10-09-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yusuf Hayaloğlu'nun Şiirleri
İŞTE GİDİYORUM
İşte gidiyorum
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü
İşte gidiyorum
Toprak alsın benimde bu hazin öykümü
İşte gidiyorum, gurbet yorgunu gövdemi
Çukura kim indirecek
İşte gidiyorum
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek
Çürüdü gözlerim, yüreğim, bu yağmurlu şehirde
İşte gidiyorum
Beni kaldırın, hicran kalsın teneşirde
Size yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türkü söyliyecektim  
Ve bir yayla şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim
Bir masum türküydü sadece
Yüzbinlerce madurun gönlünde
Belki söyleriz hepbirlikte
Belki, mahşerin birinci gününde
Nasıl sevmiştim hepinizi nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü
O benim gül gülistan memleketim
İşte gidiyorum, hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız
İşte gidiyorum
Penceresiz bir dünyanın labirentine
İşte gidiyorum
''Saçlarındaki yıldızları koparabilirsin anne''
Sonunda kaptırdım gönlümü
ölüm denen o kaypak türküye  
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim Türkiye
Elbet benimde vardı
Kendime ve yurduma dair umutlarım
Belki bıraktığım yerden sürdürür
Dostlarım, karım ve çocuklarım  
Çatladı yüreğim çatladı sazım
Demekki böyleymiş yazım
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım  
Benim hiç hayalim olmadı anne
Ne seni rahat ettirdim, ne kendim ettim rahat
Bir mutluluk fotoğrafı bile çekdirmedi bu hayat
Kaybolmuş bir anahtar kadar sahipsizim anne
Ne omuzumda bir dost eli, ne saçımda bir şefkat  
Sayki yollarda akan, şu feydasız çamurdan anne  
Sayki ıslanmaktım, üşümektim
Sayki yağmurdum anne?
Bunca yıldır gözyaşını, hangi denizlere sakladın,
Oy ben öleyim, sen beni ne diye doğurdun anne?
|
|
|