Konu
:
Mustafa Kemal’İn İletişim Dehası
Yalnız Mesajı Göster
Mustafa Kemal’İn İletişim Dehası
10-10-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mustafa Kemal’İn İletişim Dehası
Olağanüstü yeteneklerle donatılmış karizma sahibi çekici ve etkileyici insanlar doğanın insanlığa armağanlarıdır
Bu insanların yaşamlarındaki parıltı görkem aslında zorlu bir çilenin emeğin ve çabanın üzerine örülmüş yaldızlı bir kılıftır
Onların eserlerindeki ihtişam ideallerindeki yücelik doğalarındaki değerli hammaddeden çok; bu hammaddeyi işleyen keskin zeka yüksek bilgi düzeyi ve deneyimin sonucudur
Bu insanlar çok nadiren insanlık tarihinde görülürler ve daha yaşarken kahramana dönüşürler
Öldükten sonra da efsaneleşirler
Eserleri sonsuza dek yaşar
Onların başarıları çok geniş kitleler tarafından onaylanır benimsenir savunulur
Çünkü bu insanlar yakın ya da uzaktaki bütün insanlarla çok yoğun olumlu ve başarılı iletişim süreçleri yaşamışlardır
İnsanları anlamışlar ve kendilerini onlara anlatabilmişlerdir
Hem tek tek bireylerle hem de gruplarla iletişimi kapsayan bireyler arası iletişim en yaygın ve gerektiği biçimde gerçekleştiğinde en etkili olabilen iletişim türüdür
Bir kişinin bireyler arası ilişkilerdeki niteliği ve başarısı o kişinin yaşamının ve kişiliğinin kalitesini içinde yaşadığı toplumdaki konumunu ve değerini belirler
Adı övgüyle anılan bütün insanlar gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün başarılarının mucizelerinin ve görkeminin temelinde onun çevresindeki insanlarla halkıyla kurduğu yoğun iletişim süreçleri yatmaktadır
Mustafa Kemal Atatürk üzerinde yaşadığı coğrafyanın içinde yaşadığı toplumun durumunu anlama halkın sıkıntılarını kavrama onlara özgürlükleri için yapmaları gerekeni anlatma halkı örgütleme savaş stratejileri geliştirme devrimler için zemin hazırlama devlet yönetimi gibi konularda deha sahibi idi
Bütün bu alanları ustaca kavrayıp başarıya ulaşmasının temelinde ise bireylerarası iletişimdeki dehası vardır
Çevremizdeki diğer insanlarla iletişim kurmak hem insan olmanın bir gereği hem de bir toplumun bireyi olmanın zorunluluğudur
Bireylerarası iletişimde başarılı olabilmek ve amaçlanan hedefe ulaşabilmek; mesajın verileceği alıcıyı iyi tanımak iletişim dillerini bilmek ve mesajları doğru kodlamakla olasıdır
Mustafa Kemal Atatürk bireylerarası iletişim dillerini kullanma ve mesajları kodlama konusunda bir uzman kadar bilgili ve deneyim sahibiydi
Ondaki bu üstün özellik büyük olasılıkla sıkı gözlem ve zihin sürecinin sürekli değerlendirme yapmasından kaynaklanmaktadır
Ancak Mustafa Kemal’in iletişim alanında gösterdiği uzman performansı öncelikle mesajlarını vereceği halkını ve düşmanlarım çok iyi tanımasına bağlıdır
İletişim süreçlerinde mesajın gönderileceği alıcının konumunun özelliklerinin yaklaşımlarının iyi bilinmesi iletişim sürecinin sonucunu etkileyen birinci faktördür
Mustafa Kemal’in iletişim konusunda gösterdiği başarı bilgilerinin yanı sıra onun doğal yapısı mizacı aldığı eğitim sahip olduğu kültür ve kişiliğiyle doğrudan ilgilidir
Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı ülkesinde Grek kültürüyle Türk kültürünün harmanlandığı bir Osmanlı şehrinin Türk ailelerinin oturduğu mahallesinde bir Türk anne babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir
Doğup büyüdüğü mahalleden Osmanlı kültürü okuduğu okullardan Osmanlı eğitimi almıştır
Çocukluğundan itibaren de insan psikolojisine davranışlarına toplumsal olaylara politikaya devlet yönetimine ilgi duymuş karşılaştığı her insanın davranışlarını toplumsal devinimleri dikkatle incelemiş kişiliklerin muhasebesini yapmış tepkileri değerlendirmiş sürekli okumuştur
Onun ilgisi genellikle sıradan olaylardan uzak kalmış her zaman zihninde yoğunlaşan özel ideallerle meşgul olmuştur
Bu yüzden çocukluğunda yaşadığı bazı özel durumlar onu fazla etkilememiştir
Fakat duyarlılığı nedeniyle tepki göstermesi gerektiği bütün durumlarda verdiği kararlı tepkiyi de göstermiştir
Babası Ali Rıza efendinin ölümünden sonra annesi Zübeyde hanımın evlendiği üvey babası Ragıp efendiye karşı duyduğu tepkiyi bir başka akrabasının yanına sığınarak göstermiş fakat bu olayı büyüterek kendi kendine fazla sorun etmemiştir
Mustafa Kemal’in kişiliğinde ve davranışlarında belirginleşen ve ön plana çıkan onu kahramanlaştıran resmi çizen bazı temel özellikler vardır: Kararlılık hedef belirleme alçakgönüllülük direnme
Mustafa Kemal Avrupa Asya ve Afrika’da önemli bir coğrafyaya yayılmış ama her yanı gün be gün işgal edilen üzerinde oyunlar oynanan hızla çöken ve halkı tutsaklığa sürüklenen bir ülkenin vatandaşıdır
Onun ufuklardaki hedefi ulaşmak istediği amacı çocukluğundan beri bellidir: Parçalanan dağılan yok olan ülkesinin varlığı ve özgürlüğüdür
O hep ülkesini düşünmüş mensubu bulunduğu ulusun yaşadığı sıkıntılara onları yöneten daha doğrusu yönetemeyen başarısız yöneticilere kafa yormuştur
Mustafa Kemal planlarının zihinsel aşamalarında çoğunlukla tek başına uygulama aşamalarında ise halkla beraber hareket etmiştir
Çünkü beslediği ideale tek başına değil ancak aynı ideali paylaşan insanlarla birlikte varılabileceğinin bilincindedir
Mustafa Kemal toplum içindeki konumunu diğer bireylerle ilişkilerini söz değil eylem temeli üzerine oturtan birisidir
Bu nedenle insanların konuştukları cümlelerden çok yaptıkları işlere önem verir
Kendisi de yaşamı boyunca konuşmaktan çok düşünür ve çalışır
Nitekim Ekim 1919’da yaveri Cevat Abbas’a yazdırdığı özgeçmişinde de kişiliğini anlatan süslü cümleler yerine kısa ifadelerle hangi tarihlerde nerede ne yaptığı yer almıştır
Mustafa Kemal hiçbir zaman mutantan gösterişli tarzlar içinde yaşayıp hareket etmemiş her zaman sadelik içinde olmuş yalınlığı yeğlemiştir
Alçakgönüllülük onun en fazla ve ilk dikkat çeken özelliklerindendir
Mustafa Kemal’in hiçbir zaman günümüz aristokrat politikacıları gibi lüks makam arabaları olmamış otomobillerin arka koltuklarına tek başına değil çoğunlukla ön sağ koltuğa oturmuştur
Onun yüreğindeki en şiddetli duygu ve özlem özgürlüktür
Bu duygu mutlaka her yandan kuşatılan ve özgürlüğü elinden alınan bir halkın bireyi olmasından kaynaklanmıştır
Yaşamı boyunca da tek amacı ve ideali özgürlük olmuştur
1905’te sürgün olarak gönderildiği Şam’da yaptığı ilk eylemlerden biri; yakınındaki arkadaşlarına özgürlüğün anlamını ve gücünü anlatarak Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin nüvesini oluşturmak olmuştur
Çünkü ona göre; “ancak hür fikirli insanlardır ki vatanlarına faydalı olabilirler
Mustafa Kemal’deki özgürlük duygusu öylesine coşkulu ve karşı konulmazdır ki özgürlüğe ulaşamayacağı bir yerde kalması olanaklı değildir
Bu nedenle Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurduktan sonra özgürlük tohumunun o topraklarda fazla yeşermeyeceğinin farkına varmış; bir yolunu bularak görevli bulunduğu Yafa’dan idealine daha kolay ulaşabileceği Makedonya’ya geçmiştir
Mustafa Kemal’in kişiliğinde ön plana çıkan ve bütün başarılarının temelinde yatan bir diğer özellik disiplindir
Disiplin Mustafa Kemal’in kişiliğinin doğasında vardır
Onun disiplinin formülü; her hareketini ve eylemini uygulamadan önce zihninde geliştirip biçimlendirip düzenleyerek bütün ayrıntılarıyla tamamlamaktır
Mustafa Kemal’in keskin zekası eylemleri kısa sürede ve ustaca planlamasını kolaylaştırmıştır
Onun her zaferi öncelikle zihin sürecinde parlayıp kazanılmıştır
1912 yılında Libya İtalyanlar tarafından işgal edildiğinde Mustafa Kemal Trablus Cephesi’ndedir
Osmanlı ülkesi her yandan çatırdamakta çökmektedir
Trablus’ta askerlerin başarılı olacağına kanıt olabilecek hiçbir belirti ve umut yoktur
Fakat Mustafa Kemal ve arkadaşları hayal bile edilemeyecek bir disiplin içinde çalışırlar
Sonuçta askeri olarak galip gelemezler ama onların o karmaşık ortam içindeki disiplinini İtalyanlar bile takdir ederler
Ağustos 1909’da Köprülü civarında süvari alayları arasında bir tatbikat yapılmaktadır
3
Ordu Kurmay Başkanı Ali Paşanın denetiminde yapılan tatbikatta Mustafa Kemal’de Paşaya refakat etmektedir
Tatbikat 1 Eylül’de sona erdiğinde Mustafa Kemal gördüğü hataları çok sert biçimde ağır ifadelerle eleştirerek disiplin olmadan hiçbir çabanın başarıya ulaşamayacağını vurgulamıştır
Olağanüstü özen ve disiplin içinde yaptığı çalışmalarda işini hiçbir zaman şansa bırakmayan Mustafa Kemal olayların akışını sürekli denetleyerek sonuca ulaşmaya çalışır kendisine verilen bilgilerin doğruluğundan emin olmak ister her söylenene inanmaz
1919’da İzmit’te bulunduğu sırada kendisine Sadrazam Ferit Paşanın sağlık gerekçesiyle istifa ettiğine dair bir telgraf ulaşır
Mesajın kimden geldiğini sorar; kaynağın ve mesajın doğruluğundan emin olmadıkça hareket etmez
Mustafa Kemal tutsaklığa sömürüye yobazlığa karşı direnmenin simgesidir
Onun direncine karşı gelebilecek hiçbir güç yoktur
Birinci Dünya Savaşı sonunda Suriye’deki Osmanlı orduları yenilmiş ve darmadağın olmuşlardır
Fakat Mustafa Kemal hükümet işgalcilere boyun eğme eğiliminde olduğu halde bir avuç askerle birlikte sınırda direnmiştir
Mustafa Kemal’deki öyle bir kendine güven ve ondan kaynaklanan dirençtir ki en tehlikeli zamanda ortaya çıkar yol bulur fakat uçurumun kenarında durmasını bilir
Mustafa Kemal’in başkalarına ulaşılmaz emeller gibi görünen ideallerinde hedefe ulaşması ve bir kahramana dönüşmesi onun içinde bulunduğu ortamı ülkesini halkını ve karşılaşacağı durumları çok yakından tanıması ve deneyimleriyle kavramasıyla bağlantılıdır
