Prof. Dr. Sinsi
|
Atamizin Ölümü
SON SAATLER
Tüm tedavilere rağmen günden güne eriyen Atatürk, 8 Kasım 1938 günü şiddetli bir rahatsızlık daha geçirdi Saat altı buçuk gibi gelen bu rahatsızlıkta Atatürk'ün midesi bulanmış ve kusmaya çalışmıştı
Sürekli istifra etmeye çalışan Atatürk, bu sırada Hasan Rıza Beye (Soyak) bakarak "Saat kaç?" diye birkaç kez sormuş, Hasan Rıza Bey her soruşunda "Saat 7 efendimiz" diyerek cevap vermişti
Bu sırada kendisine haber verilen Neşet Ömer Bey de gelmişti Abravaya ile Atatürk'e gereken tedavileri yapıyorlar ve bazı önlemler alıyorlardı Neşet Ömer Bey bir ara "Dilinizi göreyim efendim " diye seslendi Atatürk dilini yarıya kadar dışarı çıkardı Neşet Ömer Bey "Biraz daha uzatınız efendim " diye seslenince, Atatürk, Neşet Ömer Bey'e bakarak ;
- "Vealeykümüsselam" diyerek gözlerini kapattı Atatürk son kez komaya girmişti
9-10 Kasım gecesini rahatsız geçiren Atatürk artık derin bir uykuda gibi yatıyor ve ölümü bekliyordu 10 Kasım 1938 günü saat 8 gibi bir ara gırtlağından Hı Hı Hı sesleri çıkarmıştı
Saat dokuzu beş geçe gözlerini son kez açarak, etrafına baktı ve hemen kapattı
Büyük Önder Atatürk ölmüştü
HAYATINDAKİ BAZI SONLAR
- Anlamlı son sözü, "Saat kaç" olmuştu

- Prof
Dr Neşet Ömer İrdelp'e, son söz olarak "Vealeykümüsselam " dedi
- Koma içinde manası anlaşılamayan ve devamlı olarak tekrarladığı söz "aman dil
  aman dil  "di
- Son aldığı gıda, 8 Kasım 1938 Salı günü, saat 18
35'de dört kaşık elma suyu oldu
- Son yemek istediği sebze, enginardı

- Son verilen ilaç, ölüm halinden kırk dakika önce, saat 8
25'de, 1/8 aubaine'di
- Hekimler ölüm raporunu imzalarken, son olarak elini öpen ve gözlerini kapayan Prof
Dr Mim Kemal Öke idi
ÖLÜM İLANI
Atatürk'ün ebediyete intikal edişi Türk Halkına şöyle duyuruluyordu;
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin resmi tebliğidir:
"Müdavi ve müşavir tabiplerin neşredilen SON raporu, Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir
Bu acı hadise ile Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti ulu şefini, insanlık büyük evladını kaybetti Milletimize, içimiz yanarak, bu tarife sığmayan ziya'dan dolayı en derin taziyelerimizi sunarız
Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak O'nun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız Şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki, ölmez olan, onun büyük eseri, Cumhuriyet Türkiye'sidir Hükümetimiz, içinde bulunduğumuz bu mühim anda, bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başındadır Müesses olan nizam ve idame hususunu, büyük Türk milletinin hükümetiyle tek vücut olarak teyit ve temin edeceğine şüphe yoktur
Teşkilat-ı Esasiye Kanununun 33 maddesi mucibince Büyük Millet Meclisi derhal yeni reisicumhuru intihap edecektir Türkiye'nin en büyük makamına, Teşkilat-ı Esasiye Kanununa göre geçecek zatın etrafında hükümetiyle, şanlı ordusuyla ve bütün kuvvetleriyle Türk Milleti sarsılmaz bir varlık olarak toplanacak ve yükselmesine devam edecektir
Bugün ayrılığına ağladığımız büyük şefimiz Atatürk, her vakit Türk Milletine güvendi Eserlerini bu güvenle yaptı İdamesi esbabını da istikmal ederek güvenle büyük milletimize bıraktı Ebedi Türk Milleti onun eserlerini ebediyetle yaşatacaktır Türk gençliği onun kıymetli vediası olan Türkiye Cumhuriyetini daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir
Kemal Atatürk, Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır "
CENAZE NAMAZI
