Yalnız Mesajı Göster

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler

Eski 10-10-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yılmaz Özdil Kaleminden Makalaler



Temmuz

gecesi

19’u

20’sine

dönüyor

usul usul

Akdeniz’in

göbeği

Ay batmış

Zifiri

karanlık

Bir balıkçı teknesi

Işıkları sönük

Pata pata, yarıyor suları

Karaya 3

kilometre mesafe

"Vakit tamam"

diyorlar

10 kişiler

Başlarında o

Henüz üsteğmen

*

Üzerinde kamuflaj, ayağında postal, sırtında su almasın diye naylonlara sarılmış hafif silahları, mühimmat Bakıyor takımına, sözler yetersiz, sarılıyorlar, olur a, yakalanırlarsa, teslim olmaya niyetleri yok nasıl olsa Helalleşiyorlar Atlıyor suya

Peşinden öbürleri

*

Yüzüyorlar 3 kilometre Kamuflaj, postal, cephane, ıslanınca oluyor bin kilo sanki Yüzüyorlar Karaya ayak basar basmaz, ilk hedef, hellim peyniri kolilerinde getirilen ve balıkçı mücahitler tarafından Beşparmak’ın eteklerine gizlenen telsizler Buluyorlar İlk temas kuruluyor, "Vardık"

*

Sonraki hedef, tepeci adı verilen, gözcüler Geleceğimize pek ihtimal vermiyorlar ama, gene de tedbiri elden bırakmıyorlar, ki, gemi memi görünürse, aman haberleri olsun ha Tepeliyorlar tepecileri birer birer, silah yok, gürültü yok, elleriyle; ruhları bile duymuyor

*

Yokluyorlar araziyi Görüyorlar ki, bizim istihbarat doğru, onların istihbarat yanlış, "Buralar sarp, çıkamazlar" dedikleri yerleri boş bırakmışlar, "Çıksa çıksa buraya çıkar" dedikleri, taaa uzak noktalara, uzak plajlara yığılmışlar

*

Basıyor telsizin

mandalına

*

Adana, Konya ve Antalya’dan kalkan jetlerimizin homurtusu Kıbrıs semalarını yırttığında, saatler 0525’i gösteriyor Balyoz inmek üzere Rum’un kafasına dank ediyor ama, iş işten geçmiş 35 dakika sonra, C-47 ve C-160’larımız görülüyor Kapılar açılıyor

*

Zirveye yakın o sırada

Beşparmak’ta

Kaldırıyor kafasını

üsteğmen

Gülümsüyor

EOKA’nın kara bulut gibi çöktüğü Kıbrıs’ın gökleri, beyaz baloncuklarla kaplanıyor Türk paraşütçüsü yağıyor

Sağanak

*

Ufka bakıyor

İşte oradalar

Çıkarma gemileri

geliyor

*

Ve, 35 sene sonra

*

Gene bir 20

Temmuz sabahı

*

Zaman ne çabuk da akıp gitmiş, orgeneral olmuş, ordu yönetmiş, çok kritik bölgelerde, sayısız görevlerde, tarifsiz fedakárlıklarda bulunmuş, o üsteğmen Açıyor televizyonu ki, 35 sene önce henüz dünyaya bile gelmemiş olan genç muhabir, Silivri Cezaevi’nin önünden onu anlatıyor: "Vatana ihanet ettiği, çete kurduğu ve devleti yıkmaya çalıştığı için, 200 küsur sene hapsi isteniyor sayın seyirciler"

Alıntı Yaparak Cevapla