Yalnız Mesajı Göster

Halk Kültürü

Eski 10-10-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Halk Kültürü



Ölüm

Yürü bire yalan dünya

Sana konan göçer bir gün

İnsan bir ekine misal

Seni eken biçer bir gün

(Karac’oğlan)

Toplumsal hayat, birçok alanda olduğu gibi ölüm olgusu karşısında da inanma, adet, töre, tören, ayin, kalıp davranış vb gibi geleneksel uygulamalara sahiptir Ölüm, gelenek görenek ve inançların katı ve etkili olduğu, özellikle küçük yerleşim birimlerinde toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın yoğunlaştığı alanlardan biridir Ölüm korkusunun yarattığı bilinçaltı baskı ve geleceği bilme arzusunun etkisiyle bazı doğa olayları ve hayvan sesleri bile ölümün işareti olarak değerlendirilmiştir Geleneksel kültürde bununla ilgili bazı örnekler şunlardır:

Meteorolojik olaylarla ilgili olanlar: Yıldız kayması, gök gürlemesi, poyraz vb

Hayvanlarla ilgili olanlar: Köpek uluması, baykuş ötmesi, horozun vakitsiz ötmesi vb

Rüyada görülenlerle ilgili olanlar: Rüyada, tabut, gelinlik, düğün-dernek, deve, ev yıkılması, diş düşmesi, soğan, biber vb görmek

Ev, araç-gereçlerle ilgili olanlar: Ayakkabının ters dönmesi, makasın ağzının açık kalması, evin tavanının gıcırdaması vb

Cenazeyle ilgili kimi durumlar: Cenazenin vücudunun yumuşak olması, tabutun ağır olması vb

Hastayla ilgili psikolojik ve fizyolojik değişiklikler: Hastanın renginin sararması, yiyip içmesinin kesilmesi ya da artması, bakışlarını bir noktada sabitlenmesi vb

Ölüme yol açacağı düşünülen olaylar karşısında da kaçınma yoluna gidilirmiş Bu kaçınmalar kapsamında; vakitsiz öten horoz kesilirmiş Kötüye yorulan rüya görüldüğünde, hayır olsun diye evde hazırlanan ya da hazır alınan yiyeceklerden fakirlere verilir, rüya akan suya anlatılırmış Cenaze götürülürken, hamile kadınlar ve küçük çocuklar uyuyorlarsa kaldırılırmış Cenaze olan evdeki ve komşulardaki su kapları boşaltılır, cenazenin kalktığı yere taş konulur, yıkama suyunun kaynatıldığı kazan ters çevrilirmiş vb

Ölüm sırasında kişinin rahat can vermesi sağlanmaya çalışılırmış Bunun için öleceği anlaşılan kişinin ağzına su verilir, yanında yüksek sesle ağlanmaz, uzaktaki yakınları çağrılır; gelememişlerse üzerine, onlara ait eşyalardan ya da fotoğraflardan konur; din görevlisi çağrılırmış

Ölümün gerçekleşmesiyle birlikte cenaze genellikle öldüğü yerden, rahat döşeği olarak adlandırılan ve yere hazırlanan yatağa alınırmış Çenesi, ayakları bağlanır Cenazenin bekletme süresi genellikle 15–16 saati (akşam ölmüşse ertesi gün öğleye kadar, sabah ölmüşse akşama kadar) geçmez Cenaze bekletilirken üzerine şişmemesi için bir demir parçası (bıçak, makas vb) konurmuş Bugün hala ölüm haberi iletişim araçlarından yararlanarak ve camiden okunan sala vasıtasıyla çevreye duyurulmaktadır

Ölenin öte dünyaya gönderilişine ilişkin ilk hazırlıklar cenazenin belli kurallar dâhilinde yıkanması ve kefenlenmesiyle başlar Yıkayıcılar bu işin kurallarını bilen ve tecrübeli olan kişilerdir Yıkama, köylerde evlerin içinde ya da bahçesinde, ilçe ve büyük kentlerde cenaze arabasında ya da mezarlık gasil hanelerinde yapılır Evde yapılan yıkamalarda, cenazeyle aynı cinsten olan yakınlarının 1–3 tas su dökerek ya da ayağını yıkayarak cenazeyle helalleşmesi yaygın uygulamalardandır Bazı yerlerde cenaze, gece bekletilirken rahat suyu olarak adlandırılan bir ön yıkamaya da tabi tutulur

