Yalnız Mesajı Göster

Süryaniler (Süryanilik) -Süryani Tarihi

Eski 10-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Süryaniler (Süryanilik) -Süryani Tarihi



SÜRYANİLER'DE ÖLÜM GELENEKLERİ

Bu çalışmanın konusunu oluşturan Süryanilerde ölüm geleneklerini, ölüm öncesinden başlatarak; bu konudaki inanmalar, ölümün anlamı ve yorumu, Hıristiyan inancında ölüm-yaşam-iman bağlantısını vermeye çalışırken, ölüm sonrasının, toplumsal yaşamdaki yansımaları, ölüyü defne hazırlama, kilisede uygulanan ritüeller, defin ve akabinde yapılan ve yapılması gerekli görülen uygulamalar sırasıyla ortaya konmaya çalışılacaktır
İnsan belirli bir kültür çevresi ile kuşatılmış vaziyettedir Bireyin içinde doğumla hazır bulduğu kültürel çevresi, onun kimliğinin oluştuğu bir çevredir Bireye kimliğini kazandıran doğum, evlenme ve ölüme kadar uzanan aşamalarda, bireyin bağımsız davranma şansı oldukça sınırlıdır Özellikle geleneksel yapının en fazla hissedildiği kırsal yaşam alanlarında, herhangi bir özgürlükten bahsedilemez Doğum ve ölüm ile sınırları belirlenen yaşam aktivitelerinde bireyin istek ve yönlendirmesi yok denecek bir orana sahiptir Tek belirleyici olan kültürel çevredir
Bu bağlamda çalışmaya konu edinilen Süryaniler, hakim kültürel yapı olan Müslümanlığın geniş yayılma alanında(Turabdin, Mardin,Diyarbakır) adacıklar şeklinde oluşturmuş oldukları yaşam alanlarında, kültürel kimliklerini korumak, mevcut geleneksel uygulamalarını cemaat içinde muhafaza etme ettirme ve devamını sağlama noktasında daha hassas davranmaktadırlar
Periferi topluluklar, bulundukları sosyal yaşam içerisinde, hakim kültürün geniş yayılma alanlarında, adacıklar şeklinde oluşturdukları fiziki ve sosyal birliktelikler sonucunda bir takım zorluklarla da karşılaşabilmektedirler
Dışsal belirteçlerde bu zorlukları müşahede etmede zorluk çekilse de, cemaat içi belirteçlerde bu durumu hissetmek mümkündür Giyim kuşam, mimari yapı, eğitim öğretim kurumlarından faydalanma, üretim ve Pazar davranışlarında hakim kültür ile ortak kalıpları görmek mümkün ise de, din belirleyicili doğum, vaftiz, nikah, bayram, ibadet, ölüm gibi cemaat içinde icra edilen pratikler tümüyle özel bir alan oluşturmaktadır
Süryani cemaatinde, geleneksel toplum düzeyini korumaya yönelik olarak özellikle kırsal yaşam alanlarında, dinin belirleyiciliği maksimum düzeydedir Cemaat mensubu bireyin tüm yaşamındaki önemli dönemeçler kilise çatısı altında geçerlilik kazanmaktadır Doğumu izleyen vaftiz, topluluğa kabulün ilk şartı iken, evlilik kurumunun meşruluğu, yine kilisenin onayına bağlıdır Biyolojik ve sosyal hayatın sonu olan ölüm olgusunda da kilise mekanı ve kuralları hakimiyetini devam ettirir

HIRİSTİYAN İNANCINDA ÖLÜM

Ölüm, insan için doğal bir süreçtir İnsanın sahip olduğuna inanılan, beden ruh ikilisinin birbirinden ayrılması olarak değerlendirilir Bu iki unsurdan maddi olan, önemli bir zarar görüp ya da yıpranıp, görevini yerine getiremeyecek duruma gelince, manevi unsurdan ayrılmaktadır Böylece beden yeniden inorganik maddeye dönüşmektedir Bu nedenle insan yapısındaki bir varlık için ölüm kaçınılmazdır

İncil'e göre ilk insan, Adem ile Havva, cennette yaşarken ölümsüzdüler, ancak şeytanın kandırması ile ilk günahı işlediler ve bunun sonucunda da cennetten kovuldular ‘Ölüm insanın en büyük düşmanıdır'(1Kor15: 2425), “Bunun için, nasıl günah bir adam vasıtası ile dünyaya girdiyse, böylece ölüm de bütün insanlara geçti, çünkü hepsi günah işlediler” “ Zira günahın ücreti ölümdür” Buna karşılık, Hıristiyanlık, daha baştan öteki dünyadaki yaşama dayalıdır Ölüm bir insan aracılığı ile gelmiştir Ölümden dirilişte, bir insan aracılığı ile gelmiştir Herkes Adem'de nasıl ölüyorsa, İsa Mesih'te dirilecektir Ölüler, öteki dünyada, başlarında bozulmayan bir taç ve bir taht üzerinde otururlar

Hıristiyan inancının temel kaynağı olan Yeni Ahit -Matta, Markos, Luka, Yuhanna İncilleri- ile,l muhteviyatından kabul edilen Mektuplardan, özellikle “Korintoslulara l” mektubu ölüm ve sonrasına vurgu yapar

Ölümün dikeni günahtır, günah ise gücünü tanrısal hukuktan alır (1Kor15:56) Tanrısal hukuk nedeniyle Adem yasak meyveyi yediği için günahkar olmuş ve cennetten atılarak ölüme mahkum olmuştur Ademin soyundan gelen diğer insanlar da bu şekilde günah ve ölüm çemberine mahkum edilmiştir(Rom5:12-18, 1Kor15:21) Dolayısıyla insan, hukuk-günah- ölüm kısır döngüsünün tutsağı olarak Mesih dönemine kadar gelmiştir -Hukuk, suçu/günahı ortaya çıkarma amacına yönelik bir işleve sahiptir- “Biz doğal benliğin denetimindeyken, hukukun kışkırttığı günah tutkuları bedenlerimizin üyelerinde etkindiler Bunun sonucu olarak ölüme götüren meyveler verdik Rom7:5”

Hıristiyan teolojisinde, insanlığın kurtuluşu tarihi, iki aşamalı olarak ele alınır Birinci aşama Musa ile başlayan ve İsa Mesih'in çarmıhta ölümüyle sona eren tanrısal hukuk dönemidir Bu dönemde Tanrı, insana hukuk yoluyla günahı ve insanın günahkar tabiatını tanıtmış, hukukun günah, günahında ölüm doğurduğunu anlatmaya çalıştığı dönemdir İkinci aşama, İsa Mesih'in haça gerilmesiyle tanrısal hukuk işlevini tamamlayıp, kurtuluş için Mesih'e iman ile mümkün olacağı, çarmıhta ölen İsa Mesih ile başlayan dönemde hukuk- günah -ölüm kısır döngüsüne mahkum olan dünyanın öldüğünü ve insanların çarmıhta ölen Mesih'e iman yoluyla ölümsüzlüğe kavuştuklarına inanmaya dayanır Hıristiyanlar İsa'nın ölümünü günahın ve ölümün gücünden kurtulma şeklinde algılar

Burada anlatılmak istenen, ölümlü insan yaşamının, ölümsüz olan tanrısal gücün, ölüm ile hesaplaşması ile günahın karşılığı olan ölümün öldürüldüğüdür Ölüm olgusu Hıristiyan teolojisinin anahtar kavramlarından birisinin ifadesidir7 Mesih'in çarmıhta ölümü ve dirimi, onun şahsında tüm inanan insanlığın yeryüzünün sonlu ve günahkar yaşamında ölümünü ve ilahi alemin ebedi yaşantısına dirilmesini sembolize etmektedir8 Hıristiyanlar için, İsa'nın ölümü sadece Yahudi kavmi ile değil, bütün insanlıkla Tanrı arasında akdedilen bir yeni antlaşmanın doğuşu anlamını taşır9

SÜRYANİLER'DE ÖLÜM

Ölüm vücuttaki tüm hücrelerin bir hastalık veya başka bir nedenle canlılığını kaybederek, hücrelerin özünü teşkil eden can ve ruh'un bedenden ayrılması demektirBeden topraktan alındığı için tekrar toprağa dönecek; fakat ruh, Allah'ın nefesinden olduğu için diri kalacaktır Bu itibarla ruh, vaftizden aldığı kutsiyeti muhafaza etmiş ise günahsız yaşamışsa cennette mutlu olacak yoksa suçlarını görmekle devamlı huzursuzluk ve ızdırap içinde kalacak ki, onun için cehennem demektir

Dirilme, insanın öldükten sonra Allah'ın kudretiyle ruhani bir beden alması ve bir melek gibi, ebedi hayatta ruhi bir varlık olmasıdır Süryaniler, ölümü; sonsuz yaşama uzanan bir köprünün başlangıcı olarak kabul ederler Ölüm, sonsuz yaşamın başlangıcı olduğu gibi, dünyevi acıların da bitiş noktasıdır Geçici dünya yaşamı sırasında, İsa'ya iman edenler ve bu imanlı yaşamı sürdürenler, ölümden sonra esenlik ve güven içinde olacaklarına inanırlar Dünya yaşamının, zorluklar, acılar, sıkıntı ve özlemlerle dolu olduğuna inanılır İmanlı bir ölüm, yeryüzündeki yaşamın karanlık gecelerini bırakıp, sonsuz gündüzün egemen olduğu, göksel vatana girmek olarak kabul edilir

İmansız bir yaşamın sonundaki ölümün; “Tanrı'nın varlığından ve gücünün yüceliğinden uzak kalarak, sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırılacağına inanılır Tanrı gazabının kâsesinde saf olarak hazırlanmış, Tanrı öfkesinin şarabından içecektir Öylelerine, kutsal meleklerin ve kuzunun önünde ateş ve kükürtle işkence edilecektir şeklindeki cehennem azabı yanında, imanlı bir yaşamın sonunda ise cennete girileceğine inanılır Cennette; “Tanrı'nın kendisini sevenler için hazırladıklarını, hiçbir göz görmemiş, hiçbir kulak işitmemiş, hiçbir insan yüreği kavramamıştır10

Süryani Ortodoks İnanç sisteminde ölüm sonrasında insanın karşılaşacağı durumlar;

ölüm, dirilme, duruşma ve sonsuz ceza olarak kategorize edilir

1-Ölüm, canın bedenden ayrılması

2-Dirilmek, Canın, tene geri dönmesi, ikisinin birlikte hayat bulması

3-Duruşma, Mesih'in ikinci gelişinde insanları yaptıklarına göre yargılaması

4-Sonsuz ceza, İyilerin mutluluğa kötülerin cehennemin sonsuz azabına mahkum edilmesi Mutluluk, azizlerin göklerde sahip olacakları sonsuz yaşamdırCehennem ise, suçlular ile şeytanların üzülecekleri sonsuz azap yeridir

Dirilmeden önce, iyi canlar Firdevs'e kötüler karanlığa gider Orada son günün hükmünü beklerlerİnançlı ölenler, dirilerin sundukları kurban, namaz ve sadakalardan faydalanırlar
Süryani İnanç geleneğinde, inanlıyı ölüme hazırlama, ruhun bedene karşı direncinin muhafaza edebilmesi amacıyla, kilise sırları arasında yer alan “Hasta Yağı” uygulaması yapılır

KANDİLO (HASTA YAĞI)

Bu uygulama hasta olan ve öleceği tahmin edilen ağır hastalar için uygulanır Ruhun hastalık durumu olan günah, Tanrı ile ilişkiyi bozduğu gibi beden hastalığı da hayata son verebilecek bir bunalımdır Hıristiyanlar İsa'nın Tanrı tarafından hastalara teselli ve şifa getirmek ve onları ölüme hazırlamak üzere gönderildiğine inanırlar Bu gizem, Tanrının sevgisiyle hastanın yanı başında olduğunu, onu terk etmediğinin işaretidir Diğer bir deyimle, bu gizem, hastalıkta ve özellikle ölüm yaklaştıkça insanın benliğini saran yoğun yalnızlık duygusuna çare olmayı amaçlar Bu yağ okunmuş ve takdis edilmiş yağdır Kilden yapılmış, kadehe benzeyen bir kase içine konulan hamurun içi çukurlaştırılarak zeytinyağı ile doldurulur Hamurun üzerine beş adet mum yerleştirilirUygulamanın yapılacağı mekanda hazırlanan masa üzerine konan konulan kasenin sağına ve soluna da birer mum ve haç bulundurulur Hasta diz çökmüş vaziyette masanın önüne getirilir

SÜRYANİLER: İlahi Müzik

Ortadoğu pek çok etnik ve dinsel grubun birlikte yaşadığı bir kültür mekânı Bu grupların dans, yemek, el sanatları ve müzikleri birbiriyle etkileşim içinde Süryani müziği de bu coğrafyadaki sosyokültürel çeşitlilikten etkilendiği için karmaşık bir yapıya sahip
Süryanilerin kökeni Assurlulara kadar uzanır Assurluların ilk dönemlerindeki müzik formları bilinmemesine rağmen günümüze çok sayıda kamıştan ve seramikten yapılma flütlerin yanı sıra boğa boynuzundan ve turna kanadından yapılma bir arp ulaşabilmiş

Dini Müzik
Süryani müziği denildiğinde akla ilk olarak Süryani kilisesinin ayin düzeni içinde varlığını sürdüren ve özel bir kurguya sahip olan müzik geliyor Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, 2 yüzyıldan itibaren müzik, şair-müzisyen-din adamı kimliği taşıyan kişiler tarafından oluşturulmuş Diğer Doğu kiliselerinde olduğu gibi Süryani kilise müziğinde de 8 makam mevcut Kilise takvimine göre bir yıl sekiz haftalık dönemlere ayrılır ve birinci dönem Noel'den sekiz pazar önce başlar Her pazar ayindeki dua ve ilahiler bu makamlardan biriyle okunur Melodi çalan enstrümanların Süryani kiliselerinde yer almamasına karşın son dönemlerde bu aletlerin kullanıldığını görüyoruz

Halk Müziği
Süryanice halk şarkılarına dingin bir hava hâkim Ancak Süryani toplumunun düğün, bayram, Noel gibi özel günlerde icra ettikleri müzikten çok az bir kısmı günümüze ulaşabilmiş Özellikle büyük kentlere göçle başlayan halk ezgilerindeki yok olma süreci, yurtdışına yapılan göçle daha da hızlanmış Süryaniler özellikle köy ve çevresinde ihtiyaç duydukları müzik uygulamalarını daha çok Kürt müzisyenlere (Mıtrıp) yaptırıyorlar Müziklerinde ise Kürt, Türk ve Arap etkisi yoğun olarak hissediliyor

Alıntı Yaparak Cevapla