Yalnız Mesajı Göster

Kanunname-İ İhtisab-İ Bursa-1502 (Bursa Belediyesi Kanunu)

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanunname-İ İhtisab-İ Bursa-1502 (Bursa Belediyesi Kanunu)



Zeytinler:

Karaburun zeytini ve Çekişte zeytininin, ikiyüz dirhemi bir akçaya olacak

Yalı zeytininin, bir okkası bir akçaya olacak

Taze kaplı fındığın, -Yeşil çanak yapraklı-kabı ile okkası bir akçaya olacak Ve kapsızının ikiyüz dirhemi bir akçaya olacak Mevsimi geçtikten sonra yüz yirmibeş dirhemi bir akçaya

Ceviz'in Mud'u seksen akça olursa kilesi dörtbuçuğa satılacak

Muşmulanın hamı, kilesi beş akçaya, dört günden sonra dört buçuğa, sonra dört akçaya olacak Ve aynı muşmulanın olmuşu, önce üçyüz dirhemi bir akçaya ve üç günden sonra bir okkası bir akçaya, müteakip üç günden sonra altı yüz dirhemi bir akçaya, sonunda ise iki okkası bir akçaya olacak

Marulun, ilkin sekiz tanesi bir akçaya, üç günden sonra onaltı adedi, sonra yirmidördü bir akçaya olacak

Bostanlar:

Bostanlara ait eski kanun bilirkişilere ve şehir ileri gelenlerine sorulduğunda şöyle cevap verdiler ki, eski kanuna göre kavun, karpuz ve benzerleri pazar yerine geldiklerinde şehir halkından keyfi isteyenler alıp faydalanırlardı şimdi dört beş yıldır ki birçok pazarcılar birleşip bağ, bahçede yaptıkları gibi kavun, karpuz ve hıyar bostanlarını da alıp depo ederler Bunları birkaç dükkanda satarlar, kazancını ağalar, adamları paylaşırlar Her hususta birlik oldukları için de müslümanlar bu işden zarar görürler, akçaları pul yerine geçer Diye sızlandılar Onun için bundan böyle eski kanuna göre işlem yapılsın denildi Bu emrin yerine getirilmesine Padişah hükmü gönderilirse çok yerinde olacak Eski kanun uygulanıp müslümanların geçimine yarayacak ve Padişahın cennet mülküne, devlete, kıyamete kadar hayır dualarına sebep olacak Bu zikredilen toprak ürünlerinden önde hıyar gelir

Hıyar, eskiden ilkin dört tanesi bir akçaya olup, haftasından sonra sekizi bir akçaya, ikincisi hafta onaltı tanesi, üçüncü hafta yirmidördü bir akçaya, dördüncü hafta otuziki tanesi bir akçaya olurdu Geldikçe taze taze satılırdı Amma şimdiki halde yirmisi otuzu bir akçaya olacağı vakit daha yukarıda açıklandığı gibi depo edip azar azar satmağı kast ile birisini, ikisini ve nihayet dördünü, beşini bir akçaya satarlar Ta sararıp yenemiyecek hale gelinceye kadar mevsim gereği meydana gelmez

Daima görmek ve gözetmekle görevli bulunan kimseler, her birinden her gün akçalar alıp göz yumduklarından müslümanlar taze hıyar yüzü görmezler Günlerden kalmış, üzerlerine temiz olmayan sular saçılmış, buruşmuş hıyarları kimya gibi satarlar Bazen öyle olur ki bir iki binini çok bekletmek yüzünden yabana dökerler, narhına göre satmazlar Sair meyvalarda olan fahiş fiyat gibi bunda da müslümanları aldatırlar Diye müslüman cemaatı şikayet ettiklerinden buna dahi eski kanun üzere narh konulup şartlarına uyulsun denildi

Engürü kavununun, (Ankara kavununun) ilkin iki okkası bir akçaya ve üç günden sonra üç okkası bir akçaya ve altı günden sonra altı okkası bir akçaya olacak Nihayet sekiz okkası bir akçaya olacak

Karaca kavununun, ilkin iki okkası bir akçaya üç günden sonra üç okkası, altı günden sonra dört okkası, sonra altı okkası

Kaba kavunun, ilkin üç okkası bir akçeye, altı günden sonra beş okkası, sonra sekiz okkası, nihayet on okkası bir akçeye olacak

Karpuzun, ilkin dört okkası bir akçeye, iki günden sonra altı okkası bir akçeye, beş altı günden sonra sekiz okkası bir akçeye olacak

Kavun düvleği (kelek) ilkin üç okkası bir akçaya, üç günden sonra dört okkası, altı günden sonra beş okkası, on günden sonra yedi okkası bir akçaya olacak Ve zikrolunan kavunun ve karpuzun ilkin narhı ne ise son narhı da aynı olacak Ve olmadan ham halde pazara gelmiyecek, getiren olursa hakim onun hakkından gelecek Kavun ve karpuzda eski kanun bu

Halen bu gidişten eser bulunmadı Bozukluğun sebebi sorulunca eskiden alınan karşılıklar gibi bunda da rüşvet verirler İstedikleri gibi satarlar Amma rüşvet diye almaz her iki günde bir eksik sattın diye beş on akça alır, el çeker Satan nasıl isterse satar, kimse gözlemez diye takva sahibi müslümanlardan kalabalık bir gurup şahadet ettiler Sicillere bakılınca halkın söylediklerine uygun bulundu ve bozukluğun dört beş yıllık olduğu anlaşılarak deftere işlendi

Sebzeler:

Gök baklanın, ilkin iki okkası bir akçaya, beş günden sonra iki buçuk okkası bir akçaya olacak

Aş kabağına, (Sakız kabağı) üç gün narh olmayacak üç günden sonra üç okkası bir akçaya, haftasında dört okkası, ikinci haftada beş okkası, üçüncüde altı okkası, dördüncü haftada sekiz okkası bir akçaya olacak Kabak sekiz okka bir akçaya olduğunda koruğun bin dirhemi bir akçaya olacak Ve koruk isteyene koruk, kabak isteyene kabak satacaklar, koruğu kabakla satarız demeyecekler

Badincan (Patlıcan) Üç güne kadar on tanesi bir akçaya, haftasında yirmidört tanesi, ikincide kırkı, üçüncüde altmışı, dördüncü haftada sekseni bir akçaya olacak

Havuç, dört okkası bir akçaya olacak

Kelem (Lâhana) İlkin dört okkası bir akçaya olacak, on günden sonra altı okkası, yirmi günden sonra sekiz okkası bir akçaya olacak

Bu yoldaki eski kanun da halen değişmiş Değişikliğin nedeni ve zamanı ötekilerin aynıdır Amma sebzeciler toplanıp dediler ki şimdiki halde biz bundan böyle eski narh üzere satmağa razıyız Buna uyalım ve lâkin eskiden kabak, koruk ve havuç gibileri biz satardık Dört beş yıl var ki pazarcılar da bizimle beraber satarlar Bu sebepten aldıklarımızı iki bahasına alır ve zaruri olarak bahalıya satarız Dediklerinden bunları eskiden olduğu gibi yalnız sebzeciler satsınlar denildi

Tatlılar:

Helvacılar ve bilirkişileri topladıklarında dediler ki, geçmişte:

Karma bademi helva (Bademle karışık helva) Okkası yedi akçaya ve diğer helvaların okkası altı akçaya ve herhangi bir helvanın okkasını dükkancılar dört buçuğa, ayak satıcıları dört akçaya ve üzüm helvasının okkasını üç buçuğa ve dışarıdan getirenler üç akçaya satardı Teftiş sırasında hepsi değişik bulundu Değişikliğin nedeni ve zamanı zikrolunduğu gibi şimdiki halde eski narh üzere kararlaştırıldı Riayet edilirse

Paludeciler, üzümün batmanını onbeş akçaya aldıklarında bir okka badem, dört akçalık zağfıran, altı akçalık nişasta konulup ve üç okka odun ve iki akçalık çeşitli malzeme ve dokuz akçalık şirrogan (afyon yağı) ve bir akça dükkan kirası ve beş akça işçi masrafı olunca paludenin ikiyüz yirmi beş dirhemi bir akça olurdu Diye bilirkişiler söylediklerinde araştırılıp değişik bulundu Nedeni eskiden anlatıldığı gibi Bundan sonra eski narh üzere tesbit olundu

