Yalnız Mesajı Göster

Milli Mücadele Yillari - 3

Eski 10-10-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Milli Mücadele Yillari - 3



MARAŞ CEPHESİ

Çukurova, Antep ve Urfa'yı işgal ettikleri gibi, Maraş'ı da ele geçiren Fransızlar, burada da Ermenilerle işbirliği yaptılar Tarihi Maraş Kalesine Türk bayrağı yerine Fransız bayrağının asılması, Maraşlıları harekete geçirdi ve olay milli onuru zedeleyici bir durum olarak değerlendirilmişti Fransız işgaline karşı, bir camide vazeden "Sütçü İmam" Şeyh Ali Sezai (Kurtaran) Efendi, halka "Kalelerinde hür bayrağı dalgalanmayan, esir bir memlekette, Cuma namazı kılınmaz" diyerek Maraşlıları coşturdu Maraş, çocuğu, genci, ihtiyarı, erkeği ve kadını ile beraber tarihi kaleye yönelerek, Fransız bayrağını indirip, yerine Türk bayrağını çekmiştir Fransızlara karşı yapılan kanlı mücadele, 11 Şubat 1920'de Fransızların bozguna uğramaları ve Maraş'tan çekilmeleri ile son buldu Maraşlıların, gösterdikleri kahramanlık, şehrin adının da Kahramanmaraş olarak değişikliğini gerekli kılmıştır Ayrıca Maraş şehri TBMM hükümetince İstiklal Madalyası ve Beratına layık görüldü

ÇUKUROVA CEPHESİ

Kilikya adı ile andıkları Çukurova'yı sömürge haline getirmek için Fransızların çabaları, daha ilk işgal anından itibaren Çukurovalıların protestosu ile karşılanmıştır "Feryatname" adlı vesika ile kamuoyuna duyurulmuştu Fransız idarecilerinin, Ermeni komitecilerine alet olması, hatta Fransız Valisi Bremond'dan cesaret almaları ve teşvik görmeleri Ermeni Fedailerini yağmacılık ve katliama da yönlendirmişti Fransız ve Ermenilerin insanlık dışı hareketleri, milli kuvvetleri teşkilat kurarak, çete savaşı yolu ile karşı koymaya yöneltti Aralarında Zamir Damir Arıkoğlu'nun da bulunduğu Çukurovalılar Toroslarda ve Çukurova'da yer yer direnişler, yiğitçe çarpışmalar yaptılar IKavaklıhan, Aflak, IIKavaklıhan, Yarbaşı, Hinnepli, Taşçı, Mercin Büyük Fadıl savaşları ve Kar Boğazı Baskını Fransızları yirmi günlük ateşkes Antlaşmasına ve daha sonra da Ankara Antlaşması'nı imzalamaya zorladı Antlaşmanın imzalanması Çukurova'nın kurtuluşunu sağladı

İNÖNÜ SAVAŞLARI

IİNÖNÜ SAVAŞI

Yunanlılar, Bursa ve Uşak mıntıkalarından Eskişehir ve Afyon istikametlerinde 6 Ocak 1921'de ileri harekata geçtiler Yunan harekatı üç koldan ilerleyerek İnönü önünde birleşiyordu Yunanlılar, 3 günlük yürüyüşten sonra 9 Ocak günü İnönü mevzilerinin önüne gelmişlerdi Asıl savaş 10 Ocak günü sabah saat 630'da Yunanlıların taarruza geçmesi ile başladı Saldırısı kırılan düşmana karşı savaş 10 Ocak 1921'de kazanıldı

Savaşın İnönü bölgesinde yapılması bir tesadüf değildi İnönü savaşlarının zamanını Yunanlılar, fakat savaş alanını Türkler seçmişlerdi Türk ordusunun savunma planına göre, Bursa ve Kocaeli yönünden gelecek bir düşman taarruzu İnönü'de karşılanacaktı 11 Ocak 1921'de o güne kadar fazla kayıp vermiş ve çok hırpalanmış olan düşman, daha fazla ilerlemeye kendisinde kudret göremeyerek, tekrar Bursa civarındaki eski mevzilerine çekilmek zorunda kaldı Böylece dinamik bir sevk ve idare sistemiyle düşmanın iki misli kuvvetlerine karşı, zayıf kuvvetlerle yoğun bir savunma yapılmış ve düşman ordusu üç gün içinde yenilerek geri çekilmeye mecbur bırakılmıştır

