10-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Adnan Menderes'in Uçak Kazası

Başbakan Menderes 1959 yılının 17 Şubat sabahı, Londra’ya gitmek üzere Türk Hava Yolları’na ait Viscount tipi 4 motorlu "Sev" yolcu uçağına binmişti İngiltere’ye, bağımsız Kıbrıs devletini kuracak olan Londra anlaşmasına imza atmaya gidiyordu
Ancak Yeşilköy’den havalandıktan sonra Londra’da havanın kapalı olması nedeniyle uçağın önce Paris’e inmesi düşünülmüş, ancak daha sonra uçak Londra’nın 40 kilometre güneyindeki Gatick havaalanına yönelmişti
Uçağın sol arka tarafında pencere kenarında oturan Menderes, koyu gri renkte bir sis tabakasının ortasında görmedikleri bir piste doğru inerken hissettiklerini daha sonra şöyle anlatmıştı:
"Ölüm korkusunun, ölümden daha beter bir duygu olduğunu o an hissettim İki alemin ortasındaydım: Takdire sığınmaktan başka yapacak bir şey yoktu İlk aklıma gelen sureyi okumaya başlayarak kendimi kadere teslim ettim "
Saat 19’da uçağın yolcuları havaalanının yakınındaki çam ormanına doğru indiğini fark ettiler Pilot, göremediği iniş pistine 2 mil kala alçalmış ve ağaçlara çarpan uçak, 250 metre kadar sürüklendikten sonra durabilmişti
Bu arada Menderes’in oturduğu kuyruk kısmı kopmuş ve gövde bir süre sürüklendikten sonra durup yanmaya başlamıştı Yolcular feryat ederek yanan uçaktan çıkmaya çalışıyordu
Bu arada Başbakan Menderes’in yüzü sıyrılmış, ayağı uçağın tabanında bir yere sıkışmıştı
Düşüş sırasında uçak ters dönünce Menderes de enkazın içinde baş aşağı asılı kalmış, imdadına yetişen DP Sakarya milletvekili Rifat Kadızade Başbakan’ı ayağını çekerek kurtarmıştı
Tanıkların anlattıklarına göre Menderes’in bir koluna Rifat Kadızade diğer koluna da Şefik Fenmen girdi Ve kaza mahallinden uzaklaşıp bir yere oturdular Kurtulan yolculardan Melih Esenbel hemen Başbakan’ın yanına geldi Menderes’in yüzündeki yırtık dışında bir yarası görünmüyordu Ancak üstü başı çamur içinde ve perişan haldeydi Son derece üzgündü Esenbel’e "Şu hale bak, ne trajedi, arkadaşlar uçağın içinde yanıyorlar" dedi
O sırada çevredeki bir çiftlik evinde oturan Tony ve Margareth Bailey çifti, gürültüyü duyup evden fırlamıştı Yaralıları şok olmuş bir halde buldular Ormanın içinde şaşkın bekleşen bu adamlardan biri Türkiye’nin başbakanıydı
Tony Bailey uçaktakileri kurtarma çabasına girişirken, eşi, Başbakan Menderes’i, Rifat Kadızade’yi ve Şefik Fenmen’i arabasına alıp eve götürdü Eski bir hemşire olan Margareth Bailey yaralılara ilk müdahaleyi orada yaptı
BBC’nin haberi duyurmasından sonra Türkiye kazayı öğrenmiş ve başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar olmak üzere herkes panik halinde Menderes ve arkadaşlarının akıbetini araştırmaya koyulmuştu Bir süre sonra Başbakan’ın hayatta olduğu anlaşıldı
Şefik Fenmen’in Londra’daki Türkiye Büyükelçiliği’ni aramasından sonra da Başbakan’ın yeri tespit edildi
Menderes hafif bir sıyrıkla mucize eseri kurtulmuş, ancak kazada Sev uçağının yolcularından 14’ü şehit olmuştu
Kazada ölümden dönen Başbakan’ın Özel Kalem Müdür Yardımcısı Şefik Fenmen yaşadığı dehşeti yıllarca kimseyle paylaşmadı Ve Londra kazasını yıllar sonra ilk kez "O Gün" belgeseli için Yusuf Kenan Beysülen’e anlattı:
"Kemerlerimiz takılmıştı Dışarıda hava alacakaranlıktı Uçak havada devamlı dönüşler yapıyor fakat inişe geçemiyordu Etrafımızı kalın, koyu gri renkte bir sis tabakası çevrelemişti Sonunda inişe geçtiğimiz anlaşılıyordu Uçakta sessiz bir bekleyiş vardı Bir anda büyük bir gürültüyle kendimi uçağın enkazı altında yerde buldum Etrafımda küçük alevler yanıyordu Önümde Melih Esenbel’in bir gündüz ışığına doğru süzüldüğünü gördüm Ve ona yardım etmeye koyuldum Kısa sürede kendimizi dışarı atmayı başardık Korkunç bir rüya gibi  "
Kazadan sonra Başbakan Adnan Menderes ve iki kazazedeyi çevre çiftlikte oturan Bailey ailesi kurtardı Eski bir hemşire olan Elizabeth Bailey Başbakan’a ilk müdahaleyi yaparken o günlerde henüz 6 yaşında olan kızı Margareth de olup biteni izliyordu
Margareth yıllar sonra bir Türk doktorla tanışıp evlendi ve İzmir’e yerleşti ve küçükken tanık olduğu olayı orada "O Gün"e anlattı:
"Önce uzaktan bir ses duyduk, sonra bir sürtme sesi ve patlama  Herkes pencerelere koştu, sisten hiçbir şey gözükmüyordu ama çok büyük bir terslik olduğunun farkındaydık  Babam bir balta alıp anneme ‘Hadi gidiyoruz’ dedi Arabaya bindiler ve kaza yerine gittiler Annem arabayla biraz uzakta bekledi, babam uçağın yanına gitti Yardım etmeye çalışıyordu O sırada orada bekleyen annem ormanın içinde bir adamla karşılaştı Şok halindeki bu adam Adnan Menderes’ti Annem onu hemen arabaya alıp eve götürdü, pansuman yaptı Yaraları temizledi, ambülans çağırdı Menderes şok halinde olduğu için konuşamıyordu "
|
|
|