10-09-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Salim Jarbon Çadir Kuşaği
ÇADIR KUŞAĞI
İstersem gülümserim,
kolay ne var bundan
Ama karanlığı kalacak gözlerimde
mezar çiçeklerinin,
bir yaşlı selvinin karanlığı kalacak,
alt üst olmuş yurdumun köylerinde,
acı sessizlikle kuşatılmış yurdumun köylerinde,
yıkıntılar arasında güçbelâ ayakta duran
bir yaşlı selvinin
Hangi halkı parçalamıştır tarih,
parçaladığı kadar benim halkımı?
Halkım benim oldu toprağımdan,
saçıldı dört bir yana halkım benim
Daldı yurdum uykuya
iççekişleri arasında ufkun
Bense burdayım,
gözlerim kapkara, zifir gibi,
çadırların karanlığını taşır gözlerim
Çocuk dudakları değil bu dudaklar artık,
analarını çağıran dudaklar değil,
döndüler kuru bir ekmeğe,
çağırmazlar hiç kimseyi
Siz orda barıştan dem vurun hâlâ,
ben burda durayım köksüz
Ben burda boşluğa asılmış bir tavan
Çadırlarda büyüyen bir kuşağım ben,
ben, çadırlarda çoğalan
Bir daha kulak verin,
bir daha dinleyin beni:
Büyüyen ve çoğalan bir kuşağım
ben kara çadırlarda
Kalsın sizin ekmeğiniz sofranızda
Uyuyayım ben burda aç ve susuz
Ama tarih dört açsın gözünü
bizim çadır kuşağına
Salim Jarbon
|
|
|