I İnönü Zaferi sonunda Albay İsmet Bey,1 Mart 1921'de generalliğe yükseltildi Kazanılan bu zaferin tarihi önemi, Batı Cephesi'nde kazanılan ilk zafer oluşu ve Sevr tatbikçilerine milli teşkilatın ne demek olduğunu göstermesidir I İnönü Savaşıyla Kuva-yı Milliye devri son bulmuş, Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin ve ordusunun içerde ve dışarıda itibarı birden yükselmiş, ordunun ve Meclis'in otoritesi artmıştır

II İNÖNÜ SAVAŞI

Londra Konferansı'nın bir sonuç vermemesi, Sevr projesini uygulamak için İtilaf Devletlerini yeni bir çabaya yöneltmiş ve bu amaçla Yunan işgal ordusunu savaşa teşvik etmişlerdi Bundan faydalanan Yunanlılar, 23 Mart 1921'de Bursa'dan İnönü istikametine ilerlemeye başladılar Türk ordusunun yüksek azim ve imanla savaşması, 31 Mart 1921 akşamına kadar süren kanlı çarpışmalar sonunda düşmanı İnönü'de ikinci defa perişan etti Yaptıkları iki saldırının da püskürtülmesi üzerine Yunan kuvvetleri, 31 Mart gecesinden itibaren çıkış mevzilerine çekilmeye başladılar, çekilen düşman, süvari birliklerimizle izlenmiş ve düşmana çekilirken de kayıplar verdirilmiştir

Fevzi Paşanın (Çakmak) Mecliste bu savaştan bahsederken söylediklerinden anlaşıldığına göre, Yunan ordusunun amacı mutlaka yenmekti Başkumandanları Papulas, bu sebeple Karaköy'e gelmiş ve alaylarını bizzat birbiri ardınca savaşa sokmuştur Düşman bir taraftan kesin olarak Türk ordusunu yenmek ve dört beş günde Eskişehir'e, bir ayda da Ankara'ya gelerek Sevr Antlaşması'nı kabul ettirmek amacındaydı Düşmanın hareketlerinden amacını anlayan kumandanlık, lazım gelen önlemleri almıştı İsmet Paşa bir taraftan da düşmana umduğu yerde değil, bizim istediğimiz yerde savaşı yaptırmak suretiyle, düşmanın savaş planını başarısızlığa uğratmıştır Milli Kurtuluş Savaşı'nda bu zafer, Mustafa Kemal'in güzel ifadesiyle, milletin "maküs talihini" (tersine dönmüş talihini) de yenen bir zafer olmuştu

KÜTAHYA - ESKİŞEHİR SAVAŞLARI

İnönü Savaşları'nda savunma taktiği uygulamak zorunda kalan Türk Ordusu, Aslıhanlar- Dumlupınar çarpışmalarında ise henüz saldırı gücü olmadığını göstermişti Bu durumdan yararlanmayı düşünen Yunan Genelkurmayı yeni bir plan hazırladı Daha güçlü birliklerle, İnönü, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasındaki çizgide bulunan mevzilerimize yüklenerek buraları işgal etmek ve gerekirse Ankara'ya kadar ilerlemek düşüncesindeydiler Yunanlılar bu amaçla, yeni birliklerle iyice güçlendiler ve 10 Temmuz'dan itibaren saldırıya geçtiler Zayıf birliklerle tutulan Kütahya güneyine yüklendikten sonra, cephe boyunca ilerlemeye başladılar 20 Temmuz'a kadar yaptıkları saldırılarla kuvvetlerimizi geri çekilmeye zorladılar Cephe durumu ile ilgilenen Mustafa Kemal Paşa, kuvvetlerimizin Sakarya'nın doğusuna kadar çekilmesini gerekli gördü Böylece zaman kazanılacaktı Bu plan uygulanırken, 21 Temmuz'da tekrar saldırıya geçen Yunan kuvvetleri, büyük fedakarlıklarla yavaşlatıldı ve 25 Temmuz'da Sakarya'nın karşı kıyısına geçildi

Bu savaşlar sonucunda Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi büyük stratejik merkezler elden çıktı Savaş gücü azaldı ve yurtta büyük bir hayal kırıklığı belirdi TBMM'de moral bozukluğu başladı ve sert tartışmalar oldu Aslında, Yunan kuvvetleri büyük ateş ve silah üstünlüklerine rağmen, ordumuzu yok edememişlerdi Ordumuz, Sakarya'nın doğusunda, güvenlik altındaydı Buna rağmen savaşın kaybedilmesi cephe gerisinde büyük bir felaket haberi gibi etki yapmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla