Prof. Dr. Sinsi
|
Anadolu Beylikleri'nde Denizcilik
Umur Bey’in Bizans’a yardım için 1338 yılında gerçekleştirdiği "Epir Seferi", Türk Deniz Tarihi açısından oldukça ilgi çekicidir 2 yıl süren olan bu sefer için 110 gemiden meydana gelen bir filo ile İzmir’den harekete geçen Umur Bey’in hedefi Epir’deki Sırp ve Arnavut ayaklanmasını bastırarak Bizans İmparatoru’na yardım etmek ve 4 yıl önce Aydınoğulları Beyliği Denizciliği'nin Ege’deki otoritesine karşı gelen Haçlı Donanması’nı oluşturanlardan hesap sormaktı
Umur Bey bu yüzden Haçlı Harekatı’na gemi vermek suretiyle katılan ve Midilli Adası’nı ele geçirmesi için Foça’daki Ceneviz Podestası’na yardım eden Naxos Dukalığı’na doğru yöneldi Naxos Adası başta olmak üzere Andros, Siphnos, Sikinos ve Paros Adalarını vurarak korsan yatağı haline gelen limanları harabeye çevirdi ve bu limanlardaki gemileri ateşe verdi ve daha sonra Epir hedefine yöneldi
Ege Denizi’nden Epir kıyılarına ve Karadeniz’e kadar genişletmiş olduğu harekat sahasında zaman zaman 300 – 400 parçadan oluşan bir armada gezdiren Umur Bey’in kahramanlıkları bir yana, dönemin teknik imkansızlıkları da göz önünde tutularak, buluşları ve kararlarını da değerlendirirsek onun efsaneleşmiş şöhretinin sırrı anlaşılabilir
Umur Bey filosunu Atina Körfezi’ne sokarak, Korent ağzına yanaştırdı Gemilerini sabunlanmış kızaklar üzerinden Korent Körfezi'ne taşıyarak, Leponto Körfezi’nden Epir kıyılarına ulaştırdı Bu kesimlerde karaya asker çıkararak giriştiği harekatta Arnavut ve Sırp İsyanlarını bastırdı Kışı, Korent Körfezi’nin “Umur Limanı” diye isimlendirilen mevkiinde geçirerek, 1339 baharında yine aynı şekilde gemilerini karadan Atina Körfezi’ne aktardı ve dönüşte Eğriboz Adası’nda bir mola vererek İzmir’e döndü
14 Yüzyıldaki Türk Denizciliği'nin ulaşmış olduğu yüksek seviyeyi değerlendirebilmek için, Epir Seferi üzerinde biraz durmak gerekir Epir Seferi’nin, henüz seyir tekniği oluşmamış bir dönemde yapılabilmesi Türk Denizciliği için büyük bir başarıdır Türk Denizciliği'nin; bu döneminde tam manası ile bir Akdeniz Haritası’nın çizilmemiş olduğu göz önüne alınırsa filoyu Epir kıyılarına ulaştırmak için normal yol olan Mora’yı dolaşmak yerine, hem fırtınadan kaçınmak hem de aylarca süreyi alacak olan bir zamandan tasarruf için karadan Korent’i aşmayı en kestirme yol olarak keşfedebilmek, ancak Türk Denizciliği'nin sahip olduğu geniş coğrafya bilgisi sayesinde mümkün olabilmiştir Umur Bey bu hareketi ile aynı zamanda bir filoyu bir denizden başka bir denize karadan nakletmekle 115 sene sonrası için Fatih Sultan Mehmet’e de örnek olmuştur
Umur Bey, 1341 yılında yine denize açılarak, Ege Denizi’nde yabancı bayraklara korsan yataklığı yapan adaları vurdu ve Kıbrıs sularına kadar inerek Türk Ticaret Filolarını tehdit eden Kıbrıs Filosu’nu da yıprattı
1342 yılında yine aynı maksatla bir sefere çıkan Umur Bey, bu sefer de Girit sularına kadar uzanarak korsan yatağı haline gelen Venedik Limanları'nı tahrip etti
Umur Bey’in bu iki deniz akını üzerine, başta Kıbrıs Kralı olmak üzere Ege Denizi’ndeki Hıristiyanlar, baskısını gittikçe arttıran Türkler'e karşı yine bir güç birliğine giderek Umur Bey’e karşı büyük bir Haçlı birliğinin sağlanması için Papa VI Clement’le anlaştılar Bu sırada Umur Bey’in Bizans işlerine; Bizans’ın kaderini etkileyecek kadar müdahale etmesi de Haçlı Hareketi’ni körükleyen nedenlerden birisi oldu
