Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul'un Fethinin Büyük Sırları!

Milattan önceki dönemlerden beri birçok kez denendi; ama, yalnız 21 yaşındaki o Osmanlı ulaşabildi bu hayale Bir çağı kapatıp başka bir çağı açan ve diğerlerinin aksine başarıyla sonuçlanan kuşatma yapıldı
Peki nedir bu efsanenin ardındaki hikaye?
Neydi İstanbul'un fethinin sırrı?
Tarihi ne yönde değiştirdi?
SURLARI YIKAN TOPLARIN PLANINI 'FATİH' BİZZAT HAZIRLADI
1453 yılı 23 Mart’ta ordusuyla Edirne’den hareket eden Sultan II Mehmet, İstanbul surlarını yıkacak büyüklükteki topların planını bizzat kendisi hazırlayarak, o zamana kadar yapılan toplardan çok daha büyük toplar döktürdü
Büyük dahinin balistik hesaplarını bizzat kendisinin yaptığı, yaklaşık 17 ton bakır kullanılarak dökülen ve 1,5 ton ağırlığındaki mermileri 1000 metre uzağa atabilen toplara "Şahi" adı veriliyordu
Fetih için kapsamlı bir plan yapan Sultan II Mehmet, Bizans'a denizden gelebilecek yardımı önlemek amacıyla Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli hisarını yaptırdı Bizans'a Balkanlardan gelebilecek muhtemel Haçlı yardımını önlemek için sınır boylarına akıncı birlikleri gönderdi
Kuşatma 6 Nisan’da başladı İstanbul'u fetih için 80 000 ile 200 000 arası değişen bir ordu ile İstanbul'a hareket eden II Mehmet, uzunluğu 22,5 km yi bulan dönemin en güçlü surları ile mücadele etti
KENTİ TAŞLA ÖRDÜLER; OSMANLI ORDUSU YİNE DE GİRDİ
Bizans'ın Haliç'e zincir germesiyle ve kentin kapılarını taşlarla örerek kapamasıyla, Osmanlılar, başta şehre giremedi İşte burada Sultan II Mehmet'in kıvrak zekası devreye girdi
Haliç’e girmeden İstanbul’un fethedilmeyeceğini anlayan Sultan II Mehmet, Tophane’den Kasımpaşa’ya kadar kızaklar döşetti
Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, domuzyağı ve sade yağ alınarak kızaklar yağlandı 21-22 Nisan gecesi 67 parça Osmanlı gemisi bu kızaklardan kaydırılarak Haliç’e indirildi Haliç'e yağlı kızaklarla indirdiği gemilerle surlara saldırdı
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MÜJDESİNE NAİL OLDU
Bizans başkenti "Konstantinopolis", 54 gün süren kuşatmayla 29 Mayıs'ta Osmanlı topraklarına geçti İşte bu günden sonra Fatih ünvanını alan, Sultan II Mehmed Han aslında sadece bir Fatih değil, müthiş keşifler sahibi bir dehaydı
Peygamber Efendimizin ‘İstanbul mutlaka fetholunacaktır Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir’ sözlerini gerçekleştirebilmek için öncelikle zekasını ortaya koydu Sultan II Mehmet
18 Nisan’da İstanbul adaları alındı 22 Nisan gecesi Türk donanması karadan Haliç’e indirildi ve son olarak 29 Mayıs sabahı yapılan taarruzla, yirmi sekiz defa kuşatılan İstanbul, Osmanlı topraklarına katılmış oldu
29 Mayıs 1453 sabahı, şafak sökmeden önce başlayan top atışlarıyla surlar sarsılıyor, mehter takımı İstanbul semalarını inletiyordu Bugün büyük bir gündü
"Şahî" adlı büyük top bugün Topkapı denilen yerdeydi Fatih’in keşfi olan geliştirilmiş havan topları, Beyoğlu sırtları ve Galata surlarından aşırtma atışlarla Haliç’teki düşman gemilerini batırmaya başlamıştı
FETHEDİLMESİ ZOR ŞEHİR "CONSTANTINOPLE" (KONSTANTİNOPOLİS)
Karadeniz ile Ege'yi birbirine bağlayan deniz yolu üzerinde kurulu olan İstanbul, günümüzde olduğu gibi o zamanlar da oldukça önemli bir şehirdi
1453 yılına kadar farklı zamanlarda, birçok farklı millet ve medeniyet tarafından defalarca kuşatılmışsa da, gerek Bizans'ın sahip olduğu Rum ateşi (grejuva), gerekse şehrin o zamanlar için aşılamaz olarak görülen surları, bu fetih hareketlerini başarısız kılmıştı
AÇIK UNUTULAN KAPI HİKAYESİ
Batılı tarihçi ve edebiyatçıların bazıları İstanbul'un fethinin son safhasını şu şekilde anlatır: "Surların arasında dolaşan birkaç Türk askeri Edirnekapı ile Eğrikapı arasında bulunan Kerkoporta (Cambazhâne) denilen yayalara ayrılmış küçük kapılardan birisinin aklın alamayacağı bir unutkanlık yüzünden açık kaldığını görürler
Diğer askerlere de haber verilir ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul'u fethederler Herkesin unuttuğu bir kapı olan Kerkoporta, küçücük bir rastlantı, dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir "
Ancak dönemin Türk kaynakları ile dönemin diğer Latin ve Bizans kaynakları incelendiğinde fethin son aşamasının hiç de bu şekilde olmadığı anlaşılıyor Açık kapı söylentilerinin gerçekle alakası yoktur
HALK 'FATİH'İ TANIYAMAZ
