Yalnız Mesajı Göster

16.Yüzyıl Türk Denizciliği

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

16.Yüzyıl Türk Denizciliği



Cerbe Deniz Zaferi:

Osmanlı Devleti'nin egemenlik mücadelesinin Batı Akdeniz'e yayılması nedeniyle sıranın kendilerine de geleceğinden korkan Malta'daki Saint Jean Şövalyeleri'i bu durumdan çok rahatsız olmaktaydılar Şövalyelerin gayretleri sonucu İspanya Kralı II Philippe ile Papa’nın ortak girişimleri ile İspanya, Papalık, Cenova, Floransa, Sicilya, Malta, Napoli ve Monaco'dan oluşan bir haçlı ittifakı kuruldu 200 gemiden oluşan Birleşik Haçlı Donanması’nın 2 Mart l560'da Cebre Adası’na çıkması üzerine harekete geçerek l3 Mayıs l560'da Cerbe önlerine gelen Osmanlı Donanması adanın 7-8 mil açığında konuşlanan Avrupa Donanmaları ile büyük bir deniz savaşına tutuştu l6 Mayıs l560'da başlayan ve kovalamacalı olarak 3 gün 3 gece süren savaş sonunda 60 gemisini kaybeden Haçlı Donanması 20000 de ölü bıraktı

Büyük bir zaferle sonuçlanan bu savaş sonunda en büyük haçlı bayrağını denizde sürüyerek şanlı bir şekilde İstanbul’a giren Osmanlı Donanması 5000 esirle birlikte düşmanlardan ele geçirilerek direk ve küpeşteleri çıkartılmak suretiyle küçültülen kadırgaları da beraberinde getirerek top atışlarıyla limana yanaştı Düzenlenen muhteşem karşılama töreninde bulunan Avusturya Elçisi Busbecq, gururlanmamasına şaşırdığı Kanuni'nin vezirlere hitaben: "İşte insan bunları görüp de tekebbüre (gurura) kapılmamalı ve her şeyin Cenab-ı Hakk’ın inayetiyle olduğunu fikredip, Allah’a şükürler etmelidir" dediğini iletir

Osmanlı Donanması, Preveze’den aşağı kalmayan büyük Cerbe Deniz Zaferi ile Haçlı Donanması'nı tamamıyla yok etmek suretiyle, Batı Akdeniz ve Kuzey Afrika’da büyük bir deniz üstünlüğü elde etti Fernand Braudel'in deyişi ile İspanyol askerlerinin Türkler karşısında bir kez daha "Boylarının ölçüsünü" aldıkları bu deniz savaşı sonunda İspanyollar Akdeniz'deki "Türk deniz üstünlüğü"nü kabul etmek zorunda kalarak sonraki aşamalarda anlaşma yolunu seçtiler



Malta Kuşatması:

Osmanlılar'ın büyük zaferi ile sonuçlanan ve Türkler'in Batı Akdeniz'den çıkarılamayacağını bir kere daha ortaya koyan Cerbe Muharebesi'nden sonra dikkatler Malta'ya çevrildi Çünkü Mısır, Trablusgarp, Cezayir ve diğer bazı önemli yerlerin idare ve emniyeti Malta’nın Osmanlı idaresinde bulunmasını gerektiriyordu Rodos Adası’nın Osmanlılar tarafından 1522'deki fethinden sonra buradan çıkarılan Saint Jean Şövalyeleri Şarlken tarafından Malta'ya yerleştirilmişti Ada, kısa bir zaman içinde şövalyeler tarafından çok güçlü ve zararlı bir hale getirilmişti Korsanlık faaliyetleriyle ticaret gemilerini vurmak suretiyle Osmanlı ticaretine zarar veriyor ve nihayet Osmanlılar'a karşı yapılan bütün savaşlara iştirak ediyorlardı Ayrıca Hıristiyan korsan gemileri için de güvenli bir sığınak konumundaydılar Bütün bu sebeplerden dolayı Osmanlı Devleti yönünü Malta'ya çevirdi İspanyollar ise Malta’nın düşmesi durumunda bunun aleyhlerine büyük sonuçlar doğuracağını ve Osmanlı Donanması'nın Sicilya, Napoli ve çevresine kadar ulaşacağını bildiklerinden Malta’nın savunmasına büyük bir önem veriyorlardı



Osmanlı yönetimi Malta Seferi konusunda acele etmemesine rağmen bir Türk gemisinin Zenta ve Kefalonya Adaları arasında 7 Malta korsan gemisi tarafından ele geçirilmesi üzerine "Ahali-i İslâm-i Nüsret encâma zarar ve haşaretten hâli olmayan" Malta'nın alınması için hazırlıklara başladı Haliç, Gelibolu ve Sinop tersanelerinde yeni gemiler inşa ve mevcudular tamir edilip kalafatlanırken, bazı gönüllü reisler için Rodos'ta l8 oturaklı kaliteler yaptırılması yoluna da gidildi Osmanlı Donanması, 29 Mart l565'te 300'e yakın irili ufaklı gemi ve 45000 kişiden oluşan büyük bir ordu ile Malta'ya hareket ederek l9 Mayıs’ta adaya asker çıkardı Ancak Turgut Reis, kuşatmanın birinci ayında Sant Elmo burçları önünde atılan bir top güllesinin çarptığı kayadan fırlayan bir taşın başına isabet etmesi sonucu şehit oldu

Saint Helen Kalesi 17 günde (24 Haziran l565) fethedilmekle beraber asıl maksat olan Malta kuşatıldı Son kale olan Malta bütün varlığıyla direnmekteydi Çok şiddetle devam eden çarpışmalarda Osmanlı ordusu 20000 şehit verdi Kalenin hem sağlam bir mevkide bulunması hem de çok kuvvetli surlarla çevrili olmasının yanında adanın gereği gibi abluka altına alınamaması da dışardan sürekli takviye yardımların gelmesine sebep oluyordu Kuşatmanın uzamasından dolayı donanmanın maruz kaldığı erzak ve malzeme sıkıntısı da adanın fethine imkan vermedi Sicilya genel valisinin İspanya, Fransa ve Papalık desteğiyle 72 kadırga ve 10000 askerle yardıma gelmesi ve deniz mevsiminin geçmekte olduğunun görülmesi üzerine kalenin alınamayacağı anlaşılarak kuşatmaya son verildi Nihayet Serdar Mustafa Paşa 11 Eylül'de asker ve malzemeyi gemilere yükleterek dönmek üzere denize açıldı

Sakız Adası'nın Fethi:

Kanunî Sultan Süleyman ertesi yıl Malta'ya diyet olmak üzere Sakız Adası'nı Osmanlı hakimiyetine almak için Donanma'ya hareket emri verdi Mart-Nisan 1566'da Kaptan-ı Derya Piyale Paşa 70 parça kadırga ile denize açılıp adanın karsısındaki Çeşme’ye geldi donanmanın Çeşme’ye geldiğini gören Sakız yönetimi hediye ve vaadlerle Osmanlı'yı vazgeçirmeye çalıştılarsa da başaramadılar Bunun üzerine 14 Nisan 1566'da Sakız’a çıkan Piyâle Paşa ve leventleri kan dökmeden adayı ele geçirip bütünüyle Osmanlı topraklarına kattılar Adaya muhafızlar koyan Piyâle Paşa Sakız Adası'nın en büyük kilisesini de camiye çevirdi Böylece Ceneviz, Ege'deki son kolonisini de kaybetmiş oldu Türkler'in adayı ele geçirmesi, Katolik Cenevizliler'in baskılarından bıkan yerli Rumlar tarafından da sevinçle karşılandı Böylece Sakız Adası da diğer komşu adalar gibi Osmanlı hakimiyetinin sağladığı müsamaha iklimine girmiş oldu Sakız Adası’nın bütünüyle Osmanlı hakimiyetine girdiği haberini alan Kanuni "Eyi tedarik olunmuş" diyerek memnuniyetini belirtti Piyâle Paşa’ya gönderilen hükümde ise, Sakız’ın bir sancak halinde Kaptan Paşa Eeyâleti'ne katılması uygun görülerek adanın gelirleri ile nüfus tespiti yapıldı ve Sakız’ın ileri gelenleri de İstanbul’a gönderildi



Kıbrıs Adası'nın Fethi:

Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra kendisine Doğu Akdeniz hâkimiyeti yolu açılan Osmanlı Devleti'nin Kıbrıs Adası'nı da alması askerî ve siyasî bir zorunluluk halini almıştı Sıkıştırıldıklarında Kıbrıs'a sığınan korsanlar, deniz ticaret gemilerine ve hacca giden yolcu gemilerine saldırarak yol güvenliğini tehdit ediyordu Ayrıca Güney Anadolu, Suriye ve Mısır'a yapılması muhtemel bir düşman saldırısında da adanın üs olarak kullanılması tehlikesi bulunuyordu Dolayısıyla, Kıbrıs Adası Venedikliler'in elinde kaldığı müddetçe Doğu Akdeniz'de Osmanlı hâkimiyetinin tam olarak tesisi mümkün olmayacaktı

Şeyhülislam Ebussuûd Efendi'nin de fetvâsı üzerine Kıbrıs'a sefer açılmasına karar verildikten sonra, Osmanlı Devleti adanın kan dökülmeden ele geçirilmesi için diplomatik teşebbüslere başladı Bu meyanda Venedik'e gönderilen Divân-ı Hümayûn tercümanlarından Mahmud Efendi'nin ve Venedik'teki diğer Osmanlı tebeasının ilişkilerin gerginleşmesiyle tutuklanmasına karşılık olarak Osmanlı Devleti de İstanbul'da bulunan Venedikli tâcir, konsolos ve konsolosluk memurlarını tutuklayarak Venedik ticaret gemilerine el koydu



