Prof. Dr. Sinsi
|
Cumhuriyet Döneminde Yabancı Okullar (1923-1938)
2 Cumhuriyet Döneminde Yabancı Okullar (1923-1938)
Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda yabancı okulların zararlı faaliyetlerini çok iyi görmüş olan Atatürk ve arkadaşları, Cumhuriyet Türkiye’sinde bu tür acı tecrübeleri tekrar yaşamamak için derhal önlem almaya karar vermişlerdir İşte bu nedenle Atatürk döneminde ülkede bulunan yabancı okullara yönelik hukukî düzenleme, ilk kez Lozan Antlaşması’yla başlamış ve ardından Tevhid-i Tedrisat Kanunu ve çıkarılan diğer kanun, yönerge ve genelgelerle yapılmaya çalışılmıştır Yapılan bu düzenlemelerle, yabancı okullar kontrol ve denetim altına alınarak Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yaşanan başıboşluk ortadan kaldırılmıştır
a Lozan Antlaşması’nın Getirdiği Düzenlemeler
Yabancı okullara karşı Atatürk, başlangıçtan itibaren kararlı bir tutum içinde olmuştur Merzifon’da Pontus örgütlerine merkezlik yapmış ve bunu hükûmetine bildiren Türk Öğretmenin Rumlar tarafından öldürülmesine zemin hazırlamış olan Amerikan okulu bizzat TBMM Hükûmeti tarafından 1921’de kapatılmış ve evraklarına el konulmuştur Daha önceden de Ermeni ve Rum çetelerine yardım ettiği bilinen Amerikan okullarına karşı tutum da sertleşmiştir 20
Maarif Vekili Hamdullah Suphi 1921’de TBMM’de yabancı okullar hakkında yaptığı şu konuşma cumhuriyet hükûmetinin bu konuda yapması gerekenleri anlatmaktadır:
“Bazı sakıncaları olmasa, Türkiye dahilinde bir tek ecnebi mektep bırakmam Fakat bu, dahili olduğu kadar haricî bir meseledir Amerikan mekteplerini kapattığımız gün, Amerika üzerinde bunun yankıları ne olacaktır, düşünüp incelemeliyiz İtalyan mekteplerini kapattığımız zaman yine ortaya çıkacak etkileri göz önüne almalıyız Demek ki elimizde bir çare vardır, oda mekteplerimizi, ailemizi, ecnebi mekteplere ihtiyaç göstermeyecek bir surette yükseltmektir Kendi mekteplerimiz, lazım gelen irfan ve terbiyeyi temin etti mi, emin olunuz bir tek aile çocuklarını ecnebi mekteplerine yollamaz ”21
Lozan Antlaşması’yla yabancı okullar için yeni bir statü kabul edilmiştir, bu antlaşmanın 40 maddesine göre yabancı ve Gayri Müslim okulları Türk okulların kanun ve yönetmeliklerine tâbi olmak şartıyla varlıklarını sürdürebileceklerdir Lozan Antlaşması’yla birlikte yabancı ve Gayri Müslim okullara tanınan imtiyazlar tamamen ortadan kalkmış ve bu okullarda Türk kanun ve yönetmeliklerine tabi kılınmıştır 22
Lozan Antlaşması’nın 40 maddesi;
“Gayrimüslim ekalliyetlere mensup olan Türk tebaası hukuken ve fiilen diğer Türk tebaaya tatbik edilen aynı muamele ve aynı teminattan müstefit olacaklar ve bilhassa, masrafları kendilerine ait olmak üzere her türlü müesesatı hayriye, diniye veya içtimaiyeyi, her türlü mektep ve sair müesesatı talim ve terbiyeyi tesis, idare ve murakabe etmek ve buralarda kendi lisanlarını serbestçe istimal ve ayini dinilerini serbestçe icra etmek hususlarında müsavi bir hakka malik bulunacaklardır ”23
