Yalnız Mesajı Göster

Kanunname-İ İhtisab-İ Bursa-1502 (Bursa Belediyesi Kanunu)

Eski 10-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanunname-İ İhtisab-İ Bursa-1502 (Bursa Belediyesi Kanunu)



Bezler, çul ve peştemallar:

Kökelçilerde eskiden kanun yokmuş, gerçekten bezlerin enlerinde karışıklık olduğundan narh koymak mümkün görülmedi Amma hesapda onu onbir üzerine satılsın dendi

Çüllah (Çul dokuyanlar), toplanıp Beledi'nin narhı soruşturulunca şu anlaşıldı ki geçmişte Beledinin çözgüsü bin altı yüz tel ve uzunluğu üç arşın bir çeyrek ve eni yarım arşın ve rub'u olup halen teftişde çözgüsünden üçyüz tel ve eninden girah eksik bulundu Nedeni ve zamanı diğerleri gibi Bundan böyle teli ve eni tamam olsun dendi

Karabugra Futa'nın (Peştemal), atkısı yirmiiki çile olacak, her çilesi seksen tel ve boyası çivit boyası olup uzunluğu birbuçuk arşın yarım çeyrek, eni bir arşın ve rub'u olurdu dediler Halen yapılan teftişde uzunluğundan altı çile ve eninden de eksik bulundu Boyası da çivit kara boya ile boyanmış olup, bozukluğun sebebi sorulunca, başka yerlerden gelen futalar bu şekilde olduğundan biz de böyle yaptık dediler Amma gerçek sebebi yukarıda zikri geçendir

Karyağdı, Gülistani ve Zerdüzi Futa'ların, çözgüleri ve geçmişde onaltı, onyedi çile olup, teftiş sırasında iki çile eksik bulunup sebebi sorulunca, buna da dışarıdan eksik çileli futa gelip eksiğine satıldığı örnek olarak gösterildi Amma asıl sebebi diğerleri gibidir Ve şikayetle bundan önce dışarıdan ne kadar iplik gelirse esnafımız pazara varıp getirenlerden fiyatı ile alırlardı şimdiki halde iplik pazarında olan dükkan sahipleri ipliği biz varmadan alırlar Biz varıp bulamayız Naçar kalıp dükkancılardan onu oniki üzerine ve belki daha fazla üste verip alırız Halimiz arz olunsun Dedikleri için deftere geçirildi Ve hamamcılar da bu futaların kısalığından ve darlığından şikayet edip müslümanların bellerine yetmez, edep yerleri açılır dediler

Ayakkapları:

Çimeciler ve bilirkişileri ve şehrin ileri gelenleri ile bütün müslümanlar meclisde bulundurulup çizme ve başmak (kundura) durumu araştırıldığında eski zamandan uygulanan kanun ve narh bulunmayıp bugün oy birliğiyle şöyle narh konuldu ki, yirmiiki akçaya alınan kırmızı sahtıyanın çizmesi, otuz akçaya olacak Fakat koncu tamam olup sığır gönünden, üç sıra çivili ve ince biz ile ve sıkı iplikle dikilmiş olacak Onaltı akçalık sahtiyanın çizmesi yine bu tertipde yirmidört akçaya olacak Ve onikişer akçalık sahtiyanın çizmesi yirmiiki akçaya olacak Ve sahtiyan içli edik ondörde, daha iyisi onbeşe olacak Eğer tablalı olursa bu narhdan iki akça ziyadeye olacak Ve şirvani sahtiyan başmak ki sığır gönü ve sahtiyan astarlı, sığır gönü ökçe, enli kenar, ökçe ve burun nalçalı olacak Büyük ayak olursa narhı yirmibir akça, büyük orta olursa onsekiz akçaya, orta ayak olursa onbeşe olacak Ve mutlak başmak ki sığır gönünden ve üç sıra çivili, sahtiyan astarlı, sığır gönü ökçe, büyük orta ayak olursa narhı onsekiz akça ve orta ayak onbeşe olacak Sığır başmağı büyük orta ayak, sayılan vasıflarda olursa otuziki akçaya, orta ayak yirmialtı akçaya, meşini beş akçaya alınan meşinin ediği yedi akçaya olacak Ve sığır şirvani başmak yine aynı vasıflarda olmak şartiyle büyük ayak olursa narhı yirmiyedi akçaya, orta ayak yirmi iki akçaya olacak Ve gönün karnı gön yerine çizmeye ve başmağa dikilmeyecek Hem de iç edig'e tabla dikilecek Yeniçeri pabucu ki su sığırı (manda) gönünden ve sahtiyan meşini altlı ve astarlı büyük ayak olursa narhı onyedi akçaya ve orta ayak ondört akçaya olacak Kara sığır gönünden olup üç sıra çivili olursa onaltı akçaya olacak Frenk sığırı pabucu sığır gönünden astarlı ve altlı büyük ayak olursa narhı onbeş akçaya, orta ayak ondört akçaya olacak Kara sığır frengisi büyük orta ayak olup sığır gönünden astarlı ve çivili olursa narhı onbir akçaya, orta ayak dokuz akçaya olacak Deste pabucu büyük orta ayak narhı onbir akçaya, battal ayak narhı yirmi akçaya, büyük ayak narhı onbeş akçaya, küçük ayak sekiz akçaya, kadın ayakkabısı yedi akçaya olacak Ve frengi kulkalı büyük ayak, astarlı, altlı olursa yedi akçaya olacak Ve sığır gönünden olursa narhı oniki akçaya, orta ayak sekize, küçük ayak altıya olacak Meşin küçük ayak beş akçaya, fenası dört akçaya olacak

Fermude kaftan, resmi üniforma dikicileri hazır bulundurulup eski narhları sorulduğunda, Eski Belediye Başkanı değişdiğinde İslambol'dan narh için emir gelmiştir Denince bu istendi, bulunmadı Galiba Belediye Başkanı beraberinde alıp gitmiştir dediler Eski terziler de gerçeği bilmediklerinden eski kanun anlaşılmayıp durumun arzı için deftere yazıldı

Mutaplar:

Mutaplar, bilirkişileriyle toplanıp eski kanunları sorulduğunda, bilirkişiler şöyle karşılık verdiler Önce çulun boyu oniki karış olurdu Bugünkü tefdişde sekiz, dokuz karış bulundu Bundan sonra uzunluğu oniki karış olsun dendi Ve eni sekiz karış olursa narhı otuz iki akçaya olacak, muy'u siyah ve sıkı olacak ve uzunluğu onbir karış ki arşında iki arşından çeyrek eksik olacak ve eni bir buçuk arşın olursa narhı yirmisekiz akçaya olacak

Siyah torba, ki uzunluğu ve eni üçer karış olup eğirme bağla olursa narhı beş akçaya olacak

Ve boz torba, uzunluğu ve eni iki buçuk karış olursa üç akçaya olacak

Ve merkep torbası, uzunluğu ve eni iki buçuk karış olursa üç akçaya olacak

Ve harar, ki Bursa mud'u ile bir muddan fazla alırsa ve ağzı kulaklı bağlanırsa narhı on sekize,

Ve seyishane çuvalı, yakasız olup uzunluğu onbir karış ve eni sekiz karıştan ziyadece ve siyah olursa narhı yirmibeş akçaya olacak

Ve hayvan çulu kolanı, beş akçaya, alâsı altı akçaya olacak, daha fazla emekli kolan olursa fiyatı da ziyade olacak,

Ve Pâbend (Köstek) için bükülen ip on kat olursa alâsı üç akçaya olacak, denildi

Saraçlar:

Saraçlarda eskiden kabul edilmiş kanun yokmuş Bugün bilirkişilerin oy birliği ile şu narh konuldu:

İki kat dikilmiş yular, sekiz akçaya ve başlığı iki kat yular altı akçaya ve bir kat yular beş akçaya, fenası dört akçaya