İstanbul'un fethedildiği o savaşın sonunda Fatih, beyaz atı üstünde İstanbul'a girer; Türk halkı heyecanla onu karşılar Fatih'in hemen yanında duran hocası Akşemseddin’i padişah sanarak ellerindeki çiçek demetlerini ona vermeye çalışırlar
Akşemseddin ise gencecik padişah Fatih'i gösterir; ‘Sultan Mehmed odur, çiçekleri ona veriniz’ demek ister Fatih de Akşemseddin‘i göstererek,’Gidin gene ona verin  Sultan Mehmed benim ama o benim hocamdır’ der
İSTANBUL’UN FETHi BÜYÜK BiR iMPARATORLUĞUN YOLUNU AÇTI
İstanbul'un fethi genç padişaha sonsuz bir kudret ve otorite sağladı Fetih öncesi büyük karışıklıklar içerisinde çalkalanan Osmanlı Devleti bu fethin getirdiği büyük prestijle hem İslâm dünyasının en parlak devleti haline geldi, hem de düşmanları üzerinde psikolojik yılgınlık yarattı
Osmanlı Devleti Yükselme dönemine girdi
Başkent Edirne'den İstanbul'a taşındı
Osmanlı toprak bütünlüğü sağlandı Osmanlı'nın Anadolu - Rumeli geçişi kolaylaştı
Karadeniz - Akdeniz deniz ticaret yolunun denetimi Osmanlılar'a geçti
Osmanlı Devleti İslam dünyasında haklı bir şöhret ve itibara kavuştu
O günün dünyasındaki en önemli şehirlerden olan İstanbul'un fethi, dünyada da birçok etki yarattı Bin yıllık Bizans imparatorluğunun yıkılmasıyla, bir çağı kapatıp bir çağı açtı Reform hareketlerini ve rönesans dönemini başlattı Coğrafi keşifleri başlattı Bunun yanı sıra Osmanlı Anadolu-Rumeli toprak bütünlüğü sağlandı, İpek ticaret yolu Türkler'in komutasına geçti
FETİHTEN SONRA ŞEHİRDE TADİLAT BAŞLADI
Fatih, İstanbul’u alınca şehrin hemen imar ve onarımına girişti Bu arada Fatih Sultan Mehmet’in yanında bulunan Akşemsettin, Molla Güranî, Molla Hüsrev ve Molla Zeyrek O’na başvurarak daha önce Ayasofya ve civarı ile Pantokrator’a (Zeyrek) yerleştirilen öğrenciler için bir medrese kurulmasını istemişlerdi
Fatih, ilim adamlarının isteğini kırmayarak büyük bir cami ile onun yanına "Sahn-ı Semen" (Sekizli Medrese) diye anılan binalar topluluğunun yapılmasını emretmişti 17 yıl sonra tamamlanan bu eserler ilçenin gelişmesinde en önemli rolü oynamıştı
Fetihten sonra, büyük bir sosyal ve kültürel etkinlik merkezi olan Fatih Külliyesi’nin kurulması (1463-1470) saraçların ve demircilerin çalıştığı büyük Saraçhane Çarşısı ve Şehzadebaşı’ndaki yeniçeri odalarının yapımı bu bölgede yeni mahallelerin gelişmesine neden olmuştur
Fatih Külliyesi İstanbul’a Türk döneminin karakteristik görünümünü kazandıran büyük külliyeler dizisinin ilk halkasıdır
Fatih’in yaptırdığı eserler kümesi (külliye) içinde cami, medrese, hastahane, misafirhane, imaret, hamam, kervansa*ray, okul, kütüphane ve türbeler (Fatih Sultan Mehmet Türbesi, Gülbahar Hatun Türbesi, Nakşıdil Valide Sultan Türbesi) vardı
Fatih Sultan Mehmet’ten sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçen padişahlarla onların sadrazam ya da paşaları, Fatih ilçesine yaptırdıkları cami, medrese, hamam ve çeşmelerle ün kazanmışlardı
Fatih’in paşalarından Has Murat Paşa’nın kurdurduğu cami ve çevresi bugün Murat Paşa mahallesi olarak bilinir Bunu Koca Mustafa Paşa, Küçük Mustafa Paşa, İskender Paşa ve Atik Ali Paşaların yaptırdığı külliyeler izlemiştir
FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiler, kalyonlar çekilecek  
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek  
Yürü: "Hala, ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Sende geçebilirsin yardan, anadan, serden  
Senin de destanını okuyalım ezberden  
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden  
Elde sensin, dilde sen  Gönüldesin, baştasın:
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Yüzüne çarpmak gerek, zamanenin fendini,
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır;
Şu mihrap sinanüddin, şu minare Sinan’dır;
Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır!
Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın?
Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın;
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin  Millet yürüyecek arkandan;
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan  
Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır;
Şu mihrap sinanüddin, şu minare Sinan’dır;
Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır!
Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın?
Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın;
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin  Millet yürüyecek arkandan;
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan 
|