10-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gel Gidelim Dosta Gönül
Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz
Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz
İşbu söze Hakk tanıktır,
Bu can gövdeye konuktur,
Bir gün ola çıka gide,
Kafesten kuş uçmuş gibi  
Ve de ölümle ilgili kısacık bir mesajla devam ediyoruz Kabir gibi daracık kozasından kelebek olarak çıkan ipekböceği kabirden sonraki hayatın müjdesini veriyor bizlere Onun ipek kanatlarında ölümün son olmadığı yazılıdır Ve de ölüm bir nimettir
Ölüm niçin nimettir?
Kimler yok ki orada Gönülden sevdiğimiz anne, baba ve kardeşlerimiz Ninnilerini dinlediğimiz nur yüzlü nineler, sakalını okşadığımız beli bükük ihtiyar dedelerimiz
Nice büyük insanlar, veliler, peygamberler ve en önemlisi iki cihanperveri, güneşi Hazreti Peygamber Efendimiz hep orada Sevdiklerimizle dolu bu aleme geçmek için ise bir başka doğuş olan ölüm tek çare
Şair; "Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun Ölümü de öldüren Rabb'e secdeler olsun" diyerek, adeta sevinç çığlıkları atarken, bu gerçeği görmüş olsa gerek
Ancak ölümü bir müjde olarak karşılamak için, sıra bize gelmeden önce, kulluk vazifelerini tamamlamamız ve ebedi saadeti hak etmemiz gerekmiyor mu?
Evet; bunun için, önümüzde ne kadar olduğunu bilmediğimiz yıllar, aylar, belki de sadece saatler var
Ömür sermayesini değerlendirmek konusunda peygamberler peygamberlerinin mübarek bir sözüne kulak verirken, ölümün son olmadığını yine ondan dinleyelim
Nasıl yaşıyorsanız, öyle ölürsünüz
Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz
Her mevsim yaşanan olaylar gösteriyor ki; ölüm yeni bir hayatın başlangıcıdır ve hayata uyabilmek için geçirilmesi gereken bir arıtma hareketidir Diğer bir ifadeyle ise ağırlıklardan kurtulma faaliyetidir
Sonbaharda çürüyen, kuruyan ve kendisinde hayattan eser kalmayan kökler, dallar ve tohumlar, ilkbaharın o her yerden hayat fışkıran bayramına hazırlanan ve zamanı geldiğinde yeni bir hayata kavuşur
İşte bir gün bizler de o tohumlar gibi toprağa düşeceğiz Her ne kadar bir müddet için toprağa karışsak bile, ebedi bir baharımız vardır ve gelecektir
Evet Doğumla bu aleme kavuşulduğu gibi, ölümle de bir başka aleme kavuşulacaktır
Ve tohum toprakta çürümesine rağmen nasıl bir başka hayata kavuşur ve gökyüzüne dal budak salarsa insanın cesedi de ölümle çürüyerek fakat ölümsüz ruhuyla ebedi bir alemde hayat bulacaktır
İnsan ebedi alemdeki hayatını anlamak noktasında çok aciz kalır Çünkü bütün duyguları, bu dünya ölçülerine göre yaratılmıştır Ancak içinden gelen bir ses, ona ebedi alemlerin varolduğunu haykırır, durur
İlim adamları tarafından da belirtilen ve bütün insanlarda varolan sonsuzluk arzuları, ebedi alemlerin varlığını bildiren kuvvetli bir psikolojik delil olarak kabul edilmektedir
İnsanın ahret aleminin varlığını sezmesi de, onun varlığına en büyük delildir Veya en azından, böyle bir alemin olmasını ve yaratılmasını gerektirir
Madem yapan ve yaratan bilerek yapıyor, o kudret, zerrelerle güneşleri aynı kolaylıkla idare ediyor, niye endişe edelim
Zaten ahreti vermek istemeseydi, onu istemek duygusunu da biz insanlara vermezdi değil mi?
Bütün insanlığı etki altına alan bu gerçeğin, boş ve kuru bir iddiadan ibaret olamadığı açıktır Bu fikri ve arzuyu insanın kalbine koyan kim ise onu verecek olan da başkası değildir elbette
Bir nazarda kalmayalım, gel gidelim dosta gönül
Hasret ile ölmeyelim, gel gidelim dosta gönül
Bu dünyaya kalmayalım, fanidir aldanmayalım,
Birlikte iken ayrılmayalım, gel gidelim dosta gönül
Ölüm haberi gelmeden, ecel yakamızı almadan,
Azrail hamle kılmadan, gel gidelim dosta gönül
|
|
|