraber, karındaşımız Oruç Reis’i limanda karşıladık Bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi Öpüşüp kucaklaştık Oruç Reis, Midilli’den çıkalı yıllar olmuştu Bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik
Oruç Reis, Midilli’den İzmir’e gitmeye, velinimeti Sultan Korkut ve karındaşlığı Piyale Bey’le görüşmeye karar verdi Fakat tam bu sırada Midilli’ye bir haber erişti : Sultan Selim Han Hazretleri tahta oturmuş Karındaşı Sultan Korkut’la hasım olmuş Sultan Korkut ziyadesiyle korkup kaçmış Oruç Bey bu haberi alınca pek üzüldü Büyük karındaşı İshak Reis, ağam Oruç’a dedi ki :
"Var imdi buralarda durma Bu kışı İskenderiye’de kışla Bakalım ne ola? Elindeki tekne Sultan Korkut’un ihsanıdır Ola ki sana zarar erişe "
Oruç Reis, daha hasret gidermeye vakit olmadan hepimizle vedalaştı Midilli’den hareket etti Kerpe adası açıklarında 7 düşman gemisini zaptetti İskenderiye’ye geldi Mısır Sultanı, Oruç Reis’in Yahya Reis’le beraber 7 parça ganimet malı tekneyle İskenderiye'ye geldiğini haber aldı Oruç, Mısır Sultanı’ndan gayetle sıkılırdı Onun verdiği gemileri Payas’ta Rodoslular’a kaptırdığı için mahcuptu Kendisini Sultan’a affettirmek için ganimet mallarından muhteşem parçalar ayırdı 4 cariye ile 4 köle seçti Sultana sundu Sultan, pek memnun oldu Oruç Reis'i ve yoldaşlarını konakladı
Ağam Oruç’a dedi ki :
"Ey Oruç Kapdan, seni affettim Cenab-ı Hak, affedici kullarını sever Gerçi benim 16 pare teknemi yaktırdın Ama içinden bir tek levendin burnunu kanatmadın Hepsini kurtardın, kafire bir tek esir vermedin Ben gemilerimin yanmasına kızmadım Cenk ahvalidir, her şey olur Senin dönüp yanıma gelmediğine kızdım Ancak şimdi seni affettim Hemen sağ olasın Tekrar hatırımı aldın "
Böyle deyip ağama çok ikram etti Ağamın getirdiği hediyelerden fazla peşkeş verdi Oruç ağam izin aldı Kahire’den İskenderiye’ye döndü Sultan, İskenderiye valisine emir yazmıştı Vali, ağamı ve levendlerini ağırladı Bir miktar safa ile vakit geçti Bahar geldi Oruç Reis, Sultan’a name gönderip gazaya çıkmak için izin istedi, izin çıktı Ağam, Kıbrıs sularına doğru açıldı O sularda 5 aded Venedik teknesini ganimet aldı Oradan batıya gitti Tunus sahillerinde Cerbe adasına geldi Ganimet malını Cerbe tacirlerine sattı Her levendin payına 25 zira Venedik çuhası, 4 tüfek, 4 tabanca ve 171,5 altın düştü Oruç, İskenderiye’ye giden bir gemi buldu En iyisinden çuha, tüfek, tabanca ile 13-14 yaşlarında bir kafir oğlancığı ayırdı Mısır Sultanı’na gönderdi
Sultan :
"Dünyada nimet hakkın gözeten ve iyilik bilir adam varsa," dedi; "oğlum Oruç Kapdan’dır "
Bu minval üzre ağama çok dualar etti Aralarında muhabbet bir iken bin oldu Ağam, Cerbe sularında avlanmaya devam etti 5-10 parça gemi daha zaptetti
"SANDIM Ki DÜNYALAR BENİM OLDU!"
