Prof. Dr. Sinsi
|
Nutuk...Tamamı..
İLK TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNUMUZUN TARİHÇESİ
Saygıdeğer Efendiler, bu telgrafımda temel maddeleri bildirilmiş olan Teşkilât-ı Esasiye Kanunu, bu tarihten henüz on gün önce, yani 20 Ocak 1921'deMeclis'ten çıkmıştı Bu kanun, Meclis'in ve millî hükûmetin durum veyetkisini, şekil ve niteliğini tespit ve ifade eden ilk kanundur Meclis, 23Nisan 1920'de açıldığına göre, bu ana kanunun Meclis'ten çıkarılabilmesiiçin dokuz ay kadar bir zamanın geçmesi zarurî olmuştu Bu zaruretinnereden doğduğu hakkında bir fikir verebilmek için, müsaade buyurursanız kısa bir açıklamada bulunayım:
Bilindiği üzere, Meclis'in açılmasından hemen sonra, pek gerekliesasları içine alan bir önerge vermiştim Meclis ve onun Bakanlar Kurulu, bu esasları ilk günden yürürlüğe koymuş ve uygulamaya başlamıştı Bir yandan da, kurulmuş olan Temel Haklar Kamisyoonu, bu önergemetni esas almak üzere, bir kanun tasarısı hazırlamaya başladı Nihayet dört aylık bir süre sonunda, bu Komisyon, Büyük Millet Meclisi'ninKuruluş ve İşleyişi ile İlgili Kanun Maddeleri başlıklı sekiz maddelik bir tasarıyı Meclis'e getirdi 18 Ağustos 1920 tarihinde çok acele görüşülmesi kararıyla gündeme alınan bu kanun maddelerinin uzunca birgerekçesi vardır
Komisyon tutanağının, Büyük Millet Meclisi'nin tarifini yapan satırları arasında şu cümleler yazılıydı: Halife ve Padişah'ın esareti ve diğerolayların da buna eklenmesi ile ortaya çıkan güçlük karşısında, kurulanMeclis'imizin sonsuz olarak bugünkü şekli ile devam etmesini kabul etmek, aşırı ve özel durumlara tabiî bir şekil vermek olur Halbuki, olağandışı durumların süreklilik kazanamayacağı bir kuraldır Buna göre, çiğnenen hilâfet ve saltanat hakkı ile, millet ve vatanın istiklâli yeniden kazanılıncaya ve kabul ettirilinceye kadar bu durumun devamı, ancak, anahedef olan bu kutsal gayelerin gerçekleşmesiyle Meclis'in tabiî bir duruma girmesi uygun görülmüştür Onun için ikinci maddenin birinci fıkrası "amacın gerçekleşmesine kadar" şartına bağlanmıştır Gerçekten de,"Meclis'in ne zamana kadar toplanmakta devam edeceği" konusunda belirlibir süre ve sınır konmamıştı
Bu sebepler ve bu görüş dolayısıyla, daha 1920 Ağustosunda TürkiyeBüyük Millet Meclisi'nin durum ve niteliği bakımından devamlı olmadığıinancının hâkim olduğu anlaşılıyor
Kanun maddelerinin birincisi de, "Büyük Millet Meclisi, yasama veyürütme güçlerini kendinde toplar, devlet idaresini doğrudan doğruya vetek başına ele almıştır" şeklindeydi Bu madde ile Meclis'e verilen yetkinin bile, gerekçeye göre geçici olması lâzım geleceği tabiîydi Niteliği bakımından geçici olan bir kuruluşun yetkisi de, var olduğu sürece mevcuttur
Temel Haklar Komisyonu'nun görüş ve kararı Meclis'te olduğu gibi benimsendi Hattâ Meclis üyelerinden birçoğu, maksadın açıklanmasında, Komisyon'un ifadelerini eksik bularak, bu ifadelere açıklık getirilmesiteklifinde bulundular Dediler ki birinci maddenin başına "Hilâfet veSaltanat ile vatan ve milletin istiklâli kurtarılıncaya kadar  " şeklindeaçıklık verecek ibareyi eklemek gerekir İkinci maddedeki "amacın gerçekleşmesine kadar" ifadesi yerine de, aynı açıklığın verilmesi gerektiğiileri sürüldü Bu konu hayli tartışmalara yol açtı Bazı milletvekilleri, yalnız, "hilâfet" kelimesini koyalım, "saltanat"ı da içine alır, dediIer
Bazı hoca efendiler, buna razı olmadılar "Hilâfet manevî bIr görevdir" görüşünü ileri sürdüler "Hilâfet'te ruhbanlık yoktur" itirazına, hocaefendiler: "Saltanat, yalnız hükmettiği memleketleri içine alır Hilâfetise, bütün dünyadaki müslümanları kapsar" diye cevap verdiler
Bu tartışmalar günler ve günlerce devam etti Çatışan görüşlerdenbiri açıktı: "Halife ve Padişah vardır ve var olacaktır O var olunca, bugünkü durum, şekil ve yetki geçicidir Hilâfet ve Saltanat makamı otoriteyi ele alıp faaliyete geçme fırsatını bulunca, siyasî teşkilâtla ilgili esasların ne olduğu bellidir, bilinmektedir O bakımdan yeni bir şey düşünmek söz konusu değildir Hilâfet ve Saltanat makamı yeniden işler duruma gelinceye kadar, Ankara'ya toplanmış olan birtakım insanlar, geçici tedbirlerle çalışacaklardır "
|