Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Nedir? Osmanli Tarihi
OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
OSMANLI HAKİMİYET ANLAYIŞI
Osmanlı Devletinde yönetim İslam Hukukuna dayanırdı İslamla çelişmemek şartıyla Padişah Örfi Kanunlar koyabilirdi Bu kanunlar fermanla ilgililere duyurulurdu
Osmanlılarda diğer Türk devletlerinde olduğu gibi,”Devlet hanedanın ortak malı sayılırdı” ancak 1 Murat bu anlayışı değiştirmiş,Tahta geçebileceklerin sayısını azaltmak böylece taht kavgalarını önlemek veya kısıtlamak maksadıyla “Devlet ,Padişahın ve oğullarınındır” hükmünü getirmiştir Ayrıca Fatih
Kanunname-i Ali Osman ile tam merkeziyetçi bir yönetim oluşturmuştur 16 yüzyılda 1 Ahmed “Ekber ve Erşed” sistemini yani ailenin yaşça en büyüğü ve akıllısının padişah olması usulü uygulanmaya başlamıştır 19 yy da Batıdaki gelişmelere uygun olarak Tanzimat fermanıyla padişahın yetkileri sınırlandırıldı Meşrutiyetle birlikte yönetimde meclisin de yer alması usulü getirildi,ama padişahın Tanrı tarafından verilen yönetim hakkı hiç tartışılmadı Osmanlılarda Padişah olma hakkı erkek çocuklarındır,Padişah’ın erkek çocuklarına “ŞEHZADE” denirdi,Şehzadelerin yetiştirilmesine önem verilir,küçük yaşta devlet tecrübesi kazanması için sancaklara yönetici olarak tayin edilirdi,yanlarına da “Lala” denilen devlet adamları verilirdi Bu usul 1 Ahmed döneminde değiştirilmiş “Kafes Usulü” getirilmiştir
OSMANLI DEVLET YÖNETİMİ
A)MERKEZ TEŞKİLATI-Devletin yönetim merkezi başkenttir Özellikle İstanbul’un fethiyle gelişen merkez yönetimi şu şekildeydi;
1-SARAY : Padişah sarayda hem devleti yönetir hem de özel hayatını burada geçirirdi Yönetim merkezi İstanbul’dur,Asitane ,Dersaadet Payitaht gibi isimlerle anılırdı Osmanlı Sarayı iki bölümden oluşurdu a)Birun: Sarayın dış teşkilatıdır
b)Enderun: Sarayın iç teşkilatıdır Devlet adamları enderunda yetiştirilirdi,ayrıca burada saray kadınları için de harem bulunur,burada kadınların eğitimi de sağlanırdı
2-İSTANBUL’UN YÖNETİMİ : İstanbul’un kendisine özel bir yönetimi vardır Taht kadısı da denilen İstanbul Kadısı adalet işlerine bakardı Şehrin güvenliğini Yeniçeri Ağası sağlardı,Sivil halkın güvenliği Subaşı’nın görevidir Belediye işlerini Şehiremini yapar,Mimarbaşı’dan izinsiz bina yapılamazdı
3-DİVAN-I HÜMAYUN: Devletin siyasi,askeri,idari,mali meselelerinin görüşülüp karara bağlandığı kuruldur Ayrıca büyük davalara da divanda bakılır ,halkın şikayetleri dinlenirdi İlk defa Orhan Bey zamanında kurulan divan teşkilatına Padişah başkanlık ederdi,Fatih döneminde devlet işlerinin yoğunlaşması sonunda Veziriazam’ a divana başkanlık etme görevi verildi Divan Üyeleri Şunlardır:
Padişah: Fatih devrine kadar başkanlık etmişler bu devirle birlikte divana katılmamışlar “kafes” arkasından divan toplantılarını takip etmişlerdir
Vezir-i Azam: Vezirlerin başıdır,padişah’ın mutlak vekilidir Devletin en büyük memurudur
Vezirler : Askeri ve siyasi işlerden sorumlu devlet adamlarıdır,dönemlere göre sayıları değişmiştir (2-9 arası)
Kazasker : İlmiye sınıfına mensuptur Adalet,eğitim ve din işlerine bakarlardı Ayrıca divanda büyük davalara bakar,kadı ve müderris tayinini yapardı Kazasker sayısı Fatih döneminde ikiye çıkmıştır
Defterdar : Maliye işlerinden sorumludur Devletin büyümesine paralel olarak sayıları önce ikiye sonra üçe çıkmıştır
Nişancı (Tevki’i veya Tuğrai) : Padişah’a ait evraklara tuğra çeker,dış devletlerle yazışmaları yapar,toprak sistemini tanzim ederdi
Reisülküttap : Divan katiplerinin şefidir,Nişancıya bağlıydı ancak 17 yy dan sonra dışişleri bakanlığı görevi yapmıştır
Kaptan-ı Derya : Deniz işlerinin sorumlusu ve donanmanın başkomutanıdır Denizlerle ilgili konularda divana katılırdı
Yeniçeri Ağası : Vezir olan Ağalar devamlı üyedirler,vezir olmayanlar ise ihtiyaç duyulduğunda divana katılır bilgi arz ederdi
Şeyhülislam (Müftü): Divan kararlarının İslama uygun olup olmadığını denetlerdi Divanın doğal üyesi değildir,Halifeliğin Osmanlılara geçmesiyle önemi artmış,Kanuni devrinde Veziriazamla denk sayılmıştır
TAŞRA TEŞKİLATI
Osmanlı Devletinde ülke eyaletlere,eyaletler sancaklara,sancaklar kazalara,kazalar da köylere ayrılmıştır
A EYALETLER: Beylerbeyi denilen askeri yöneticiler tarafından idare olunan eyaletler temel idari birimdir ve üç değişik statüsü bulunur
1 Merkeze Bağlı Eyaletler (Salyanesiz): Dirlik sisteminin uygulandığı eyaletlerdir Gelirleri dirliklere ayrılır ”Yıllıksız Eyalet” de denir Rumeli,Anadolu,Bosna,Halep,Şam gibi
2 Özel Yönetimi Olan Eyaletler (Salyaneli): Bunların gelirleri dirliklere bölünmez,vali ve askerlerine maaş verilirdi Bu eyaletlere “yıllıklı eyalet” denilir Geliri İltizama verilirdi, Eyaletin belli miktardaki vergisinin hazineye peşin olarak yatırılmasına “İltizam” Buraların vergi toplama işini alan kişilere de “Mültezim” denilir Mültezim devlete peşin verdiği vergiyi karıyla eyaletten toplardı Trablusgarp,Tunus,Cezayir,Mısır,Bağda t gibi
3 Bağlı Hükümet ve Beylikler: Bunlar iç işlerinde serbest,dış işlerinde Osmanlı’ya bağlıydılar Beyleri Padişah tarafından atanırdı Kırım Eflak,Boğdan,Erdel ve Hicaz’dır
B SANCAKLAR : Bugünkü illerin karşılığı olan sancaklar,Sancak Bey i tarafından yönetilirdi
C KAZALAR : Kadılar tarafından yönetilen sancaktan küçük idari birimdir Kadılar ayrıca “Emirleri halka iletmek,Davalara bakmak,Halkın isteklerini merkeze bildirmek ve vergi toplanmasına yardımcı olmakla” görevlidirler
D KÖYLER : Köy kethüdası tarafından yönetilen en küçük idari birimdir
ORDU VE DONANMA
Osmanlılarda askeri sınıfa “Seyfiyye” (kılıç ehli) denilmiştir,Kara ve Deniz Ordusu olarak ikiye ayrılmıştır
Kuruluş döneminde eli silah tutan herkes askerdi,düzenli bir ordu yoktu Devletin genişlemesi üzerine Orhan Bey döneminde ilk defa “yaya ve müsellem” adıyla ilk düzenli ve sürekli ordu kuruldu 1 Murad döneminde ise “Yeniçeri” ocağı kuruldu Önceleri “Pençik sistemi” ile elde edilen gençler Acemi Ocağına alınır burada yetiştirilip Yeniçeri olurdu,2 Murad döneminde “Devşirme Kanunu” çıkarılarak hıristiyan ailelerin çocukları da alınıp yetiştirildi Ayrıca 1 Murad döneminde “Tımar Sistemi” uygulanarak Tımarlı Sipahiler adıyla yeni bir güç oluşturuldu