Biz gelelim memleket ahvaline Sultan Selim Han tahta oturunca, karındaşı Sultan Korkutla aralarında ihtilaf çıktı Sultan Selim, karındaşının üzerine asker gönderdi Aramadık yer komadı, fakat Sultan Korkut’u bulamadı Ol zaman kapdanpaşa, İskender Paşa idi Gayetle zalim bir adamdı Akdeniz’e çıkıp derya üzre iki kürekli bir kayık gezdirmezdi "Sultan Korkut’un adamıdır" diye kaptanlara çok zulümler eyledi Ben bunları işitince, Midilli’den ayrılmaya karar verdim Bir tekneye buğday yükleyip alelacele Şam Trablusu’na gittim Buğdayı siyah arpa ile değiştirip Preveze’ye geldim Burada arpamı sattım At, kısrak ve katır satın aldım Preveze’nin karşısında Ayamavri adasına demir attım Limanda yatar 24 oturak güzel bir gemi gördüm Hayran oldum Sorup öğrendim Fettah Kapdan nam bir Türk’ün teknesiymiş Fettah Kapdan yakınlarda ölmüş Varisleri, gemi satılsın diye buraya göndermişler Bu teknenin aşık-ı şeydası olmuştum Ne isterlerse verecektim Nihayet 6 kese akçaya uyuştum Gemiyi satın aldım Sandım ki dünyalar benim oldu! Yeni tekneme bindim Diğer gemilerimi de aldım Akdeniz’i kuzeyden güneye baştan başa geçtim Cerbe adasına geldim Ağam Oruç’la buluştum
İki karındaş "Nereye gidelim?" diye düşünürken, Tunus’a gitmeye karar verdik Dedik ki : "Ömrün ahırı mademki ölümdür, bari gaza yolunda can verelim "
Ben, ağam Oruç, ve Yahya Reis, her birimiz bir gemiye binip Tunus’a geldik Tunus sultanına çıktık Peşkeşlerimizi sunduk Dedik ki :
"Bize ülkenizde bir yer verin Gemilerimizi orada barındıralım Hak yoluna gaza edelim Aldığımız ganimeti Tunus pazarlarında satarız Müslümanlar faydalanır, ticaret gelişir Size de ganimet malından sekizde bir hisse veririz "
Tunus Sultanı :
"Pek makul söylersiniz gaziler," dedi; "hoş geldiniz, safalar getirdiniz Ocak sizindir "
"GAZAN MÜBAREK OLA! "
Sultan bize Halku’l-Vad limanını verdi Kışı bu limanda geçirdik Baharda deryaya açıldık 5 pare gemimiz vardı En yürükleri benim teknemdi Sardunya adasına vardık Bir korsan gemisini zaptettik içindeki 150 kafiri esir aldık Tam bu sırada ufukta bir gemi göründü ki, neuzubillah Bursa’nın Keşişdağı(*) kadar cüssesi vardı Gemilerimizden birinin kapdanı Deli Mehmed’di Çok yiğit bir delikanlı idi Benim sağ kolumdu Bize dedi ki :
"Ey kapdan babalarım, izin verin, emredin, gidip bu gemiler devini ben alayım "
(*) Uludağ
Deli Mehmed’in şevkini kırmamak için izin verdim Fakat onun teknesi, düşmanın teknesinin yanında fındık kabuğu gibi kalıyordu Biz de Mehmed’in arkasına takıldık Düşman teknesine yanaştık içinde bir tek can yoktu Meğer uzaktan bizim gemilerimizi görmüş, sandallarına binip kaçmışlar Tekneye çıktık Ağzına kadar buğday yüklüydü Deli Mehmed’i selamladık :
"Gazan mübarek ola," dedik
Ertesi sabah iki gemi daha zaptettik Birinde bal, zeytin, peynir vardı Diğeri bir Ceneviz teknesiydi Demir yüklüydü Dağ gibi ganimetle top, tüfek atarak Tunus’a geldik Cümle gaziler doyum oldular Sultan’ın hissesini ayırdık Fakir fukaraya da çok mal sadaka ettik Çok dualar aldık
KAFİRLER KORKMAYA BAŞLIYOR