Mustafa Kemal her zaman üzerinde çalıştığı kafa yorduğu ilgi duyduğu konuya ve duruma hakimdir
Şubat 1916’da Genelkurmay onun Doğu Anadolu’ya hareketini ister
Bu yolculuğa çıkarken Mustafa Kemal vatanın koşullarını ülkeyi yönetenlerin aczini halkın perişan halini bütün ayrıntılarıyla bilmektedir
Yıllardır Osmanlı ülkesinin dört bir yanında dolaşmakta ve bütün gelişmeleri yakından izlemektedir
Halkını çok yakından gözlemlemesi ve iyi tanıması halkı işgalcilere karşı örgütlemeyi de kolaylaştırmıştır
Mükemmel bir örgütleyici olması onun üstün özelliklerinden biridir
Mustafa Kemal bütün koşulları dikkate alarak örgütlediği insanların nabızlarına göre şerbet vermiş kendisiyle birlikte onları hoşnut etmenin de yollarını bulmuş hedefe birlikte ulaşmışlardır
Milli Mücadele yolculuğunda tek tek köyleri dolaşmış halkla konuşmuştur
Her köyde direniş komiteleri kurmuştur
Yıllardır savaşmaktan yorulmuş ve köylerine hüsranla dönmüş halk perişandır umutsuzdur
Ama Mustafa Kemal onları ikna etmiş ve örgütlemiştir
Halk Mustafa Kemal’e inanmıştır
Çünkü Mustafa Kemal onları anlamaktadır
Halkı örgütlediği gibi halkın temsilcilerini ikna etmede de ustadır Mustafa Kemal
Yeni ülkenin meclisi kurulduktan sonra hiçbir toplantıyı kaçırmadı
Daha tartışmaya geçilmeden önerilerin açıklamasını yapar kabul ya da reddi halinde kendi görüşünü belirtirdi
Bir defasında kabul edilmesini istemediği bir önerinin kabul edildiğini görünce arkadaşlarına; “galiba bu noktayı size pek iyi açıklayamadım” der ve konunun ayrıntılarını anlatır
Öneri ikinci oylamada reddedilir
Ülkenin durumunu değerlendirme ve bazı yargılara ulaşma konusunda Mustafa Kemal’in 4 Şubat 1923’te İzmir’de İktisat Kongresi’nin açış nutkunda söylediği şu sözler önemlidir: “Bir devlet ki kendi tebeasına koyduğu vergiyi ecnebilere koyamaz; gümrük muamelelerini gümrük resim ve vergilerini memleketin ve milletin ihtiyaçlarına göre düzenlemekten men edilmiştir; bir devlet ki fazla olarak yabancılar üzerinde yargı hakkını uygulamaktan mahrumdur; böyle bir devlete müstakil denilemez”
Kararlılık Mustafa Kemal’i hedeflerine ulaştıran bir başka önemli özelliğidir
Mustafa Kemal her zaferden önce başarmaya karar vermiştir
Bu yüzden de hep kazanmıştır
Karar vermeden önce yaşadığı zihin süreci kuşkusuz daha önemlidir
Onu kararındaki hedefe ulaştıran zihin sürecindeki netliktir kesinliktir
Mustafa Kemal bir kere karar verdi mi hedefe ulaşmadan geri dönmez
Kararlılık hedefe ulaşma yolunda onun ilk zaferidir
Kararlılığı onu yılmazlaştırır
1908’de Osmanlı topraklarında Meşrutiyet’in ilan edilmesi onun özlediği ufuklardan çok uzaktır
Gelişmelerden memnun değil kuşkuludur
Meşrutiyet’in yeterli çözüm olmadığını yeni yönetim biçiminin köhnemiş bir imparatorluğun hasta gövdesi üzerinde değil aksine Türk milletinin yaşadığı topraklar üzerinde kurulması gerektiğini düşünmektedir
Ona göre yeni yönetim milletin yönetimi ve devlet Türk devleti olmalıdır
Mustafa Kemal’in yolculuğu bu hedefe doğrudur ve o son noktaya ulaşmakta kararlıdır
