Prof. Dr. Sinsi
|
Ben Deliyim....
Ben deliyim…
Yorgun ve yalnızım kaldırımlara misafirim  
Gecenin gözleri üzerimde
Denizin ortasında küçük bir
adayım, yüzme bilmem…
Yüreğimi bir yere bırakmışım, bıraktığım yerden çok uzaklardayım Kapıları kapatmışım üstüme,
sürgüleri beynime çekmişim
Hey
sabreden derviş banada sabretmeyi öğretsene
Ben deliyim, ama çok şey bilirim
Renkler ve zevkler hiçbir şey ifade etmez bana  
Sonların başladığı yerden, başlangıçların son bulduğu yere gidiyorum
Kara bir tren gibiyim yani, bir istasyondan bir
istasyona, hep aynı raylar üzerindeyim  
Ben deliyim…
Yağmurun yağması benim için romantik değildir,
ben kurşun yağmurlarını bilirim
Benim güneşim batmaz,
dünyam dönmez,
ayım hep mehtap halindedir,
rüzgârlarım doğudan eser  
Kadehime doldurduğum hüzünle sarhoş olurum,
mezem ise bir dilim umut  
Ezbere bilirim yaşamayı,
yaşarken savaşmayı…
Ben deliyim…
Benim mevsimim değişmez sadece bahardır,
kuşlardan sadece güvercini bilirim,
yüreğim kanatlarıyla beraber çarpar
İnsanlardan yalnız çocukları severim,
onları da büyüyünceye kadar 
Ben deliyim…
bulmacaya benzerim 
kimi zaman soldan sağa bir nota,
kimi zaman yukardan aşağıya eski mısırda bir tanrıyım  
Bağıra bağıra şarkılar söylerim,
sessiz sessiz şiirler yazarım
Bilmediğim yerlerin,
tanımadığım kişilerin resimlerini çizerim
Ben deliyim 
Kendimle sohbet eder,
kendi kendime gülerim
Telefon kulübeleriyle kavga ederim
Asfaltın siyahında kaybolup,
düşüncelere dalarım
Çıkmaz sokaklarda kendimi ararım,
bir de güzel hayaller kurarım
Sonra hayallerimle beraber suya düşerim
Ben deliyim…
Çayım sekiz şekerlidir,
sigara üstüne sigara yakarım
Parayı sevmem ama para için çalışırım
Çalışırken annemi düşünürüm ağlarım 
Alnımın teri gözyaşlarıma karışır  
Babamın otobüsüyle geçmişe yolculuk yaparım 
Ninemin masallarıyla ,
annemin radyodan ezberlediği sanat müziği şarkılarını hiç bıkmadan defalarca dinlerim 
Dört yaşında aşık olduğumu,
ablamla vardiyalı kullandığımız çadır bezinden çantayla okula başladığımı görürüm
sonra babamın
başımı hiç dayamadığım omuzlarında uykuya dalarım
Rüyalar görürüm uyandığımda hiçbirini hatırlayamadığım 
Ben deliyim…
Güzel bir yaşam benim için anlam taşımaz,
ben köyleri ve yürekleri yakılmış insanlar görürüm
kimsenin düşmanı değilim kimseye dost olmadım
Ben yabancıyım bana 
söyleyemediğim düşüncelerim vardır 
her akşam ayrı bir meydanda
atatürk heykelinin karşısında,
olmayan aklımı darağacına asar ipini çekerim   
Ben deliyim 
Ben buralara ait değilim
Dağları sırt sırta vermiş bir ülkem,
surlarla çevrili bir şehrim,
on ikiden sonra volta attığım caddelerim
kızıl sakallı bir dayım birde sarı saçlı yarim var benim 
Ben deliyim  
Çizilmiş sınırları reddetmişim
ben Hakkaride düşen çığ,
Şırnakta kömür yatağıyım,
Eskişehirde tabut hücre
Nevşehirde pari bacalarıyım 
Maraşta katliam
Marmariste orman yangınıyım
Tuncelide ozanların sazı
Erzurum yaylasında çoban kavalıyım
Diyarbakırlı yedi kardeş burcu
Derikte zeytin ağacıyım
Almanyada yıkılmış bir duvar
Amerikada bağımsızlık heykeliyim
Fransada yıllanmış bir şarap
İngilterede özgürlük meydanıyım
Somalide aç bir çocuk
Hollandada bir gram kokainim,
Irakta mülteci kampı
İran da rejim muhalifi bir demokratım,
Brezilyada görkemli bir festival,
Suriye ile Lübnan arasında beka vadisiyim
Ölüm kurşun olup yağar üstüme,
binlerce kez öldürülmüş ama ölmemişim
ben sıratın cambazı,
doğal bir felaket,
sosyal bir belayım 
Ben deliyim 
Duygularım hep sansüre uğramış,
bir ******nin hayatı gibi yalancıdır gözyaşlarım 
iplerim inceldiği yerden koptu kopacak
Ve Ufacık bir bakış boğazımı düğümlendiririr
kimi özlediğimi bilmeden hasretin en yoğun halini yaşarım
ahh İçimden dağıtmak gelir,
dağıtamam ya,
kendimi dağıtırım
Gözlerimin kahverengisi gitgide koyulaşır,
insanlarınki kankırmızılaşır
Bakamam kimsenin yüzüne,
sevgiye muhtaç bir yavruya
dönerim  
Kalbim titrer,
ben deliyim 
susturucu takılmış bir silah,
saati durmuş bir bombayım 
haykırırım ama duyuramam sesimi 
Yine de sardığım tütünde,
yaktığım cigarada bulurum
mutluluğu  
dumanı sehrimin üstüne iner efkarım ağlamamaya yemin etmiş gözlerim,
Ben deliyim 
Unutulmuş bir hatıra
Sonu dramla biten üç bölümlük bir komedi dizisiyim
çorbama kinimi doğrar,
öfkemi kaşıklarım
Zehir kokan bir gül biter dudaklarımın arasından,
başımı göğe kaldırırıp bakışlarımı civileyip gökyüzüne seni seyrederim,
sonra bir bidon gökkuşağı döküp üstüne yakarım seni
külünle birlikte zamana savrulurum
Ben deliyim  
Zülfüm her gece ihanetler rıhtımında ciğerinin üzerinde sevdasını kurşuna dizer 
geceyi ikiye bölerim bir parcasına gece yarısı derim
öbür parçasına yürek yarısı 
Şafaktansa bir parca aydınlık koparıp ekmeğime sürer
üstüne demli bir kuş cıvıltısı içerim 
sonra hayatın adını yalan koyarım  
Ben yüreklerde ünlem,
Kafalarda soru işaretiyim
Ben deliyim  
Bağrı taşlarla dolu bir toprak parçasıyım
Bir uçtan bir uca kurumuşum
Karınca yuvaları ve ayak izleriyle süslüdür tenim 
Kar yağar üşür,
güneş vurur kavrulurum
Kimisi tükürür, kimisi öper;
tükürene mezar, öpene lalezâr olurum 
Ben nehirlerin yatağı,
Dağların mekanı,
Şeytanın babasıyım 
Ben deliyim  
Mutluluğu uzaktan seyrederken,
cebimde küçük umutlar biriktiririm,
gözlerimin kapının eşiğine duvardaki fotoğraflara takıldıgı saatlerde kendimi paramparca olmuslugun,
tükenmişliğin koynunda bulurum
İşte o zaman hayat acı kahve tadı verir,
hep içime atarım,
ama,
kendimi içine atacak yer bulamam
Anlamayana az gelirim,
anlayana çok  
Ne yarınlar birşey bekler benden,
Ne de ben birşey beklerim yarınlardan 
ERCAN İNTAŞ
alıntı  
|