Yabancı okulların Lozan Antlaşması’yla tanınması, delegelerin karşılıklı mektuplarına bağlıdır Bu konuda karşılıklı yazılmış üç mektup vardır Bu mektuplar Türk delegasyonun başkam İsmet Paşa tarafından İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilere yazılmış olan ve onlarında cevaben yazdıkları mektuplardır Lozan Antlaşması’nda yer alan bu mektuplarla Türkiye, sadece Fransa, İtalya ve İngiltere’ye ait 30 Ekim 1914’ten önce varlığı tanınmış olan din, öğretim, sağlık ve yardım kurumlarını tanımıştır Her ne kadar Lozan Antlaşması’yla sadece mektup verilen bu üç ülkeye okullarım devam ettirme hakkı verilmişse de, 1914’ten önce açılan diğer ülkelerin okullarının da Lozan Antlaşması’nda adları geçmemesine rağmen faaliyetlerine devam hakkı verilmiştir Ancak Lozan Antlaşması hükümleri çerçevesinde bu mektupların yedi yıllık geçerlilik süresi 13 Ağustos 1931*de dolmuş ve bağlayıcı hükümleri ortadan kalkmıştır 24
Bu mektupların içeriğine bir örnek olması açısından İsmet İnönü’nün Fransız temsilciye yazdığı mektup aşağıda verilmiştir:
‘Türk Hükûmetinin, Türkiye’de 30 Ekim 1914 gününden önce varlığı tanınmış Fransa’ya bağlı Din, Öğretim, Sağlık ve Yardım Kurumları’nın varlıklarını gene tanıyacağını  Fransız kurumlarının durumlarını yasalara uygun biçime getirmek üzere anlayışla inceleneceğini,   yukarıda sözü geçen kurumlar, benzeri Türk kurumlan ile tam eşit bir işlem görecek ve onlara ilişkin kamu düzeni hükümleri ile yasalara ve yönetmeliklere bağlı tutulacaklardır Bununla birlikte, şurası kararlaştırılmıştır ki, Türkiye Hükûmeti iş bu kurumların çalışma koşullarını ve okullar konusunda, öğretimlerinin gereği olan kuruluş göz önünde tutacaktır ”25
b Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun Getirdiği Düzenlemeler
Türkiye Cumhuriyeti ulusal bir devlet olmak için kendi topraklarındaki Rumların büyük bir kısmım Yunanistan’daki Türklerin bir kısmıyla değiştirdiğinden, tehcirle Ermenilerin büyük kısmı Türkiye Cumhuriyeti topraklan dışında kaldıklarından ve geriye kalan Gayri Müslimlerin çoğunluğu kendiliğinden ülkeyi zaten terk ettiklerinden, gerek azınlıkların gerekse yabancıların okullarına dair düzenleme yapma, Osmanlı Devleti döneminden çok daha farklı özellikler göstermiştir Yabancı okullar çok sıkı denetim altına alınabilmiştir 26
1924’ten itibaren Türk Hükûmeti, Türk okullarını lâikleştirmeyi amaçlarken bunu ülkede bulunan yabancı okullarda da gerçekleştirmek istiyordu Hatta Lozan Antlaşması’ndan hemen sonra bu konuda hükûmet çalışmaya başlamıştır Artık TBMM, ülkede hiçbir din yada mezhebin kendi propagandasını yapmasını istemiyordu Din konusunda okullar ister yerli ve ister yabancı olsun tarafsız olmalı ve okullarda tek amaç, çağdaş bir eğitim vermek olmalıydı Türk Hükûmeti medreseleri kapatmayı dahi göze almışken, yabancıların dinî eğitim veren okullarına karşı duyarsız olması mümkün değildi İşte bu nedenle 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat (Öğrenimin Birleştirilmesi) Kanunu’yla diğer bakanlıklara ve vakıflara bağlı tüm yerli ve yabancı okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır 27
Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun ilgili maddeleri :
“Madde 1 - Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur
Madde 2 - Şer’iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususî vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekaletine devir ve raptedilmiştir
Madde 3 - Şer’iye ve Evkaf Vekaleti bütçesinde mekatip ve medarise tahsis olunan mebaliğ Maarif bütçesine nakledilecektir ”28
Bu kanun, kimi yabancı okul ve yabancı kuruluşların direnciyle karşılaşmış ve bağlı oldukları ülkeler kanalıyla Türkiye’ye baskı yapmaya çalışmışlarsa da Türk Hükûmeti geri adım atmamıştır Yabancı okulların bir kısmında Türk Devleti’ne karşı yıkıcı faaliyetler olduğu, bazı okullarda dinî sembol ve resim bulundurmaya hala devam edildiği için, bunları önlemeye yönelik olarak 26 Eylül 1925’te ve 7 Şubat 1926’da genelgeler çıkartılmıştır 29
c 1925 ve 1926 Yılı Genelgeleri’nin Getirdiği Düzenlemeler
26 Eylül 1925 tarihli Genelge şu düzenlemeleri içermektedir:
“– Hiçbir okulda Türk ve Türk Devleti aleyhine, derslerde veya ders dışında bir ifade kullanılmayacaktır
-Türklerin bugününü ve dününü kötüleyen Türk ve Türk Devleti aleyhine yazılmış kitaplar bulunmayacaktır
-Türk toprakları hiçbir ülkenin parçası olarak gösterilmeyecektir
-Ders kitaplarında hiçbir ülkenin propagandası yapılmayacaktır
-Tüm yabancı okullarda haftada beş saat Türk dili, Türk tarihi ve coğrafyası okutulacaktır
-Türk dili, Türk tarih ve coğrafya öğretmenleri Türk olacak ve Millî Eğitim Bakanlığı’nca seçilecektir
-Okullarda her türlü dinî propagandanın yapılması yasaktır
-Okullarda dinî semboller bulundurulmayacaktır ”30
7 Şubat 1926 Genelgesi şu önemli hükümleri içermektedir:
“- Yabancı okulların   ruhsatnamede yer almayan alanda faaliyet göstermelerine izin verilmeyecektir sahip oldukları ruhsatlarla Mekatib-i Hususiye talimatnamesinin müsaade ettiği çerçevede çalışabilirler Bunun dışında faaliyet göstermelerine izin verilmeyecektir
- Yabancı okullarda Türkçe, Türk tarihi ve coğrafyası derslerini okutacak öğretmenler bakanlıkça tespit edileceğinden bu görevi üstlenecek öğretmenlerin tespitinde Bakanlığa isim bildirilecektir Tavsiye edilenlerin Türk ve millî duygu sahibi olmaları gerekmektedir
- Okul kayıtlarının  Türkçe tutulması sağlanacak, buna uymayan okullar kapatılmak üzere bakanlığa bildirilecektir
- Bazı okullarda Mekatib-i Hususiye Talimatnamesi’ni hükümlerinin bilinmediği,   her okula birer adet Mekatab-i Hususiye Talimatnamesi verilecek ve bu talimatname hükümlerinin bilinmemesi mazeret sayılamayacağı tebliğ edilecektir
- Bütün okullarda, en seçkin yere 80 x 66 ebadlarında bir Atatürk fotoğrafı asılacaktır
- Okul kiliselerine ibadet etmek için de olsa yabancıların girmesine izin verilmeyecektir
-   Ders kitapları içinde  ”EİZZE” resimleri görülmüştür Bunlar derhal çıkarılacak, kiliselerden başka yerlere salip takılmasına izin verilmeyecek, aksine harekette bulunan okul ve yöneticilerinin ve öğretmenlerinin görevlerine son verilecektir
- Yabancı okulların tali kısımları genel müfettişler, Maarif Müdür ve memurları tarafından teftiş edilecektir Yabancı ilkokullarını ise ilköğretim müfettişleri, genel müfettişlikten alacakları program gereğince teftiş edeceklerdir
- Önceden kapatılmış olan yabancı okullarının gizli olarak faaliyetlerine devam ettikleri Öğrenilmiştir Bu tür gizli faaliyette bulunan okullar tespit edildiğinde o vilayetin Maarif Müdür ve memurları meslekten ihraç edileceklerdir
- Azınlık ve yabancı okullardaki öğretmenlerin kimlikleri, yeterlikleri, diplomalarının ve diğer gerekli evraklarının incelenme yetkisi maarif idarelerine aittir Bu evraklar üzerinde yapılan incelemelerde uygun olmayanlar kabul edilmeyeceklerdir ”31
Yabancı okulların sıkı takip ve kontrol eden hükûmet, lâik eğitim sistemi karşısında eğitim veren tüm yabancı ve Türk okulları kapatmıştır Bu genelgeden sonra İtalyan okulları kesinlikle kurallara uyacaklarını açıklamalarına rağmen, İzmir’de bulunan Fransız okulu genelgeye uymamakta ısrar ettiği için kapatılmıştır Okullardaki haçları indirmeyen bazı Fransız ve İtalyan okulları haç indirinceye kadar kapalı tutulmuşlardır Ülkede bulunan Musevi okullarının Türkçe eğitim yapmama direnci 1926’da kırılmıştır Robert Koleji’nde görev yapan Fischer adlı öğretmen Türkler aleyhinde konuşma yaptığı için görevinden alınmıştır 1925’te ise yabancı öğretmenler sınava tabi tutulmuşlar ve Türkçe ile birlikte Türk tarihi ve coğrafyası derslerinin verilip verilmediği de sıkı takip altına alınmıştır Sınava tabi tutulan öğretmenler arasında yeterli vasıfları taşımayanların işine son verilmiştir Türkçe dersinden geçmeyen öğrencinin sınıfını geçemeyeceğine karar verilmiştir Türkçe dersini kasten ihmal eden okullar kapatılmıştır Öğrencilerin her türlü sınavları okullarda veya eğitim bakanlığı tarafından yapılmasına, eskisi gibi elçiliklerde sınavların yapılmamasına karar verilmiştir Türkçe Öğretmeni kabul etmek istemeyen İstanbul İngiliz Kız Ortaokulu kapatılmış, ancak Türkçe Öğretmeni’ne razı olduğu için tekrar açılmıştır 1927’de Türk Öğretmenlere sorun çıkaran St Paul Cheri Fransız Kız Okulu kapatılmıştır 1928’de Bursa Amerikan Koleji, iki Müslüman öğrencisinin Hıristiyan olması nedeniyle kapatılmıştır 32
1925’te Maarif Umumiye kanunu tasarısına göre hazırlanan ve 23 Mart 1931’de mecliste kabul edilip 29 Mart 1931’de yasalaşan 1778 numaralı kanuna göre Türkiye’de ilk tahsillerini yapmak üzere tüm Türk vatandaşları ancak Türk okullarına gidebileceklerdir Çıkarılan bu kanunla artık azınlık durumunda olan Gayri-Müslim Türk vatandaşların da yabancı okulların ilkokul bölümüne gitmeleri yasaklanmıştır 33
d Yabancı Okullar Yönergesi’nin Getirdiği Düzenlemeler
29 Aralık 1934 tarihli Tapu Kanunu’nun 3 maddesiyle yabancılara ait okullar ismini taşıdıklan ülkenin gayri menkulü olarak kabul ediliyordu, şöyle ki: “Mevcudiyetleri Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetince tanınmış olan yabancılara ait dinî, ilmî, hayrî müesseselerin fermanlara ve Hükûmet kararlarına müsteniden sahiplendikleri gayrimenkuller bu belgelerin sınırları dışına çıkmamak ve Hükûmetin izni alınmak şartile müesseselerin hükmî şahsiyetleri namına tescil olunabilir”34
7 Kasım 1935 tarihli Yabancı Okullar Yönergesi 1915 tarihli Mekatib-i Hususiye Talimatnamesi baz alınarak hazırlanmış ve daha önce Tevhidi Tedrisat Kanunu maddelerinin, 1925 ve 1926 Genelgeleri maddelerinin bu yönergeye katılması sağlanmıştır, farklı olarak ise yabancı okullarda okuyan öğrencilere Türkçe, Türk Tarihi ve coğrafyası dışında sosyoloji dersinin de Türkçe olarak Türk öğretmenler tarafından verilmesi gerektiği, söz konusu olan derslerin kitapları ise Türk okullarına paralel olması gerektiği, ancak öğrencilere istedikleri takdirde bu derslerin kendi dillerinde okumalarının serbest olduğu, bu derslerin kitaplarının, bakanlığının teftiş ve onayını aldıktan ve sakınca bulunmadığı takdirde okutulabileceği, yabancı okulların ancak resmî Türk okullarının tatil günlerinde tatil yapabilecekleri, hiçbir yabancı okulun yeni bir şube ya da sınıf açamayacağı ve mevcut sınıfların sayısının arttırılamayacağı yer almıştır 35
3 Sonuç
Osmanlı Devleti döneminde ve Kurtuluş Savaşı esnasında yabancı okulların yıkıcı faaliyetlerinin acı tecrübelerini yaşamış olan Atatürk, bu acı tecrübelerin ışığında hareket etmiştir Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte yapılan nüfus mübadeleleriyle ülkede bulunan azınlık nüfusu azaldığı için ülke nüfusu daha homojen bir yapıya dönüşmüştür Bu sayede cumhuriyet hükûmetleri yabancı okullarla ilgili çok daha rahat kararlar alabilmiş ve uygulayabilmişlerdir Yeni Türk yönetimi; Atatürk önderliğinde başlatılan bağımsızlık savaşı sonucunda kurulan yeni cumhuriyetin, dünya devletleri tarafından tanınması olarak kabul edilen Lozan Barış Antlaşması’nda, yabancı okulların faaliyetlerine ancak Türk yasa ve yönetmeliklerine uymak şartıyla izin verileceği kararını aldırtabilmiştir Cumhuriyet hükûmetlerinin çıkardıktan yeni kanun ve yönetmeliklerle birlikte uyguladıkları kararlı ve sıkı denetim, kısa süre içinde bir çok yabancı okulun artık keyiflerine göre varlıklarını devam ettiremeyeceklerini ve Türk kanun ve yönetmeliklere uymaktan başka çarelerinin kalmadığını anlamalarını sağlamıştır Özellikle 1931 tarihli genelgeyle, Gayri-Müslimler de dahil olmak üzere tüm Türk vatandaşı çocukların ilköğrenimlerini Türk okullarında yapma zorunluluğu getirilmesi yabancı okulların eski cazibelerini yitirmelerinin bir başlangıcı olmuş ve ardından çıkartılan 1935 tarihli Mekatib-i Hususiye Talimatnamesi’yle yabancı okulların ders ve programlarının Türk okullarla paralel olma şartı getirilmesi ve Türk okulların parasız hale getirilmesi, yabancı okulları tamamen cazibelerinin yitirmelerine neden olmuştur Tüm bu kanun ve yönetmeliklere ve sıkı denetime rağmen, tamamen kapatılan yabancı okul sayısı çok azdır
Cumhuriyet döneminde yabancı okullar, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki gibi bakanlık müfettişlerini kapılarını kapatamayacaklarını, istedikleri şekilde, hatta ülkenin menfaatleri aleyhinde dahi faaliyet içinde olamayacaklarını ve sıkıştıklarında veya sıkıştırıldıklarında bağlı bulundukları ülkelerin baskısına eskisi gibi başvursalar da bir sonuç elde edemeyeceklerini, çok kısa sürede kavramışlar ve okullarını devam ettirebilmeleri için, her şeyden önce ülkenin yasa ve yönetmeliklerine uymaları ve ülke insanının değerlerine saygı duymaları gerektiğini öğrenmişlerdir Kısa sürede ülkedeki tüm yabancı okullarla ilgili her şey, kayıt ve kontrol altına alınabilmiştir Bunu, her şeyden Önce, kendi yaşadığı devirlerde yabancı okulların faaliyetlerinin acı tecrübelerini yaşamış biri olan Atatürk’ün, aynı ortamı bir daha oluşturmama hususunda kararlı olması ve ona inanmış hükûmet ve çalışanlarının azim ve çalışmaları sağlamıştır