1915 yılında işgalci güçler Çanakkale’yi geçmeye çalıştıkları sırada Mustafa Kemal 19
Tümen komutanıdır
Conkbayırı’nda bazı gözcü erlerin kendilerine doğru kaçtığını görür
Onların önüne geçerek neden kaçtıklarını sorar
Erler düşmanın geldiğini söylerler
Mustafa Kemal düşmandan kaçılmayacağım söyler
Askerler cephanelerinin kalmadığını belirtirler
Mustafa Kemal o anda da kararlılığın getirdiği yılmazlık içinde “cephaneniz yoksa süngünüz var” der ve askerleri düşmanın karşısına gönderir
Çatışmalar başladığı zaman da askerlere; “size ben taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum” diyerek zafer yolundaki kararlılığını bir kez daha vurgular
13 Kasım 1918’de Haydarpaşa iskelesinde işgalci ülkelerin 53 gemilik filolarının İstanbul önlerine gelişini gördüğünde o ünlü ama çok kararlı ve iddialı sözünü söylemiştir: “Geldikleri gibi giderler”
Yaşanılan bulanık bunalımlı karışık ortam içinde hangi kapının nereye açılacağı belli değildir
Ancak Mustafa Kemal’in kararlılığı geleceği netleştirmekte açıkça göstermektedir
Nitekim işgalciler bir süre sonra geldikleri gibi gitmişlerdir
5 Ağustos 1921 tarihli kanunla Başkomutanlık ve Meclis yetkilerini alan Mustafa Kemal Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada hem kendi kararlılığını bir kez daha vurgularken hem de kendisiyle aynı amacı paylaşanları cesaretlendirir: “Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları behemehal mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır
Bu dakikada bu güveni yüksek topluluğunuza karşı bütün millete karşı ve bütün aleme karşı ilan ederim
Yalnızca bir hedef belirleyip o hedefe doğru kararlılıkla yürümek değildir Mustafa Kemal’i başarıya ulaştıran
O bir hedef için yola çıktığında hedefi avuçlarının içine alır
Çünkü katedeceği yoldaki bütün ayrıntılar önceden düşünülmüş önlemler alınmış sağlam adımlarla yola çıkılmıştır
Anadolu’yu işgal eden güçlere karşı verilecek mücadele için öncelikle üç unsurun hazır olması gerektiğini söyler: Milletin kendisi milleti temsil eden meclisin kararlılığı ve ordu
İnsan ilişkilerinde de onun ilk düşündüğü iletişim ortamının temelini gerekli koşulları hazırlamaktır
Mustafa Kemal ülkesini işgalcilerden kurtarıp halkını özgürlüğe kavuşturmanın yolunun halkı kendi ideali etrafında birleştirip örgütlemekten geçtiğini bilmektedir
İlk defa 1919’da halkın arasına karışır
Askere emredilmesi gerektiğinin halkı ise inandırarak kazanmak gerektiğine inanır
Bu yüzden Havza’da halka kendisi hitabetmek yerine halkın kendisine itibar ettiği ulemadan Sıtkı Hoca’yı konuşturur
Böylece hem Sıtkı Hoca’yı kazanır hem halka gerekli mesajları verir
İçinde bulunduğu ortamın koşullarını çok iyi gözlemleyip değerlendirerek oradaki davranışlarını buna göre belirlemek onu başarıya taşıyan özelliklerinden biridir
Osmanlı Hükümeti Mustafa Kemal’le aynı ideali paylaşmamaktadır
Ama Mustafa Kemal’in planları ve saldırısı hiçbir zaman hükümete karşı olmamıştır
Hiçbir mecliste toplantıda ya da görüşmede Osmanlı Hükümeti’ni aşağılayıcı hedef alıcı kötüleyici biçimde konuşmamıştır