KAPIKULU ASKERLERİ (HASSA ORDUSU: Devşirme kökenlidirler,devletten Ulufe adı verilen üç ayda bir maaş alırlar,direkt Padişah’ a bağlıdırlar
A-KAPIKULU PİYADELERİ:
1-Acemi Oğlanlar Ocağı: Devşirilen çocuklar Türk –İslam terbiyesini Türk aileleri yanında aldıktan sonra bu ocağa alınır, temel bilgiler verildikten sonra en zekileri Enderun’a ayrılır diğerleri Kapıkulu ocaklarına dağıtılırdı
2-Yeniçeri Ocağı: Yeniçeri ocağı en gözde askeri sınıftır,başlangıçta sayıları az iken daha sonra hızla çoğaltılmış,3 Murad devrinde usulsüz alımlarla ocak bozulmuş zararlı bir hale gelmiş,2 Mahmud 1826’ da Yeniçeri Ocağını kaldırmıştır
3-Cebeci Ocağı: Silahların bakım ve onarımını yaparlardı,cephaneyi hazırlarlardı
4-Topçu Ocağı: Top ve top malzemelerini üreten ve kullanan sınıftır (Top Osmanlılarda ilk defa 1 Murad tarafından 1 Kosova savaşında kullanılmıştır )
5-Top Arabacıları Ocağı: Topları cepheye taşırlardı
6-Humbaracılar: Havan topu ve el bombası yapıp kullanan sınıftır
7-Lağımcılar : Kuşatmalarda surların altına kanallar kazan sınıftır
B-KAPIKULU SÜVARİLERİ:
Seçme askerlerden oluşan kapıkulu sipahileri,padişahın özel koruma birlikleridir,altı bölük halkı da denilir, bu bölükler şunlardır Sipah,silahtar,sağ ulufeciler,sol ulufeciler,sağ garipler,sol gariplerdir
EYALET ASKERLERİ
Eyalet askerleri,ordunun en önemli bölümüdür Tamamen Türklerden oluşan Cebelü adı verilen bu atlı askerlerin tüm ihtiyacı Dirlik sahipleri (sipahi) tarafından karşılanırdı Savaş zamanı orduya katılan Eyalet askerleri barış zamanında ise bulundukları bölgede huzur ve güveni sağlamak için çalışırlardı
Eyalet askerlerinin en önemlisi akıncılardı Akıncılar:sınır boylarında otururlar,düşman memleketlerine akınlar düzenlerdi
-Bunların yanında Yayalar, Müsellemler,Garipler,Yörükler,Sakalar ve Derbent Muhafızları gibi bölüklerde yardımcı kuvvetlerden sayılıyordu
3 DONANMA
Orhan Gazi devrinde ilk defa denize açılan ve donanma sahibi olan Osmanlı Devleti ilk büyük deniz savaşını Çelebi Mehmet zamanında (1416)Venedik’e karşı yapmış ve kaybetmiştir Fatih devrinde Bizans’a gelebilecek yardımı engellemek amacıyla oluşturulan Osmanlı donanması denizlerde büyük bir güç olarak kendisini kabul ettirmiş ve Karadeniz ile Ege’nin Osmanlı hakimiyetine girmesinde önemli rol oynamıştır Türk denizciliği en parlak devrini Kanuni döneminde yaşamış ve bu dönemde Akdeniz hakimiyeti de Osmanlı Devleti’ne geçmiştir Haçlı donanmasının 1571’de İnebahtı Savaşı’nda Osmanlı donanmasını imha etmesinden sonra tekrar toplanma imkanı olmuşsa da sonraki Çeşme,Navarın ve Sinop baskınlarında Rus donanmasını imha etmiş ve yeniden toparlanmakta mümkün olmamıştır 1886’da Bahriye Nezareti kurularak donanma bu bakanlığın denetimine bırakıldı Abdülaziz döneminde (1861-1876) donanma güçlendirilmeye çalışıldı Fakat tüm bu çabalar donanmayı istenilen seviyeye getiremedi
TOPRAK SİSTEMİ
Osmanlı Devleti’nde ülke toprakları mülkiyet hakkı bakımından Mülk,Mira ve Vakıf olmak üzere üçe ayrılmıştır
1)MÜLK ARAZİ:Osmanlı Devleti’nde halkın elinde bulunan,tamamıyla halka ait topraklardı Bu tür topraklar kendi aralarında iki kısma ayrılmıştır
