10-10-2012
|
#6
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Geldi Gene Gül Kokusu Sinemize
Muhammed’e (asm) hasret
Senin yokluğun ürküttü beni,
Serseri yaşlarla ıslanışım,
Yüreğimde adının şahlanışındandı
Dağınıklığım gözlerinin şehla bakışından kaçma sevdasındandı
Şimdi sana yazıyorum şiirleri
Aşkından devşirmek için seni  
Rüyalara dalardım eskiden
Çocuktum
Daha ürkmemiştim senden gayrı sözlerle,
Gece hep beyaz olurdu o yüzden
Alaca şafaklar içinde çıkagelirdin
Hır bahçelerde yürürdük
Utanır saklardım senden şiirlerimi
Merhametinden bir pay alırdım
Saçların parlardı
Mahzunluğa bürünürdün
Duyardıkki bir civan can verdi sahrada,
Dilinde hep sen olurdun
Umutlar tepeleri aşar el sallardı bize  
Gülümserdin, gülümserdim  
Eğilirdik Rabbimizin huzurunda
Sûretin saydamlaşır, beni endişelendirirdi
Ayrılık ani geldi zannıyla
Dokunurdum gözyaşımın kam teline
Secdemiz biter gülümserdin
Gülümserdim  
Gezinirdik
Ellerinden tutardım,
Sıcacık ellerinden
Kutlu şehrin sokaklarını arşınlardık
Bir bayram günü olur,
Bir kuytuda yetimliğiyle bir çocuk gözyaşı dökerdi
Sarardın hüzünleri, gül tebessümleri yayılırdı yanaklara
Bir ak sakallı peydah olurdu yanımıza
Şükreder dilimizi şenlendirirdik
Yola devam ederdik
Yürür, yürür mahzunluklarımızdan,
Senin şafaklarına çıkardık
Tatlı tebessümün eşliğinde
Bahar yüzlü meleklerin ellerinden tutardık
Sen anlatırdın,
Ümmetin dinlerdi
Seni görünce nasılda sevinirlerdi
Sevinirdik…
Çok sevinirdik,
Canım Efendim
Sana çok hasretlendik…
Çünkü artık bahar yüzlü melekler tutmuyor ellerimizden,
Artık nur yüzlü çocuklar dolaşmıyor etrafımızda
Kimse senin etrafında gül kokularıyla dolaştırmıyor
Ve kimse bize parmaklarından Ab-ı Hayat içirmiyor
İçimiz kırkikindiler neşesinde sevinmiyor ayrıklara
İşte bu yüzden efendim
Canım Efendim
Tarihi var hüzünlerimin  
Nur Menekşe Yıldızturan
|
|
|