Şerbet narlu, üzüm üçyüz elli dirhem bir akçaya olunca şerbet, beşyüzelli dirhemi bir akçaya olup üzümün bir okkası bir akçaya olursa şerbet yediyüz dirhem olurmuş Bu da değişik bulundu Nedeni belli Halen emirler gereğince eski adet üzere kararlaştırıldı

Bakkallar:

Bakkallar ve bilirkişileri ve şehir ileri gelenleri Meclise getirilip kabbandan alınan ve satılanların narhları sorulunca şöyle karşılık verdiler ki eskiden kanun şöyle idi: Haftada bir gün Belediye Reisinin adamı şehirlilerden bazı dürüst kimselerle kabbana gelip baldan, yağdan ve gayrısından ne varsa onu onbir üzerine narh verip sicillere kaydettirir ve narha aykırı bir hareket bulununca günahına göre hakkından gelinirdi Dört beş yıldır görülüyor ki bu kanuna riayet olunmayıp her bakkal dilediği veçhile alıp satar nedeni yukarıda açıklandığı gibi akça alıp susmaktır Dediler şimdiki halde bundan böyle her mevsime göre onu onbir üzerine narh konuldu ki bu husus aşağıda belirtilmiştir

Süzme bal'ın batmanı (bir batman altı okka) doksan akçaya olursa okkası beş buçuk akçaya, batmanı seksen akçaya olursa okkası beş akçaya ve yetmişe olursa dört akçaya olacak

Sade yağı'nın, batmanı yüz otuz akçaya olunca okkası sekiz akçaya, batmanı

yüz yirmi akçaya olursa okkası yedi akçaya ve batmanı yüz akçaya olursa okkası altı buçuğa olacak

Afyon yağının, batmanı atmış akçaya olursa okkası dört akçaya, yetmiş akça olursa okkası dört buçuğa, batmanı elliye olursa okkası üç buçuğa olacak

Emir Ali kayısısı'nın, batmanı yetmiş akçaya olursa okkası dört akçaya olacak

Garbi Kayısı'nın, batmanı elli akçaya olursa okkası üç buçuk akçaya olacak

Kuru üzüm'ün batmanı ondört akçaya olursa dörtyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Beylerce üzümü'nün, batmanı onbeş akçaya olursa dörtyüz dirhemi bir akçaya olacak

Reşidiye üzümü'nün batmanı onbeş akçaya olunca onun da dörtyüz dirhemi bir akçaya olacak

Kuru incir'in, iyisinin üç yüz dirhemi bir akçaya olacak

Amaskene eriği'nin (Amasya eriği) batmanı yirmibeş akçaya olursa altıyüz dirhemi bir akçaya olacak

Kara Aslan Eriği'nin, batmanı yirmi akçaya olunca üç yüz dirhemi bir akçaya olacak

Aydın İli Zerdalisi'nin, batmanı beş akçaye olunca ikiyüzelli dirhemi bir akçaya olacak

Akşehir armudu, yükünün batmanı yirmibeş akçaya olursa ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Aydın ili armudunun, batmanı ondört akçaya olunca dörtyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Karaman zerdalisi'nin, batmanı otuz akçaya olunca ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Köfter'in, batmanı yirmisekiz akçaya olunca ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Pestil'in batmanı yirmibeş akçaya olunca ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Badem'in, batmanı altmış akçaya olunca okkası dört akçaya olacak

Vişne'nin, batmanı altmış akçaya olursa yüz dirhemi bir akçaya olacak

Pekmez'in, batmanı yirmibeşe olunca ikiyüzelli dirhemi bir akçaya olacak

Ceviz içi'nin, batmanı kırküç akçaya olursa okkası üç akçaya olacak

Ağda, ilkin ikiyüz dirhemi bir akçaya olacak sonra ikiyüzelli dirhemi bir akçaya olacak

Nişasta ve Keş'in, okkası daima bir akçaya olacak

Leblebi, dışarıdan getiren bir okka elli dirhemini bir akçaya, dükkancılar bir okkasını bir akçaya satacak

Sofya ve Karaman Peynirinin, kantarı, (bir kantar 44 okkadır), doksan akçaya olunca yüzelli dirhemi bir akçaya olacak

Eşme peyniri'nin narhı ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak

Midilli Peyniri'nin okkası iki akçaya olacak

Lor Peyniri'nin, okkası iki akçaya olacak

Teleme peyniri'nin, ilkin üçyüz dirhemi bir akçaya olacak, sonra geldiğine göre artırılacak

Etler ve Yumurtalar:

Tavukçular ve şehrin ileri gelenleri toplanıp eski kanun sorulduğunda karşılık olarak dediler ki İslambol'da çiğ tavuğun yüz dirhemi bir akçaya olursa Bursa'da doksan dirhemi bir akçaya olup hülasa aralarında on dirhem fark olurdu Deyince sicillere dahi bakılıp seksen dirhem bir akçaya bulundu Ve bundan böyle bu şekilde kararlaştırıldı Kendileri de buna taraftar göründükten sonra, artık biz bu narh üzerine satmayız dediklerinde, eskiden bu narhla satardınız Hususiyle bugün de taraftar oldunuz Bu caymanın manası nedir? deyince karşılık olarak eskiden şöyle satardık ki birçok kimseler toplanıp bazılarımız satın alır, bazılarımız temizler, Belediye müstahdemlerine iki günde bir yedi akça verirdik İstediğimiz gibi satardık Ömer bin Mehmet ve Hasan bin Hüseyin ve Çakır bin Abdullah adındaki tavukçuların dört beş yıldan beri akça verdiklerini böyle söyleyip itiraf etmelerinden bu bu işdeki düzensizliğin ve değişikliğin nedeni ve zamanı anlaşıldı şimdiki narh yetmiş dirhem bir akça olarak kararlaştırıldı Madem ki koyun etinin narhı ikiyüz dirhem olacak, her ikiyüz elli dirhemi bir akçaya oluşunda seksen dirhem tavuk eti bir akçaya olacak, her ikiyüz elli dirhemi bir akçaya oluşunda seksen dirhem tavuk eti bir akçaya olacak Ve vakta ki üçyüz dirhemi bir akçaya olacak, o zaman doksan dirhem tavuk eti bir akçaya olacak diye narh tayin olundu

Yumurta, kışın on tanesi bir akçaya, baharda ondördü bir akçaya, Ağustos'da on altısı bir akçaya olurmuş Sonra bozulmuş Nedeni ve zamanı yukarıda zikrolundu Eskiden uygulandığı gibi kararlaştırıldı

Balıkçılar:

Balıkçılar, bilirkişiler ve şehir halkı toplanıp eski kanunları sorulduğunda şu anlaşıldıki, geçmişte bir yük balığa iki akça baç (vergi) verdiklerinden sonra koyun eti narhı iki yüz elli dirhem bir akçaya olduğu tarihde sazan balığının bir okkası bir akçaya, yayın balığının beş yüz dirhemi, tuz balığının (deniz balığı) altıyüz dirhemi, İznik'in Akbalığının okkası bir akçaya idi dediler Bundan böyle bu şekilde kararlaştırıldı Fakat, bugüne kadar buna göre işlem yapılmazdı Değişikliğin nedeni belli Dört beş yıl varki balığın her yüküne adı geçen iki baç akçasından başka onbeş akça daha kararlaştırılıp konulmuş Bundan böyle yalnız baç akçasını verin Sonradan konularını vermeyin Eski narh üzerine satın denildikden önce buna taraftar olmuşlardı Sonradan kabul etmeyip yine eksik satarlar

Yemekler:

Aşçılar ve bilirkişilerle şehir ileri gelenleri toplanıp yemeklerin durumu sorulduğunda şöyle karşılık verdiler Eskiden etin ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olunca Yahni, çiğ etin yarısı ve çorbayla, olursa narh miktarının dörtte biri bir akçaya olup Tava Biryan'ın okkası üç buçuğa olacak Asma koyun biryan'ının, okkası dört akçaya olup Kufe Kebabı'nın, soğandan gayrı doksan dirhemi bir akçaya olacak Ve kemikli Tandır Kebabı'nın, yüzyirmi beş dirhemi bir akçaya olup şiş Kebabı, yüzoniki buçuk dirhem olurdu Sonra bunların tümü bozulmuş Düzensizliğin nedeni ve zamanı geçmişler gibidir Halen eski narh kararlaştırıldı Eğer uygulanmasına hüküm verilirse

