10-10-2012
|
#9
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İklim Değişiminden Küresel İsınmaya
Protokole göre:
* Atmosfere salınan sera gazı miktarı % 5 ‘e çekilecek
* Sanayiden , motorlu taşıtlardan ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek
* Daha az enerji ile ısınma , daha az enerji tüketen araçlar ile uzun yol alma , daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini sanayi alanlarına yerleştirme, ulaşımda , çöp depolamada “çevrecilik”i temel ilke olarak alma
* Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına ön plana çıkartılacak Fosil yakıtlar yerine alternatif enerji kaynakları kullanılacak 
* Çimento, demir- çelik , kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek
* Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler , teknolojiler devreye sokulacak 
* Güneş enerjisinin önü açılacak Nükleer enerjide karbon oranı sıfır olduğu için Dünya’da bu enerji ön plana çıkarılacak Nükleer enerji tesisleri atmosfere karbon yaymasa da ; Nükleer santrallerdeki radyasyon tehlikesi , reaktör güvenliği , nükleer atıkların yok edilmesi gibi çevre sorunlarını unutmamak gerekir Bu sorunlar oldu olalı uluslar arası kamu oyunda büyük tartışmalara ve tedirginliklere yol açmıştır 1986 yılında ki Çernobil faciası bu tartışma ve tedirginlikleri haklı çıkartmıştır Bu gün dünyada 30 kadar ülke de yaklaşık 450 tane nükleer santral bulunmaktadır Bu santrallerin 110 tanesi ABD’de 58’i Fransa’da 14’ü İngiltere’de bulunmaktadır Kaldı ki Nükleer santrallerin hammaddesini oluşturan uranyum mevcut rektörler de kullanımı ile 65 yıl içinde tükeneceği tespit edilmiştir
* Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacak v s
95 ülkeden , 360 bilim adamı tarafından hazırlanan“ Milenyum Ekosistem Değerlendirmesi ” adlı raporda Dünya’da yaşamın devamı için gereken doğal kaynakların 2/3 ‘nün insanlar tarafından tüketilmekte olduğu belirtilmiştir Ayrıca, insan türünün hem kendisi hem de yeryüzündeki diğer 10 milyon canlı türü için tehlike oluşturduğu vurgulanmıştır Doğal değişimin yanı sıra , sanayileşme ve kentleşmeye bağlı suların kirlenmesi , teknolojik gelişmelerin de etkisi ile son 100 yıl içinde balık türlerinin büyük bir çoğunluğu yok oldu Ocak 2007 yılında Paris’te yapılan Küresel Isınma ile ilgili son uluslar arası çalışma raporu ; dünyamızın geri dönülmez bir sürece girdiğini duyurmuştur Artık dünyamız hastalanmıştır Bu hatalığın olumsuz sonuçlarından en az etkilenmek , gelişen olumsuz koşulları geciktirmek için dünya genelinde önlemlerin alınması gerektiği belirtmiştir Bu önlemler sadece devletler bazında değil bireyler bazında da alınması gerektiğini ortaya çıkartmıştır
6 Bölüm
Hızla artan nüfus , gelişen sanayi ve teknoloji , ihtiyaçların çeşitlenmesi enerji kaynaklarına duyulan gereksinimi arttırmıştır İnsanoğlunun ihtiyaç duyduğu enerjiyi fosil kaynaklarından alması ve her geçen gün bu kaynaklardaki tüketim oranının artması , felaketlerin başlamasına yol açmıştır Araştırmalara göre bugünden itibaren bu kaynakların kullanımından tamamen vazgeçilmesi bile süreci ancak 20 yıla kadar etkilemeyecektir Dünya’nın doğal olarak kendisini yenileyebilmesi içim ortalama 70 yıllık bir zamana ihtiyaç duyulacaktır Dünya’nın birçok ülkesinde bilim adamlarının özverili çalışmaları ile yapılan bilimsel uyarılar gerektiği gibi sonuçlanamamaktadır Bu konuda Dünya’nın en önemli organizasyonu olan KYOTO Protokolü -ABD dahil- bazı ülkeler onaylamadığı gibi; onaylayan birçok ülke de sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmemektedir Kaldı ki KYOTO Protokolüne göre atmosfere salınan zararlı gazların 2012 yılına kadar % 5 2 oranında azaltılması hedeflenmiştir Bu hedef , söz konusu sorunun çözümü için son derece yetersizdir Yakın gelecekte hiçbir kimlik farkı ve coğrafya gözetmeksizin insanlığın sonunu hazırlayacak bu değişimlere ülkeler adeta kulaklarını tıkamaktadırlar Büyük bir savaşın hazırlığını yaparcasına korkunç silahların icadına imza atarlarken bir an bile tereddüt etmeyen ülkelerin iklim değişimini görmemeleri düşündürücüdür Ulaşılan silah teknolojisi ile küresel ısınmaya gerek duyulmadan tüm yer yüzü kısa bir zaman içinde yaşanmaz hale getirilebilir Bu silahların korkusu ve küresel ısınmanın dayattığı değişimler, ünlü fizikçi S HAWKING’in endişelerini arttırmış ve dünyadan ümidini kesmiş olmalı ki , insanlığı uzayda koloniler kurmaya çağırmıştır Bu günün kazanımları uğruna yarının kayıplarını düşünmeyen ülkeler , gelecek kuşaklara nasıl hesap vereceklerini düşünmek gerekir
Küresel ısınmaya neden olan sera gazlarını üreten ülkeler ürettikleri ölçüde değişimin sonuçlarından etkilenselerdi sorunun çözümü farklı gelişebilirdi Ne yazık ki doğal yapı tüm yeryüzünü bundan etkilenmesine yol açıyor Küresel ısınmada en çok rol oynayan ülkeler ve büyük şirketlerin , menfaatleri uğruna konuyu gizleyebilmek için , bilim adamlarına rüşvet gibi uygunsuz teklifler sunması tepkinin kaynağını oluşturabilir
Bazı ülkeler sorumluluk göstererek veya gelecekte enerji kaynağı sıkıntısına düşme telaşından , tükenebilir fosil kaynakları yerine yenilenebilir kaynaklara yönelmişlerdir Bu yönelişler takdir edilse de gelişmeler karşısında son derece yetersiz kalmaktadır Küresel ısınma üzerindeki payı % 3 5 olan Almanya son yıllarda aldığı bazı önlemler ile sera gazı salınımını % 17oranında azaltmıştır Almanya bunu yaparken yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiştir Böylece ekonomik büyümesinde de bir aksama yaşanmamıştır
Kanada olayın ciddiyetini devlet bazında hissetmiş olmalı ki , çevre bakanını konuya karşı yetersiz kaldığından görevden almıştır Avustralya da yapılan bir ankette; en çok korktuğunuz şey nedir diye sorulduğunda nüfusun üçte ikisi küresel ısınma olarak cevaplamıştır Terörizm gibi konular daha alt sıralarda yer almıştır Bu da Avustralya toplumunun hassasiyetini ortaya koymaktadır Ülkemizde ise bu hassasiyet , oluşturulan kamuoyu ile yeni yeni belirlemektedir
İnsanlık doğaya verdiği bu büyük tahribattan vazgeçmelidir Bunun için de sanayi ve teknolojiden vazgeçmeden , teknolojiyi doğaya da yararlı hale getirmelidir Belki de teknoloji kullanılarak orman alanları genişletilerek atmosferdeki su döngüsü korunmaya çalışılabilir Özellikle termik karakterli değişen yerel ve sürekli basınç alanları korunmalıdır Ozon tabakasındaki seyrelmeye müdahale edilerek doğa ve canlı hayatı kısa sürede bu tehditten kurtarılmalıdır Dünya’yı bekleyen şiddetli depremlere karşı üst düzey önlemler alınmalıdır İnsanlar depremlere karşı bilinçlendirilmeli ve depremleri önceden tespit eden cihazlara ulaşılmalıdır Oluşması beklenen süper volkan patlamalarına karşı geniş boyutlu teknolojik müdahaleler hazır hale getirilmelidir v s
Tüm insanlığı ve doğayı tehdit eden yüksek teknolojiye dayalı silahların tüm ülkelerde geliştirilmesi ve bulundurulması yasaklanmalıdır Atom ve hidrojen bombasının , nükleer silahların, biyolojik silahların ulaştığı çap, kullanımı durumunda telafisi imkansız durumlar ortaya çıkmasına neden olacaktır Bu alanda harcanan ekonomik boyut astronomik rakamlara ulaşmış durumdadır Bu gün dünya gayri milli hasılasının % 1’i küresel ısınmaya karşı kullanılsa gidişatın durdurulması söz konusudur Buna karşılık bundan sonra her yıl küresel ısınmanın verdiği zararla dünya ekonomisi % 5-6 oranında kayıp verecektir 50-60 yıl sonra ise tüm dünya ekonomisi sorunu düzeltmeye yetmeyecektir
Artan nüfusa rağmen sınırlı olan yaşam alanları , kutup bölgelerine , çöllere hatta deniz altlarına doğru kaydırılmalıdır Bu alanlar zaman içerisinde yaşam alanlarına dönüştürülmelidir Yerleşim alanları ile sanayi alanları kurulurken; Tarım alanları da mutlaka düşünülmelidir Ülkemizdeki ulaşımın % 91’nin karayollarında yapılması , her geçen yıl karayollarının gelişimi ve genişlemesi tararım alanlarının daralmasına yol açmaktadır Özellikle birinci sınıf tarım alanlarında , yerleşme yerleri , sanayi alanları ile yol yapımları ülkemizin konu ile ilgili bilinç seviyesini gösterir
Bütün araştırma verileri , küresel ısınmanın en fazla orta kuşak – Akdeniz havzasında etkili olacağıdır Gelişmiş ülkelerin nerdeyse tamamının orta kuşakta bulunması , salınan sera gazlarının bu kuşaktaki sıcaklık oranlarını artırması , artan ısının ekvator ile kutup kuşağına dağılamaması bu alanı hızlı bir şekilde kuraklığın pençesine düşürecektir Bu nedenle Türkiye de bundan en fazla etkilenecek ülkelerden biri olacaktır
Ülkemiz farklı iklim çeşitliliği,yer şekilleri ve ender rastlanan coğrafyası ile bu felaketlerin yıkımına terk edilmemelidir Ülkemiz bunu engellemeye çalışırken , uluslar arası çalışma organizasyonların da aktif görevlerde bulunmalıdır Türkiye ; Kuraklaşmaya , çölleşmeye ve erozyona karşı ciddi bilimsel projeler üretmeli ve bunları geniş çaplı bir biçimde uygulamaya sokmalıdır Ülkemizin zengin doğal kaynaklarına ve artan nüfusuna rağmen doğayı bekleyen olumsuzluklara karşı ilgisiz ve yetersiz kalınmamalıdır Yapılması gerekenler hükümet politikası değil; devlet politikası haline dönüştürülmelidir
Jeolojik zamanlar incelendiğinde değişen ve gerçekleşen doğal olaylar birçok canlı türünün yok olmasına neden olmuştur Ne kadar istemesek de doğal değişim süreci işleyecektir Bu sürecin bir kesitinde günümüz canlılarından birçoğunun yok olacağı –ne yazık ki-acı bir gerçektir İnsan türünün bunlardan biri olmayacağı düşünülemez Malum olduğu üzere, insanlık kendi sonunu getirecek süreci düşündürücü bir şekilde hızlandırmıştır İnsanoğlunun doğaya yaptığı olumsuz her müdahalenin , doğa tarafından karşılıksız bırakılmadığının bilimsel bir gerçek olduğu kesinlikle unutulmamalıdır
|
|
|