İslam geleneğine göre kadın kefeni 5 (lifafe, izar, dir, hırka, himar), erkek kefeni 3 (lifafe, izar, gömlek) parçadan oluşurken, halk arasında buna eklemeler (kadınlarda sıtır bezi, elbise, pijama, önlük vb; erkeklerde takke/kep, atlet, don vb) yapıldığı olur Kefen olarak genelde beyaz kumaş kullanılır Kefenin içine kına çörekotu, gülsuyu, zemzem vb dökülmekle birlikte cenaze bekletilirken ya da kefelenirken tütsü de yapılabilmektedir

Kefenlenen cenaze en dışından kilim ya da battaniyeye sarılır ve tabut ya da sal içine konarak cenaze namazının kılınacağı yere götürülür Tabutun üstüne, halı, kilim ya da yeşil renkli, üzerinde kutsal kişilerin isimleri, kelime-i tevhit, kelime-i şahadet vb Arapça yazıların yer aldığı örtüler örtülür Ayrıca tabutun üstüne, ölenin cinsiyetini belli etmek için kadınlarda tülbent, namazlık; erkeklerde, şapka, sarık, ceket, havlu vb atılır Genç kız ya da gelinlerin tabutuna, gelinlik, al, duvak, çeyiz eşyasından bir parça; mesleği ifade etmek için din adamlarında sarık, askerlerde şapka, madalya, şehitlerde bayrak vb koyma gibi uygulamalara da rastlanabilmektedir

Cenaze namazı, cami avlusunda ya da mezarlıkta kılınır Tabut, cenaze namazı sırasında musalla taşı üzerine konur Cenaze alayı ve namazına daha çok, erkekler katılmakla birlikte, son dönemlerde özellikle kentlerde kadınların da katıldıklarına tanık olunur

Cenaze namazının ardından defin işlemine geçilir Mezar, küçük yerlerde elle (kazma-kürek) kazılırken, özellikle belediyelik yerlerde kepçeyle kazılmaya başlanmıştır Elle kazılan yerlerde mezar derinliği kadınlarda göğüs, erkeklerde göbek hizasında olur Bir çok uygarlığa mekânlık eden Anadolu’da geçmişi itibariyle değişik gömme şekillerine (sanduka, lahit, küp, höyük veya tümülüs içinde, mumyalanarak vb) rastlanmakla birlikte günümüzde; mezar düz şekilde kazılmakta ya da daha yaygın olarak mezarın içine ayrı bir oygu (leht, sapıtma vb) açılarak cenaze oraya yatırılmaktadır Oygu, ağaç parçalarıyla, kerpiçle, tuğlayla ya da briketle örülür, sonrasında üzerine toprak atılır Böylece atılan toprak, cenazeye değmez Çoğu yörede cenaze mezara tabutsuz ve yataksız konur ancak tam tersi uygulamalara da rastlamak mümkündür Cenazenin mezara yatırılış şekli; ayakları doğu, başı batı ve yönü kıble olmak üzere sağ tarafı üzerinedir Mezarın üzeri toprakla yığılarak kapatıldıktan sonra mezarı belli etmek amacıyla, baş ve ayakucuna geçici olarak ağaç, taş vs başlıklar yerleştirilir Gömülme işleminin tamamlanmasıyla birlikte din görevlisi ya da bilen bir kişi tarafından cenazeye öbür dünyada yardımı olacağı inancıyla telkin verilir

Mezarın üstü, toprak çöktükten sonra yapılır ki bu süre genelde 1 yıl sonradır Buna karşın cenazenin 40’ı geçince mezarın yaptırıldığı da olur Mezarlar ahşap, taş, beton ya da günümüzde ise yaygın olarak mermerden yapılabilmektedir Mezarlar genellikle –köylerde olsun daha büyük yerleşim birimlerinde olsun- ortak kullanılan mezarlıklarda bulunmakla beraber aile arazisi içine yapılmış olanları da vardır Bazı kentlerin geniş mezarlıklarında aile mezarları oluşturulmuştur Mezarların baş ve ayakucunda ya da sadece başucunda mezar taşı bulunur Mezar üzerine, genellikle su bölmesi ya da kabı konur, çiçek dikilir Başına da çam, söğüt, dut, selvi, kavak vb ağaçlardan dikilir Mezar taşına süslemeler (bitki, hayvan motifleri, meslek, cinsiyet, ilgi, dini kimlik vs sembolleri vb) yapılır, ölen kişinin adı-soyadı, doğum-ölüm tarihi bazen de edebi niteliği olan sözler yazılır Kimi bölgelerde, yetişkinlere ait mezar taşları cinsiyete göre farklı şekillerde olabilmektedir Son zamanlarda mezar taşına, ölenin fotoğrafını koyanlara da sıkça rastlanmaktadır Mezar taşları yapıldığı çağı yansıtmasıyla da birer tarihi belge özelliğindedir

Alıntı Yaparak Cevapla