O kışı gene Tunus’ta geçirdik Bahar gelince sefere çıktık 13 günde Mora’da Anapoli limanı açıklarına geldik İspanya’ya gider büyük bir kafir teknesine rasladık İçinde 3-4 yüz cenkçi vardı Altın işlemeli sancaklarımızı çekip toplarımızı ateşledik Yedi defa düşman teknesine yanaşmak istedik Yedincisinde yanaştık Azim cenk oldu Fakat kafir teknesini zaptettik 150 yoldaşımız şehit oldu 86 levend yara aldı Öğrendik ki, kafir teknesinde 525 kişi varmış Bunlar’ın 183’ünü esir aldık Gerisi ölmüştü İçlerinde İspanya’da büyük bir memleketin valisi de vardı Bir gemi daha zaptedip Tunus’a geldik Ağam Oruç yaralanmıştı Tunus’ta tedavi gördü, dinlendi Ganimet malımız arasında 70-80 papağan ve 20 doğan kuşu vardı Bunları Tunus Sultanı’na verdik Bu seferden sonra namımız bütün kafir memleketlerine yayıldı
Bizi ortadan kaldırmak için kafirler ittifak eylediler Dediler ki :
"Oruç ve Hızır Hayreddin namında iki Türk peyda olmuş Bu Hristiyan düşmanı yılanlar ejderha olmadan, basalım, isimlerini yeryüzünden silelim Şimdi fırsat verirsek, belli ki bu Türkler başımıza çok iş açar "
İspanyol kafiri bu minval üzere 10 pare mükemmel kadırga donattı Maksatları bizi yakalamaktı Fakat onlar gelmeden biz deryaya açıldık Ceneviz’e gitmek istiyorduk Rüzgar muhalefetinden Cezayir sahillerine vurduk Becaye nam Cezayir kalesinin önünde demir attık 10 pare İspanyol kadırgası da bizi Ceneviz taraflarında bulamayınca Becaye’ye geldi Sahil üzerinde cengi kabul etmek çok tehlikeliydi Hemen deryaya açıldık Kafir kadırgaları kaçtığımızı sandılar, peşimize düştüler Kafi derecede sahilden açılınca ağam Oruç, hemen dönüp kadırgalara yaklaşmamızı emretti Böyle bir şey beklemeyen düşman çok şaşırdı Büyük cenk oldu Hemen kadırgaların kapudane teknesi olanına yanaştık Koca kadırgayı ve diğer üçünü zaptedince ötekiler kaçtı Varıp Becaye kalesi altına sığındılar Oruç Reis, altına girip kadırgaları yakalamak istedi Ben mani olmak istedim Ağamın emri, çok tehlikeliydi Tedbir bu idi ki, aldığımız 4 kadırga ile Tunus’a dönelim, 6 kadırgayı kendi haline bırakalım
4 GEMİ, 14 GEMİ OLMUŞTU!
Fakat çok atak olan ağam Oruç beni dinlemedi Taarruza karar verdi Halbuki Becaye kalesinde çok İspanyol kafiri vardı 6 kadırgadaki İspanyol, teknelerini boşaltıp, kaledeki yoldaşlarıyla birleştiler Ağam, kaleye hücum etti Sahile çıktık Kaleden üzerimize yağmur gibi top gülleleri ve tüfek misketleri yağıyordu 60 şehit, bir o kadar yaralı verdik Belki kaleyi düşürebilirdik Fakat cengin en kızgın anında ağamın sol koluna bir misket isabet etti Düşman bunu gördü Kaleden çıkıp levendlere saldırdı Ağamın ağır şekilde yaralanmasına çok üzülmüştüm O hınçla 3-4 yüz levendle kafirlere öyle bir giriş girdim ki, melunları kıra kıra kale kapılarına kadar sürdüm 300 kafiri öldürdüm, 150’sini esir ettim
Daha fazla kale önünde durmak münasip değildi Ağam Oruç yarasının şiddetinden kendinden geçmişti Levendleri toplayıp gemilere bindirdim Kafirler kaleden gemilerimize gülle yağdırıyorlardı Fakat Allah’ın inayetiyle hiçbiri isabet etmedi 14 parça gemiyle Tunus’a döndük Oruç Reis’in yarasını cerrahlar hoşça tımar edip sardılar Amma ıstırabı günden güne arttı Cümle cerrehlar toplandılar, bana geldiler :
"Eğer karındaşının kolu kesilmezse akibet vahim olur," dediler; "sonra bizden bilmeyesin "
Tunus halkı 4 gemiyle sefere çıkıp 14 gemiyle döndüğümüzü görünce ziyade şad oldu Ancak Oruç Reis’in kolcağızının haline cümle Müslümanlar ağladı
Cerrahlara dedim ki :
"Ağam Oruç'un kolunu, kim kurtarırsa, onu terazinin bir kefesine oturtacağım Diğer kefesine altın koyup ihsan edeceğim İsterse beğendiği 10 esiri vereceğim "
AĞAM ORUÇ’UN KOLU KESİLİYOR
Cerrahlar tekrar toplandılar Meşveret ettiler Fakat ağamın kolunu kesmekten başka çare bulamadılar İzin verdim Ağamın kolcağızın şehit edip kestiler Tımar eylediler Hüngür hüngür ağladım Dedi ki :
"Niçin böyle ah edip ağlarsın? Takdir-i Rabbani böyleymiş Elden ne gelir? Elhamdülillah ki kolumu gazada kaybettim Bu saadet bana yeter "
O kış ağam Oruç tamamen afiyet buldu Evvel baharın havasıyla gönüller kaynayınca 8 pare tekneyle sefere çıktık İspanya yakasına vardık Endülüs sahillerine geldik Endülüs’te Gırnata nam şehir İspanyol kafirinin eline yeni düşmüştü Evvelce Müslüman beldesiydi İspanyollar, Müslümanlar’a gayetle eziyet ve zulüm yaparlardı Çok zalim kafirlerdi Nice Müslüman yer altlarında mescitler yapıp ibadet ederdi İspanyol kafiri bütün camileri yakıp yıkmıştı Nerede Kur’an okuyan, oruç tutan, namaz kılan Müslüman görseler, evladıyla beraber işkenceye kor, diri diri yakarlardı Nice tekne dolusu Müslüman’ı, kafir elinden kurtardık Cezayir’e, Tunus’a getirdik
Endülüs’ün El-Meriye limanı açıklarında iken, 7 parça kafir teknesi göründü Birine yetişip aldık Rüzgar muhalifti Diğerleri kaçtı Zaptettiğimiz gemi, bir Flandr gemisiydi, Hindistan’dan mal getiriyordu Buradan Minorka adasına geldik Bir koya girdik
Tunus’tan hareketimizden 50-60 gün geçmişti Minorka adasına çıktık İçerilere girdik 200 kadar pürsilah kafire rasladık Pınar başında oturmuş, kuzu çevirir, bade içerlerdi Çoğu kendinden geçmişti 70-80 kafiri kılıçtan geçirdik 5-6 sürü koyun aldık Kafirlerin kumandanını karşıma getirdiler Nereye gittiklerini sordum :
"Sinyor," dedi; "sizin Minorka’da yattığınızı öğrendik İspanya’dan üzerinize 10 kadırga gelir Biz de kadırgalar gelip sizi basınca, karadan onlara yardım edecektik "
Bunu öğrenince esirleri ikişer ikişer prangaya vurdurup gemilere dağıttım Minorka’dan kalktık Ceneviz yolunu tuttuk 4 parça gemiye rasgeldik Onları da aldık Namımız bütün kafir illerine destan oldu
Korsika seferinden sonra ağamla beraber Midilli adasına geldik 7 pare teknemiz vardı "Vatan sevgisi imandan gelir" diyen Arap atasözü doğruymuş Sılamıza kavuşunca taze can bulduk Bütün akraba ve dostlarımız geldiler Hal, hatır sordular Yedi gün, yedi gece kazanlar kaynatıp, adanın bütün fakirlerini doyurduk Sünnetsiz çocukları sünnet ettirdik Ersiz kızları evlendirdik Gönüllerini şad etmek için, büyük düğünler yaptık Yeni esvaplar kestirip bağışladık Yetim ve öksüzleri ev ev aratıp buldurduk Dul karıcıkları, hizmete gücü yetmeyen ihtiyarcıkları, sakatları ve hastaları sevindirdik Herkesin hatırcığını okşadık Gazi levendlerimizin kemerleri, sucuk gibi altın doluydu Bir akçalık mala beş akça verip satın alırlardı Ta ki adanın tüccarı kazanıp hayır dualar etsin Midilli halkı, hakkımızda büyük ikram ve inayet gösterdi Kucak kucak yemiş ve meyve taşıdı :
"Siz mücahid kişilersiniz, yeyiniz, sıhhatte olunuz," diye yalvarırlardı
DERYA AŞKIMIZ BÜTÜN AŞKLARDAN ÜSTÜNDÜ
Muradımız kışı adada geçirmekti Bütün akrabamıza ganimet malından dağıttık Ağamız İshak’a çok mal ve Venedik altını verdik Mübarek duasını aldık Yalnız Oruç’un kolcağızını şehit olmuş görünce çok üzüldü, mahzun oldu Bir ara ağam Oruç, Midilli’de yerleşmek, evlenmek, çoluk çocuk sahibi olmak istedi Fakat bu niyetinden tez vazgeçti Çünkü cümle aşklarının başında derya aşkı gelirdi Deryayı hiçbir nesneye değişmezdl Bir sabah dedi ki :
"Karındaşlarım, dün gece hayırlı bir rüya gördüm Rodos’ta zindanda iken rüyama giren ve kurtulmamı müjdeleyen ak sakallı hoca, Ey Oruç, dedi; yüzünü batıya çevir Cenab-ı Hak, sana batıda çok gazalar, büyük şan ve şerefler nasip kılmıştır!"
