10-10-2012
|
#6
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İklim Değişiminden Küresel İsınmaya

4 Bölüm
Küresel iklim , oldukça karmaşık bir sistem olduğu için küresel ısınmanın yol açacağı iklim değişikliğinin Dünya’nın her bir bölgesini ne şekilde etkileyebileceğini kestirebilmek mümkün görünmemektedir Küresel iklim değişikliği , Dünya üzerinde şu anda olumlu koşullara sahip bölgelerde olumsuz değişimlere yol açacağı gibi, Olumsuz koşullara sahip bölgelerin de daha iyi hale gelmesine yol açabilir Küresel ısınma sürecinde ,büyük iklim kuşaklarında önemli kaymalar meydana gelecektir Bazı araştırmalara göre ılıman kuşak 30 – 60 enlemlerinden 50 – 70 enlemlerine , tropikal iklim kuşağı 50 derece enlemlerine kadar genişleyecektir Bu kayma bitki örtülerini de tetikleyerek , bitki alanlarında da kaymalara neden olacaktır Sonuçta, Tundra bitki örtüsü tamamen yok olacak , orman alanları daralacak , savan ve bozkır alanları genişleyecek, çöllerin alanı % 3 oranında artacaktır Aynı zamanda çeşitli tarım ürünlerinin yetiştiğialanlarda da değişim yaşanacaktır Böyle bir durumda Dünya ülkeleri sosyal , ekonomik ve siyasal politikalarını değiştirmek zorunda kalacaklardır
Belirtileri bugünden başlayan , Dünya gündemini henüz meşgul etmeye başlayan “iklim değişikliği” ülkeler arasında yeni tartışma konularını ortaya çıkartmıştır Buzulların erimesi ile ortaya çıkacak olan kutup bölgeleri ülkeler arasında ki paylaşımı ayrı bir tartışma mevzusu olmaktadır Kuzey Buz Denizi’ne sınırı olan Rusya , ABD , Kanada , Norveç ve Danimarka gibi ülkeler , bölge üzerinde hak iddia ederlerken , kutba yakın diğer kuzey ülkeler de denizler hukukunun sınırlarını zorlayarak bölgeden pay almaya çalışıyorlar Kanada ile Danimarka’nın 1 5 kilometrekarelik yüz ölçüme sahip , sıcaklık değerlerinin – 40 dereceye kadar düştüğü ,fok ve kutup ayıları dışında hiçbir canlının yaşayamadığı Hans Adaları üzerinde uzun süredir adeta bir soğuk savaş başlattıkları bilinmektedir Ülkeler arası birçok savaş nedenini tarih yazmıştır , ancak küresel ısınma ile birlikte kutuplarda vuku bulacak toprak savaşının gündeme gelebileceği düşünülmemiştir Bilim adamlarının araştırma sonuçlarına göre, küresel ısınma ile birlikte , yüzyılımızın sonuna doğru Kuzey Buz Denizi tarih öncesi dönemden beri ilk kez açık su havzası haline gelecek El değmemiş kutup bölgelerinde henüz keşfedilmemiş zengin petrol ve doğalgaz rezervlerinin olduğu tahmin ediliyor Bilim dünyasına göre önümüzdeki elli yıl içinde kuzey kutbu yalnız petrol ve doğalgaz açısından değil , biyolojik ve genetik kaynaklar açısından da büyük önem taşıyacaktır Japon ve Kanadalı bilim adamlarının dondurulmuş metan üzerinde yaptıkları çalışmalar neticesinde , hedeflenen noktaya ulaşıldığında dondurulmuş metanın ,yakın bir gelecekte insanlığın enerji kaynakları arasına ki yerini alacağı öngörülmektedir ABD’nin jeolojik araştırmalar merkezinin yaptığı bir çalışmaya göre,metan gazının dünya rezervlerinin 1/3 ‘ünün kutup bölgesinde olduğu sonucuna varılmıştır Tarih boyunca sahipsiz kalan kutup bölgesi , zengin yer altı kaynakları ile birlikte yakın geleceğin elverişli iklim alanına dönüşeceği gerçeği ülkelerin dikkatini bu alanlara çekmiştir Tüm bunlar bilimi,siyaseti ve uluslar arası hukuku bir araya getiren yeni tartışmaları doğuracaktır
Küresel ısınma ve hızla artan nüfus ve doğanın kirlenmesi ile Dünya’nın kullanılabilir su kaynakları giderek azalmaktadır Yeryüzünün % 97 4 ‘ ü tuzlu sular ile kaplı iken , içilebilir veya sulama amaçlı kullanılabilir tatlı su oranı sadece % 2 6 civarındadır Başka bir ifade ile yeryüzünde bulunan su miktarı yaklaşık 1 38x1018 ton iken , insanların kullandığı tatlı su miktarı yılda 4 000 milyar tonu aşmaktadır Kullanılabilen su miktarı bu kadar az olunca , su kaynaklarının bulunduğu bölgeler önemli alanlar haline dönüşüyor Yeryüzündeki su kaynaklarının dengeli bir şekilde dağılmamış olması , çoğu coğrafyada suyu tartışılmaz en önemli sorun haline getiriyor Bazı ülkelerde suyun petrolden daha önemli ve daha pahalı olması bunu kanıtlar Bir ABD’li günde ortalama 500 , bir İngiliz ise 200 litre su kullanırken; bazı Afrika ülkelerinde bu oran kişi başına 10 litreyi bile bulamıyor Bazı ülkeler su zengini iken bazı ülkeler kurak bölgelerde bulunuyor Dünya Kaynaklar Enstitüsünün 1996’da yapmış olduğu bir araştırmada 5 3 milyarlık Dünya nüfusunun sadece 3 4 milyarının günde ortalama 50 lt su alabildiği , geriye kalan iki milyar kişinin temiz su bulamaması nedeni ile epidemik hastalıklar , açlık ve ölüm ile karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir Coğrafi özellikler ve demografik nedenler ile geri kalmış ülkelerin 37’sin de , bu koşullar devam ettiği taktirde 2025 yılında çok ciddi kuraklık sorunlarını yaşayacaklardır Tarihte bazı medeniyetlerin susuzluktan yok olduğu veya yer değiştirdiği bilinmektedir İçinde bulunduğumuz yüzyıl içinde de benzer olaylar vuku bulmuştur
Artan dünya nüfusuna karşılık su kaynaklarının yetersiz kalması , sanayileşme ile birlikte mevcut kullanılabilir temiz su kaynaklarının hızla kirlenmesi ,genişleyen ve gelişen tarım alanlarında kullanılan su miktarının artması , , kaliteli suyun korunamaması ( sanayileşen ve hızla kalkınan Dünya’mızda evsel , tarımsal ve endüstriyel artıkların göl ve akarsu havzalarını kirletmesi suyun kalitesini bozmaktadır ) güncel su sorunları olarak gösterilebilir


|
|
|