1341 yılında Bizans İmparatoru III Andronikos’un ölümü Bizans’da taht kavgasına yol açtı İmparatoriçe Anne de Savoie, Başvezir Kantakuzenos’a karşı mücadele açınca, Kantakuzenos da Dimetoka’da imparatorluğunu ilan etti Böylece İmparatoriçe’nin bulunduğu İstanbul ile Dimetoka karşı karşıya gelmiş, Bizans’da bir iç kavga başlamıştı Kantakuzenos, İmparatoriçe’nin kuvvetleri tarafından kuşatılınca, Trakya’daki siyasi durumu Umur Bey’e bildirerek kendisinden yardım istedi Umur Bey, Bizans’ı ele geçirmenin ihtirası içinde fırsat kollayan Sırp Kralı’nı emeline ulaştırmamak için, Kantakuzenos’u desteklemek ve ona yardım etmek sureti ile Bizans’ın geleceğine hükmetmeye karar verdi Böylece Bizans’ı da nüfuzuna bağlayacaktı
Planlarını buna göre hazırlayan Umur Bey, 29 000 savaşçı ve 380 parçadan oluşan bir armada ile, 1342 yılı sonlarında İzmir’den Trakya’ya doğru yola çıktı Meriç ağzında askerlerini karaya çıkararak Dimetoka'ya yürüdü ve şehri kuşatmış bulunan Bizans ve Bulgar kuvvetlerini dağıttı Bölgede güvenliği sağladıktan sonra İzmir’e döndü
Bizans’da durumun, Umur Bey’in işe karışması ile birdenbire aleyhine döndüğünü gören İmparatoriçe ise; Papa’dan, Ege Denizi’nde karşı konulamayacak kadar tehlikeli bir kuvvet haline gelen ve Bizans’ı rahat bırakmayan Umur Bey’e karşı Haçlı Hareketi oluşturma çabasına girdi
Ön Asya’nın en kudretli hükümdarı ve amirali olarak şöhretin zirvesine ulaşmış bulunan Umur Bey, tek bir devletin gücü ile yenilmesi mümkün olmayan bir kuvvet haline gelmişti Batı kaynakları da Umur Bey’in 1341 yılından sonra müthiş ve korkunç bir güç kazandığını, 250 - 300 parçalık armadası ile Ege Denizi’nin tek hakimi olduğunu belirtmektedir
Bu şartlar altında Papa nihayet, Umur Bey’e karşı Hıristiyan güçlerini birleşmeye davet ederek bir Haçlı hareketine girişti
Umur Bey, her şeye rağmen Bizans’ı kaderine terk etmeyi düşünmüyordu Bu bakımdan yeniden İmparatoriçenin kuvvetleri tarafından sıkıştırılmış bulunan Kantakuzenos’u güçlendirmek için, 1343 yılı Ağustos’unda, 20 000 savaşçı ve 290 parçadan oluşan bir deniz gücü ile İzmir’den Selanik’e doğru yol çıktı
Selanik’i denizden ablukaya almış olan imparatoriçenin donanması, Türk Filosu’nun gelmekte olduğunu duyunca kuşatmayı kaldırarak Çanakkale Boğazı’ndan içeri girdi Umur Bey de Selanik’i kuşatarak teslim aldı Burada Kantakuzenos ile buluşan Umur Bey, Batı Trakya’nın İstanbul tarafının tutan bütün şehirlerini Kantakuzenos’un idaresine soktuktan sonra bir kısım kara kuvveti ile 30 gemiyi Kantakuzenos’un emrine bırakarak İzmir’e döndü
Haçlı Donanması’nı oluşturan gemiler 1344 yılı baharında Eğriboz Adası’nın Halkis Limanı’nda toplandılar Haçlı Donanması’nın hazırlığı 3 yıl 11 ay sürmüştü Bu süre, Umur Bey’e karşı Hıristiyanların ne derece güçlü bir hazırlığa girmiş olduklarını ortaya koymaktadır
Haçlı Donanması’nın asıl kuvvetini 4'ü Papalık, 4'ü Kıbrıs Krallığı, 6'ı Rodos Şövalyeleri, 6'sı Venedik Cumhuriyeti’ne ve altısı Ege Denizi’ndeki Ceneviz Kolonilerine ait olmak üzere 26 güçlü kadırga teşkil ediyordu Diğer sınıf savaş tekneleri ile nakliye gemilerinin miktarı ise bilinmemektedir
Bu büyüklükteki Haçlı Donanması’nın 1344 yazında Eğriboz Adası’ndan İzmir’e doğru hareket etmesi ile Ege Denizi dengeleri de bozdu Ege Denizi’nde dağınık olarak dolaşan, ancak Haçlı Donanması’na karşı birleşen 40 parçalık küçük Aydınoğulları gemileri bu büyük kadırgalar tarafından yenilgiye uğratıldı