Midilli’ye çok tekneler gelirdi Kaptanlar, küreğe koymak için esir ararlardı Bir gün kaptanlara dedimki :
"Benim 827 adet fazla forsam vardır, size satayım "
Bu suretle kafirleri Osmanlı tüccar kaptanlara sattım Bazılarını 500 altına, bazılarını 300’e, bazılarını daha az akçeye verdim Sattığım esirlerin vergisini ödedim Liman reisinin hakkını gönderdim İslam evkafına bağışta bulundum Bu suretle aldığım akçanın yarısı gitti Öbür yarısını ağam Oruç’la böluştük Ancak para tutmasını sevmezdik Cümle kazancımızı teknelerimizi daha iyi donatmak için harcadık Gerisini levendlerimize bölüştürdük Her levende 90 altın, reislere 195 altın düştü
Levendler yemek, içmek için ceplerinden harcamazlardı Her teknenin kazanı kaynardı Haftada iki kere et verilirdi Ancak levendler çok kere kendi ceplerinden yer, teknede pişen yemeğe iltifat etmezlerdi Levendlere kış için sılalarına gitmeye izin verdim Anadolu’nun ve Rumeli’nin yakın yerlerinde olanlar gittiler Uzak sılası olanlar bizimle Midilli'de kışladılar Bu kış içinde Midilli tersanesine üç gemi ısmarladım Biri 25 oturak, diğer ikisi 24 oturak olacaktı Bu suretle ol baharda 10 pare teknemiz oldu Yeni teknelerden birine ben, diğerine ağam Oruç Reis bindi Yeni gemilerimizi de Tanrı’nın inayetiyle gayetle güzel donattık Bahar yaklaşırken Anadolu'dan ve Rumeli’nden şanımızı ve şöhretimizi işiten dilaver yiğitler fevc fevc Midilli’ye gelmeye başladılar Levend yazılmak için rica ve niyaz ederlerdi Gözümüzün tuttuğu denizci yiğitleri aldık Ağamız İshak’ın elini öptük Akraba ve ehibbamızla vedalaştık Deryaya açtık Mübarek bir mevsimdi
"FAKiR FUKARA YOLUMUZU GÖZLÜYORDU"
Yolda 15-16 pare tekne ele geçirdik İyi tekneleri beraberimize aldık İyi olmayanları batırdık Ele geçirdiğimiz gemilerden beşi buğday, ikisi zeytin yağı, biri fildişi yüklüydü Diğerlerinde çeşitli mal ve eşya vardı Hepsinden ceman 479 kadın ve sayısız erkek esir aldık 17 pare gemiyle Tunus’un Halku’l-Vad limanına girdik Midilli’den ayrıldığımız 29 gün olmuştu Liman bizi seyretmek için gelen halkla dolmuştu Toplarımızı ateşleyip halkı selamladık
Tunus’ta halk bizi o kadar sevmiş ki, çoğu bir daha bu sulara gelmeyiz diye tasa çekerlerdi Hele fakir fukara yolumuzu gözlüyor, geleceğimiz günleri sayıyordu Buğdayı fakir ve muhtaçlara bedava dağıttık Diğer ganimet malımızı sattık Tunus Sultanı’nın da hissesini ayırıp yolladık Sultan’ın hissesine 5000 Venedik duka altını, 2 bakire cariye, 4 Cenevizli oğlan düştü Kızlar ve oğlanlar, 15-16’şar yaşlarında ve gayetle dilberdi Parayla satsak çok büyük meblağ tutardı Tunus Sultanı da bize ala donanmış atlar hediye etti Ağam Oruç’la bu atlara binip saraya gittik Sultan bize :