Son vazifeler yerine getirilirken, dini şart ve örfler itina ve hassasiyetle yerine getirilmiştir Cenaze namazının bir camide kılınıp kılınmama yolunda dinen ne gerektiği konusunda, Makbule Atadan Hanımefendi Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'a danıştı, İlahiyat Fakültesi kelam ilmi ve İslam Felsefesi ordinaryüs Profesörlerinden Mehmed Şerafettin Yaltkaya'nın fikri alındı Din alimi, cenaze namazlarının muhakkak camilerde kılınması yolunda kesin bir kayıt olmadığını bildirmiş ve daha çok makam, kıdem ve selahiyeti olarak, bir de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşlerinin alınmasını tavsiye etmiştir
Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkanı Mehmed Rıfat Börekçi'nin fikri sorulmuştur Milli Mücadelenin meşruiyetine dair Anadolu Uleması fetvasına, ilk imza koyan din adamı, "O'nun cenaze namazı, tertemiz hale getirdiği bütün vatanda, bu farizanın yerine getirilebildiği her yerde kılınabilir" fetvasını vermiştir
Atatürk'ün cenaze namazını, Diyanet İşleri Başkanlığı yapan, Ord Prof Mehmet Şerafettin Yaltkaya kıldırmıştır
ETNOĞRAFYA MÜZESİ'NE DEFNİ
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, 10 Kasım 1938'de sabah saat 09 05'de Dolmabahçe Sarayı'nda ebedi uykusuna daldı Vefatı bütün yurdu mateme boğarken, dünyada da büyük üzüntü uyandırdı Aziz naaşı, 19 Kasım 1938'e kadar Dolmabahçe Sarayı'nda katafalkta kaldı 19 Kasım günü naaşı top arabası ile Sarayburnu'na, oradan "Zafer" torpidosu ile "Yavuz" zırhlısına nakledildi Bu arada, bütün dünyada bağımsızlık savaşı ve barışın sembolü olan bu büyük insanın cenaze töreni için İstanbul'a gelen Rus, Fransız, Yunan ve Romen savaş gemileri, onu 21 pare top atışı ile son yolculuğunda selamladılar Naaş, "Yavuz" zırhlısı ile İzmit'e, oradan da trenle 20 Kasım 1938'de Ankara'ya getirildi TBMM'nde hazırlanan katafalkta bir gün kalan naaş, buradan alınarak 21 Kasım 1938'de Etnoğrafya Müzesi'ndeki katafalka konarak halkın daha uzun süreli ziyaretine imkan sağlandı 31 Mart 1939'da katafalktan alınan aziz naaş, bir müzede mermerden hazırlanan geçiçi kabre kondu
ATA'NIN ANITKABİR'E NAKLİ
Ulu Önder'in 15 yıl süre ile kaldığı Etnoğrafya Müzesindeki geçici kabri 4 Kasım 1953'de açıldı
Geçici kabrin açılmasında; Meclis Başkanı Refik Koraltan, Başbakan Adnan Menderes, Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut, Eski Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Cumhurbaşkanlığı Genel Katibi Nurullah Tolon, Eski Genel Katip Kemal Gedeleç, Ankara Valisi Kemal Aygün ve Belediye Başkanı Atıf Benderlioğlu hazır bulundular Kabrin açılmasında, Erkek Teknik Sanat Okulu ve Yapı Enstitüsü öğretmen ve öğrencileri de görev aldı
Kabrin açılmasına saat 09 05'de başlandı Mezarı üstten ve yandan çevreleyen mermer levhalar birer birer çıkarıldı, kabrin üzerideki 80 cm kalınlığında olan toprak tabaka alınarak, kağıt torbalarda toplandı Daha sonra bu topraklar Anıtkabir'e getirilerek ebedi istiratgahına kondu Toprağın altındaki döşeme de kaldırılarak geçici kabri boydan boya kaplayan çelik kapaklar dışarı çıkarıldı Bu kapaklar kaldırıldığında, Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılmış tabutu ile karşılaşıldı 500 kg ağırlığındaki tabut; sal tertibatı yapılmış olan vinçle yukarı çekilerek, Etnografya müzesindeki katafalka konuldu Tabut katafalka konduktan sonra, kabrin açılmasında hazır bulunan resmi heyet tarafından bir protokol hazırlanarak imzalandı Daha sonra Kız Teknik Öğretmen Okulu öğrencilerinin hazırladığı Türk Bayrağı, katafalkın üzerine serildi