Börekler:

Börekçilerin bilirkişilerinden eski narh sorulduğunda dediler ki geçmişte koyun etinin narhı ikiyüz elli dirhem bir akçaya olduğu tarihde bir akçalık böreğe yetmiş dirhem et ve on dirhem soğan ve yüz dirhem hamur toplamı yüzseksen dirhem olup bir kile un hamuruna bir okka saf yağ ve bir akçalık biber konulurdu Sonraları bozulmuş nedeni ve zamanı mükerrer şimdiki halde eskisi gibi bırakıldı

Başların Çeşnişi:

Bilirkişilerle toplanıp eski kanun var mıdır ne nasıldır? Diye sorulduğunda anlaşıldı ki bugüne kadar başlara narh verilmemiş Öyle olunca bilirkişi vesair müslümanlar, çeşni tutulsun diye narh istediklerinden bilirkişilerden güvenilir, dürüst kişiler ile çeşni tutulup aşağıda açıklandığı veçhile narh yapıldı

Başçılar:

Her gün tahminen altı yüz tane baş satılıp yüz tanesi parçasıyla kırkar akçadan tutarı ikiyüz kırk akça ve bu başların satıldığı dükkanlara günde ikiyüz iki akça kira ve onaltı yük odun ücreti doksan altı akça ve işçilere yemekleriyle ikiyüzkırk akça, paçaya konulan ekmek tutarı seksen akça ve tuz ve sirke gideri onaltı akça ve otuz üç akçalık serçin (sarmısak) gidüp bütün dükkanlarda, günlük masraf tutarı dokuzyüz yedi akça oldu Ve satıldıkda dört parça ekmeğiyle bir akçaya ve bir baş, sirke ve ekmeğiyle bir akçaya satıldığı takdirde bin ikiyüz akça elde edilerek onaltı başçıya bir günde ikiyüz doksan akça düştü Etin ikiyüz dirhemi bir akçaya olduğu dört ay bu narhla işlem yapılır Ve dört ay da yüz başı ve dörtyüz paçayı yirmibeş akçaya alırlarmış bu tarihde bir başın, sirkesi ve yağı ve tiridi ve bir pulluk ekmeğiyle altı pula olması ve dört ay yüz başı paçasıyla onaltı akçaya alırlarmış bu takdirde ekmeği ve tiridi ile beş pula ve dört paçanın her mevsimde ekmeğiyle bir akçaya olması kararlaştırıldı

Dokumalar:

Kadife'nin, kemhanın, tafta'nın vesair çeşitli kumaşların eski kanunları bilirkişilere sorulunca eskiden kadifenin tarifi konusunda dediler ki:

Kadife, atkısına beş okka lök ve havanın her dirhemine üç dirhem lök verirlerdi Dört yıl kadar oluyor ki, atkısına üç okka ve havının dirhemine bir buçuk dirhem, nihayet iki dirhem lök verdiklerinden renk bozulup fenalaşınca çivide çekenler buna çerde dediler Fakat eskiden çerde denilen bu değildi Çerde, kadifenin atkısına beş okka lök ve havanın dirhemine üç dirhem lök'ü tam olarak verdikten sonra çividi ezip, süzüp suyuna çekmeğe derlerdi, sonunda kırmızı renk olurdu Halen lök yarıya indirilip hemen ezilerek çivide çekiliyor Kırmızı ile menekşe moru arasında bir renk oluyor Bunun sebebi kadifecilerden sorulduğunda karşılık olarak bir lök'ü eski adet üzere veririz, illet basanlardadır Deyince boyacılar toplanıp aslı soruldu Haşa biz böyle yapmayız Olay bilirkişilerin söylediği gibidir Siz nasıl derseniz biz öyle boyarız Hatta kızıl boyayı löke karıştırtırsınız diye yüzlerine şahitlik edince bilirkişiler kızıl boyanın okkası iki akçaya lök'ün okkası doksana, yüze elbette kalp değil midir? Dediklerinde hepsi şahitlik edip kalptır dediler Madem ki kalptır neden önlenmez Deyince bunda da başkalarının önlenmemesi nedeni ne ise aynıdır