"Memleketime şeref verdiniz," dedi; "cenab-ı Hak iki cihanda yüzünü ak etsin! Siz benim beylerimsiniz "
Huzurdarı çıkarken benim ve ağamın sırtına birer kürk giydirip taltif ettiler Maiyetimizdeki levendlere de ihsanda bulundular
Kışı Tunus’ta geçirdik Bir yeni bahar daha geldi 12 pare tekneyle mübarek bir saatte deryaya çıktık Sicilya’da bir kaleyi bastık 300’e yakın esir aldık Teknelere pay edip küreğe koyduk Deli Mehmed Reis, limanda yatan bir ticaret gemisini ele geçirdi Tekne, ağzına kadar şeker yüklüydü 650 çift sandık şeker saydık Deli Mehmed Reis’i, bu malı Tunus’a götürmeye memur ettim Ertesi gün kısmetimiz daha da açıldı 4 pare tekne ele geçirdik ki, ikisi çuha yüklüydü Biri seren direğiyle doluydu Fransa’ya götürülüyordu Dördüncü gemiden kurşun, barut ve gülle çıktı Velhasıl dört parça da güzel ganimetti
33 gün sonra Tunus’a döndük O kadar çok çuha ele geçirmiştik ki, teknelerde ayak basar tahta zeminleri bile çuha döşedik Her levendin payına 7,5 kantar şeker, 12 top çuha, 125 top kumaş düştü Ele geçirdiğimiz seren direkleri, çok iyi keresteden yapılmıştı En büyük teknelerde kullanılabilecek derecede sağlam ve uzundu Bu seren direklerini Şevketlü Sultan Selim Han padişahımıza hediye göndermeye karar verdik Direklerle beraber 200 de esir seçtik Bunları Muhiddin Piri Reis, İstanbul’a, Sultan Selim Han’a götürecekti Muhiddin Piri Reis, merhum Kemal Reis’in yeğeni idi Zarif ve alim bir arkadaşımızdı Padişah kapısında nasıl davranmak lazımdır, çok iyi bilirdi Uğurlu bir saatte Piri Reis’i Tunus’tan İstanbul’a yola çıkardık
"PADiŞAH DUASI ALDIK İKİ CİHANDA AZİZ OLDUK"
Muhiddin Piri Reis, 6 pare tekneyle Tunus’tan hareketinin yirmi birinci günü İstanbul’a vardı Sarayburnu önünde demirledi Toplarını ateşleyip hakanımız Sultan Selim Han’ı selamladı Sultan Selim Han, Piri Reis’i huzuruna kabul etti Benim yazdığım nameyi bizzat kendi okumak inayetinde bulundu Ağam Oruç Reis’in ve benim gazalarımdan hoşnud oldu Mübarek ellerini kaldırıp bize ve levendlerimize dualar eyledi :
"Hak Taala, dünya ve ahirette Oruç ve Hayreddin kullarımın yüzlerini ak eylesin," dedi; "kılıçları keskin, düşmanları mahkur, denizde ve karada gazaları mansur olsun Daima muzaffer olalar!"