Günümüzde on altısı İstanbul’da biri de Tarsus’ta olmak üzere toplam on yedi olan yabancı okulların daha sağlam esaslara göre denetlenmesi şarttır Bu okullarla ilgili mevcut olan kanun ve yönetmelikler tekrar gözden geçirilmeli ve gerekirse yeni kanun ve yönetmelikler çıkartılmalıdır, özellikle bu okulların denetimi siyasî görüşler doğrultusunda oluşturulan eğitim kadrosuyla değil, o okulların eğitim yaptığı dillere hâkim olan profesyonel kişilerce yapılmalıdır Bu okullara atanan Türk müdür yardımcıları ve Türk öğretmenleri ülke rejimine bağlı ve Atatürkçü kişilerden seçilmelidir ve görev yapacakları yabancı okulların eğitim dilini bilmeleri şart koşulmalıdır Milli Eğitim Bakanlığı’nca tüm yabancı okulların faaliyetleriyle ilgili toplantılar düzenlenmelidir Yabancı okulların bulunduğu illerde sadece millî eğitim müdürünün değil, vali dahil tüm devlet kademelerinin duyarlılığı sağlanmalıdır Her ne kadar 2000’li yıllarda artık azınlık hakları konusunda tüm dünya, daha duyarlı olmasına karşın, bu hakların suiistimal edilmesinin Önlenmesi de Türk Devleti’nin görevleri arasındadır Avrupa birliğine üye olabilmek uğruna yabancı ve azınlık okullarına fazladan bir serbesti verilmemelidir Türkiye’deki yabancı ve azınlık okullarının dengi Avrupa’daki okullar karşılaştırılmalı, eğer bu okullar hak ve hürriyetler açısından gerideyseler yeni düzenlemeler yapılarak gerekli uyumlar sağlanmalıdır
Geçmişte yabancı ve azınlık okulların, ülke bütünlüğüne zarar veren faaliyetlerini göz önünde bulundurmalıyız, ancak geçmişin korkusuyla yaşamak yerine bu korku kaynaklarını yok etmeliyiz Yabancı okulların ve temsil ettikleri zihniyetin halledilebilmesi için her şeyden önce Türk eğitim sisteminin ve buna bağlı olan okullarının her şeyiyle düzeltilmesi gerekmektedir Türk okulları, ne zaman çağdaş bir düzeyde eğitim vermeye başladılar ve yabancı okullara gereksinim duyulan nedenleri kendi bünyelerinde yok edebildiler, işte o zaman yabancı okullara talep de kendiliğinden azalacaktır Türk ailelerin yabancı okullara talep etmesindeki en büyük etken çocuklarının ileriki yaşlarda ihtiyaç duyacakları yabancı dilin Türk okullarında yeterince öğretilememesinden kaynaklanmaktadır, gerçi Anadolu Liseleri ve Türk özel okulları yabancı dile olan ihtiyacı kısmen karşılayabilmektedirler Ancak bu okulların ülke genelinde yüzdelerinin az olması yabancı okullara olan talebi devam ettirmektedir Yabancı okullara talep kanun zorlamasıyla engellenemez, ancak Türk okulları bu okulların eğitim düzeylerine ulaştıkları takdirde talep engellenebilir
KAYNAK: Sezen Kılıç
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 61, Cilt: XXI, Mart 2005
|