Denildikten sonra kadifeciler lök'ün tamam verilmemesine şu nedeni bildirdiler Geçmişte lök'ün okkası yirmi beşe, otuza olurdu Eski adet üzere lök harcadık Birkaç vakıttır üç dört kimse varıp şehire ne kadar lök gelirse kimseye aldırmayıp fiyatını artırmak suretiyle hepsini kendileri alırlar Depo ederler, müslümanlara azar azar ve yüksek fiyatlara satarlar, diye şahitlik yaptıkları için önce lök alan lökçüler bir iki defa men olundu Fakat mümkün olmadı dediler Kadifenin güzelliğinin bozulması nedeni sorulunca buna da dediler ki hamcılar tayfası vardır Her kumaşın çözgü ve atkı tellerini bunlar işlerler Tartı yerinden ibrişim aldıklarında bir miktar pahalısını alırlar ki buna tilan ve kenar derler Esnaf bunu kısıp iyiye kötüyü karıştırıp bazılarını atkı, çözgü ve hav yaparlar

İpeğin pahalısı çok ince olur, tez pişer, rengi de çabuk alır Fenası ise sıkı olur, geç pişer, rengi incesi kadar kabul etmez Renkde bozukluk olunca güzellik kalmaz Deyince bu da yasaklandı Bundan böyle karıştırılmasın boya bir cins olsun denildi

Güzelliğin kalmamasına bir neden olarak da dediler ki geçmişte hamcılar havi işletirken dolapçılara her teli büktürürlerdi Renkleri eşit olup güzelliştirdi Birkaç yıldırki telin birisini büktürüp birisini (dolapçı ücretinin yarısı yanlarında kalsın diye) büktürmezler Bu yüzden bükülmeyen teller çabuk bozulur Bunlarda sağlamlık da bulunmaz Halen eski adete göre yapılsın denildi Nedeni yukarıda belirtildiği gibidir

Sırmalı kadife, telinden sorulunca dediler ki eski zamanda sırmalı kadifenin kırkbeş ve elli teli bir dirhem olup kumaşı dayanıklı, hem de parlak ve gösterişli olurdu Takriben beş altı yıl vardı ki yavaş yavaş telin altmışı, yetmişi bir dirhem ve nihayet yüz tel bir dirhem olduğundan kumaşda dayanıklılık ve güzellik bulunmaz oldu Bundan başka geçmişde yüz dirhem gümüşe bir miskal has frengi filuri altını katılırdı Şimdi fena altından yarım miskal, nihayet bir dirhem altın katarlar Bundan ötürü sırmalı kadifede eskisi gibi dayanıklık ve güzellik kalmazdı Dediklerinden bu alanda da eski kanun mer'i olsun denildi Ve değişiklik ile zamanının eski olduğu belirdi

Kemhayı Dolabı, ve Tabı Dehi, Yek renk kemhalar, sorulduğunda eski kanuna göre bunların çözgüsü yedibin tel olurdu Dört beş yıl var ki içinden bin telini çıkarıp altıbin tel işlerlermiş Teller eksilince enini de istemeyerek daralttılar Nedeni açıklandı Amma bundan böyle eski kanun veçhile yedi bin tel ve eni yerinde olsun denildi Eğer gözlerler ise

Gülistani Kemha'dan sorulunca dediler ki kemhayı gülistani'nin geçmişde çözgüsü yedi bin tel olup ve atkısı bin yüz elli tel olup, toplamı sekizbin yüzelli tel olurdu Yirmi beş yıl vardır ki bunun da bin teli eksiltilmiş Bazı kimseler evvelki gibi tamam işlerler Ve çoğu eksik işler Amma Müslümanların bundan incinmesi yok Harç payı olduğundan maliyetine göre alınıp satılır Teli eksik olanın harcını yüklenmek halka düşer Dendiği için olduğu gibi bırakıldı Durumun arzı emrolunduğundan olay deftere yazıldı Durumun arzı emrolunduğundan olay deftere yazıldı Fakat Belediyenin adamları Gülistancıları tutup ek¤¤¤¤¤r diye her zaman ceza alırlar