Böylece padişah duası aldık Artık sırtımız yere gelmezdi İki cihanda aziz olmuştuk Piri Reis yoldaşımız, hakanımızdan büyük iltifat gördü On kese akça ihsan aldı Sırtına hıl’at giydirildi Selim Han, hediyelerimizi tenezzülen kabul etti ve teker teker bakmak suretiyle lütfunu esirgemedi Hatta Piri Reis’in teknelerinin Yalı Köşkü’ne yanaşmasını irade buyurdu ki, şimdiye kadar hiçbir geminin saray sahiline yanaşmak haddi değildi Piri Reis, hediyelerimizi 200 kafir esirinin sırtına yükletmiş ve iyi bir alay düzenlemişti 200 levend de, sırmalı urbalar kuşanmış olarak sahile çıktılar, Hakanımıza gösteriş yaptılar Selim Han, her levende ellişer altın ihsan etti İstanbul’da kaldıkları müddetçe iaşe ve ibatelerinin miriden temin olunmasını buyurdu Muhiddin Piri Reis için ayrı bir konak tahsis edildi
Sultan Selim Han, teknelerin tersaneye çekilmesini irade buyurdu Teknelerimiz burada yağlandı, eksikleri tamamlandı, gedikleri düzüldü, mühimmatı koşuldu Ayrıca hakanımızın emriyle 27’şer oturak iki kadırga inşasına başlandı Selim Han bu kadırgalardan birini bana, diğerini ağam Oruç Reis’e ihsan buyuracaktı Kadırgaların kıçları altın yaldızla yaldızlandı Güvertelerine mükemmel toplar kondu Dökümhaneden çıkmış olan bu toplar pırıl pırıldı Piri Reis, vezirleri de ziyaret etti Hediyelerimizden peşkeşler sundu Günlerden bir gün Sultan Selim Han Hazretleri, Piri Reis’i tekrar çağırdı Huzuruna kabul buyurdu İki elmas kabzalı kılıç verdi Her biri birer Rum haracı ederdi Ayrıca hıl’atlar, sorguçlar ihsan buyurdu:
"Baka Reis," dedi; "verdiğim kadırgalardan birine Hayreddin Bey, öbürüne Oruç Bey binsin Sorguçlarımdan birini Hayreddin Bey, öbürünü Oruç Bey sokunsun Kılıçlarımdan birini Hayreddin Bey, öbürünü Oruç Bey kuşansın Cümle peşkeşleri makbul-i hümayunum olmuştur Böyle diyesin Sizi Allah’a ısmarladım Mansur ve muzaffer olasınız Duam berekatı sizinle biledir Her neye ki ihtiyacınız varsa, eşiğime arz edesiniz "
Piri Reis yoldaşım, hakanımızın hatt-ı hümayunlarını aldı Üç defa öpüp başına koydu Yedi kere eğilip selam verdi Selim Han’ın mübarek elini öptü Veda eyledi Cihan Hakanı’nın huzurundan kemal-i huzur ve rahat, ıkbal ve saadetle çıktı Selim Han’ın bana ihsan buyurduğu kadırgaya bindi Diğer kadırgaları peşine taktı Sekiz pare tekneyle Sarayburnu’nda padişahı selamladı, Selim Han, Yalı Köşkü’nden gemilerimizi seyrediyordu Cihanın taht şehri olan İstanbul’dan ayrıldı Tunus’a doğru yola düştü
Piri Reis, İstanbul’da iken ben ve ağam, 10 pare tekneyle denize açıldık Niyetimiz Sebte Boğazı’na, Akdeniz’in ucuna gitmek, Endülüs'e uğramak, din kardeşlerimizden bir kısmını daha kurtarıp getirmekti Ancak bu sırada Cezayir’in Becaye şehrinden elçiler geldi:
"İmdad olursa," dediler; "siz gazi yiğitlerden olur İspanyol kafirinin tasallutundan namaz kılamaz çocuklarımıza Kur’an talim edemez olduk İşimiz inayetinize kalmıştır Cenab-ı Hak, halasımızı size inayet buyurmuş, bizi size ısmarlamıştır Teşrif edip beldemize gelin Hemen bizi kafir zulmünden kurtarın "