Ancak zaman zaman türlü biçimlerde düşüncelerini dile getirmiştir
3 Haziran 1919’da Van Diyarbakır Konya Ankara bölgelerine çektiği telgrafta şöyle der: “Milletin arzusu ile bugünkü hükümetin içtihadında mutabakat yoktur”
Ona göre görevde olan hükümet artık halkın ihtiyaçlarına cevap verememekte halkı anlayamamaktadır ve halkla anlaşamamaktadır
Mustafa Kemal böyle bir durumda halkın da yönetimin de ferahlaması için çözüm yolları bulmanın kararlılığı içindedir
Mustafa Kemal hedefine giden yolda mevcut yönetimle birlikte çalışamayacağını anladığında Erzurum’da iken ordudan istifa eder
Aynı günlerde İstanbul hükümeti de onu görevden alır
Fakat Mustafa Kemal hala kararlıdır ve inandığı idealde yürümektedir
Ülkesini ve halkını özgürlüğe kavuşturma kararında inançlı ve yılmazdır
Ne için yola çıktıysa aynı kararlılıkla hedefine ulaşacaktır
Hiçbir engel ve neden onu hedefe giden yoldan geri döndüremez durduramaz
Haziran 1919’da Sivas’tan Erzurum’a gideceği gün bir dini bayram günüdür
Halkın önderi konumundaki bir kişinin halkın dini değerlerini de dikkate alarak zaman zaman onlara saygı duyduğunu göstermesi gerekmektedir
Fakat o bayram namazına giderek halka dinci bir gösteri yapmak gibi yapmacık bir tavır içine girmez
Erkenden Sivas’tan ayrılır Erzurum’a gider
Onun için daha kutsal olan bir görev vardır çünkü
Mustafa Kemal hedef belirlemeden yola çıkmaz
Amacına en uygun hedefi seçer hedefe giden yolun bütün ayrıntılarını düşünür ve hedefe ulaşmadan asla geri dönmez
30 Ağustos 1924’te Başkumandanlık Muharebesi’nin yıldönümünde verdiği söylevde kendisiyle birlikte Türk halkının hedefini ortaya koymaktadır:” Milletimizin hedefi milletimizin mefkuresi bütün cihanda tam manasıyla medeni bir içtimai heyet olmaktır”
Alçakgönüllülük Mustafa Kemal’in kişiliğindeki en önemli özelliktir denilebilir
Çünkü bu onun halkın önderi olmasını sağlayan özelliğidir
Alçakgönüllülük büyüklenmenin tersidir; fakat büyük olmanın da ilk koşuludur
Görüntüsü ve kibri idealleri ve cesareti kadar büyük olmayan Mustafa Kemal’i büyük yapan da budur
Kibirli insanların arasında Mustafa Kemal’in yeri yoktur
1918’de Almanya seyahatinden döndükten sonra Sultan Vahidettin’in musahibi İbrahim Bey onun evine gelerek veliahtın kızı Sabiha Sultan ile Mustafa Kemal’i evlendirmek istediğini söyler
Mustafa Kemal’in bazı arkadaşları da bunun önemli bir fırsat ve az bulunan bir şans olduğunu belirterek Sabiha Sultan’la evlenmesi için ısrar ederler
Fakat Mustafa Kemal bu evliliğin getireceği büyük fırsatları ve gelecek güvencesini bir kenara iterek biraz da aristokrat bir çevreye girmenin ağırlığıyla hareket alanının kısıtlanacağını düşünerek bu evliliği reddeder
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanını seçer
Oylamaya 159 kişi katılır
158 kişi Gazi Mustafa Kemal için oy kullanır
Yalnızca bir oy çekimser çıkar
O tek çekimser oy da Mustafa Kemal’e aittir
4 Ekim 1921’de yaptığı konuşmada da Mustafa Kemal savaşta kazanılan zaferi kendisine değil millete mal eder ve milletin temsilcisi olan Meclisi kutlar
Mustafa Kemal alçakgönüllülüğüyle çok fazla kişiyi şaşırttığı gibi pek çok kişinin de kalbini kazanır
Kurtuluş Savaşı sona erip Mustafa Kemal muzaffer olarak mücadeleyi kazandıktan sonra 18 Eylül 1922’de Fransız amirali Mustafa Kemal’i köşkünde ziyarete gider
Kapıyı Mustafa Kemal kendisi açar
Çok sade giyimli ve sakin tavırlıdır
Muzaffer bir kumandanın gururu kasveti kibri yoktur üzerinde
Oysa başka ülkelerde çok daha küçük başarılar kazanan kişiler çevresindekilere karşı özellikle de düşmanlarına karşı “küçük dağları ben yarattım” havasındadırlar
Mustafa Kemal bulunduğu ortam içinde kendi özelliklerine ve yeteneklerine sahip tek insandır
Çevresinde onun zekasına cesaretine sabrına kararlılığına sahip başka birisi yoktur
Fakat buna rağmen o hedeflerine ulaşmak için bütün yetkileri kendi üzerine alıp bir monark olarak diktatörlük yapmayı düşünmez
Bu şekilde de mükemmel bir yönetim dersi verir
Cumhuriyet’in ilanının ertesi günü yürütme kurumunun yetki ve sorumluluğunu alacak bir isim gerekmektedir
İstese bu yetkiyi ve görevi almaya da hakkı olduğu ve hiç kimsenin buna karşı koymayacağını bildiği halde bu görevi kendisi üstlenmez
İsmet İnönü Başbakan seçilir
1924’teki Dumlupınar söylevinin sonunda da Cumhuriyet’in yetki ve sorumluluğunu gençlerle paylaşır: “Yeni nesil Cumhuriyeti biz kurduk onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz”
Mustafa Kemal gücün ve onurun her şeyi tek başına sahiplenmekte değil her şeyi paylaşmakta olduğunu bilmektedir
Mustafa Kemal’in başarılı bir örgütleyici ve yönetici olmasının bir nedeni de onun konulan ya da sorunları hep en yukarıdan gözlemleyip denetleyip ayrıntılarla kendisinin uğraşmamasıdır
Aslında başarıyı yakalamak ayrıntılarla uğraşmayı gerektirir
Fakat Mustafa Kemal bir sorunun ana çizgisini kavradıktan sonra ayrıntılarla ilgilenmeye gerek kalmaz
O bir işi hep en üstten gözlemleyen ve denetleyen bir şef olarak kalmıştır
Bu özelliği yaşadıklarım diğer insanlara kolaylıkla ve açık bir dille anlatmasını sağlamıştır
Çevresindeki her bireyi en duyarlı noktasından kavrayıp onu kazanabilmek ya da istediğini elde edebilmek için çevresindekilere sık sık sorular soran Mustafa Kemal onların zekalarını sınamaktan hoşlanmaktadır
Bazen yanındakilere zor yanıtlanabilecek “iktisat liberalizm şiir” gibi kavramların tanımlarını sorar
Bir defasında birlikte geziye çıktığı Milli Eğitim Müfettişi Hasan Ali’ye; “sıfırı tarif edebilir misiniz?” Diye sorar
Daha sonraki tarihlerde Milli Eğitim Bakanı olarak atanacak olan Hasan Ali de; “sıfır efendimizin solunda olan bendenizim” diye yanıt verir
Bireylerarası iletişimde mesajları iletmek için kullanılan önemli bir dil de kıyafet ve beden dilidir
Mustafa Kemal iletişimin bu kodlama sistemlerini de bir uzman titizliği ve özeni içinde başarıyla kullanmıştır
Hangi ortamda ne giyineceğini ve nasıl hareket edeceğini büyük bir isabetle belirlemiş halka vermek istediği mesajları sözleri kadar kıyafetleri ve hareketleriyle de vermiştir
Temmuz 1919’da Erzurum’da ilk ziyaretini yaptığı Müdafai Hukuk Cemiyeti’ne giderken en yeni üniformalarını giymiştir
Padişahın büyük yaveri kordonlarını ve bütün nişanlarını takar