Ve sığır derisinden şakaklı, damaklı gem sekiz akçaya, fenası yedi akçaya,

Geçmişde sığır derisinden ve bulgari işlenmiş gemin astarı da bulgari olurmuş Dört beş yıldan beri gönden yapar olmuşlar Men edilip yine bulgariden olsun denildi

Nalbantlar:

Nalbantlara ait eski kanun araştırılınca anlaşıldı ki yirmibeş yıldan beri bir at geyimi altı akçaya, katır nalı beş akçaya, merkep nalı dört ve üç akçaya olur imiş Ve eskiden kanun öyle imiş ki bir nalbant hayvan ayağına mıh değirip sakatlarsa iyi oluncaya kadar timarını nalbant yapar ve yemini kendi yanından verirmiş Bu eski karar aynen kabul edildi

Yeşil hayvan yemleri:

Hasıl, ilkin şehire gelince her bağı birer okka olmak şartiyle oniki bağı bir akçaya olup beş gün sonra ondört bağı ve müteakip üç günden sonra onaltı bağı ve on günden sonrada tükeninceye kadar yirmidört bağı bir akçaya olup her bağı birer okka olurmuş Bu tarihden beri terazi getirilip yoklandı eski kanun tamamiyle kalkmış sebebi yukarıdakilerin aynı

Yonca, hususunda eski kanun öyle imiş ki ilk biçileni otlu olduğu için her bağı birer okkadan yirmi dört bağı ikinci biçileni sonuna kadar her bağı birer okkadan yirmi bağı bir akçaya olur ve bunun üzerine satılırmış

Sicillere de bakıldığında aynen uygun bulundu Fakat dört beş yıl varmış ki bir okka yoncayı iki, üç bağ edip böylece yirmi ve yirmidört bağ yaparlarmış Amma okka olarak kasden on, onbir ve nihayet oniki okka satılırmış Yoncacılardan bu değişikliğin sebebi sorulunca şimdi şehir evvelkinden mamurdür Yonca çok harcanır dediklerinde şehir halkı dediler ki şimdi şehir mamurdur fakat yoncalıklarda eskisinin on katı kadar olmuştur Bu söylediğiniz mazeret sayılmaz Öyle olunca bilirkişi marifetiyle ortalama olarak narh konulup ilk biçileni, her bağı birer okkadan yirmi bağ ve ikinci biçileni, yine her bağı birer okkadan onsekiz bağ olsun Denildikte yoncacılar dahi kabul edip satmağa razı olmuşlardı Sonradan gelip bu miktardan satamayız deyince eskiden yirmi, yirdört bağı satılırdı şimdi eksiğe niçin razı olmazsınız, sicillerde yazılı olan narh yalan mıdır dendi Siciller doğrudur O miktar narh verilirdi Fakat Belediye hizmetlileri her iki günde bir eksik sattınız diye bir miktar akçamız alıp kendi rızalarıyle görmezden gelirlerdi İsteğimize göre on oniki okkadan satardık Dediler Sebebi belli oldu Bugün verilen narh üzre satılsın dendi

Çul içerüğü (Hayvan çul altlığı) keçe bir buçuk okka olup işleyen dört buçuğa ve kavaf beşe satacak

Ve basma teyelti (eğer altı çulu) bir okka olup pişmiş olursa üç akçaya olacak

Keresteler:

Pedavra tahtasının uzunluğu bina zirai ile (bir bina zirai 75 cm) iki zira olup yüz tanesinde yirmi taneden fazla kapak bulunmayacak Beş pedavra, dört pedavra diye satıldığında asıl tahtalar o kadar çıkacak, fazla noksan olmayacak

Bıçkı tahtasının uzunluğu sekiz karış,

Turra tahtası dokuz karış,

Hızar tahtası on iki karış,

olacak Eskiden de böyle imiş, sonra kökünden bozulmuş Sebebi yukarıda açıklanan Halen kanunu üzerine kararlaştırıldı