Öşriyye:Osmanlılar tarafından fethedilmeden önce de Müslümanların elinde bulunan araziler Bu topraklar Müslüman köylerin tasarrufunda olup ürünlerin bir kısmını devlete vergi vermekle mükelleftiler
Haraciyye:Gayr-i Müslimlerden alınan topraklar olup fetihten sonra da eski sahiplerinde bırakılmışlardı Bu tür arazilerde yaşayan Gayr-i Müslim halk ürettikleri ürünün bir kısmını devlete haraç olarak ödemek zorunda idiler
2)VAKIF ARAZİ:Gelirleri cami,medrese,hastane gibi topluma hizmet veren kuruluşların masrafları için ayrılmış olan arazilerdir Vakıf arazilerin alınıp satılması kesinlikle yasak olup devlet tarafından da vergiden muaf tutulmuştur
3)MİRİ ARAZİ:
Osmanlı’da toprağın:
Mülkiyeti – Devlete,
Vergisi - Sipahiye,
İşletme hakkı – Köylüye aittir
Devlet mülkiyetini geçirilen topraklardır Mülkiyeti devlete ait olan topraklar ekilip biçilmesi ve işlenmesi amacıyla çeşitli kişilere bırakılmıştı Miri arazi çeşitli bölümlerden meydana gelmiştir
a)Dirlik:Miri arazinin en önemli bölümüdür Geliri maaş karşılığı olarak devlet memurları ve askerlere verilen topraklardır Gelirlerine göre üçe ayrılır:
-Has:Yıllık geliri 100 000 akçe ve üzeri olan topraklardır Padişah,şehzadeler,divan üyeleri ve yüksek dereceli devlet memurlarına verilirdi
-Zeamet:Yıllık geliri 2 000 akçeden başlayıp 100 000 akçeye kadar olan dirliklerdir Orta dereceli devlet memurlarına (Kadı,Sancak Beyi,Müderris vs )verilirdi
-Tımar:Yıllık geliri 3 000 akçe ile 20 000 akçe arasında olan dirliklere tımar denirdi Tımar sahipleri gelirlerinin 3 000 akçesini kendi geçimlerine ayırırlardı Buna kılıç tımarı deniliyordu Geri kalan her üç bin akçe için bir Cebelü yetiştiriyordu Tımar üçe ayrılıyordu:
1 Eşkinci Tımarı:Savaşta yararlılık gösteren askerlerle verilirdi
2 Müstahfız Tımarı:Cami imam ve hatiplerine verilirdi
3 Hizmet Tımarı:Saray görevlilerine verilirdi
Dirlik sisteminin uygulanması:
1 Devlet,üretimi denetimi altına almış ve sürekliliğini sağlamıştır
2 Eyalet askerleri (cebelü) bu sistem sayesinde yetiştirilmiş,devamlı savaşa hazır bir ordu bulundurulmuştur
3 Ülkenin bayındır hale gelmesi,araziden daha iyi faydalanılması,askeri masrafların azaltılması,böylece gelirlerin arttırılması sağlanmıştır
4 Tımar sistemiyle devlet vergi toplama külfetinden kurtulmuştur
Osmanlı toplumu genelde bir köylü toplumu olduğundan ekonomisinin en önemli kolu tarımdı Hayvancılık ve tarım ekonomisinin ve genel ekonominin önemli unsurlarından biriydi Tarım politikasını belirleyen en önemli uygulama Tımar sistemiydi Bu sistemde daha önce bahsettiğimiz gibi toprağın mülkiyeti devlete işleme hakkı köylüye,vergisi sipahiye aitti Köylü ,toprağı sürekli işleme ve miras bırakma hakkını devam ettirebilmek için bazı yükümlükleri yerine getirmek zorundaydı
1 Sebepsiz olarak toprağını terk edemezdi
2 Toprağı sebepsiz olarak üç yıl üst üste boş bırakamazdı Eğer bırakırsa toprak kendisinden alınırdı
3 Öşür ve diğer vergileri sipahiye ödemek zorundaydı
Bu yükümlülükleri karşı devlet de halkın güvenliğini korumak ve düzeni sağlamakla görevliydi Vergi toplamakla görevli olan Tımarlı sipahinin de reayaya (halka) yükümlülükleri vardı
