Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif Ersoy - 12 Mart Anısına Özel Bölüm
MEHMET ÂKİF'İN SANATI İLE MİLLÎ MARŞ OLAN ŞİİR
İnsanları bir araya getiren ortak değerler vardır Bu değerler millet olmanın da aracıdır Ülkenin hangi bölgesinde olursa olsun insanların üzerinde ittifak edebilecekleri noktalar mutlaka vardır Bunlar gizli sözleşmeler mahiyetinde soyut ama yaşayan değerler olduğu gibi; somut, ortak belge niteliğinde olma özelliği ile de herkese açıktır Her fert bu tür vasıtaları kendinden bir parça sayar Bu vasıta ile diğer insanlara ulaşır, sıkı bir dayanışma içine girer Birlikte yaşamanın esrarlı bir terkibi gizli ya da aşikâr bu tür ittifaklarda yer alır

Değişik karakterlerde ve farklı kültürel birikimlerdeki kişilerin bir arada olmasını sağlayacak bağlar toplumsal bütünlük için gereklidir Bu tür bağların çokluğu, yüreklerin aynı heyecanla atmasını sağlar Ortak heyecanlar büyük başarıların yolunu açar Bu nedenle üzerinde ittifak edebileceğimiz değerlerin çokluğu büyük olmanın göstergesidir Ortak değerlerin çokluğu millet bütünlüğünün teminatıdır Bunları yok saymak, zedelemek, unutturmaya gayret etmek, karşı değerler katarak bulandırmak, işin farkına varamayanların gafleti olarak görülmelidir
Millet için ortak ittifak belgelerinden biri de İstiklal Marşı'dır Nice zaferler, acılar, fedakârlıklar, hayaller, idealler ve millet olma şuuru bu şiirin bünyesinde toplanmıştır İstiklal Marşı'nın rengi milletin rengidir Bu marş milletin geçmiş, hâl ve gelecek zaman dilimlerinin özeti ve ışığıdır Milletle marş arasında birbirini tamamlayan ve yaşatan damarlar vardır
Milletin üzerinde ittifak edebileceği dayanışma belgelerinin ortaya çıkışı için özel vasıfları olan sanatçılara ihtiyaç vardır Sanatçı milletiyle bütünleşmiş olmalıdır Milletin rengini iyi gözlemeli, yaşananları sanatçı duyarlılığı ile besleyip bir terkipte toplayabilmelidir Milletin rengi sanat eserlerinde hissedildiği oranda eserin millî oluşu gerçekleşir Sanat eserlerinde millete sunulan hedefler, milletin değerleriyle aynı paralelde gidiyorsa karşılıklı uyum sağlanmıştır
İstiklal Marşı her insanın yazabileceği bir metin değildir Çok önemli vasıfları haiz kişilerin başaracağı bir iştir Milletini tanıyan, onun değerleriyle bütünleşmiş, söylediklerini yaşayan, samimi, fedakâr, mütevazı, sağlam karakterli, ağlayan, ağlatan, hisseden, söyleyen bir sanatçı böyle bir metni yazabilecektir Bu başarı Mehmet Âkif Ersoy'a nasip olmuştur
Mehmet Âkif'in, Safahat'ında neler söylediği, İstiklal Marşı'nda neler anlattığı sık sık dile getirilmiştir Bunlarla ilgili sayısız kitap ve makale yazılmış; akademik çalışma, resmî ve özel toplantılar yapılmıştır Mehmet Âkif'in nasıl yazdığına, sanatçı kimliğine ve sanatçı duyarlılığına daha az temas edilmiştir Âkif'in başarısında sanatçı kimliğin de önemini vurgulamak gerekir Duygu, düşünce ve hayalleri sanat eseri hâline nasıl getirdiği incelenmelidir Böylece anlam zenginliği ve değeri yanında üslup özellikleri ve ayrıcalıkları da bilinecektir
Millî Marş Olan Şiir
İstiklal Marşı, millet için önemli bir belgedir Varoluş belgesidir Yediden yetmişe milletin bütün fertlerinin ortak duygusunu terennüm eder Üzerinde herkesin anlaştığı, anlaşabileceği ya da anlaşması gereken düşünceler, duygular İstiklal Marşı'nı oluşturur Bir sanatçının bu duyguları ve değerleri bütün incelikleriyle bilmesi hâlinde marşı yazması mümkün olacaktır Bir anlamda millet bir sanatçıda bütünleşmiş, sözcülük görevini ona vermiştir Sanatçıya düşen bu ulvî sorumluluğu ifade edecek kelimeleri bulmak ve sanatçı duyarlılığı ile son şeklini vermektir Bu zor bir görevdir Millet adına sadece bir şiir yazılacak ve bu şiir bütün eksiklerinden uzak fazlalıklardan kurtulmuş olacaktır Bir özel belge olduğu için müdahale edilmesi de mümkün olmayacaktır
Bu durumda İstiklal Marşı'nı kim yazabilir? Yukarıda sayılan özellikleri şahsında toplayabilen sanatçıya düşen bir görevdir bu
İstiklal Marşı seçilmiş bir şiirdir Yüzlerce şiir arasında Millî Marş olmaya layık görülmüş, bütün bir maziyi ve geleceği tam bir uyum içinde sunarak milletle bütünleştiği için kabul görmüştür İfade ettiği fikir, gösterdiği hedef ve barındırdığı değerlerle sanatkârane söyleyişi buluşturmuştur
Âkif, hayatı sanata, sanatı hayata katmıştır Böylesi özellik çok az sanatçıya aittir Şiiri kurarken merkezde kendisi vardır Temsil ettiği kitle millettir Milletin duygularını sanat eserine dönüştürmenin gayreti içindedir Buradaki başarısı bütün benliğiyle şiirde varolmasına bağlıdır Dışarıdakilere seslenirken şiirin merkezindedir Milletin iftihar edilecek vasıflarını kendi kimliğinde toplamakta, bütün vatan coğrafyasında hissedilenleri şiir hâline getirmektedir Realist bir sanatçı oluşu durumu en güzel sunmasına yeterlidir Zira sanatçı zor günleri, endişeyi tereddüdü, ümidi, fedakârlığı, zaferi, imanı, yurdun değişik bölgelerindeki görevlerinden derlemiştir
Söylediğinde samimidir Samimi olduğu için de etkilidir Âkif, ?Söz ruhtan çıkarsa ruha nüfuz eder, ağızdan çıkarsa kulağın hududunu aşmaz? görüşüne katılır İstiklal Marşı bu açıdan değerlendirildiğinde mısralardaki yürekten söyleyiş dikkati çeker:
?Ruhumun senden ilahî şudur ancak emeli? derken bu özelliğin zirvesine ulaşırız
Mehmet Âkif kelimeleri seçerken ona kendince özel anlamlar yükler Kelimelerin mısraa yerleştirilmesi, diziliş, sıralama, vurgular farklı anlam ayrıntılarını ortaya çıkarır
? ?Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın? ? derken ?Arkadaş? kelimesine sanatçının yüklediği değerler ve ton farklarının katkısı bu zenginliği ifade eder Bu kelimenin vurgusu önemlidir Âkif'in sanat gücü bu tür vurgularda gizlidir Böylece kelimeye, samimiyet, tabiilik, ikaz, yakınlık, kesinlik, uyarma anlamları yüklenmiştir
? ?Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı? ? mısraındaki tabiilik hepimizin dikkatini çeker Bir şiir mısraı bu kadar konuşuyor gibi rahat ve tabii söylenmiş olabilir
Edebî eserin oluşumuna etki eden faktörleri bu şiirde bulmak mümkündür Bir sanat eserine dönemin problemleri yön verir Toplumsal ve sosyal meseleler insanları derinden etkiler Döneme ve daha sonraki yıllara damgasını vuran olaylar yumağı uzun süre eserlere konu teşkil eder İstiklal Marşı böyle bir sürecin içinden süzülmüş duygular birikimidir Tarih, medeniyet ve milletin hafızası telmihlerle canlı tutulmuş, güncel olaylarla zenginleştirilmiş, geleceğe ait hedef ve arzularla sunulmuştur
Sanatçının başarısı, kabiliyeti olduğu sahaya vukufuyla da orantılıdır Bu saha güzel sanatların değişik şubeleri olabileceği gibi, bir şube içinde farklı türler de olabilir Duygu ve düşünceleri dışa vurmada her sanatçının farklı malzeme ve vasıta kullanmasındaki sebep de budur Sanatkâr olarak tanınan birinin ilgili sanat şubelerinin birinde ya da bir kaçında başarılı olduğunu görürüz Onun güzel sanatların bütün şubelerinde başarılı olmasını istemek haksızlık olur Mehmet Âkif dönemin şiir ustaları arasındadır Eserleri okuyucular tarafından hasretle okunmakta, yeni yeni şiirleri beklenmektedir İstiklal Marşı'nın söz konusu olduğu günlerde Mehmet Âkif'ten de şiir talep edilmesinin sebebi budur Devrin şairleri arasında onun farklı bir yeri vardır Onun katılmadığı bir yarışmanın maksadı hasıl olmamış demektir Mehmet Âkif, kimliği, ruhu, geçmişi ve hassasiyetleriyle İstiklal Marşı'nı en iyi yazabilecek kişi olarak kabul ediliyordu Bu beklenti üzerine yarışmaya' ?Maarif Vekaleti?nin talebi ve arkadaşlarının ısrarı ile katılmıştır
Sanat eserini oluşturmada sanatçının felsefi pozisyonu önemlidir Yazacağı tür ve konu ile bütünleşmiş olması başarısını artırmaktadır Bilindiği gibi Âkif İstiklal Marşı'nı sadece yazmamış, bütün ayrıntıları ile yaşamıştır Söylediklerini görmüş, gördüklerini yaşamış bütün olayları ruhunda hissetmiştir Şiirlerinin çoğunu bu özel hâl ile yazdığı, arkadaşları tarafından nakledilmiştir Binlerce kilometre uzakta Çanakkale Zaferi şiirini yazarken gece âdeta cezbe hâlinde, bir vecd içinde şiiri tamamladığı nakledilmektedir
İstiklal Marşı olabilecek 724 şiir teklif edilmiştir Bunlar arasından bir tanesi Millî Marş olmaya layık bulunmuştur Bunda şiirin dış unsurları, içeriği tabiî ki üslubu önemli bir etkendir Şiire özgünlük katan Âkif'in samimiyetidir Bu tavır şiirin üslubunu belirlemede ilk sıradadır İstiklâl Marşı olarak yazılan diğer şiirlerde de konu hemen hemen aynı olmasına rağmen hiçbir şiir, millî hafızayı, geleceğe ait hedefleri, görev ve sorumlulukları, heyecanlı, samimi ve realist biçimde sanatkârane ifade edememiştir Burada şu gerçeği hatırlamak gerekiyor; Shakespeare'dan önce Romeo ve Jülyette hakkında iki yüze yakın eser yazılmıştır Doğu kültür coğrafyasında Leyla ile Mecnun hakkında birçok eser yazılmıştır Alman edebiyatında Geothe'nin Faust'undan önce aynı konuda birçok eserin yazıldığı bilinmektedir Romeo ve Jülyette denince Shakespeare, Leyla ile Mecnun denince Fuzuli, Faust denilince Goethe öne çıkmaktadır Bizde de İstiklal Marşı denince aynı konuda yazılmış diğer şiirleri aşan bir şiir olarak Mehmet Âkif'in yazdığı şiir dikkati çekmiştir Adı geçen sanatçıların kendileriyle özdeşleşen eserlerine kattıkları değeri ve özgünlüğü Âkif, Millî Marş olarak düşündüğü şiire sindirmiştir
Şiirde duygu ve düşünce aktarımı birinci şahıs anlatıcı tarafından yapılmıştır Anlatıma yakınlık ve samimiyet katan bu tarz, şiirde samimimiyeti esas alan Mehmet Âkif ?in üslubuna daha yatkındır Bu uygulama şiirin tamamına ses tekrarlarından oluşan bir ahenk de katmıştır
Mehmet Âkif okuyucuya çok yakın bir sanatçıdır Safahat'ın içinde, ?Ey karii ?, ?Ey sevgili karii? gibi hitaplarla diyaloğu sağlar İstiklâl Marşı'nda ?Korkma?, ?Çatma?, ?Arkadaş?, ?Bastığın yerleri toprak deyip geçme, tanı!? gibi söyleyişler Âkif ?in okuyucu ile yakınlığını ifade eder
Sanat eserinde okuyucu ile buluşma noktaları eseri değerli kılan yanlardır Bu tür bağların çokluğu eser için önemli bir değerdir Okuyucu veya dinleyici bu noktalarda daha bir dikkatle ve ilgiyle sanat eserine bağlanır Âkif bu buluşmayı hitabelerle, soru cümleleriyle, konuşma cümleleriyle sağlamıştır Hemen her kıtada bu özelliği görmek mümkündür Tekdüze bir anlatım şiire durgunluk verir Soru cümleleriyle fiillerle, heyecan veren cümlelerle söylemi daha canlı hâle getirmek mümkündür Âkif ustalığını bu yönde de göstermiş, Safahat'ında yer alan şiirlerde bu yolu uygulamıştır İstiklal Marşı gibi şekil ve muhtevası çok başka önem arz eden bu şiirde Âkif bütün sanatkârlığını göstermiştir Yiğitçe bir eda, sonra bir niyaz cümlesi, alımlayıcıyı-muhatabı sürüklemektedir
Söylemek istediklerini okuyucuya ya da dinleyiciye ulaştırırken sanatçının yansıttığı tavır önemlidir Duygu ve düşüncelerini rahat bir söyleyişle ifade eden sanatçı başarılı kabul edilir Neşe, hüzün, heyecan, nedamet, nida ve öfkeyi ifade ederken sanatçının vermek istediği mesaja uygun eda üretmesi beklenir
İstiklal Marşı'nda kavramlar, hedefler ve istekler, belli bir tertip ve düzen içinde yerleştirilmiştir Başlangıçta yüksek kavramlara değinilmiştir Alsancak ve Hilalin; bunların temsil ettiği bağımsızlık, hürriyet gibi değerlerle alımlayıcı okuyucu ya da dinleyicisarsılmış, kendine gelmesi için emir cümleleri ile ifade zenginleştirilmiştir
Marşın kuruluşu ustacadır On kıta içinde bir millet için gerekli moral değerler yer almıştır Ümit, cesaret, yüce değerler, kimlik tanımı, kendini bilme, vatanın önemi, toprağın vatan oluşunu sağlayan unsurlar; rahat, müsterih, asude eda ve şükrün ifadesi ile final kıtasına ulaşır
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır Hakk ?a tapan milletimin İstiklal
Bu mısralarla son bulan marşta, başlangıçtaki tereddüt ve endişe gitmiştir
Akşam karanlığı ile başlayan şiir sabah aydınlığı ile tamamlanmıştır Tereddüt, yerini sükûnete ve rahatlığa bırakmıştır Yapılan fedakârlıkların karşılığı alınmıştır İnsanın sahip olduğu özelliklerle vardığı netice dile getirilmiştir
İstiklal Marşı'nda sanatçının planladığı bir kompozisyon vardır Şiirlerinde plan yapma özelliği Âkif'in daima dikkat ettiği bir uygulamadır Marşın kompozisyonunda Âkif okuyucuyu veya dinleyiciyi zihnen ve bedenen canlı bir ortamda gezdirir
Sanat eserinin edası önemli bir vasıftır Kelimelere özel anlamlar ve vurgular yükleme imkânı sanatçının becerisi olarak kabul edilir Mehmet Âkif, yeri geldiğinde çocukça bir eda, yeri geldiğinde nadim bir kul, bazen heybetli bir adam tavrı ile şiirde hissedilir Marşın tamamında meydan okuma, tembih, ikaz, niyaz, davet gibi özel anlamları buluruz
Sanatçının heyecanlarının, hislerinin tam olarak esere yansıması istenir Bu noktada başarılı olan sanatçı kabul görür, kalıcı eserler meydana getirir Şiir mısralarında sanatçı ruh anaforunun yer alması eserde tempoyu dengeler Birkaç mısra içinde hareket, heyecan, inişler, çıkışlar dikkati çeker Böylesi bir üslupla sanatçı okuyucuyu peşine takar Onunla coşar, onunla sakinleşir Bu özellik sanat eserinde muhatabı etkileyen ve esere bağlayan bir estetik öge olarak önemlidir Mehmet Âkif bu özelliği Safahat'ında uygulamıştır İstiklal Marşı'nda da kıtalar arasında okuyucuyu coşturan dinamik hâle getiren, sonra sakin, asude bir hâle bırakan özellik vardır
İstiklal Marşı'nda monotonluğu ortadan kaldırmak için Âkif'in kısa şiir cümleleri kurduğunu görürüz Kısa cümleler fiil sayısını artırmış, bu durum akıcılığı sağlamıştır Sanatçı tarafından önemine dikkat çekilen fikirlerin tekrirlerle sunulduğu görülür Böylesi bir uygulama, fikrin hatırda kalmasını, dikkatin o noktaya toplanmasını sağlar, ahengi besler
Mehmet Âkif şiiri daha tesirli kılmak için benzetmeler ve karşılaştırmalar yapar Kelimelerin yan anlamlarını okuyucunun dikkatine sunar İkinci kıtadaki ?hilâl? kelimesini, dörtlüğün anahtar kelimesi yaparak okuyucunun dikkatini üst seviyede toplar ?Hilâl? kelimesi ile millet hafızasında yer alan çağrışımlar gündeme getirilir
İstiklal Marşı'nın muhatabı bütün bir millettir Her seviyede okuyucu ya da dinleyici için ifadeler ve işaretler taşıması gayet tabiidir Halkın günlük konuşma dilindeki deyimler, terimler, konuşma edasıyla oluşturulmuş sözler ve üst seviyede felsefi tespitler şiirin geniş bir muhatap kitlesi olduğunu gösterir Bu anlayış şiirin geniş kitlelere, nesilden nesile intikali yanında aynı kuşağın farklı insanları arasında da iletişim kurulmasını sağlar Her kuşak ve kuşak içi farklı topluluk, kendince şiirin bir yerinden tutunur
İstiklal Marşı bir dil birikiminin ürünüdür Zengin bir dil mirasının kelimeleriyle yazılmıştır Âkif'in dile hakimiyeti İstiklal Marşı'nda belli olur Kelimelerde kültürler gizlidir Kavramların içinde bir milletin hafızası sindirilmiştir Birinci kıtadan itibaren bazı örnekler vermek gerekirse sancak, ocak, millet, kurban, hilâl, helâl, Hak, İstiklal, iman, şehit, cennet, vatan, mabet, ezan, şehadet, din, hürriyyet, gibi kelimeler kültürel boyutuyla ve tarihî birikimiyle özel anlamlar arz etmektedir Bu kelimelerde asırların hatırası vardır Zaferler, acılar, kültürel değerler esrarlı bir terkiple nesilden nesile aktarılır İstiklal Marşı'nın mısralarına serpiştirilmiş bu anahtar kelimelerle kuşaklar arası değerler aktarımı yapılmaktadır Dil zevkini canlı tutan, anadil için musiki numunesi olan kelimeler Âkif tarafından şiire yerleştirilmiştir
Mehmet Âkif Türkçeye hâkim bir şairdir Dile olan kabiliyeti bilinmektedir Anadilinden başka Arapça, Farsça, Fransızca dillerini de iyi bilmesi Türkçenin inceliklerini sanat eserine yansıtmasına yardımcı olmuştur
Safahat'ta değişik iş, meslek ve cinslerin olması binlerce mısralık bir hacmin verdiği imkândır Bu çeşitliliği Âkif İstiklal Marş'ına taşırken, o insanların deyimlerini, terimlerini günlük konuşmalardaki cümlelerini şiire almıştır Sanatçı
?Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak?
?Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım?
?Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım?
gibi mısralarda en sade ve basit söyleyişi yakalamıştır Marşın üçte birini geçmeyen Arapça ve Farsça kaynaklı kelimelerin de özel bir anlamda eserde yer aldığını söyleyebiliriz Hakk, istiklal, na-mahrem, şehadet, vecd, na'ş, izmihlal gibi kelimeler kültürel altyapı ile bütünleşmiş derin anlamları nedeniyle şiirde yer almıştır
Mehmet Âkif'in lisanı, hitabet lisanıdır Aynı sesi Namık Kemal'de de görürüz Safahat şairi, karşısında geniş kalabalıklar varmış gibi cümleler kurar Seçtiği zamirler ve fiil şahıs zamanları bu amaca yöneliktir Yazdığı şiir, bir millî marş niteliği taşıyorsa sanatçı daha da coşar
?Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım?
mısralarıyla bir meydan okuma ve yiğitçe bir eda, hitabet lisanının imkânlarıyla sanat eserine yerleşir
Sonuç
Sanat eserini meydana getiren psikolojik, felsefî, etik, politik ve sosyal unsurların İstiklâl Marşı'nda yer aldığını görürüz Sanatçının ülkesi için samimiyeti, fedakârlığı, vefa ve sadakati, diğer topluluk ve anlayışlarla karşılaştırmalar yapması eserde ciddi bir tertibin işaretidir
Âkif bir çok eserin plansızlık yüzünden değerini kaybettiğini söyler İstiklal Marşı, şiir olarak iyi planlanmış bir sanat eseridir Diğer şiirlerde bulduğumuz tertip ve düzeni bu şiirde de buluruz Girişten itibaren hitap ettiği kavramlarla, gösterdiği hedeflerle, öğündüğü değerlerle dikkati çeker Bir millî marş olarak nesillere aktarılacak değerleri sıralaması ve yaşatması bakımından önemlidir Gittikçe aydınlanan ve ümide doğru gelişen şiirde iyi bir plan olduğu görülür
Mehmet Âkif İstiklal Marşı'nda milleti çok iyi temsil etmiştir Milletin rengi bütün tonlarıyla şiire yerleşmiştir Marş bu hâliyle millete küçük ama önemli bir rehber niteliğindedir Buna bir küçük anayasa da diyebiliriz
Sanat eserinde sanatçının duygularının tam yansıtılması esastır Sanatçının samimiyeti yaşadıkları, müşahedeleri, hayalleri tam olarak şiire sindirilmiştir Mazi, hâl, gelecek şiirin kıtaları arasına değerler bütünü olarak yerleştirilmiştir Eserde okuyucuyu kucaklayan bir tabiilik vardır Milletin değerleriyle bütünleşen yönü, olduğu gibi milletin asırlardır işlenmiş diliyle, deyimleriyle ifade edilmiştir Çok rahat şiir cümleleri kuruyormuş hissi, okuyucuyu ayrıca kendine çeker Tabii söyleyiş konuşmalardaki rahatlığı şiirde hissettirir Âkif'in sözünü sakındırmaz bir realist oluşu İstiklal Marşı'nda ülkeye göz dikenlere layık oldukları cevabı verir Medeni olduklarını iddia edenlerin davranışları en üst seviyede kınanmaktadır Bu cesur üslup İstiklâl Marşı'nın genel havasını tamamlamaktadır
İstiklal Marşı'ndan kurtulmak isteyen bazı gayret sahipleri var Bunlar sadece İstiklâl Marşı'ndan kaçmıyorlar Milletin tarihinden, kültüründen, inancından kısacası mazisinden kaçıyorlar
Dil ile oynama, İstiklal Marşı'nın dili ile mesafeyi açtı Maksatlı müdahalelerden sonra aradaki dengesizliği marşı feda ederek gidermek hiç de vefalı bir davranış değildir
Kalıcı eserlerin bütün zamanlara ve nesillere hitap etmesi gerekmektedir Aynı duyarlılığı paylaşan bir akış içinde İstiklal Marşı zamanla eskimeyecek bir şiirdir İnandığı ve güvendiği fikirleri başkalarına da telkin etmek ve benimsetmek, gelecek kuşaklara aktarmak için en içten anlatım, şairi tarafından sağlanmıştır Hayalle alışverişi olmayan ve sözü hakikat seviyesinde tutan bir şairin inanarak yazdığı böyle bir şiirin Millî Marş olmasından daha tabii bir şey yoktur
Nazım Elmas
|