Bu arada Osmanlı Devleti, Kıbrıs Seferi sırasında diğer ülkelerle problem çıkmaması için bir takım siyasî ve askerî girişimlerde bulunarak; 1568'de Avusturya'yla sekiz yıllık barış, 1569'da Fransa'yla II Kapitülasyon ve 1570'te de Rusya'yla dostluk anlaşmaları imzaladı İlaveten, Klis ve Hersek sınırlarında güvenlik artırıcı önlemler alıp donanmayı güçlendirmek için girişilen faaliyetleri de hızlandırıldı

İstanbul'da gizli yürütülen sefer hazırlıklarını farkeden Venedik Elçisi Antonio Barbaro, bir yandan durumu Venedik Senatosu'na bildirerek önlem alınmasını isterken, diğer yandan da olayı Sokollu nezdinde protesto etti 1570 Şubat ayında Sokollu Mehmed Paşa ile Venedik Elçisi Barbaro görüşmelerde bulunmak üzere Venedik'e ikinci bir elçinin gönderilmesinde anlaştılar

11 Şubat 1570'de Venedik'e gönderilen Divân-ı Hümayûn çavuşlarından Kubad Çavuş Senato'nun olumsuz cevabını 5 Mayıs 1570'de İstanbul'a getirdi

Durumun vehametini kavrayan Venedikliler, Avrupa devletleriyle temasa geçerek destek arayışlarına giriştiler Bu teşebbüsler sonunda Papalık, Venedik ve İspanya, Osmanlı Devleti'ne karşı üçlü bir ittifak yapılmasını kararlaştırdı Malta Şövalyeleri, Sicilya Krallığı, Cenova Cumhuriyeti ve Savva Dükalığı da bu ittifaka birer ikişer gemiyle sembolik olarak katıldı

Bu arada aralarında aldıkları karar gereği Girit'in Suda Limanı'nda birleşecek olan müttefik donanması, ittifaka dahil güçlerden sadece Venedik Donanması'nın bölgeye gelmiş olması dolayısıyla Osmanlı Donanması'na müdahale edemedi 1570 Ağustosu'nda bir araya gelebilen müttefik donanması değişik kısımlardan 206 gemi, 1300 top, 16000 asker ile 36000 gemici ve kürekciden oluşuyordu Osmanlı Donanması ise; 180 kadırga, 10 mavna, 170 barça ile karamürsel denilen küçük deniz parçalarından olmak üzere toplam 360 gemiden oluşuyordu

Haziran ayında Fenike Limanı'na ulaşan Osmanlı Donanması, 20 günlük bir moladan sonra buraya sevkedilen Anadolu Sipahileri ile 2 Temmuz 1570'de adaya ilk çıkarmayı yaptı 3 Temmuz'da Tuzla'nın ele geçirilişinin ardından 27 Temmuz'da Lefkoşe kuşatıldıysa da, kalenin fethindeki gecikme ve güçlük dolayısıyla takviye olarak Donanma'dan getirilen Kapıkulu Ocakları'nın da katılımıyla Lala Mustafa Paşa tarafından 9 Eylül 1570'de fethedildi Bu sırada müttefik donanması Meis Adası'na kadar gelmiş ve Lefkoşe'nin düştüğü haberini alarak geri dönmüştü

Lefkoşe'nin düşmesinden sonra Magosa dışında bütün Kıbrıs teslim oldu 1570 yılı Ekim ayı ortalarında Magosa üzerine yürüyen Osmanlı Ordusu şehri kuşatma altına aldı Kaleye deniz tarafından gelmesi muhtemel yardımın önünü kesmek ve ani düşman baskını ihtimalini yok etmek gayesiyle Piyale Paşa Rodos açıklarında bekliyordu Ancak yaklaşan kış mevsimi dolayısıyla Piyale Paşa, Arap Ahmed Paşa komutasında 40 kadar kadırga bıraktıktan sonra adadan ayrıldı Kıbrıs'ta ise yalnız Serdar Lala Mustafa Paşa kaldı

Kış mevsimi geçtikten sonra İstanbul'dan Müezzinzâde Ali Paşa ve Pertev Paşa kumandalarında iki donanma Akdeniz'e çıkarıldı Bu donanmaların desteğini alan Lala Mustafa Paşa da Magosa'yı iyice sıkıştırdı Nihayet Kale Komutanı Bragadino 4 Ağustos 1571'de 5 maddelik anlaşmayla kaleyi teslim etti ve böylece Kıbrıs'ın Fethi tamamlanmış oldu

Alıntı Yaparak Cevapla