Çünkü Erzurum halkını mücadeleye inandırmak cesaretlendirmek ve yanına almak zorundadır
Bunun için de güçlü kararlı ve etkileyici görünmek zorundadır
İtalya’nın Akdeniz bölgesine göz diktiği sıralarda İtalyan elçisi Mustafa Kemal’in huzurunda Mussolini’nin bazı savlarından söz etmek cesaretini gösterir
Mustafa Kemal bir süre elçiyi dinledikten sonra konuşmayı keser birkaç dakika sonra devam edeceklerini söyler diğer odaya geçer
Geri döndüğünde üzerinde en zorlu savaşlarda giyindiği onu kahramanlaştırıp yücelten askeri kıyafeti vardır
Elçiye; “Şimdi istediğiniz gibi konuşabiliriz” der
Ama elçinin artık konuşacak hali kalmamıştır
Ağustos 1925’te Gazi yeni Türk toplumuna medeni kıyafeti tanıtacaktır
İnebolu’da Türk Ocağı’na yollardan yaya geçerek siyah renkli sivil bir elbise ve elinde şapkasıyla gelir
Böylece bütün halk yeni ülkenin yeni insan modelini görmüş olur
Mustafa Kemal yaşamı boyunca giyindiği giysiler ve elit tavrıyla çevresindekilere güçlü ve kararlı bir insan olduğu mesajını vermiştir
Çağdaş bir ülkenin ancak yöneticileri halkı dili giysileri eğlenceleri her şeyiyle çağdaş olan unsurlarla oluşabileceğine inanmaktadır o
Çağdaş olmak için de hiçbir şeyin dinin bile bir engel olmadığına inanır
Eylül 1925’te İzmir’de bir balo düzenler
Orada yalnızca Müslüman kadın ve erkeklerin bulunmasını ister
Müslüman Türk halkını uygar ülkelerin alışkanlıklarıyla tanıştırmayı amaçlamaktadır
O akşam vali yardımcısının kızıyla kusursuz bir fokstrot yapar
Mustafa Kemal yalnızca bir kumandan devlet adamı devrimci değildir
O öncelikle bir insandır
Yorulur acıkır üşür uyumak ister bağırmak ister şakalaşmak gülmek eğlenmek ister
Yine İnebolu’da bulunduğu günler halkın arasına karışır
Gemicilerle beraber şarkı söyler gemici oyunlarına katılır
Böylece onlarla gönül birliği yapar kalplerini kazanır
Muharebe bittikten sonra da İzmir’de Selanik’teki Beyaz Kule Meydanına benzettiği kordon boyundaki Kramer Palas Oteli’ne gitmiştir
Yanındaki birkaç arkadaşıyla beraber rakı içerler
Fakat Mustafa Kemal biraz kendinden geçip rahat hareket etmeye başladığı anlarda bile çevresindekilerle arasında daima mesafe bırakır
Keskin zeka Mustafa Kemal’de de çoğu zaman esprinin kaynağıdır
Mart 1916’da Diyarbakır’da iken tuğgeneralliğe terfi eder
Ezeli rakibi Enver Paşa haberi duyunca; “siz onu bilmezsiniz
O hiçbir şeyle memnun olmaz
Korgenerallik Orgenerallik Müşirlik hatta Padişahlık ister” der
Bu sözler Mustafa Kemal’e iletilince o da aynı ağırlıkta bir espriyle cevap verir: “Enver’in bu kadar zeki ve ileri görüşlü olduğunu bilmezdim”
Mustafa Kemal insanın doğal bir gereksinimi ve yaşamın renkli bir parçası olan mizahı savaş sırasında bile ihmal etmemektedir
Afyon’daki Büyük Taarruz öncesinde Ankara’dan hareket edeceği günün akşamı yakın arkadaşlarına; “taarruz haberini alınca hesaplayınız
Onbeşinci günü İzmir’deyiz” der
Taarruzun ondördüncü günü çatışmalar bitmiş Mustafa Kemal İzmir’e ulaşmıştır
Karşılayıcılar arasında Ankara’da birlikte olduğu arkadaşlarından biri de vardır
Ona; “bir gün yanılmışım ama kusur bende değil düşmanda” der
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul