Prof. Dr. Sinsi
|
Türkiye'de Ve Türklerde İlkler
İLK İSTİKLAL MADALYASI
TBMM' nin 1920' de çıkardığı bir yasa ve Bakanlar Kurulu kararıyla 1923 yılında verildi İlk İstiklal Madalyaları, TBMM üyeleri ve savaşta yararlılık gösterenler için yapıldı O günlerdeki değeri, 3 liraydı Kurtuluş Savaşı' nın içinde olanların şeridi kırmızı, savaş gerisindekilerin beyaz, milletvekillerinden savaşta görev alanların yarısı kırmızı, yarısı yeşil, görev almayanlarda ise yalnız yeşildi
İLK İFTİHAR MADALYASI
Tarihimizde bu tür bir madalyayı, II Abdülhamit verdi 1886 ve 1887 yıllarında çıkarılan bu madalyalar, padişaha bağlı olanlara, salgın hastalıklarda, yangınlarda yardımı görülenlere, tarım ve sanat alanlarında başarı gösterenlere, devlete büyük emeği geçenlere verilirdi Altın ve gümüş olarak iki çeşitti Madalya, sahibi öldüğünde hükümete geri verilirdi
İLK KARAGÖZ OYUNU
Bu gölge oyunu, Yavuz Sultan Selim' in 1517' de Mısır' ı Türk topraklarına katmasından sonra, bu ülkeden getirttiği sanatçılarla Türkiye' ye geldi Ancak Türkler, 17 yüzyıldan başlayarak kendi yaratıcı güçlerinin katkısıyla Karagöz' ü " bir Türk gölge oyunu " durumuna getirdiler Karagöz' ün kim olduğu, nereden geldiği konusunda değişik görüşler vardır Hatta, yaşayıp yaşamadığı bile, kesinlikle belli değildir Karagöz, ülkemizde öylesine sevilmiştir ki, Bursa' da, adına bir de mezar yaptırılmıştır
İlk " Karagözcü " lerin, 16 yüzyıldan kalan bir belgede şu kimseler olduğu yazılır:
" Şahkulu, Sekoglu, Kör Hasatan, Yenikapılı Ahmet, Çalık Ali Bali, Mehmet Bursavi, Yenikapılı Hasan, Arap Mehmet, Vakoğlu Mehmet, Çalık Osman, Uzun Ali "
iLK KAHVEHANE
1554 yılında İstanbul' da açıldı Bu ilk kahvehaneyi açanların biri Şamlı, öteki de Halepli idi Halk, kahvehanelere ilgi gösterince, kısa zamanda sayıları çoğaldı Kanuni' nin doktoru Bedrüttin Kusuni, kahvehane açılmasının sağlık yönünden sakıncası olmadığını belirten bir rapor verince, yüksek görevli devlet memurları bile buralara gelmeye başladılar Sonraları, din adamlarının, hem kahve içimi, hem kahvehane açılmasına karşı çıkmaları ve bazı padişahların burada sakıncalı siyasal konuşmalar yapıldığı yolundaki baskılar sonucu, çeşitli dönemlerde kahvehaneler, zaman zaman kapatıldı Ama, asılmaya varan cezalar bile, bu yasakları sürekli kılmadı
İLK KAĞIT FABRİKASI
İzmir' de, Halkpınar semtinde 1846 yılında kuruldu Bu fabrika, buhar makinesiyle işliyor, hammadde olarak kullandığı paçavra kâğıt hamuru, fabrikada hazırlanıyordu Kapitülasyonlar' dan yararlanan Avrupa kâğıtçıları, daha ucuza kâğıdı Osmanlı Devleti' ne sokarak ilk kâğıt fabrikamızın 1887 yılında kapatılmasını becerdiler Bu fabrikadan önce ise, bazı yörelerde kurulan kâğıthaneler, Türk matbaacılığının gereksinimini karşılamaya çalışıyordu
Cumhuriyet' in ilanından sonra ise, kâğıt fabrikası kurulması, sanayi planına alındı Etüt ve projeleri, kâğıt mühendisi Mehmet Ali Kâğıtçı tarafından hazırlanan ilk kâğıt ve karton fabrikasının temeli, İzmit' te 1934' te atıldı İnşaatı ve makinelerinin montajı, 20 ay sürdü Sonunda ilk Türk kâğıdı, 18 Nisan 1938 (resmi açılış 6 Kasım 1938)' de yapıldı Aynı tarihte, ikinci kâğıt fabrikasıyla, paçavra, saman ve odun selülozları fabrikalarının da temeli atıldı Bu fabrikanın açılış töreni ise 1944 yılında yapıldı İzmit' te kurulan ilk fabrika, zamanla genişletilerek, 1954' te üçüncü, 1957' de dördüncü ve 1959' da da beşinci kâğıt fabrikaları ve bunların ek tesisleri hizmete geçti İlk kâğıt fabrikasının 1934' teki adı, Sümerbank Kâğıt ve Karton Fabrikası idi
İLK KÂĞIT PARA (Banknot)
1840' ta çıkarıldı Sultan Abdülmecit devrinde çıkarılan bu kâğıt paralara, " kaime-i mutebere- i nakdiye " denirdi % 8 faiz veren bu ilk paralar, 500 kuruşluktu ve elle yazılıp yapılmıştı Hepsi 160 bin lira değerindeydi Yine 1840' ta ikinci kez kâğıt para çıkarıldı Bunlar da 50, 100 ve 250 kuruş değerindeydi Böylece piyasaya çıkarılan bu paraların toplam değeri, 400 bin lirayı buldu Ancak, elle yazılı olduklarından kolayca taklit ediliyorlardı İlk kez 1842' de para bastırılmaya başlandı ve elle yazılanlar toplatıldı Ancak halk, madeni paraya alışık olduğundan, kâğıt paraya ilgi göstermiyordu İlk yıllarda kâğıt paraların değeri, gerçek değerinin çok altına düştü Devletin faizleri zamanında ödemesi ve bazı devlet kuruluşlarının madeni parayla kâğıt parayı aynı değerde kabul etmesi, yavaş yavaş kâğıt paranın değerini yerine oturttu Kurtuluş Savaşı' ndan sonra Türkiye Cumhuriyeti' ne Osmanlı İmparatorluğu' ndan karşılığı olmayan 158 milyon 750 bin liralık kâğıt para devredilmişti
Günümüzde, Türkiye'de kâğıt para çıkarma yetkisi, yasa ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası' na verilmiştir 1999 yılına kadar sürecek olan bu yetki, sürenin bitimine 5 yıl kala yeniden uzatılabilir
İLK KADASTRO ÇALIŞMALARI
1912' de yürürlüğe giren bir yasa ile başladı Kadastro işleri, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü' nce yapılır Arazi ve mülklerin yerini, sınırlarını ve değerlerini belirli bir yöntemle düzenlemek olan " kadastro " çalışmalarının,ülkemizde geç başlamasının nedeni, Osmanlı Devleti' nin çok dağınık bir yerleşme yolu seçmesindendir Ilk kadastro yasasının uygulanmasını, savaşlar engelledi 1925' te çıkarılan bir yasayla, kadastro örgütünün kurulması öngörüldü 1934' te çıkarılan ilgili yasa, günümüzde kadastro işlemleri konusunda tek dayanak oldu Tarihimizdeki ilk kadastro çalışması ise, Defter-i Hakanı Nazırı Mahmut Esat Efendi zamanında, 5 Şubat 1912 günü yürürlüğe giren " Emvâl- i Gayrimenkulenin Tahdit ve Tahriri Hakkındaki Kanun-i Muvakkata "dır 
Ülkemizdeki ilk Kadastro Yüksek Meslek Okulu da, 1911 yılında " Tapu ve Kadastro Mekteb-i Âlisi " adıyla ve bu konuda eleman yetiştirmek amacıyla İstanbul' da açıldı
İLK İLKYARDIM HASTANESİ
1879 yılında İstanbul, Taksim Sıraselviler Caddesi' nde Fransız din adamları tarafından kuruldu 1919 yılına kadar " dispanser " olarak kullanılan hastaneyi, Operatör Nazım Hamdi , " İlkyardım Hastanesi " haline getirdi Hastane, bir süre sonra Çapa' ya, oradan da Şişli' ye taşındı Ancak, yine bugünkü Sıraselviler Caddesi' ndeki yerine döndü
İLK İPEK FABRİKASI
1838' de Bursa' da üretime başladı Kısa süre sonra yine Bursa' da yaklaşık olarak 50 ipek fabrikası açıldı 1851 yılında Londra Sanayi Sergisi' nde Türk koza ve ipekleri gösterilerek, ilk kez bu alanda uluslararası bir sergiye katılmış olduk Bunu bilimsel bir yola koymak için de 1894 yılında Bursa Darülharir' i (İpekevi) açıldı
İLK İLAÇ LABORATUVARI
1895 yılında Ethem ve Süreyya beyler kurdu Önce İstanbul Aksaray' da, Ethem Pertev Eczanesi' nin arkasında açılan laboratuvar, daha sonra Çemberlitaş' a taşındı
TÜRKİYE' DE İLK İLAÇ
Ülkemizde ilk hazır ilâç olan " Pertev " şurubu, 1895 yılında Ethem ve Süreyya, beylerin kurduğu laboratuvarda üretildi
TÜRKİYE'DE İLK ISLAHEVİ
Suçlu çocukları eğitip topluma yararlı kişiler olmalarını sağlamak amacıyla ülkemizde ilk ıslahevi, 1937' de Edirne' de açıldı 1938' de Kızılcahamam' a, 1940' ta da Ankara' ya taşınan ıslahevi, bu yönde atılan ilk adım oldu
İLK HİKÂYE YAZARLIĞI
Türkiye 'de ilk hikâye yazarlığı, Ahmet Mithat, Emin Nihat ve Sami Paşazade ile başlar İlk hikâye örnekleri Ahmet Mithat' ın, 1870' te " Kıssadan Hisse, 1871' de " Müsameratname " (Gece Toplatılan), Sami Paşazade' nin 1892' de " Küçük Şeyler " adlı ürünleridir
TÜRKİYE' DE İLK HUKUK ÖĞRENİMİ
1874 yılında Galatasaray Sultanisi' nde ayrı bir bölüm olarak açılan " Hukuk Mektebi " ile başlar Bu okul, bugünkü Hukuk Fakültesi' nin çekirdeğidir " Hukuk Mektebi "nin ilk müdürü de, Emin Bey' di Okulun öğretim üyeleri ise şunlardı:
" Cevdet Paşa (Medeni Usul Hukuku), Münif Paşa (Hukuk Başlangıcı), Hasan Fehmi Efendi (Ticaret Hukuku), Kostaki Efendi (Ceza Usul Hukuku), Sait Bey (Roma Hukuku), İsmail Bey (Ceza Hukuku), Recai Efendi (Fransızca)
Bu okul, 1900 yılında o zaman üniversite anlamına gelen Darülfünun' un hukuk dalı niteliğini kazandı ve ilk kez fakülte oldu
|