Vale cinsi'nin, eski kanunu sorulunca şu karşılığı verdiler ki eski günlerde vale'nin çözgüsü bin altı yüz tel olup atkısı eğrilmiş olurdu Zikrolunan tarihten beri kimisi çözgüden ikiyüz tel ve kimisi üç yüz, dörtyüz tel ve bazısı ise altıyüz tel, bazısı da gelişi güzel sekizyüz tel çıkarıp sekizyüz telle işleyip atkısını da çoğu tabsız" işler olmuşlar Öyle olunca sebebi Belediye Başkanından sorulup vale ve tafta hakkında birçok emir gelip teli tamam, potu tamam ve eni yerinde olsun denildi Niçin gözlenmez? Denince henüz geldim haberim yok Cevabını verdiğinden günah valecilere düşdü Bunun üzerine valeciler de dediler ki bizim eksik işlememiz bunların yüzündendir Bunlara herbirimiz daima akça veririz, eksik işleriz Bunlar da görürler aldırmazlar Dediklerinde Belediye Başkanı bu şahitler düzmedir, yalan söylerler diye yalanladı Tahminen beş altı yüz kadar müslüman yüzüne karşı dediler ki şehirde binden ziyade eksik tezgah vardır Topundan akça alırsınız aldırış etmezsiniz, niye inkar edersiniz? Deyince Belediye Başkanı da itiraf ile ben de geldim böyle buldum Diye eskisi gibi karşılık verdi Ya beylik akçayı benim nereden vermem gerekir dedi

Muğrak valenin dahi sade vale gibi sözgüsü binaltıyüz ve atkısı tablu ve telinin altını gür olurdu Birkaç yıldır ki çözgüsü ve eni eksik ve teli fena ve kırmızısı lökle boyanmayıp kızıl boya ile boyanırmış Bundan böyle eski adete göre olsun Denildi ve değişiklik nedeni eski

Vale'i Musannaf, evvelden ikibin ikiyüz tel oyup eni sair valelerden dörttebir noksan olurmuş Eski halinde kararlaştırılıp bırakıldı

Çifte taftanın, çözgüsü binsekizyüz çifte tel olup eni de beş rub'u girah'da olur (Bir arşın sekiz rub'u ve bir rub'u iki girah) taftanın yüzüne pürüzü yatsın diye el ayası ile zamk sürülürdü Bu tarihdenberi bunun da çözgüsünden kimi ikiyüz ve kimi üçyüz ve dörtyüz tel çıkarıp tel noksanlığından ötürü seyrelince ister istemez sağlam görünsün diye zamk suyuna tuz katup sürerler Nedeni dendiği gibi, El'an eski adet üzere olsun dendi Bakılır ve uygulanırsa

Bir nevi tafta ki dühezâri, derler Eskiden çözgüsü ikibin tel ve eni beş rub'u ve girahtır Halen kiminin ikiyüz ve kiminin üçyüz teli eksik bulunup bundan böyle eskisi gibi olsun denildi Bozukluğun nedeni ve zamanı belli

Bir nevine de Yekta tafta, derler Geçmişde çözgüsü binaltıyüz tel olurdu O tarihden beri değişik ve bozuk, nedeni eski Halen ilk kanun üzere bırakıldı Uygulanıp bakılırsa

Atlası şehrinin, eski günlerde çözgüsü dörtbin ikiyüz tel olurdu Eni yarım arşın bir girahtan ziyadece olurdu Sonra rahmetli Sultan Mehmet zamanında altı ve yediyüz telini gidermişlermiş Bugün teftiş olunduğundan üçbinden eksik bulunup üçbin beşyüz tele ve eni yarım arşın bir giraha kararlaştırıldı Uygulanırsa

Sultani Kırmızısı'nın, çözgüsü önce ikibin ikiyüz tel olup, rengi lök kırmızısı olurdu Dediler Halen çözgüsü binaltıyüz tel ve rengi de bozuk bulundu Sebebi ve zamanı açıklandı, eskisi gibi olması kararlaştırıldı

Metevi'nin çözgüsü eskiden üçbin altıyüz tel ve eni yarım arşın bir rub'u olurdu Dediler Halen altıyüz ve bazan bin tel eksik bulunup eski adet üzere olsun dendi Bozukluk nedeni ötekilerde olduğu gibi

