Yalnız Mesajı Göster

Türkiyenin Akarsuları Ve Vadileri

Eski 10-10-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiyenin Akarsuları Ve Vadileri



Köprü ırmağı:

Akdeniz’e dökülen önemli akarsulardan biri de Köprü suyudur ki, buna Köprü ırmağı da denir Uzunluğu 156 km dir İlk kaynaklarını Eğridir ve Beyşehir gölleri arasında yükselen Anamas dağlarından (2374 m) alır Bu kesimde ırmak, gür kaynaklarla beslenir, ormanlarla çevrili vadilerden geçer, boğazlara girer, yer yer genişlemiş vadilerde de akar, iki yandan gelen güçlü derelerle ve gür kaynaklarla büyür Köprü ırmağı, orta kesiminde, içine güneşin bile güçlükle sızabildiği son derece dar ve derin, sarp yamaçlı boğazlardan geçer sular burada pek hızlı akarlar Bu kesimde birçok gür kaynaklarla büyüyen akarsu, artık tam bir ırmak görünüşü alır Irmağın çok kabarık zamanlarında bu pek dar boğazların, suları yeterince çekememesi yüzünden, suların gerideki genişçe yerlere doğru teptiği bile olur
Aşağı kesiminde Selçuklular zamanından kalma zarif görünüşlü Pazar köprüsü altından hızla akan ırmak, az derin bir yatak içinden daha ileride yatağı genişleyerek (120 m) birtakım ırmak adaları arasından kol kol geçer, ileride yine 30 metreye kadar daralır ve tek ağızla denize dökülür
Köprü ırmağı, yukarı kesimde ve yolu boyunda birçok gür kaynaklarla beslendiğinden, yıl içindeki akışı oldukça düzenli ve seviye oynamaları nispeten azdır Güz ortalarından yaz başlarına kadar akımı saniyede 100-200 m3 kadardır Ani yağış ve kar erimelerinden sonra bunun 200 m3 olduğu da çok görülür En çekilmiş zamanları olan Haziran ve Ekim aylarında bile yatağından saniyede 30-50 m3 su geçer Aşağı kesiminde de hızlı akan bu ırmaktan kereste taşınmasında faydalanılmıştır Sulamada da yararlanılır

Manavgat ırmağı:

Manavgat yakınlarında Antalya körfezine dökülen 80 km boyunda bir çay olduğu halde, sularının pek bolluğu ve gür akışı ile ilgili olarak buna Manavgat ırmağı da denir Gerçekten yeryüzündeki su toplama alanı (yağış alanı) hiç de geniş görünmeyen (sadece 850 km2 kadar) bu akarsuyun, yer altı beslenmeleri bakımından yağış alanını birkaç bin km2yi bulduğu bu akarsuyun, özel bir durumu vardır Dereler halindeki kolları önemli yer tutmayan Manavgat ırmağı, kalın kalker tabakalarından bir yapı gösteren bir bölgede dibe inen suların gür kaynaklar halinde yer yer yüze çıkarak beslendiği, akım durumu ve seviye oynamaları bakımından düzenli bir büyük akarsudur Yazları kurak ve sıcak geçen Akdeniz ikliminin bir akarsuyu olarak Temmuz’dan Ekim sonuna kadar yatağından ortalama saniyede 30-65 m3 su geçirir Normal kabarmaları halinde de yatağından saniyede 150-200 m3 su geçer karışık bir yapı gösteren ve kalkerlerin çok yer tuttuğu, yer altı akarsularının yaygın olduğu bir bölgedeki Manavgat ırmağı üzerinde 8 yıldan beri incelemeleri yapılan Oymapınar baraj sahası, bu bakımdan birçok araştırıcıları derinden uğraştırmıştır
Manavgat ırmağının başlangıç yeri, Beyşehir gölünün 30 km güneyindeki Akdağ (2400 m) dır Ancak bu başlangıç kesiminde suların çoğunca dibe sızdığı bir dere görünüşündedir Buradan 10-15 km güneyden itibaren her biri 5-10 değirmeni döndürecek kadar gür karstik kaynaklar bu suya katılmaya başlar, burada bir çay görünüşü ile akan su, birbiri ardınca uzanan dar ve derin, sarp yamaçlı vadilerden (bunlara kapız denilmektedir) geçer Ancak, çok sayıdaki bu gür kaynakların suları ile kabaran Manavgat çayı, yolu boyunca kalker arazide sızmalar uğrayarak önemli bir mesafeden sonra çok gür kaynaklarla beslenir Bu kaynakların Kembos bataklığından dibe sızmış suların buradan çıktığı sanılmaktadır Birkaç yüz metre aşağıda, 20 m kadar yüksekliği olan bir şelaleden düşer, bu arada güçlü dere ve kaynaklar da alır, dar vadilerden geçer, daha aşağıda yine heybetli çağlayanlar yapar Nadir bulunan manzaralar arasında olan bu düşüşü yerinde birer havuzu andıran oyuklar belirmiştir Buralardan aşağılara doğru kilometrelerce uzunlukta, pek derin, yer yer son derece daralmış, sarp kayalar arasında köpüklenerek ve çağlayanlar yaparak akar Buralardan sonra Manavgat çayı tam bir ırmak görünüşü almış bulunur Aşağı kesiminin başlangıcındaki Oymapınar (eski adı: Homa) köyünden aşağıda, Manavgat kasabasının kuzeyinde, ünlü Manavgat çağlayanlarından (4m yüksek) düşerek, bol suları ile denize ulaşır Irmak burada sakin akar, motor büyüklüğündeki su taşıtları kıyıdan 7 km içerideki Manavgat kasabasına kadar işler Irmaktan sulamada faydalanılır