Ve hamallar nalsız at kullanmayıp bağ yükünün iki yükünden ziyade getirmiyecek

Katır odununun uzunluğu üç karış,

Deve odunu altı karış

olur Ve Uludağ'dan nasıl yükletilmiş ise şehire o halde gelirdi Halen bölünüp kısa kesilirmiş Men edilip eski kanun kararlaştırıldı Gözetilirse Değişikliğin sebebinin de, devecilerden her şehire geldiklerinde Belediye adamlarının akçaler almış olduğu anlaşıldı

Kuyumcular:

Kuyumcular toplanıp eski kanun sorulunca bilirkişiler şöyle karşılık verdiler ki ayar konusunda Padişahlık yüksek makamından höküm gelip metninde gümüş cinsinden her ne işlenirse seksen ayar olsun, bundan eksik işlenmesin diye emrolunmuştur Dediklerinde gerçekte bu şekilde hüküm olduğu ve yapılan işler incelendiğinde gümüş lehimli bakır düğmeler bulundu Biz işlemiyoruz İslambol (istanbul) kuyumcuları işliyor Yolcu alıp buraya getiriyor, biz onlardan alıyoruz dediler Kuyumcuların yarı yarıya işlenmiş kendi yapıları bulunup, bozdurulup eritildi ve eskiden kuyumcuların kafesinde (vitrin) altın ve gümüş satılırmış Artık eskisi gibi olsun ve işledikleri altının miskalı altmış akçadan eksik olmasın Geçmişde böyle imiş Teftiş sırasında değişik bulun Sebebi belli fakat eski kanun üzerine olsun diye tekrarlandı

Bakırcılar:

Kazancılar geçmişde eski avadanlığı kalaylayıp yeni diye satmaz ve yine avadanlığı demir kulpla bakır narhına satmazlarmış Ve sattıklarının onunu onbire satarlarmış Halen değişik bulunup bundan sonra eski kanun üzerine karara bağlandı

Takyeciler:

Takyeciler hazır bulundurulup eski kanun sorulunca dediler ki, altınlı Takyeye tafta astar dikerlerdi Ve Türklüğe giden kadın takyesinin astarı dülbent olup şehirli kadınların yekta tafta olur Ve dört akçalık arakiyenin kenarı mantıka dikilip ak arakiye eski yoğası'ından ve eski bayrami'den dikilmezdi Ve müzevvice'nin düğmesi içinden dikilirdi şimdi dikmeyip hem de çirişle yapıştırırlar Dediklerinde teftiş olunup her birinden görülünce bilirkişilerin dedikleri gibi tümü eski kanuna aykırı bulundu Değişiklik sebebi ve zamanı belli Halen eski kanun üzerine kararlaştırıldı

Hallaçlar:

Hallaçlar geçmişde yüz dirhem penbeye (atılmış pamuk tahtası yani ölçeği) yarım akça alırlarmış Ve fermude kaftanın yüz derhemine bir akça ücret alup dükkan önünde satılan penbeyi onun onbire satarlarmış Halen eski kanunun yürürlükte bulunduğu görüldü ve aynen bırakıldı

Attarlar:

Attarlarla narh vermek adet değilmiş Amma zağfıran'ın yüz dirhemine önceleri beş dirhem afyon yağı katarlarmış Bazı attarlar yağını ağır bassın diye fazla katarlamış Men edilip ilk kanun veçhile karara bağlandı Ve şöyle uygun görüldü ki, satılan şeker kellesinin kağıdı nihayet üç kat olsun Ve şeker unu bildirilip ayrı kağıda sarılsın, kelledir diye satılmasın Ve her sattıklarını on akçade bir akça ziyadesine satsınlar

Süt ve yoğurt:

Sütçü ve yoğurtçular toplanıp narhları sorulduğunda şöyle belirdi ki süt mevsiminde koyuncular ve başkaları şehire süt getirip, mahalle mahalle satıp kimisini şehirli ve kimisini yoğurtçular alıp sütün ilkin altıyüz dirhemini bir akçaya, haftasında iki okkasını, ikinci haftada bin dirhemini, sonra dört okkasını bir akçaya satarlarmış

