10-09-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kolayıma Gelmedin,Zoruma Gittin
Kolayıma Gelmedin, Zoruma Gittin
“Yoldaşım! Zamanla unutulur bu kalleş kahır, diner acısı ayrılığın Gidilecek uzun bir yolumuz var daha; senin için senden vazgeçebilirim Bir boşlukta karşılaşmıştık ilk kez, bir başıma başka bir boşlukta da yol alabilirim Haydi, beni bulduğun eski, yalnız sokağa bırak yine Şimdi gitmek vakti… Biliyorum gitmek, bazen en çok kalmak Ne olur; bu defa da giderken en çok kal ya da yanında en çok beni götür olur mu?” (A Altunhan)
Bir kâğıda sığar mı bir yürek?
Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt?
Daha sana yaralarımı göstermedim
Kaldı ki ben,
Senden önce kendime tehlikeyim
Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi
Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı
Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını
Biriktirme unutacaklarını!
Oyuncak tabancalar kadar yalan,
Hüzündür yakama iğnelediğim yamam
Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin?
Beni bir gülle bıçakladığın zaman…
Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı
Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil!
Ey gözlerimin arka bahçesi!
Bu dağa tırmananlar düşer,
Seyredenler değil
Yitik bir aşkta uyuyakalmış,
Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim
Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım
Öyle durulup durulup
Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi,
Yârin gözleriyle vurulup…
Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor
Sesin kulağımdan düşüyor
Ben sadece,
Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım
Daha fazlasını verme!
Ey yar
Böyle çok çorak bekledim
Kolayıma gelmedin,
Zoruma gittin  
Kahraman Tazeoğlu
|
|
|