Alara çayı:

Antalya körfezine dökülen önemli çaylardan biridir Uzunluğu 60 km dir Çayın kaynakları, Geyik dağlarının bir bölümü olan Kuşak dağındadır Kalker yapılı ve bol yağışlı olan bu dağlardan bir takım gür kaynaklar bu akarsuyu ilk çıkış yerlerinde beslerler Alara çayı daha yukarı kesiminde dar ve derin boğazlara (kısımların içine) girer Ancak, daha aşağılarda vadisinde bahçelere yer verecek kadar genişlemeler olur Daha aşağılarda ise yine dik yamaçlı kayalıklar arasına sokulur ve bu kesimde kuzeydeki dağlık yerden son derece hızla düşen bol su kaynaklarını alır Bu güçlü kaynaklar, bu bölgedeki karstik yer altı sularının bolluğunu gösterir burada yer altı akarsularının bolluğunu gösterir burada yer altı akarsularından ve gölcüklerinden söz etmek gerekir
Yukarı kesiminde bu kaynaklarla beslenen Alara çayı büyüyerek bir ırmak görünüşü alır, yolu boyunca derelerle ve kaynaklarla beslenir, dar ve derin boğazlardan geçer bunlardan çok dar ve derin, pek sarp yamaçlı biri Kara Cehennem Kapızı, bir başka adı ile Şeytan Kapızı adları ile anılır Buralarda da yine çevreden bol sular, Alara çayına yüksek düşüşler yaparak dökülürler Çay, yolu boyunca daha birçok kapızlardan geçer aşağı kesiminde Alara çayı düz araziye açılır, meydana getirdiği delta düzlüklerinden geçerek denize ulaşır
Yerüstünde görülen su toplama alanını nispeten dar (1000 km2 kadar) olmasına rağmen, Alara çayının güçlü bir akarsu olması, hatta bir ırmak görünüşü bile almasında, bol sulu ve gür karstik kaynakların bu çaya önemli katkıda bulunmalarındandır Birçok kesimlerinde hızlı akışlar, düşüşler ve çağlayanlar yaparak akan bu deli çay, denize yakın yerlerine kadar dar boğazlarda gürültüler ve çağıltılarla akar Ağız kesimindeki ovada ise su taşkınlarına sebep olur Ova bölümünde çaydan sulamada faydalanılır

Göksu ırmağı:

Güney Anadolu’da Taşeli yaylalarını geçen, Geyik dağları sıralarının suları ile beslenerek Akdeniz’e dökülen bir ırmaktır Uzunluğu 250 km den çoktur Sularını topladığı bölge ise 10000 km2 den daha geniştir Göksu, Taşeli yaylalarının sularını toplar, iki büyük kolu olan Hadım Göksuyu ve Ermenek Göksuyu halinde kuzeybatıdan güneydoğuya doğru derin vadiler ve boğazlar içinden geçer Mut kasabası yakınında bu iki büyük kol birleşir, buradan denize kadar olan bölümünde artık Göksu ırmağı olarak akar Aşağı bölümünde taşıdığı alüvyonların birikmesinden doğmuş bulunan geniş deltasından (yüzölçümü 140 km2 olan Silifke ovasından) geçer
Göksu ırmağının iki ana kolundan biri olan Hadım, Göksuyu, ilk kaynaklarını Hadım ilçesinin Taşken bucağı batısındaki kalker yaylalardan alır, Değirmendere adı ile akar, bir düdene batar, daha ileride yine yüze çıkar, Gökdere adı ile derin vadisi içinde akar Bu çevrede birçok karstik gür kaynakları ve dereleri alarak büyür, bir çay görünüşü alır Buralarda yine dibe dalar, kısa bir mesafeden sonra yine yüze çıkar, yeni aldığı kaynaklarla büyür, yolu boyunca yer yer yine dibe dala ve 1-2 km ileride açığa çıkar, çok dar ve derin vadilerden, boğazlardan geçer ve Ermenek Göksuyu ile birleşir Bu birleşme yerine Suçatı denir Buraya kadar Hadım Göksuyu’nun uzunluğu 180 km, yağış alanı 4400 km2, ortalama akımı saniyede 40-50 m3, en çok akımı 240 m3, en az akımı 20 m3, seviyesi 200 cm dir
Göksu ırmağının öteki büyük kolu, Ermenek Göksuyu adı ilen anılır Geyik dağlarından beslenen bu suyun asıl kaynağı Söbüçimen yaylalarındaki Eğrigöl’dür bu göl, bu bölgedeki kalker arazinin karstik göllerindendir Bu gölün suları dibe sızar, 3 km güneyde yüze çıkar, Orhan deresi adı ile akar, yolu boyunda gür kaynaklarla beslenir, derin, sarp yamaçlı boğazlara girer, çağlayanlar yaparak Suçatı’da Göksu’ya karışır Başlangıç yerinden buraya kadar uzunluğu 170 km, beslenme alanı 3500 km2, ortalama akımı saniyede 50-60 m3 , en çok akımı 450 m3, en az akımı 15 m3dür
Bu iki ana kol birleştikten sona akarsu, tam bir ırmak görünüşü alır, yaz aylarında bile geçit vermez, birçok yerinde karşıdan karşıya ancak kayıkla geçilebilir Buradan başlayarak artık Göksu adını alır Irmağın buradan denize kadar olan uzunluğu 90 km dir Burada da ırmak yer yer boğazlardan geçer, genişlemiş yerlerde de akar, yeni dereleri alır, büyükçe deltasını geçerek denize dökülür Kışın ırmak birkaç metre kabarır, yıl içinde türlü bölümlerinden kereste taşınmasında faydalanılır Göksu, bütünü ile, hidroelektrik bakımından büyük değer taşır

Tarsus çayı:

Çukurova’nın batı tarafından ve Tarsus şehri yakınından geçen önemli bir çaydır Uzunluğu 106 km dir Kaynaklarını Torosların Bolkar dağlarından alan Tarsus çayı, yukarı kesiminde dağların dalgalı arazisinde akar, aşağılara indikçe dar ve derin vadiler içine sokulur, ovaya kadar böyle sürer Tarsus çayının başlıca iki kolu Kadıncık deresi ve Cehennem deresidir
Kadıncık deresi, Torosların yüksek yerlerinden doğar Kışın dağların bu yüksek yerleri sürekli olarak karla örtülüdür Bu karlar, kış boyunca yerinde kaldığından, akarsuya bu sıralarda bir katkıda bulunmaz Yazın ise, sular kalker araziden dibe sızar Bu yüzden Kadıncık deresinin yukarı kesimi sadece bir dere görünüşündedir Asıl bol akışlı dere çok daha aşağılarda, gür kaynakları aldıktan sonra başlar bu kesimde Kadıncık deresinin vadisi birdenbire derinleşir, boğazlar birbiri ardınca uzanır Bu akarsu, daha aşağıda dibe batar Daha sonra yer yer daralan vadisi içinde akar, ileride yine dibe dalar, daha ileride Yerköprü Kapızı denilen dar ve derin sarp yamaçlı vadide akmak üzere yoluna devam eder Çok ileride Suçatı denilen yerde Cehennem deresi ile birleşir Kadıncık deresi bu derin boğazlar kesiminde, yine yüksek dağlardan inen İnköy deresini ve Gülek Boğazından inen Deliçayı alarak büyür, yaz aylarında bile yayalara ancak yer yer geçit veren bir akarsu olur Suların kabarık zamanlarında Yerköprü adı verilen pek daralmış ve suların battığı yerler bütün suları alamadıklarından, suların fazlası üstten aşar Kadıncık deresi, bol suları, dar ve derin vadisi, dik eğimi ile önemli bir su-gücü kaynağı olduğu için, burada son yıllarda Kadıncık Barajı I adı ile bir baraj yapılmış, şimdi de Kadıncık Barajı II adı ile bir barajın yapılması işine girişilmiştir
Cehennem deresi Kadıncık deresinin batısındadır Başlangıç yeri Bolkar dağlarının güney yamaçlarına uzanır Bu en yukarı kesiminde birkaç dere ve gür kaynakla beslenir, hemen aşağıda çok dar ve derin vadisine girer, sıra sıra birçok boğazlardan geçer, yeni kaynak sularını toplar ve biraz aşağıda son derece derin bir boğazda yerin altına dalar Daha ileride hızlı akarak ve yer yer çağlayanlar halinde düşerek, yine pek derin ve dar boğazlardan geçer, Kadıncık deresi ile birleşir
Her iki büyük dere birleştikten sonra artık Tarsus çayı meydana gelmiş olur Bu da ovaya kadar çok yerinde dar vadilerden ve boğazlardan geçer ovaya çıktıktan sonra birdenbire açılır, yatağı genişler Tarsus şehrinin hemen doğusunda akar, Seyhan nehri ağzının yakınında, sulama nedeniyle oldukça zayıflamış bir halde denize dökülür
Sularını topladığı alan çok geniş olmamakla beraber (yerüstü yağış alanı 2000 km2), çok yerinde Tarsus çayı güçlü bir akarsudur Bazı yerlerinde ırmak görünüşündedir Bu çayda yıl içinde kabarmalar ve çekilmeler olursa da, akışı oldukça düzenli sayılır Yukarı ve orta kesimi bol yağışlı ve kalın kar örtüleri de bulunan dağlara dayandığı için, Mayıs ve Haziran’daki yağmurlar kesilince, dağlardaki karlar ağır ağır erir ve kol dereleri beslerler Bu sular, buradaki kalker arazide kısmen sızar, yeraltında karstik su damarları, su depoları oluşur, bunlar yer yer gür kaynaklar halinde çıkarak Tarsus çayının kollarına karışır veya doğruca bu suyu beslerler Ancak, Tarsus çayının yatağı çok dik olduğundan, sağanaklar ve ani kar erimeleri halinde şiddetli kabarmalar olur, ovada taşkınlar belirir Bunun için, şehrin kuzeyinde yapılan baraj ile bu çevreyi ve şehri su baskınlarından kuruma, sulama suyu ve enerji sağlamak yolları aranmıştır
Tarsus çayı, yukarılardan sürüklediği alüvyonları düzlükte ve ağzına yakın yerlerde yığmış, böylece birkaç bin yıl içinde deltasını hızla geliştirmiştir Eskiçağda henüz kıyıda, küçük gemilerin olsun yanaşabilmiş oldukları sanılan bir liman olarak Tarsus, şimdi çok içerilerde kalmıştır

Seyhan nehri:

Türkiye’nin, Akdeniz’e dökülen ırmaklarının en büyüğü ve uzundur Boyu 560 km dir Akdeniz Bölgesinin dağlarından inen ve içerilere pek sokulamamış bulunan öteki akarsulara karşılık, Seyhan nehri hem Akdeniz Bölgesi dağlarından beslenerek büyümüş, hem de İç Anadolu ve Uzunyayla’ya kadar beslenme alanını genişletmiş büyük bir ırmaktır Seyhan nehrini besleyen başlıca büyük kollar, birer ırmak ve çay görüşündedir: Zamantı ırmağı (308 km), Göksu ırmağı (200 km), Çakıt suyu (125 km), Görgün suyu (120 km)
Yer yer Zamantı suyu, Zamantı çayı adları ile de anılan, veya Yenice ırmak da denilmiş olan, fakat çok yerinde bir ırmak görünüşünde olan Zamantı ırmağı, Uzunyayla ve çevresinin birçok yerlerinin sularını topladıktan sonra, Zamantı teknesi adı verilen çukur araziden geçer burada ırmak oldukça derine gömülmüştür Yukarı kesiminde derin sayılabilecek vadiler içinden geçmekle beraber, daha çok, bir yayla ırmağı durumunda olan Zamantı, Develi güneyindeki Gümüşören’den sonra dar ve derin boğazlara girer, çağlayanlar yapar Çamlıca bucağı yöresinde dibe dalar, 200 m ileride yine yüze çıkar Bu çevrede ırmak, ancak birkaç metre genişliğindeki kayalar arasından akar, yine batar, yer yer büyük kaynakları ve gür dereleri alır, Güllüdağı altına dalar, birkaç yüz metre ileride yine açığa çıkar, daha ileride Göksu ırmağı ile birleşir
Zamantı ırmağının güz ve kış aylarındaki akamı saniyede 40-70 m3, ilkbahar ve yaz mevsimi başlarında 120-180 m3 dür ırmağın yağış alın 8700 km2dir
Seyhan nehrinin büyük ve gür akışlı kollarından biri de Göksu ırmağıdır Türkiye’de Göksu adı ile anılan birçok akarsular varsa da, bu onların en büyüklerinden biridir Göksu, kaynağını Torosların Tahtalı dağlarının güneybatı yamaçlarından alır, yukarı kesiminde Sarız çayını da alarak yayvan vadisi içinde akar Daha aşağılarda dar ve derin vadilere sokulur, çağlayanlı ve hızlı akışlı bir uzanış gösterir, yer yer dibe dalar, büyük karstik kaynaklarla beslenir Burada ve daha aşağılarda Göksu, kısık denilen dar boğazlara girer, su-battığı denilen yerlerde dibe dalar, yine yüze çıkar, güçlü Yağnık çayını ve başka kolları alarak bir ırmak görünüşü kazanır ve Zamantı ırmağı ile birleşir Yağış alanı 4300 km2 olan Göksu’nun ortalama akımı saniyede 60 m3, en çok akımı 400-500 m3, su seviyesi 3,5 m, en az akımı 40 m3 kadardır Yatağı dik ve gür akışlı olan Göksu, önemli bir elektrik enerjisi kaynağıdır
Seyhan nehrinin şimdi Seyhan barajı gölüne dökülen iki önemli kolu daha vardır ki, bunlar Çakıt suyu ve Görgün suyudur Bunlardan her biri “ırmak” adı ile de anılırlar Şimdi Seyhan barajının büyük gölü (90 km2) nün bu çevrede oluşmasından sonra, zaman zaman Çukurova’yı su baskınlarına uğratan, gerek Zamantı ve Köksuyun birleşmesinden meydana gelen Seyhan nehri, gerekse Çakıt ve Görgün suları ayrı ayrı yerlerden bu göle dökülmektedirler Bu durumu ile çevrenin doğal görünüşünde değişikli olmuştur
Çakıt suyu, Niğde’nin güneydoğusundaki Pozantı dağından çıkar, birçok derelerle büyür, Kırkgeçit deresi adı ile akar, gür kaynakları alır, buraya kadar pek dar ve derin olmayan vadisinden geçer ve Pozantı’dan sona Çiftehan ve Hacıkırı demiryolu istasyonları arasında ünlü Çakıt Boğazı’ndan geçer iç Anadolu yüksek düzlükleri ile Çukurova’yı birleştiren başlıca yollar buradan geçer Hacıkırı yakınlarında su dibe dalar, biraz aşağıda yine yüze çıkar ve yine boğaza girer Daha aşağıda ırmağın vadisi yer yer genişler ve yamaçları yatıklaşır Yağış alanı 1600 km2 dir Biraz aşağıda da Çakıt suyu, kendisinden daha güçlü olan Görgün suyu ile birleşir ve Çakıt ırmağı adı ile akarak Seyhan baraj gölüne dökülür Böylece Seyhan nehri sistemine katılmış olur
Görgün suyu, çakıt ırmağının doğusunda akan ve ona paralel uzanan önemli bir akarsudur Bu su, ilk kaynaklarını Aladağların batı yamaçlarından alır, gür kaynaklar ve derelerle daha ileride beslenerek büyür Yer yer genişçe vadilerden ve boğazlardan geçer, Karanfil dağını yandan kestiği yerde dibe dalar, birkaç kilometre ileride yine yüze çıkarak, çok derin ve uzun boğaza girer Çakıt suyuna döküleceği yere dara genişçe vadisinden geçer
Bu büyük kollarla büyüyen Seyhan nehri, kendi oluşturduğu ovada, yani deltada büyük bir nehir olarak yayılır, yatağı genişler, menderesler yaparak akar ve bu arada da yolu Seyhan Baraj Gölü ile kesilmiş bulunur Suların topladığı alan 20000 km2 yi bulur Seyhan nehrinin suları bol olup, ovada geçit vermez Sularının en çekilmiş zamanında bile bir ırmak görüşünü kaybetmez Kışın ve ilkbaharda kabarır, bütün yatağını (saniyede 400 m3 su) ve yer yer aşkınlara yol açar Zaten bol su taşıyan kolları ilkbaharda dağlardaki karların erimesi ve ova çevresindeki dağlara yağan yağmurlarla nehir daha da kabarır ve büyür Büyük kaynakların kattığı sular ve yazın yüksek dağlardaki karların erimesi ile de Seyhan nehrinin seviyesi denk durumda bulunur Çukurova’daki Seyhan Barajı yapılmakla, hem su taşkınları geniş ölçüde önlenmiş, hem sulama suyu daha elverişli şekilde sağlanmış, hem de enerji elde edilmiştir
Seyhan nehri yatağını geniş ölçüde doldurduğundan su taşkınlarına elverişli olmamıştır Bu nehir, yanındaki ırmaklarla birlikte, deltasını kısa süre içinde çok genişletmiştir Çukurova adı ile anılan geniş düzlükler buradaki nehirlerin eseridir