Tam Becaye üzerine hareket edecektik Gördük ki Piri Reis sekiz pare kadırgayla Tunus sularına gelir Hemen Piri Reis’i gemimize aldık Heyecanla İstanbul ahvalini sorduk Daha Piri Reis’in bindiği kadırgayı görünce aklım başımdan gideyazmıştı O kadar güzel ve azametli tekneydi Anladım ki padişah ihsanıdır Gönlüm sürurla doldu Şevketlü Selim Han’ın mübarek hatt-ı hümayunlanını okuyunca sürurum arttı Gözlerim doldu Hatt-ı hümayunu yedi defa öpüp başıma koydum Cenab-ı Hakk’a şükürler ettim Böyle kudretli bir hakanın kulu olduğumuz için hamd eyledim Ağam Oruç, padişahın kendine ihsan ettiği kadırgayı görünce sevince gark oldu Bu denlü azametli bir tekneye sahip olduğu için hünkarın şevketine dualar etti
Sultan Selim Han, Tunus Sultanı’na da bir hatt-ı hümayun göndermişti Hatt-ı hümayunu ben götürüp Sultan’a verdim Sultan, Cihan Hakanı’nın fermanını yedi kere öpüp başına koyduktan sonra açtı, okudu Padişahımız buyuruyordu ki :
"Sen ki Tunus Beyi’sin, bu ferman-ı hümayunum vasıl oldukta mucibince amel eyleyip zinhar hılafından hazer edesin Kullarım Oruç ve Hayreddin Beyler’e her türlü yardımını esirgemeyesin "
Bütün Tunus erkanı toplanmıştı Sultan’ın huzurunda Piri Reis, Selim Han’ın kılıcını bana kuşattı, gönderdiği hıl’atı sırtıma geçirdi Azim merasim oldu Şeyhler dualar ettiler Cihanın hakanı Selim Han’ın şevketini övdüler Tunus Sultanı baktı ki, Cihan Hakanı bana ve ağama ettiği iltifatı şimdiye kadar en büyük hükümdarlara karşı bile esirgemiştir, bizlere karşı muamelesi değişti:
"Senin ve ağan Oruç’un yolu, kapdan-paşalık yoludur, dedi; mübarek ola!"
Bu andan itibaren hasedinden tezvire başladı Gördü ki, artık kendi başımıza zavallı, himayesiz korsanlar değiliz Cihan Hakanı’nın makbul kuluyuz Bizden çekinmeye başladı Devlet ve memleketini Selim Han hesabına elinden alırız diye korkardı
"DÜŞMAN TEKNELERİNE SAVLET EYLEDİK"
Ertesi gün ben ve ağam Oruç Reis, padişah ihsanı olan yeni gemilerimize bindik Yirmi yedişer oturak olan teknelerde on altışar top vardı 12 pare gemiyle deryaya açıldık Bir tekne ele geçirdik İçinde 25 kafir vardı Yağ ve bal mumu yüklüydü Forsalar Endülüslü din kardeşlerimizden 40 kişiydi Cümlesini halas eyledik Deli Mehmed Reis’in gemisine doldurup Tunus’a gönderdik Deli Mehmed’i gayetle severdim Genç, korku bilmez bir yiğitti 15-20 kafirle tek başına kalsa dövüşür ve galip çıkardı
Bu minval üzere Cezayir ülkesinin Becaye limanına geldik 2033 can levendimiz, on bir pare kadırgamız, yüz elli kadar topumuz, binlerce forsamız vardı Becaye’nin kalesi, İspanyol kafirinin elindeydi Cenge başladık Cenk, üç buçuk saat sürdü Kafirlerin çoğu öldü Bu zaferimizi duyan 20000 Arap, Becaye’ye geldi Bize yardıma çalışırlardı ama, cenk ahvalini iyi bilmezlerdi Kalede kalan bir avuç kafir, bize 29 gün mukavemet etti Şehri ele geçirmiştik Muhasara toplarımız olmadığı için, kalede büyük gedik açamıyorduk Minorka adasından üzerimize azim İspanyol kafiri geldiğini duyduk Becaye’yi bırakıp Cicelli'ye çekildik Ama Minorka’dan gelecek imdat kuvvetlerinin yolunu beklerdik Nihayet derya ufkunda 10 pare büyük kadırga göründü Ağzına kadar silah ve mühimmat yüklüydü Becaye'yi kurtarmaya gelirlerdi Ağam Oruç :
"Bu bize Tanrı nimetidir," dedi
Cümle levendler gülbank-ı Muhammedi çekip düşman teknelerine savlet eyledik Büyük cenk oldu 10 tekneyi de ele geçirdik Kafirlerden sağ kalan 781’ini esir asıp forsaya çaktık
|