Koyun yoğurdunun evvela bir çanağı bir akçaya olup içinde bir okka yoğurt olurmuş Haftasında iki çanağı ve altı günden sonra üç çanağı bir akçaya ve içinde üç okka yoğurt olurmuş

Sığır yoğurdunun iki büyük çömleği bir akçaya olup her çömleği iki okka yoğurt alırmış Teftiş edildikde eski kanundan eser bulunmadı Değişikliğin eskiden bilinen sebeplere dayandığı belli olmakla eski narh karara bağlandı şöyle ki: şehire süt getirenler de evvelki gibi mahalle mahalle gezip satacaklar Kimisini şehirli ve kimisini yoğurtçular alacaklar Ve yoğurtçu dükkanı üç yerde olacak Ve şehrin dışında süt getirenlere karşı çıkıp sütü dışarda almayacaklar

Çilingirler:

Çilingirler bulundurulup araştırma yapıldığında eski narhı uyguladıkları görüldüğünden olduğu gibi bırakıldı

Yapılar:

Yapılar incelendiğinde Padişahın hükmü bulundu Mimarlara günde on iki akça emrolunmuş Buna göre karara bağlandı Yalnız yanlarında çalışan öğrencilerine olgunlaşıncaya kadar mimar ücreti alıvermiyecekler

Kerpiççiler:

Kerpiççiler buldurulup kanun soruldukda şu belli oldu ki kuzusu (küçük boy) beş okka ve anacı (büyük boy) sekiz okka olurmuş Teftiş sırasında değişmiş bulundu Sebebi ve zamanı eskiden kalma Bundan sonra eski kanun üzre bırakıldı

Mezarlar:

Mezar kazıcılara sorulduğunda, erkek mezarlarını göğüs hizasına kadar, kadın mezarlarını omuz hizasına kadar sekiz akçaya kazarlarmış Ve yer ücreti hali vakti yerinde olanlara onbeş, fukaraya on ve sekiz akça olup, bundan ziyade alınmıyacak Ve başkasının taşı bir diğerine daha satılmıyacak

Kile pazarı:

Kile pazarının durumu teftiş olunduğunda: Belediye kâhyasına bunu tesbit edecek adam gönderilip tartı ve ölçeklerin her birinde ikiyüz kırkyedi dirhem eksik bulunmuş, bir mud, bir kile ve seksensekiz dirhem eksik tesbit edilmiş Üzerlerinde Belediye Başkanının mühürü ve damgası mevcut Bunca zamandan beri noksanlarına bakmazlarmış Ve kile pazarı halkının kileleri ayar olunduğunda, hepsi tamam hatta bazıları ziyadece bulundu Fakat Belediye Başkanının adamları iki üç günde bir kileleriniz ek¤¤¤¤¤r diye haksız yere hayli akçalerimiz alırlar Diye şikayet ettiler Bundan başka geçmişde bakla, nohut ve böğrülce ve sair hububat ne varsa doğru kile pazarına gelip narhı ve değeri ile kile pazarının halkı alıp sonra onunu onbire satarlarmış Dört beş yıldan beri yukarıda bostan ve meyveleri gâtürü alıp depo ederek satanlar, bu hububatı da kile pazarcılarına aldırmayıp kendileri alıp yine dilediklerine satarlarmış Men olunup hububatı ve gayrısını evvelden alagelenler alsın, başka esnaf almasın diye tekrarlandı Yapılırsa

Pirinççiler:

Pirinççilerde eski kanun öyle imiş ki her hafta Belediye Başkanının adamı bazı bilirkişilerle gelip pirincine göre onu onbir üzerinden narh vermiş Dört beş yıldan beri Belediye Başkanı bir miktar akça alıp mukayyet olmazmış Pirinççiler insaflarına göre satarlarmış Bugün eski adete uyulsun denildi Eğer yerine getirilirse