Haçlı Donanması; 1344 Haziran’ında büyük bir intikam hırsı ile İzmir Limanı’na girdi Limandaki müdafaayı kırarak limandaki gemilerin bir kısmını ve Tersane'yi yaktıktan sonra Liman Kalesi’ni karadan ve denizden kuşattı 4 aylık bir mücadelenin sonunda bir gece iki kölenin ihaneti ile açılan kale kapısından içeri giren Haçlılar Liman Kalesi’ni ele geçirdiler
Fakat Umur Bey, Haçlıların İzmir’e çıkışlarını onlara acı bir şekilde ödetti Umur Bey, hafif bir kara kuvvetini öne sürerek Haçlıları kaleden İzmir Ovası’na çektikten sonra pusuda beklettiği esas kuvvetleri ile Haçlıları sarıp, başta başkomutanları olmak üzere birçok şövalye ve asilzade ile binlerce Haçlı’yı kılıçtan geçirdi Ancak kaçarak kaleye sığınma fırsatı bulabilenler canlarını kurtarabildiler (Ocak 1345)
Bu şekilde İzmir’de tutunamayacaklarını anlayan Papa VI Clement, Umur Bey’e karşı Haçlı hareketini tazelemek için bütün Avrupa hükümdarlarını İzmir’i savunmak üzere “Din Savaşı”na çağırdı Bu şekilde yeniden düzenlenen 26’sı kadırga olmak üzere 76 parçalık Haçlı Donanması 15 000 savaşçı asker ile 1346 yılı Haziran’ında İzmir’e gelerek Liman Kalesi’ni takviye etti
Türk Denizciler ise Haçlılar'la yaklaşık 4 yıl süren mücadelelerin sonunda Efes Tersanesi’nde yeniden inşa ettikleri filolarıyla Aydınoğulları Beyliği’nin sarsılan iktisadi gücünü beslemek üzere Ege Denizi’ndeki düşman hedefleri vurarak ganimet ve esir toplamaya başladılar
Umur Bey, kara cephesindeki bütün hazırlıklarını tamamladı Kale önce kuşatıldı ardından da hücuma geçildi Türk savaşçılar kaleye tırmanmaya başladılar Artık kalenin düşmesi bir an meselesi idi ki, atılan bir okun alnına isabet etmesi ile Umur Bey Mart 1348 tarihinde şehit oldu Bu olay Türk güçleri arasında karmaşaya yol açtı
Umur Bey’in şehit olması, İzmir’e Haçlı akınını hızlandırdı Umur Bey’in şöhretinin sebep olduğu korku yüzünden bu haçlı harekatına katılmaktan çekinenler de akın akın İzmir’e gelmeye başladılar
Umur Bey’den sonra Aydınoğulları Beyliği’nin başına geçen kardeşi Hızır Bey, mücadele yerine anlaşmayı tercih ederek Haçlılar ile anlaşma imzaladı Barış antlaşmasının en ağır maddesini Aydınoğulları Beyliği’ni bir deniz kuvvetinden yoksun bırakmaya mahkum eden bölümü teşkil ediyordu Aslında Haçlı hareketinin başlıca hedefi de bu idi
Böylece Umur Bey’in öncülüğünde meydana gelen ve Ön Asya’daki Türk birliğinin de deniz menfaatlerini sağlayarak koruyan Türk Denizciliği yeni bir sekteye uğradı
Sonuç olarak, Umur Bey’in önemli çabaları ile doğmuş bulunan muhteşem Aydınoğulları Denizciliği, onunla beraber son bulmuş ve Türk Denizciliği bir kere daha bir bekleyiş dönemine girmiştir
Aydınoğulları Beyliği 1390 yılına kadar bağımsız kaldı Bu tarihte Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılan Beylik Yıldırım Beyazıt'ın 1402 yılında Ankara Savaşı’nda yenilmesi üzerine müstakil olarak yeniden kuruldu ve 1426'da kesin olarak Osmanlı Devleti topraklarına katıldı
11 Yüzyılın sonundan 14 Yüzyılın ortalarına kadar Anadolu sularında ilk sürgünlerini veren Türk Denizciliği 1350 tarihinden sonra kuvvetini gittikçe arttıran Osmanlı Devleti’nin elinde bütün dünyayla hesaplaşacak bir boyuta ulaşma yolunda kararlı adımlarla yapılanmaya ve şekillenmeye başladı 
|