Prof. Dr. Sinsi
|
Mehmet Akif Ersoy - 12 Mart Anısına Özel Bölüm
İSTİKLÂL MARŞI'NI YENİDEN OKUMAK
Edebiyat bilimcileri genellikle edebî metinlerin zamandan ve mekândan münezzeh olarak ele alınması gerektiğini vurgularlar ?Saf metin? anlayışını önceleyen bu bakışın kendi içinde tutarlılığı var ise de, bazı metinlerin zaman ve mekânla ilişkisini kurmadan yorumlanması, metnin anlaşılmasını zorlaştırır İstiklâl Marşı da, dayandığı sosyal zeminden dolayı, metnin oluşmasına yol açan olayları irdelemeden anlaşılamaz
İstiklâl Marşı'na giden yol, Çanakkale Destanı şiiriyle 1915'te başlamışsa da, öncesi 1912-1913'te yaşanan Balkan Savaşlarıdır 1897 yılında, son zaferini yaşayan Osmanlı, Balkan Savaşları ile mağlubiyet acısını yaşamış fakat Çanakkale ile yeni bir dirilişin başlangıcını gerçekleştirmiştir Âkif'in Çanakkale Destanı, bu dirilişin çığlığıdır Arkasından yaşanan Anadolu'nun işgali ile yeni bir direniş canlanmış; bütün Anadolu kan ve barut kokusuna gark olmuş; Mehmet Âkif, bu kan ve barut kokusu içinde, İstiklâl Marşı'nı kaleme almıştır Şiir Meclis'te okunurken, cephelerden top sesleri geliyordu Şiiri dinleyenlerin tenlerine barut kokusu sinmiş; cephede savaşanlarıyla, savaşanlara destek olanlarıyla, Meclistekileriyle tüm millet, varlıkla yokluk arasındaki çizgide büyük bir gerilim yaşamakta idi

İstiklâl Marşı böyle bir atmosferde yazılmıştır Böyle bir atmosferde yazılan şiirin, kelime hazinesi de, bu atmosferi yansıtacak şekilde olmalıydı Âkif, şiirine ?Korkma? nidasıyla başlamıştır Bu kelime, sözlükteki basit bir ?korkmak? anlamıyla kullanılırsa, sıradanlaşır fakat arkasında 1912'den başlayıp Çanakkale ile devam eden varlık ve yokluk mücadelesinin en muhataralı anları düşünülürse, bir milletin topyekun direnişiyle ve bu direnişteki kutsallıkla daha etkili bir anlam kazanır Bu kelimenin arkasında, 10 yıldır savaşan ama tarih sahnesinden silinip gitmeyeceğini yedi düvele gösteren bir milletin direnci, başarıları ve öz güveni vardır
Âkif, şiirine ?korkma? diyerek başlamakla, geleceğe dair ümitlerin tohumlarını atmaktadır Ayrıca, bu kelime, tek kelimelik bir emir cümlesi olmakla, anlam değeriyle beraber, fonksiyon değeri de taşıyan bir ifadedir Bu hâliyle bu tek kelimelik cümle, stratejisi iyi yapılmış bir savaş anında, komutan tarafından verilen kesin emir hükmündedir ve geri planında 10 yıllık mağlubiyetler ve zaferler olduğu kadar binlerce yıllık Türk tarihinin ihtişamı da yatar
Âkif, şiirinin ikinci dörtlüğüne, ?Çatma? kelimesi; yani, ilk dörtlükte olduğu gibi, içinde, yalvarma da olan yine bir emir cümlesi ile başlar İlk dörtlükte, bağımsızlığın sembolü olan bayrağı anlatmak üzere, millete seslenirken, ikinci dörtlükte, doğrudan bayrağa seslenerek ?Çehreni çatma? der Buradaki ?çehre çatmak? da, basit bir anlam taşımaz Bunu da arkasında, mağlubiyet acısı vardır; hüzün vardır; kahır vardır; yokluklar ve çaresizlikler vardır ama asla ümitsizlik yoktur Bir nebze de olsa, içinde ümit olan, başarı imkânı olan ve milletine güvenen bir ses gizlidir bu kelimede Bu kelimede, Allah'a yalvarma, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeme vardır Ayrıca, bu kelime de tek kelimeden ibaret bir cümle olmakla, ilk dörtlük ile paralel bir söyleyiş özelliği gösterir Takip eden mısradaki emir kipiyle kullanılan ?Gül? kelimesi de, hem dua, hem de kararlılık gösterisi için önemlidir
Dördüncü dörtlükte, Âkif, ?Korkma? derken, korkulmaması gereken şeyi ve niçin korkulmaması gerektiğini söyler Korkulmaması gereken şey, ?medeniyet denen tek dişi kalmış canavar?dır ve bundan niçin korkulmaması gerektiğini de açıklarken, 10 yıldır direnen ve hâlâ direnmeye devam eden ?iman dolu serhaddin?in gücünü ve bu gücün merkezi olan ?iman?ı zikreder Âkif'in inanç dünyasında, korku ile iman bir arada olamaz İman varsa korku yoktur Çünkü iman, sebepler sebebinin mutlak varlığına imandır ve o mutlak varlık da, Bedir arslanları ile Çanakkale kahramanlarını galip kılan gücün sahibidir Âkif bu yüzden ilâhî güç ile insan gücü olan ?medeniyet? arasındaki mücadelede, imanın kazanacağını öngörerek ?Korkma!? demektedir
Beşinci dörtlükteki, ?Uğratma? ve ?Siper et gövdeni? emir cümleleri, verilen mücadelenin son noktasını vurgulayan ifadelerdir Kararlılık ve mücadele gücünün altını çizen bu cümleler, bunların etrafında örgülenen cümlelerin merkezi durumundadır Dörtlükteki ?alçaklar? ve ?hayasızca akın? kelimeleri, durumun vehametini gösterirken, kullanılan iki emir cümlesi, direncin gücünü gösterir
İstiklâl Marşı'nın, emir kipi açısından en yoğun dörtlüğü, altıncı dörtlüktür Âkif, bu dörtlükte, ?Tanı?, Düşün?, ?İncitme? ve ?Verme? kelimeleriyle, bir iç muhasebenin ve direniş gücünün yansımasını dile getirmektedir Verilen mücadelenin kaybedilmesi durumunda, nasıl bir toprak parçasının kaybedileceğini hatırlatan Âkif, bu emir cümlelerini kullanırken, aynı zamanda, milletin azmini ve bu azmin temelinde yatan ?vatan? bilincinin gücünü de sergilemektedir Âkif, basılan yerin basit bir ?toprak? olmayıp altında binlerce şehidin yattığını ?Tanı? ve ?Düşün? emirleriyle ifade ederek cümlelerine bir kararlılık ve kesinlik fonksiyonu yüklemektedir ?İncitme!? cümlesinde naifleşen Âkif, bu cümlesine, merhamet ve acıma fonksiyonu da yükler Dörtlüğün son mısraında,
?dünyalar? ile ?cennet vatan? mukayesesi yapan şair, toprağın üstündekiler kadar altındakilerin de bu topraklara bir değer kattığını ve bu yüzden bu toprakların dünyalara bedel olduğunu söyleyerek
?Verme? emir kipi kararlılığını yansıtır
Altıncı dörtlüğün sonundaki ?Verme? ifadesi, beklenen sonucu dile getirirken, takip eden dörtlüklerde, vatanın verilmediği ön görüsü ile yaşanan ortam anlatılır Bu dörtlüklerdeki ?etmesin, değmesin, inlemeli? ifadeleri, dilek ve temenni olduğu kadar, birer dua ifadeleridir de Bu ifadelerin hepsi, vatanın özgürlüğünü amaçlamaktadır Şair, vatanından ayrı kalmaması; bu vatana namahrem elinin değmemesi ve bayrakla birlikte vatanın özgürlüğünü simgeleyen ezanın da bu topraklarda sonsuza kadar okunması için dua etmektedir Emir kipi fonksiyonuna yakın bir kullanımla metinde yer alan bu kelimeler de Âkif'in şiirindeki kararlılığın birer göstergesidir
Son bentte Âkif, henüz savaş sürerken zaferin müjdesini vermektedir Bu yüzden, istiklâlin sembolü olan bayrağa seslendiği bendinde şair, bu bende ?Dalgalan? diyerek başlamaktadır Buradaki ?dalgalanmak?, zafer sevinci ve mutluluğuna dayanan bir hareketliliğin ifadesi olarak şiire girer İlk iki dörtlüğe ?Korkma? ve ?Çatma? kelimeleri ile başlayan Âkif, şiirini bitirirken de başlangıçtaki kararlılık ve kesinlik psikolojisini yansıtır Artık bayrak büyük bir sevinçle dalgalanacaktır; çünkü dökülen kanlar, özgürlük ile karşılığını bulmuş, hakkı olan istiklâlini kazanmıştır
İstiklâl Marşı'nın omurgasını, emir kipiyle kullanılan bu 11 fiil oluşturmaktadır 11 fiilin yanı sıra kullanılan dilek-istek ve dua kipleri de, şairin büyük bir kararlılıkla takındığı tavrın âkıbetiyle ilgili olarak ümitli ve müspet düşüncelere sahip olduğunu gösterir Âkif, gerek emir kiplerini ve gerekse dilek-istek ve dua kiplerini, basit sözlük anlamlarıyla değil, arka planındaki direniş gücü ve yaşanmışlıklarla doldurarak metnine dahil ederek şiirinde anlam zenginleşmesini sağlamıştır Bu yüzden, İstiklâl Marşı, bu bakış açısıyla okunduğunda, daha etkili olacaktır
Namık Açıkgöz
|