Debbağlar:

Debbağlar ve bilirkişileri getirtilip eski kanunları sorulunca şöyle karşılık verdiler ki eski zamana göre, sahtiyana ve meşine hava civa yağı ve gerdemesini tamam ederlerdi Dört beş yıl var ki etmez oldular Bu yüzden gön ve sahtiyan çabuk mahvoluyor Çünkü yağsız gön sıcak günlerde kuruyup çatlar Ve ıslanınca su girer Bu halka zarardır Deyince şimdiden sonra eski kanuna göre olsun denildi Ve koyun, keçi kırda gezerken derisini debbağlara satarlarmış Şer'e uymaz diye bu dahi men olundu Ve eski narh şöyle belli oldu ki:

Sahtiyanın iyisi kırmızı olup yarası olmazsa yirmi akçaya olacak Ve nefti, ciğeri ve başka yedi çeşit iyi renkde olup yarası olmazsa on altı akçaya ve fenası on iki akçaya olacak

Kuyruklu koyun meşininin narhı, iyisi olursa dört akçaya, fenası üç akçaya olacak

Kara sığır inek gönünün hamı on iki akçaya, debbağat olunmuşu yirmibeş akçaya,

Kara sığır öküz gönünün hamı doksan akçaya ve debbeğat olunmuşu yüzotuz akçaya olacak

Fakat zikrolunan bu narhların hepsi değişik bulunup bundan sonra eski narh üzerine karara bağlandı

Mumcular:

Mumcular, bilirkişileriyle hazır bulundurulup eski narhları sorulunca karşılık olarak dediler ki:

Koyun eti ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olunduğunda ham yağın batmanı otuzikiye ve otuz üçe olup mumun okkası da üç buçuk akçaya ve sabunun okkası üçden rub'u eksiğe ve çırak yağının okkası üç akçaya ve ciğer yağının okkası ikibuçuğa ve işkembe yağının okkası iki akçaya olurdu Dediler Sicillere de bakıldığında bilirkişilerin söylediklerine uygun bulundu Fakat sekizyüz doksan beş yılından beri bugüne kadar her yılda batmanı elli akça olmuş Ve mumun okkası beş akça, çırak yağı dört buçuğa, ciğer yağı dört akça ve işkembe yağı üç buçuğa olup tümü değişmiş Bundan böyle eski narhının uygulanması istenince mumcular ve sabuncular biz eski narh üzere satamayız Çünkü kasaplar yağı evvelkinden pahalıya satarlar Dediklerinden ortalama olarak şöyle narh verildi ki,

İlk baharda yağın batmanı kırk akçaya olup mumun okkası dört akçaya olacak Yaz ortasında yağın batmanı otuzaltı akçaya olup mumun okkası üç buçuğa olacak Ve kışın yağın batmanı kırkdört akçaya olup mumun okkası dört buçuğa olacak Ve sabun narhı her zaman muma tabi olup mumun bahasından bir okkada üç rub'u eksiğe olacak Eğer uygulanır ve yeniden değiştirilmezse

Mutbak tuzu:

Tuzun narhı sorulduğunda şöyle belli oldu ki,

Tuz bol olduğu vakıtlarda dört okkası bir akçaya olup azaldığında üç okkası ve kışın iki okkası bir akçaya olacak Fakat getirenler tarafından her zaman dükkancılardan yarım okka eksiğe satılırmış Bugün bu dahi değişmiş bulundu Sebebi eskidendir Bundan böyle eski narh kararlaştırıldı Yalnız bu sayılan eski kanunlar yerinde kabul edilmiş olup uygulanması ve kalması istendiğinden böyle aykırı olayların Müslümanlar üzerinden kaldırılmasına himmet olunursa her narhda olan değişiklik sebeplerinin önlenmesine yüksek emirleri verilip ve Tanrı'nın yanında da sevap sayılır

Yazılışı: Zilhicce ortalarında sene 907

Alıntı Yaparak Cevapla