1 Köylünün güvenliğini sağlamak
2 Üretim araçlarını temin etmek
3 Tohum ve gübre ihtiyaçlarının karşılanmasında köylüye yardımcı olmak
4 Köylünün vergisini en kolay şekilde ödenmesini sağlamak
b)Ocaklık:Geliri kale muhafızlarına verilirdi
c)Yurtluk:Geliri sınır boylarındaki askerlere verilirdi
d)Mukataa:Geliri doğru devlet hazinesine giderdi
e)Metruk:Otlak mera vs
f)Paşmaklık:Geliri Padişah hanım ve kızlarına verilirdi
g)Malikane:Geliri üstün hizmet karşılığı olarak devlet görevlilerine verilirdi
OSMANLI EKONOMİSİ
Osmanlı Devleti’nde mali işlerden Defterdar sorumlu olup para birimi olarak akçe kullanılmıştır Fatih devrinden itibaren yaygın olmamakla beraber altın para kullanılmıştır Devletin ekonomik seviyesi yükselme döneminde İpek ve Baharat Yolları’nın ele geçirilmesi ve büyük fetihlerin etkisiyle mükemmel bir seviyeye ulaşmışsa da fazla uzun sürmemiştir
Devletin Başlıca Vergileri Şunlardır:
A)ŞER’İ VERGİLERİ-Dini vergilerdir
1 Öşür:Müslüman üreticilerden 1/10 oranında alınan arazi ve üren vergisidir
2 Cizye:Baş vergisi de denilen bu vergi sadece askerlik yapabilecek durumda olan Gayr-i Müslim erkeklerden alınan sosyal güvenlik ve himaye vergisidir Kadın,çocuk,ihtiyar ve düşkünlerden alınmazdı
3 Haraç:Gayr-i Müslimlerden alınan 1/5 oranında arazi ve ürün vergisidir
B)ORFİ VERGİLER-Padişahın iradesiyle toplanan vergilerdir Raiyyet Rüsumu da denilen bu vergiler üreticinin durumuna göre toplanırdı
1 Resm-i Çift:Çiftçinin elinde bulunan toprakların karşılığında alınan bir vergidir Vergi miktarı arazinin büyüklüğü ve çiftçinin evli-bekar oluşuna göre belirlenirdi
2 Çiftbozan:Toprağın mazeretsiz olarak terk eden ya da üç yıl üst üste boş bırakılan köylüden alınan vergilerdir
3 Adet-i Ağnam:Hayvan vergisidir Sipahiler tarafından toplanan bu verginin miktarı,hayvan sayısı ile orantılı olarak belirlenirdi
4 Avarız Vergisi:Olağanüstü durumlarda halktan alınan bir vergidir
Ayrıca savaşlarda elde edilen ganimetler tuzla,orman,maden ve gümrük vergileri de devletin gelir kaynaklarını oluşturur
Not:İlk resmi Osmanlı bütçesini hazırlayan Tarhuncu Ahmet Paşa olmuştur
Esnaf Teşkilatı:Osmanlı Devleti’nde esnaflar Lonca adı verilen teşkilata sahipti Her esnaf bir loncaya üye olur,loncanın denetimi ve koruması altında bulunuyordu XIII ve XIV yüzyıllarında Ahi Teşkilatı olarak kurulan bu teşkilat,Osmanlılarda Lonca adını almıştır
XIV yüzyıla kadar Müslüman ve Hıristiyan esnaflar aynı loncaya üye olabilirken,daha sonra loncalar ayrılmıştır
Locaların başlıca görevleri şunlardır:
-Ürünlerin kaliteli yapılabilmesini sağlamak ve fiyatları belirlemek
-Esnafla hükümet arsında ilişkileri düzenlemek
-Üyelerin zararlarını karşılamak ve kredi sağlamak
-Halka mesleki eğitim vermek
EĞİTİM VE ÖĞRETİM
Osmanlı Devleti’nde yaygın ve temel eğitim kurumu olan medreseler ilk olarak Orhan Bey devrinde kurulmuştur Sahn-ı Seman ve Süleymaniye Medreseleri’nin kurulması ile en parlak devrini yaşamıştır Medreselerde hem aklı,hem de nakli ilimler okutuluyordu Nakli ilimler İslam dinine ilişkin ilgilerdir Bunlar:Kur’an-ı Kerim,Tesfir,Hadis,Fıkıh ve Kelam’dı Akli ilimler ise:Felsefe,Matematik,Astronomi,Fizik,Kimya,Biyolo ji,Coğrafya gibi ilimlerdir