Ceyhan nehri:

Güney Anadolu’nun en büyük ırmaklarından biri de Ceyhan nehridir İlk kaynak yerleri Elbistan ovasını çevreleyen dağlardır Uzunluğu 509 km, yağış alanı 20000 km2 dir Ceyhan nehri orta Torosların Nurhak dağından (3100 m) söğütlü deresi adı ile çıkar Elbistan’ın 3 km kuzeyindeki gür kaynaklarla beslenerek büyür, Hurman ve Göksun çaylarının birleşmesinden sonra Ceyhan adını alır Engizek ve Ahır dağlarındaki boğazlardan geçer, Çukurova’nın kuzeydoğu bölümüne girer, Misis tepeliklerini çevirdikten sonra, geniş deltasında akarı ve İskenderun körfezine dökülür Yolu boyunca birçok derelerin sularını toplar
Ceyhan nehrinin yukarı kesimindeki kollardan olan Hurman çayının 900 km2 yi geçen yağış alın önemli yer tutarsa da, asıl beslendiği yerler daha aşağılardaki gür kaynakların katıldığı alanlarda olur Bu kaynakları aldıktan ve Söğütlü çayına karıştıktan sonra artık bir çay görünüşü alır
Ceyhan nehrinin önemli kollarından olan Göksun çayı (115 km, yağış alanı 1400 km2), Binboğa dağlarından inen Kömürsuyu ile başlar, başka derelerle beslenir, Göksun ovasına kadar çağıltılarla akar, ilkbaharda kabararak geçit vermez Bu gür çay, Ceyhan ırmağına karışır ve bunun karışmasıyla Ceyhan büyür İlkbahar ve yaz başlarında dağlardaki karların erimesi ile Ceyhan’a çok su katılır
Ceyhan nehrinin önemli bir kolu da aksu çayıdır (150 km) bu çay Maraş’ın kuzeydoğusunda Fevzipaşa-Malatya demiryolunun geçtiği uzun ve geniş bir çukurluk içindeki Gölbaşı gölleri adı verilen bir sıra göllerden doğmuştur Buradan güneybatıya doğru akarak Pazarcık kasabası yakınından geçer, Mizmili bataklığı doğrultusunda uzanır Bu arada Uzungeliş adı verilen ve Pazarcık kasabası yakınlarında da devam eden, çok uzun bir boğaza girer Burada Kartalkaya barajı yapılmıştır Temelden yüksekliği 90 m, tepe uzunluğu 190 m olan bu toprak-kaya dolgu tipi barajın gerisinde 1,5 km2 den daha büyük bir göl meydana gelmiştir Bu gölde biriktirilen sularla 35000 hektarlık arazinin sulanmasına çalışılmıştır Daha ileride Aksu’ya, Gavur gölünden gelen sular katılır ve Maraş’ın batısında Ceyhan nehrine karışır
Buraya kadar aldığı kollarla büyümüş olan Ceyhan nehri, daha aşağılarda birçok dereler alık ki, bunlar arasında Kadirli taraflarının bol sularını toplayan Savrun çayı ile Körsulu çayı başta gelir Bu çayların suları yazın, sulamalar dolayısıyla, çok azalırsa da, kışın ve ilkbaharda çağıltılarla akan gür akarsulardır Savrun çayına paralel uzanan ve onun batısında akan Çiçeklidere üzerinde, sulamada ve taşkınları önlemede fayda sağlayan Mehmetli Barajı bulunmaktadır Aksu kavşağı yakınlarından sonra Ceyhan nehri 50 km kadar süren çok yeri dar, derin, yamaçları sarap bir boğaza girer Bu boğazda genişliği 10-15 m ye inmiş, nehrin kısılmış olduğu son derece dar yerler de girer Bu boğazda Ceyhan hızlı akar ve çağlayanlar yapar Bu boğazdan çıktıktan sonra Ceyhan nehri tepelik yerler arasından geçtikten sonra ovaya açılır Burada ırmak yayılır, kabardığı zaman taşkınlar yapar
Ceyhan, en çekilmiş olduğu yaz sonlarında bile geçit vermeyen büyük bir ırmaktır Bir çok özellikleri ile yanındaki Seyhan nehrine benzer Nehrin su miktarı mevsimlere göre çok değişir Kasım ve Aralık aylarındaki yağmurlarla kabarır Bu sırada saniyedeki su miktarı 50 m3 den 400 m3 e yükselir Ocak ayında suları oldukça çekilir Şubat ortalarında yine kabarmaya başlar, yazın gene çekilir
Ceyhan nehrinin aşağı kesiminde genişliği 100 m, derinliği 3 m dir Çok kabardı zamanlarda ovada yer yer taşar Bu ırmak, önceleri şimdiki Karataş burnu yakınında denize dökülürken, zamanla yatağını değiştirmiş, İskenderun körfezine dökülmeye başlamıştır Ceyhan, takriben 2000 yıl içinde Seyhan ile 6 defa birleşmiş, sonra ayrılmıştır Dar boğazlarda hızlı akışlarla inen ve birçok çağlayanlar yapan Ceyhan, önemli bir elektrik enerjisi kaynağıdır Irmak, çok yerinde, derinde aktığından sulamada güçlükle kullanılır Bunun için son yıllarda yer yer bentler yapılmıştır

Asi ırmağı:

Aşağı bölümü Türkiye topraklarında, yukarı bölümü Suriye’de bulunan bir ırmaktır Uzunluğu 380 km olan bu ırmak, Lübnan ve Antilübnan dağlarından beslenerek, bunlar arasındaki çöküntü alanında kuzeye doğru akar, Humus ve Hama şehirlerinden geçer, Türkiye’nin Hatay bölgesine girer, burada batıya dönerek Antakya şehrinden geçip, Akdenize yönelir ve Amanos dağları güneyinde, Samandağı kasabası yakınında bu denize dökülür Türkiye’nin güney sınırından Akdeniz’e kadar olan uzunluğu 90 km den çoktur
Asi ırmağı, hemen bütün yolu boyunca, yer yer ova ve teknelerden geçer, bunlar arasında da türlü derecelerden derinliği olan boğazlara sokulur Yukarı kesiminde kaynağını Lübnan’da Ayn-el-tine’den alan Asi ırmağı, Humus yakınında 50 km2 lik bir göl ve bataklıktan geçer, Suriye’de Hama ve Türkiye’de Amik çöküntü ovalarına girer Amik ovasına girmeden önce 22 km kadar uzunluktaki bölümünde Türkiye ile Suriye arasından geçer
Asi ırmağı, yazları kurak ve sıcak geçen, yıllık yağış tutarı, dağlık arazi dışında orta derecede olan bir bölgeden sularını topladığı için, yalnız yağmurlu mevsimlerde ve dağlardaki karların eridiği zamanlarda kabarır, yazın çekilir, küçük bir ırmak görünüşü alır Yolu boyunda bir takım kurak çukurlardan geçtiğinden, şiddetli buharlaşmalar ve sızmalar nedeniyle suları gittikçe azalır
Asi ırmağı, yolu boyunda bazı kollar alır Bunların önemlileri Türkiye arazisinde bulunur Başlıcaları Maraş taraflarından inen Karasu çayı ve Gaziantep taraflarından gelen Afrin çayı ile Amik gölünün ayağı olan Küçük Asi veya Karadere’dir Ayrıca Defne suyu da ırmağa sularını katar Bunlardan Karasu, İslahiye kasabasının kuzeyinden çıkan ve bu çevredeki Emen gölünden beslenen bir çaydır Yağış alın 1800 km2, ortalama akımı yaz ve güz aylarında 8 m3 kışın ve ilkbaharda 20-40 m3 dür kabarık zamanlarında 100 m3 e yaklaşır Yaz aylarında çok çekilmesinin, hatta Amik gölüne ulaşamamasının nedeni, sulamalar için çok su sarfedilmesindendir
Asi nehrine karışan bir başka önemli kol Afrin çayıdır Bu çayın başlangıç kaynakları Gaziantep batısındaki Sof dağından inen dereler ve daha batıdaki Kartal dağından beslenen ve Afrinden de güçlü olan Sabun suyudur Sayıları çok olan bu suların kaynak dereleri, bu dağların eteklerinden beslenir Her iki çay Afrin çayının yukarı kesiminde birleşerek bir süre Suriye’den geçer, Reyhanlı kasabamızın kuzeyinde Hatay ilimize girer ve Amik gölüne dökülür Afrin çayı, kışın geçit vermeyecek kadar geniş ve yaygın akar Yazın ise Amik gölüne inemeyecek kadar suları çekilir Yağış alın 2800 km2 yi bulan Afrin çayının ortalama akımı 10 m3 olduğu halde, kabardığı zaman bu miktar 100 m3 ü geçer ve taşkınlar yapar
Karasu ve Afrin çayları ve diğer bazı derelerle yayılır böyle zamanlarda gölün ayağı olan Karadere ve Küçük Asi (12 km) kabarır, yazın bile güçlü bir akarsu olarak akar Gölün bu ayağı son yıllarda düzenlenerek derinleştirilmiş, böylece taşkınların önlenmesine ve gölden gelen bol suların daha kolaylıkla akmasına çalışılmıştır Gölün ayağı olan Küçük Asi, Antakya yakınında Asi nehrine dökülür
Asi nehri Antakya’dan geçer, vadisi daralır, şehir yakınında ünlü Harbiye çağlayanlarını meydana getirerek gür bir şekilde kaynaklardan beslenen Defne Suyunu alır, Asi oluğu denilen derin, fakat geniş boğaza girer ve deltasından geçerek denize dökülür Antakya yakınının Keldağ’dan gür kaynaklarını alan Defne suyu üzerinde kurulmuş bulunan hidroelektrik santrali Antakya’ya elektrik enerjisi vermektedir
Bu kollarla beslenen Asi ırmağının Türkiye’deki bölümü en çekilmiş zamanında bile geçit vermeyecek kadar geniş ve derindir Irmağın sulamada büyük önemi vardır

Alıntı Yaparak Cevapla