|
Prof. Dr. Sinsi
|
Olmak Ve Ölmek Arasına Atılan Ad'ım
-Fotoğraf: Umay Umay
Sevdiğim şiirleri unuttum, sevdiğim şehirleri terk ettim ve sevdiğim şairler öldüler
Bilmediğim bir neden olmalı, burada olmam için  '
Notalarını kaybetmiş şarkılardan, dizeleri yitmiş şiirlerden geliyordum
Sesszliğimi alnına dayayıp, tehditler savurduğum çığlıklardan dönerken,
bilincin altına hayati şantajlarla yatırılmış ölümlerin rahminden düş'tüm
Kanadım,
kendi kanımı emdim,
kanımı yüzünüze tükürürken dua diye okuduğum lânetlerdi
Gelmişinize, geçmişinize söverken, küfrüm Tanrı'mdı oku diyen; taptım
Canınıza okudum!
Her an biraz daha ölmek miydi hayat?
- Tanrı'm ol dedin, öldüm!
Ben seni yanlış anladım
Dudaklarında neşter izinden bozma tebessümlere soyunmuş, çıplak, arsız, yeni yetme cesetlere dokundum!
Kendi kendini becerenlerin orgazm çığlıklarının kucağında büyüttüğüm bir çocuğa ağlarken,
sözlerimden damlayan lânetlenmiş yaşamların ölü spermlerinden arınamadım
Yürüyüşe çıktığım dikenli yollarda koşmak mıydı yazgı?
Ben böyle yazının ta dibini silerim!
- Tanrı'm, hiçbir oğlunun aramıza girmesine izin verme bu kez ve dürüst ol;
bu yalnızlığı hak edecek ne yaptın?
Salyaları akan insan kıyafetli sürüngenlerin arasına bırakılmış kabuğu sağlam içi çürük bir yem güdüsü saplanırken boğazıma  Bir zar, evet bir zar sarıp sarmalayan ve ar ve namus gibi yaftalara sarmalanmış ve ürkünç ve utandırıcı ve hayvani!
- Akıl vermek gibi olmasın da Tanrı'm 
Neden insanlığa dikmedin o zarı?
Bakar anlardık, yırtıksa; ne mal olduğunu!
Kabuğumu soyun,
soyunurken üzerimdeki irinli cesetten 
Ruhumu bağlayan kabuğu soyun!
Yalnız yaralarımla Tanrı'nın gölgesinden kaçacağım
Yalanların arka sokaklarında güzel yüzlü, elleri tinerli gerçeklere sarıldım
Ayakları olmayan, hayat koşan; dudaksız adamlarla öpüştüm
Tanrı ellerinden kayıp düşmüş, Tanrı evlerine terkedilmiş şiirlerin annesiydim
Ölgün inançların pazarında ırzına geçilen sermayeydim, kendimle seviştim
Çok ****** tanıdım; çocukları arkadaşımdı, dostumdu, sevgilimdi, bir şeyimdi işte 
Hiçbir ****** çocukluklarını görmedim!
- İnancımı kaybettim, Tanrı'm! İnandır beni
Apoletleri düşerken vicdanın,
şeytanı etten kemikten yaratan bedenlerce,
ateşe verildiğinin şahidiyim, Tanrı'nın 
Bu yük ne ağır,
bu yük kimsenin cennetine göre değil,
bu yük sığmıyor cehennemime!
Kimin kitabı aklayacak siyahımı?
Hangi kan döken emir,
örtecek kanamamı?
Tanrı'nın bana sunduğu ahlâksız bir teklifti; yaşamak 
Kabul ettim ya da öyle sandım
Ki bazen insan, içindeki Tanrı'yı dahi bavulu elinde, kendinden uzaklaşırken yakalıyor,
kırılıyor daha çok 
Tanrı'm kırılma bana!
Bir kitap daha yazsaydın,
inanırdım!
Tanrı gibi 
Ben hep bir baba aradım; bana anne olabilecek 
Bütün ******ler annem olmak isterken
ve bütün ******lerin babam içindeyken 
Sevdiğim insanları tanımak istemiyorum!
Her sabah enseme çivi gibi çakılan soğuk nefeslerin intiharımı bekleyişiyle uyanıyorum
Ölümü sevişim yanıltmasın, daha değil 
Hayat toplasan yazılacak iki şiir kadardı;
bir geceydi,
kirpiklerinden sallandığım imgelerden,
ve yarı bele kadar sarktığım dizelerden
bir şiir yazdım
Son şiirim, yazılmadı!
Her uyandığımda bütün adamları öldürüyorum babam diye
ve annem sanıyorum her kadını 
Uyumalıyım şimdi, unutmalı ve asla uyanmamalı
- Uyut beni Tanrı'm, sonsuza!
Beni kimsenin bulamayacağı bir yere, kendime gidiyorum
Ki kendim güzel bir kadın ölüsüdür,
yaşamanın ne olduğunu en iyi O bilir
Adı sessizlik olan bir çocuk büyüteceğim;
kırılgandır
Ses etmeyin, kırılır
' Bilmediğim her şeyi biliyorum '
Dilek Akın
|