Bürüncük, çözgüsü bin sekiz yüz tel olup atkısı ve topu çok eğrilmemiş olurdu Denildiğinde teftişten sonra ikiyüz teli eksik bulunup ve atkısı eğrilmemiş olduğundan eski kanuna göre yapılması uygun görüldü Bunun da nedeni

eskiden

Mezkepçiler:

Mezkepçiler ve bilirkişiler hazırlanıp eski kanun sorulunca dediler ki mezkebin çözgüsü eskiden sekizyüz tel Bugün ikiyüz elli tel eksik, bulunup bundan sonra tam işlensin dendi Nedeni ve zamanı mükerrer

Giyecekler:

Terziler ve bilirkişileri Meclise getirilip elbiseye müteallik kanun sorulunca şu anlaşıldı ki:

Pazarcı kaftanlarının, boyu arşın çeyrek olunca eteği iki arşın birçeyrek olacak Ve beli, koltuğu beşer rub'u olacak Yen ağızı yarım çeyrek ve uzunluğu bir arşın olup, arka eteğiyle ön eteği bir olacak Yaka uzunluğu yarım arşın ve eni yarım çeyrek ve girah olup, düğmeleri boydan boya bir çeşit, astarı da bir nevi olacak

Kaftanın boyu arşın yarım çeyrek olunca, eteği iki arşın yarım çeyrek ve beli çeyrek ve girah ve yen ağzı üç girahtan fazla olacak Yen uzunluğu arşından girah eksik olacak Yaka uzunluğu yarım arşından girah eksik ve eni yarım çeyrek, dikili olacak

Ve her kaftanın yüzü teyel dikilecek ve eteği mantıka olacak

Kaftanın boyu arşından rub'u olunca, eteği iki arşından rub'u eksik olacak Ve beli yarım arşın olacak koltuğu da yarım arşın olacak Yen ağzı üç girahtan fazla olacak, yen uzunluğu arşından rub'u eksik olacak Yaka uzunluğu arşından rub'u eksik ve eni çeyrekten eksik olacak

Kaftanın boyu arşın olunca, eteği iki arşın ve beli yarım arşından rub'u eksik ve koltuğu çeyrekte girah eksik ve yen ağzı üç girah olacak

Çuha kuşak kaftanı, ki boyu arşın rub'u olunca, eteği iki arşın olacak Beli çeyrek ve koltuğu üç rub'u olacak Yeni arşından yarım çeyrek eksik ve yen ağzı üç girah olacak

Çuha narhlarından sorulunca çuhacılar şöyle karşılık verdiler ki kırk elli çeşit çuha var Hangi birisine narh verilsin Deyince deftere böyle yazılım mı denildi Yazın dediler Ve pazarcıların dikindikleri kaftanların boyları, etekleri, eski kanuna kat'iyen uygun bulunmadı Nedeni ve zamanı zikredildiği gibi Amma bu pazarcılar şöyle şikayet ettiler ki, geçmişde Karaman ve Hamileli Bogasıralarının hamı yedi buçuk arşın ve yıkanmışı yedi arşın olurdu Üç dört yıl vardır ki gelen bogasılar asla tamam gelmez Tümü ek¤¤¤¤¤r Bu yüzden kaftan kısa olup tamam olmaz Eski adet üzere biçmeğe yetmez dediler

Kürkler:

Kürkçüler ve bilirkişileri hazır bulundurulup kürke ait kanun sorulunca dediler ki eski günlerde Samurun, Zerduvanın ve Sansar'ın her bedeni kırk tane olurdu

Vaşak postunun onsekizinden bir defa (kanat) olup, bir defadan üç beden olup bir sırt, bir yaka, bir parça olurdu

Tilki postunun, kırkından bir beden ve post bedenin tahtası uzunluğu üç çeyrek olup üst başı yarım arşın ve eteği yarım arşın rub'u olurdu Deyince teftiş olunup uzunluğundan üç rub'u ve eteğinden girah eksik ve samur bedeni yirmisekiz taneden bulundu Bundan böyle tamam olsun denildi Amma kürkçüler şikayetle dediler ki bundan evvel her ne cins post gelirse esnafımızdan gayrı kimse almazdı Beş altı yıl vardır ki pazarcı gibi, attar gibi başka esnaf da alır oldular Halimiz arz olunsun Dediklerinden deftere kaydolundu

Alıntı Yaparak Cevapla