Medreselerin dışında tekke,dergah,cami,lonca,sıbyan mektepleri,saray okulları (Enderun) ve konaklarda eğitim yapılırdı
Osmanlı Devleti’nde özellikle XVIII yüzyıl sonlarından itibaren bir çok askeri okul açılmıştır
Eğitim kurumlarının amacı askeri ve ilmiye sınıfına yönetici yetiştirmekti
Eğitim kurumlarında Kuruluş devrinde Türkçe kullanılmış Yükselme döneminden itibaren Farsça ve Arapça’nın da katılımı ile Osmanlıca doğmuştur
II Mahmut döneminde ilköğretim zorunlu oldu
XIX yüzyılda kızların sonra devam edebilecekleri öğretmen ve sanayi okulları açıldı
KÜLTÜR VE SANAT
Kültür bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin tümüdür Klasik Osmanlı Türk toplumu ve kültürünün temelini,
a)1071 Malazgirt Zaferi’nden bu yana Türkleşen Anadolu
b)Ahiler,gaziler,esnaf ve sanatkarlar,
c)İslam dini
d)Padişahların izledikleri temel kültür politikası
e)Türk ordu ve geleneği meydana getirmiştir
Osmanlı Devleti askeri,adil,sivil ve idari teşkilatının en önemli unsurlarını Selçuklulardan almıştır Osman’ın müesseselerinde kısmen İlhanlılar ve Memlükler’in etkisi olmuştur
XIII yüzyılın sonlarından itibaren Bizans sınırında kurulan uç bölgelerinde,klasik büyük bir devlete yükselişin tarihini yaşayan Osmanlılar,kültürlerini uçlardaki diğer kültürlerin gelişmelerini de alarak süsledi
Osmanlı Devleti’nin son döneminde Batı kültürüyle buluşma başlamıştır XIX yüzyılda yeni tarz ve değerler gündeme gelmiş,bu dönemde çağdaşlaşma kültüre yansımıştır
Osmanlı Devleti Kuruluş döneminde ilim öğrenmek isteyenler Suriye,Irak ve Mısır gibi ilim merkezlerine giderken II Murat ve Fatih döneminde Osmanlı ülkesi büyük bir ilim merkezi haline geldi Özellikle Fatih döneminde bilim hayatında önemli gelişmeler oldu Bunun temel nedeni,Fatih’in bilim adamlarına saygı göstermesi ve değer vermesidir Fatih külliyesi devrin en büyük bilim adamlarını bir araya topladı Fatih Külliyesi’nin Sahn-ı Seman Medreseleri diye anılan kısmı kültür hayatının en önemli kuruluşlarından biriydi
Osmanlı Devleti Arap alfabesini kullanmıştır Devletin resmi dili ise Türkçedir Din ve ilim dil olarak Arapça,ebedi dil olarak da Farsça yaygın olarak kullanılıyordu Arapça,Farsça ve Türkçe’nin bir arada kullanılması sonucu Türkçe’nin Osmanlıca denilen yeni bir şekil ortaya çıkmıştır
Güzel sanatlarda:minyatür,seramik sanatı,çinicilik hat sanatı ve özellikle mimari gelişmiştir Klasik dönemin en önemli eserlerini Mimar Sinan vermiştir Mimar Sinan çıraklık dönemimde Süleymaniye,ustalık dönemimde ise Selimiye camilerini yaptı
Osmanlı,klasik mimari tarzı Lale devriyle önemini kaybetmeye başladı Lale devriyle mimaride Avrupa’nın etkisi başladı ve Lale devrinden sonra da Türk Barok ve Rokoko devrine (1740-1808) girildi XIX yüzyılda Batı kaynaklı Ampir üslup Türkiye’ye girdi (1808-1860)
1860-1900 yılları arasında seçmeci (eklektik) akım hakim oldu Batı tarzına tepki olarak milliyetçilik ön plana çıktı Avrupa seçmeciliğinin yerine Osmanlı ve Türk mimarisinin unsurlarını aldı Böylece Neo-klasik dönem başladı (1900-1925)
|