10-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Dar Ayakkabı
Günümüzün doyumsuz tüketim toplumunda, var olanın kıymetini hatırlatan güzel bir yazı 
O bayram bana ayakkabı almaya karar verdiler
Hazır ayakkabı satan mağaza yoktu şehirde Tek ayakkabı yapan dükkánında ayakkabıcı çıplak ayağımı bir kartonun üzerine koydu, iyice basmamı söyledikten sonra ağzındaki kurşun kalemi eline alıp ayağımın çevresini çizdi
O ayağımın çizildiği karton benim ayakkabı numaramdı
Günlerce yeni ayakkabılarımın hayalini kurdum Babamın anlattığına göre ayakkabılarım siyah ve bağcıklı olacaktı
Kapının her çalınışında koştum
Ayakkabılarım bayramdan bir gün önce geldi, siyah-bağcıklı
O gün onları giymedim Bayram gecesi yatağımın altına yerleştirdim yeni ayakkabılarımı
Arada bir kalkıp kutusundan çıkartıyor, yere koyuyor, yukarıdan, yandan, önden bakıp duruyordum Parlak ve yuvarlak burnunu gecenin karanlığında kim bilir kaç kez okşadım
Uyku girmedi gözüme
Sabahleyin ev ahalisi kalktığında, ayakkabı kutusu kucağımda sandalyede oturuyordum ben
Ayakkabımı babam giydirdi
Ayağıma olmamıştı ayakkabılarım, dardı ve canımı yakmıştı
Ama bunu babama söylemedim O "Sıkıyor mu?" diye sordukça "Hayır" yanıtını veriyordum "Dar, ayağımı acıtıyor" desem, geri gidecekti ayakkabılarım ve ayakkabıcının hemen bir yeni ayakkabı yapması olanaksızdı
O bayram sabahı canım yana yana yürüdüm
Bir süre sonra acı dayanılmaz oldu
Dişimi sıktım
Topalladım
Soranlara "Dizimi vurdum" dedim, ama ayakkabılarımın ayağımı sıktığını kimseye söylemedim
*
Doğrusunu isterseniz yaşam dar ayakkabıyla yürümektir
Kimi zaman dar bir maaş, kimi zaman sevimsiz bir iş  
Kimi zaman bir mekan dar ayakkabı olur bize, kimi zaman bir çevre, kimi zaman bir sokak, ya da bir şehir  
Kimi zaman dostluklar, arkadaşlıklar, beraberlikler bir dar ayakkabıya dönüşür
Kimi zaman zamandır dar ayakkabı, geçmek bilmez
Kimi zaman zenginlik, kimi zaman başınızı koyduğunuz yastık  
Canınız yanar
Topallaya topallaya gidersiniz
Sonradan öğrendim yaşamın dar ayakkabıyla yürüme sanatı olduğunu 
|
|
|