10-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gerçek Kadın Kaç Bedende Başlar
BİR arkadaşım anlattı
Sevdiği kadına, onunla ne kadar rahat ve harikulade bir hayat yaşadığını şu cümleyle anlatmış:
“Hayatımda ilk defa, âşık olduğum kadının önünde karnımı içime çekme ihtiyacı duymadan dolaşabiliyorum ”
Bu cümle aklıma takılmıştı
Her erkeğin biraz veya birazdan hallice karnı vardır
Kadının da vardır
Peki ama nedir bu rahatlık duygusu?
Erkeğin gövdesine ihtimam göstermemesi, kendini bırakması sevdiği kadına serenat olabilir mi?
¡ ¡ ¡
Elimden geldiğince, o günkü ruh halim ve zamanım elverdiği ölçüde spor yapıyorum
Eh annem babam da bana bütün ömrüm boyunca harcayacağım bir genetik miras bırakmış
Yine de biraz karnım var
Ve zaman zaman kendimi, karnımı içeri çeker durumda yakalıyorum
Öyle durumlarda, insanın sevdiği kadının yanında karnını içine çekme ihtiyacı duymadan dolaşabilme duygusunun ne olduğunu çok iyi anlıyorum
Hayat bana şunu öğretti
İstediği kadar uğraşsın, spor yapsın, şınav çeksin; erkek defoludur
O gövdenin dikişi mutlaka bir yerinden atar
Hele hele bizim gibi masa başı adamlarda teğel tutmaz
Kadınınki de öyledir
Onun da mutlaka birkaç söküğü vardır
O aynı yıllar bana, insan gövdesindeki abartılmamış defoların, bedeni daha cazip kıldığını da öğretti
Kalçanın üstündeki farklı bir kıvrım, karındaki hafif bırakmışlık, ne bileyim gözlerin birindeki tuhaflık, bir başka yerdeki bir başka iz
Hatta bazen gözlerin altındaki halkalar, burundaki hafif asimetri
Bir kadını veya bir erkeği, sadece sevdiği insanın gözünde, dünyanın en güzeli ilan etmeye yeterli olur
O çizgilerdeki estetiği, daveti sadece siz görürsünüz ve bu güzelliği tutkulu bir abartıyla anlatır durursunuz
Yani ben defolu insanı severim
Defosuzluk, sadece bir iddia bile olsa, benim gözümde ulaşılmazlığın öteki adıdır
Ulaşamayacağım insanlarla da hiç işim olmaz
¡ ¡ ¡
Banu Tuna’nın “Hürriyet Cumartesi”deki köşesinin adı “Hayat Bilgisi”
Dün Türk basınında okuduğum en güzel, en umut verici yazı o köşedeydi
Glamour Dergisi eylül sayısının 194’üncü sayfasında çırılçıplak bir kadın fotoğrafı yayınlamış
Fotoğraf 21 yaşında, Lizzi Miller adlı tanınmamış bir mankene ait
Ya kendisi karnını bırakmış, ya karnı kendi kendini  
Kalçasıyla karnı arasında bayağı belirgin bir çizgi var
Öyle bir durmuş ki, boynu, yaşına yakışmayacak bir ondüle yapmış
Bir manken için böyle rahat bir duruşun ekmek parasına kastetmek anlamına geldiğini sokaktaki insan bile bilir
Bense bu pozu çok sevdim Yüzündeki ifadeyi ise daha da çok sevdim
Rahat, mutlu, iplemeyen, gövdesi ile barışık bir kadın bakışıydı bu
Gövdesini büyük bir özgüvenle sereserpe terk edişi, mükemmel bir cazibeye dönüşmüştü
İnsana hayal kurduracak bir fotoğraftı
Glamour’un okurları bu fotoğrafı çok sevmiş
Derginin satışını artırmış
Belli ki, bir mankenin 40 beden olabileceği, sevişme arasındaki sıradan bir kadın gibi oturabileceği fikri insanlara iyi gelmiş
Glamour ekibi kasım sayısında 8 ayrı kadının çırılçıplak fotoğraflarını yayınlıyor
Banu’nun deyişiyle her biri bildiğimiz mankenlerden üç-dört beden fazla
Fotoğraflarına tek tek, alıcı değil ama beğenici gözüyle baktım
Hiçbiri hazır ol vaziyetinde değil
Gövde en tabii halinde, yeni estetik her birine “Rahat” komutunu vermiş
Defoların hepsi azat edilmiş
Ama hepsi güzel, hepsi cazibeli kadın
¡ ¡ ¡
Bir kere daha anladım ki, kadın bedeni artık, küçük bedenlerin, fotoşopların esaretinden kurtuluyor
Kadın bedeni görünen, görünmeyen, gerçek, hayali bütün korseleri fırlatıp atıyor
Banu yazısının başlığını şöyle koymuş:
“Gerçek kadınlar galiba bu kez gerçekten geliyor”
Kaç yıldır söylüyordum da kimseyi inandıramıyordum
Evet gerçek kadın 40 bedenden sonra başlar
Onun en güzel hali, yemin ediyorum, defolu halidir  
Ve o hali de kendini en güzel sevişme arasında, sonrasında teşhir eder

Ertuğrul ÖZKÖK
|
|
|