Ulu Önder Atatürk'ün aziz naşının önünde, 4 Kasım'dan 9 Kasım'a kadar yüksek öğretim öğrencileri, subaylar, sivil erkan ve generaller saygı nöbeti tuttular
Törene katılacak olan resmi zevat, 10 Kasım 1953 günü saat 09 00'da, Etnografya Müzesi önüne geldi Saat 09 05'de müzenin önündeki boru ile "Ti" işareti verildi Bu işaretle birlikte Ankara tepelerinde top atışı başladı ve bu anda tüm törene katılanlar saygı duruşunda bulundu Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndan 12 er, Büyük Atatürk'ün Türk Bayrağına sarılı tabutunu omuzlar üzerine kaldırdılar ve Etnografya Müzesi önünde bekleyen top arabasına yerleştirdiler 136 genç asteğmenin çektiği top arabası saat 09 20'de müze önünden hareket etti
Töreni icra için oluşturulan birlik; tören komutanı, karargahı Kara Harp Okulu Bandosu ve sancağı, Harp Okulu Alayı Flamaları, Hava Harp Okulu'ndan bir bölük, toplu halde bayrakları taşıyan gençler ile bir izci alayından oluşmuştu 12 general top arabasının iki tarafını çevreliyordu Atatürk'ün İstiklal Madalyası, siyah kadife bir yastık üzerinde bir amiral tarafından taşınıyordu Bunun arkasından da protokole dahil zevat geliyordu Bu arda Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar da havadan korteje katılıyordu
Kortej opera binası önünden Bankalar Caddesi yolu ile Ulus Meydanına doğru ilerledi Büyük Millet Meclisi önünden geçerek istasyon önüne geldi Buradan Ulaştırma Bakanlığı-Demiryolu köprüsünü takiben saat 11 15'de, Tandoğan Meydanına ulaşıldı Kortej yol boyunca ilerlerken, Türk Hava Kurumunun uçakları Atatürk'ün bir portresini Ankara semalarında dalgalandırıyordu Uçaklardan naaşın üzerine ufak paraşütlere bağlı çiçek demetleri atıldı
Kortej 12 15'de Anıtkabir'e ulaştı Aslanlı Yol'un başlangıcındaki alanda top arabasının yanaşacağı ve tabutun indirileceği merdivenler hazırlanmıştı 12 er Ata'nın naaşını omuzlarına alarak Aslanlı Yol'da ilerlemeye başladılar Yine Tabutun sağ ve solunda 12 general yürüyordu Yolun iki tarafına yerleştirilmiş kız ve erkek izciler ellerindeki çiçekleri tabutun geçeceği yola serpiyorlardı
Ata'nın naaşı Şeref Holü'ne çıkan merdivenlerin başına geldiğinde, merdivenlerin iki yanında üçer sıra nöbet tutan izciler O'nu selamladılar Tabut 12 50'de Şeref Holüne çıkan merdivenlerin ortasındaki Hitabet Kürsüsünün arkasında hazırlanmış olan koyu vişne rengi katafalk üzerine kondu
Saat 12 55'de Cumhurbaşkanı Celal Bayar, katafalkın arkasından Türk Milletine hitaben bir konuşma yaparak; "Atatürk, şimdi seni kurtardığın vatanın her köşesinden gelen topraklarla gömüyoruz Fakat hakiki yerin Türk Milleti'nin minnet dolu sinesidir Nur içince yat" sözleri ile tamamladı
Tabut, O'nun her zaman itimadına mazhar olmuş Mehmetçiğin omuzlarında lahitin tam altında bulunan defin mahalline getirildi Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve diğer zevat mezarın etrafında yer almışlardı Sanduka açılarak tam saat 13 30'da aziz naaş, Mehmetçiklerin elleriyle ebedi istiratgahına indirildi Mezarın etrafında Ankara Toprağı ve yurdun dört bir köşesinden getirilmiş olan topraklar bulunuyordu Mezara ilk toprağı Cumhurbaşkanı attı, diğer zevat da onu izledi Defin işlemi tamamlandıktan sonra, Şeref Holü'nde lahitin önünde saygı duruşunda bulunuldu Bu arada, Etnografya Müzesi'nde geçici kabrin açılışında hazır bulunan heyet tarafından defin tutanağı hazırlanarak imzalandı
Resmi törenin sona ermesini müteakip, Anıtkabir halkın ziyaretine açıldı, anıt gece projektörlerle aydınlatıldı 19 Kasım 1953 günü Ulu Önder'i tam 70 000 kişi ziyaret etti
|