10-10-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
27. Piyade Alayı
27 Alay Komutani Yarbay Şefik Bey

Avni Çakur, Şefik Beyin askerleriyle yıllar sonra karşılaşmasını şöyle anlatıyor:
Şimdi, 1915 yılı Cesarettepe Mehmet Çavuş çiftliğindeyiz Çanakkale Savaşları'nm 27 Alay Komutanı olan Mehmet Şefik bey uzun boylu, yüz hatları derin çizgileri olan, ince yapılı, kumral kırmızı bir zattır Elbette ki yaşlı, fakat sağlam bir askeri heybeti var Mikrofonun başına geldiği zaman pek yakınında idim Uzun çenesi, söz etmesine birkaç saniye mani olacak derecede ağzına yapışmıştı sanki 
Şakaklarında ve kulak diplerinde heyecanın atışları görülüyordu  Bir sis perdesi ile örtülmüş gibi duran gözlerinin o anda savaş sahnesinden başka bir şey görmediğine, kulaklarının top ve mermi tarrakalarmdan başka hiçbir ses duymadığına, bütün maddî ve manevî âlemi ile o savaş sahnelerini yaşadığına kani idim
Bu muhterem asker, tezahürleri elle tutulacak kadar meydanda olan hissiyatına rağmen mana ve mahiyet itibariyle örnek bir konuşma yaptı Kudret ve kabiliyetimizi belirtirken asil çehresini de tersim etmeyi unutmadı Bu konuşmayı takip eden sahneyi belki ömür boyunca aynı duygu ve heyecan içinde görmek bil¤mem bir daha nasip olabilecek midir?
Göğüslerinde bu savaşlarda aldıkları madalyalar bir sıra halinde dizili duran İngiliz ve Fransız temsilcileri ile Şefik Beyin bir ara saygılı yakınlıkla objektif karşısında durmaları ve müteakiben Fransız eski muharibi olan zatın selis lisanı ile Çanakkale Savaşları'ndaki mert düşmanlığı belirten konuşması unutulacak sahnelerden değildi Bir ara sakalları ağırmış, yüzleri yanık, birinin sağ kolu boşlukta olan civar ahalisinden 4-5 kişi hafifçe iteleyerek bana telaşla "Şefik Bey nerede?" diye sordular Gösterdim, yol açtım ve seyrettim Şefik Beyin bir elini bırakıp, diğer elini alıyorlar; dudaklarında, alınlarında dolaştırıyorlar, öpüyor ve öpüyorlardı Eski komutanda onları kucaklıyor ve yıllarca hasret kalmış bir kardeş manzarasında birbirinden ayrılmıyorlardı
Meğerse Mehmet Şefik Beyin alayında nefer imişler Şefik bey mikrofona dönerek iyice titreyen sesiyle dedi ki: "Siz bunların şimdiki bu yaşlı, sakallı hallerine bakmayınız O zaman hepsi, levent gibi delikanlı idiler " Ve tekrar sarıldılar Ömrün yarısından fazla eski zama¤na ait bu küçük ve büyük münasebetinin bunca yıl sonraki tezahüründe ölüm yoldaşlığı yapmış olmanın, askerliğin hususiyeti vardı
27 Alay Komutanı Şefik Bey Kahramanlarıni Anlatıyor
Çanakkale Savaşları sırasında 9 Tümenin 25 -26 -27 Alaylarından müteşekkil eratın yüzde ekserisi bu mıntıka bu yörenin gençleri idi Savaşın sonuna dek hudutsuz kahramanlıklar gösterdiler İşte bu kahramanlıkların bir kısmına komutanlık eden Yarbay Şefik Bey, hatıralarında şöyle der:
"Alayın mütemadiyen kayıp veren er ve subaylarının yerine yine Biga-Gelibolu-Lâpseki kazalarının şerefli evlatları almıyordu Böyle bir olayı tarih nadiren yazar Yani kardeşi şehit olmuşsa onun yerini kardeşi alıyordu Şehit komşusunun yerine komşusu geliyordu Baba yaralanmışsa oğlu onun yerine geçiyordu Yaraları tedavi olanlar ise gene cepheye dönüyordu Alayımda Çanakkalelilerden sonra Orta Anadolu ve Karadenizliler vardı Mesela; Karadeniz'in Ayancık kazasından topluca gelip 27 Alaya katılanlar vardı Hepsi de büyük kahramanlıklar göstermişlerdir "
Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri birbirleri ile savaşa giriştikleri andan itibaren 27 Piyade Alayı çarpışmalarda yer almıştır Düşmanın 25 Nisan 1915 günü yaptığı Arıburnu çıkarmasında ilk karşı koyan birlik olması ve savaş boyunca düşmanla giriştiği muharebelerde büyük yarahlıklar göstermesinden dolayı Türk Savaş tarihine altın harflerle ismi yazılmıştır Bu kahramanlığın işareti sayılan bilgi sırma işlemeli; yarısı yeşil, yarısı kırmızı geniş ipek kurdele üzerine yazılmış olarak altın ve gümüş harp imtiyaz madalyaları ile birlikte 27 Alayın sancağına işlenmişti
kaynak: Çanakkale Destani sayfa, 41 -65
|
|
|